Tasarım Delili
485
bunların organlar ve bedenin bölümleri olarak oluşmalarına,
tüm bedenin bölümlerinin ise birbirleriyle uyum içinde çalış-
malarına ve her biri çok kompleks bu aşamaların, kompleks
bir şekilde genlerde kodlanmış olmalarına bağlıdır. Bu özel-
likleri olan genlerin ise tesadüfî süreçlerle oluşması imkânsız
olduğu için; özgecilik ve canlılardaki işbölümü ile ilgili davra-
nışların oluşumunun natüralist-ateist bir yaklaşımla açıklana-
bilmesi mümkün değildir. Böylesi genlere Dawkins’in ‘bencil
gen’ demesinde bir sorun görmüyorum ama ben böylesi gen-
lere ‘yaşatıcı gen’ demeyi tercih ederim.
NATÜRALİZM, TASARIM DELİLİ
VE ZİHNİN VARLIĞI
Buraya kadar sadece doğa içinde kalarak evrendeki oluşum-
ları ve canlıları açıklamaya çalışan natüralist-ateist yaklaşım ile
bunları yaratıcı, tasarımcı, bilinçli, kudretli bir Tanrı’nın eser-
leri olarak açıklayan kozmolojik delil ve tasarım delili karşılaş-
tırıldı. Bu karşılaştırmalar 1- evrenin varlığı, 2- doğa yasala-
rının ve sabitlerin belli bir şekilde varlığı, 3- fizikî dünyadaki
oluşumlar, 4-canlılığın ortaya çıkışı ve canlılar dünyasındaki
fenomenler irdelenmek suretiyle yapıldı; bu incelemelerin so-
nucunda kozmolojik delil ve tasarım delilinin neden başarılı
olduğu, natüralist-ateist yaklaşımın ise neden başarısız olduğu
gösterildi. Natüralist-ateist yaklaşım beceremediği şeyi becere-
bilseydi, yani bahsedilen bu dört maddeyi de doğa içinde ka-
larak ‘zorunluluk’ ve ‘şans’ ile açıklayabilseydi bile; bu açık-
lama yine de zihnin açıklamasını içermezdi. Zihin derken,
özellikle insan zihnini kastediyorum, bunun nedeni, Descar-
tes gibi, hayvanları otomatlar olarak kabul etmem değil,
786
786 Rene Descartes, Metod Üzerine Konuşma, çev. K. Sahir Sel, Sosyal Yayınları, İs-
tanbul (1984), s. 46.
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
486
sadece hayvan zihni hakkında kitabın hacmini arttıracak bir
tartışmaya girmek istemememdir.
Zihnin varlığından tasarım deliline ulaşmak iki şekilde ola-
bilir. Birincisinde, insan zihninin maddî evrende olmayan bir
cevher içerdiği savunulur; buna göre ‘ruh’ maddeden farklı bir
cevherdir ve maddî bedenle buluşturulmuştur. Maddî evrene
ait olan bir evrim süreci elbette ki maddî olmayan bir cevhe-
rin açıklaması olamaz. Bu yaklaşıma göre ayrı bir cevher olan
ruhun maddî bedenle uyum içinde çalışması, ayrı bir cevherle
ilişkilendirilen bilincin davranışlarımızı kontrol etmekteki ba-
şarısı, ancak bilinçli bir Yaratıcı’nın bu uyumu sağlaması ve
bu farklı iki cevheri buluşturmasıyla mümkündür. Fakat gözle
görülemeyen, elle dokunulamayan bir cevherin varlığını natü-
ralist-ateist görüşü savunanlar kabul etmezler ve ‘bilinç’ veya
‘ruh’ diye adlandırılan zihin özelliklerinin, maddenin, beyin
şeklini aldığında kazandığı özelliklerden ibaret olduğunu sa-
vunurlar. Bilgisayarın sırf maddeden oluşması, bilgisayar ala-
nındaki gelişmelerle ‘yapay zekâ’nın (artificial intelligence)
özelliklerinin geliştirilmesini de tezlerini destekleyen bir olgu
olarak kullanırlar.
787
Sıkça yapılan bir hatanın tam da bu noktada altını çizmek
istiyorum. Yapay zekâların, daha da geliştirilmeleri sonucunda
birçok konuda insanın başaramayacaklarını başaracaklarına,
hatta şu anda bile birçok şeyi daha iyi gerçekleştirdiklerine
hiçbir şüphem yok. Fakat yapay zekâların insan zihninden ma-
hiyet olarak farklı olduğunu, bu makinelerin beceri derecesini
arttırmanın hiçbir şekilde onları, insan zihni gibi bilinçli bir
zihne çeviremeyeceğini düşünüyorum; çünkü asıl sorun beceri
derecesi değil, bu mahiyet farklılığıdır. Eğer insan zihninin
787 Natüralist-ateist yaklaşıma göre insan zihninin açıklanabileceğini savunan
yaklaşıma örnekler: Daniel C. Dennett, Darwin’s Dangerous Idea, Simon and
Schuster, New York (1996); Daniel C. Dennett, Counciousness Explained, Little-
Brown, Boston (1991).
Tasarım Delili
487
deneyimleri maddî süreçlere indirgenebilseydi, belki bunla-
rın yapay zekâ ile taklidi söz konusu olabilirdi ama bu hiç de
mümkün değildir. Örneğin insanın mutluluk, sıkıntı, acı gibi
zihnin bilinçle ilgili deneyimlerini ele alalım; bunları maddî
süreçlere indirgemeye kalktığımızda karşımıza güzel bir man-
zara çıkması veya ayağımıza diken batması gibi maddî süreç-
ler çıkabilir. Ama bunları ne kadar indirgersek indirgeyelim,
karşımıza çıkan güzel manzaranın ışığının göze gelmesi zi-
hindeki mutluluk deneyiminden, ayağa diken batması ise bi-
linçteki acı deneyimden tamamen farklıdır. Aslında maddî
süreçlere bazılarınca indirgenebileceği zannedilen renkleri
görme deneyimi de dış âlemde bulunan renklerin kendisine
ve soğuk deneyimimiz de bedenimizin dışındaki fizikî süreç-
lere indirgenemez.
Burada dikkat edilmesi gereken husus, bir deneyimimi-
zin maddî bir sürece indirgenebilmesi ile maddî bir süreçten
dolayı kaynaklanması arasındaki önemli farktır. Örneğin, dış
dünyada derecenin düşmesi, moleküllerin bedenimizle teması,
sinirlerin beyne bunu iletmesi gibi fiziksel süreçler elbette ki
soğuk deneyiminin arkasında vardır; fiziksel süreçlerin aynı-
sını kablolarla yapay zekâya iletsek, yapay zekâ insanın söy-
leyemeyeceği hassasiyette dışarıdaki dereceyi gösterebilir, fa-
kat hiçbir şekilde soğuk veya sıcağa dair deneyimimizin bir
benzeri yapay zekâca yaşanmış olmaz.
Zihnin bilinç deneyimlerini maddî süreçlere indirgeyeme-
diğimiz için, bunların maddî olarak programlanması ve ya-
pay zekâya aktarılması mümkün değildir, yoksa sorun birçok
kişinin sandığı gibi yapay zekânın kabiliyetlerini daha arttır-
mak ile ilgili değildir. Mutluluk, acı, inanç, istek, ümit gibi
deneyimlerin maddî süreçlere indirgenemeyecek olması, bir
kısım materyalistleri, bu deneyimlerin aslında hiç olmadığı
iddiasına kadar sürüklemiştir; materyalizmin sağduyuya ve
Dostları ilə paylaş: |