Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
587
Böylece Türkiye’de az bilinen bazı hususlar öğrenilmeye başlandı. Ardından
Ahmed Yesevî’nin edebî yönü ve bu konudaki etkileri üzerinde ayrıntılı ola-
rak durulmuştur. Son kısımda ise dünyanın çeşitli ülkelerinde Ahmed Yesevî
ve Yesevîlikle ilgili olarak yapılan çalışmalar değerlendirilmiştir.
32
Ahmed Yesevî, Türk aydınları tarafından tanınana kadar Türklerde hoş-
görünün, insan sevgisinin temsilcisi olarak Mevlana, Yunus Emre ve Hacı
Bektaş-ı Veli gösterilirdi. Ancak Ahmed Yesevî’nin düşünceleri öğrenilmeye
başlanınca bu anlayış değişti. Hacı Bektaş-ı Veli’nin onun öğrencisi olduğu
ortaya çıkınca Ahmed Yesevî, Bektaşiliğin kaynağı olarak kabul görmeye baş-
ladı. Diğer yandan Yunus Emre ve Mevlana’nın dile getirdiği düşüncelerin
çok daha önce Ahmed Yesevî tarafından söylendiği fark edildi. Böylece on-
ların kökü Yesevî ocağına dayanan sözleri, Anadolu’da dillendirdikleri yazıl-
maya başlandı. Anadolu’dan tüm dünyaya yayılan hoşgörü temelli fikirlerin
kökünün Türkistan’a dayandığı ortaya kondu.
1990’lı yıllarda Islamiyet’in yaşam pratikleri üzerinden başlayan tartışma-
larda ortaya atılan Türk Müslümanlığı kavramı, kamuoyunda dikkat çeken
bir konu hâline gelmişti. Islamiyet’in çeşitli toplumlar arasında farklı yaşam
biçimleri ile yaşatılması meselesine kafa yoran düşünürler, her milletin kültü-
rel birikimleri ile dini algıladığını dile getirerek bu ayrımın doğal olduğu so-
nucuna varmışlardı. Buna karşı çıkanlar ise algılama farklılığına itiraz ederek
vahyedilen dinin tek olduğunu, bunun ötesini tartışmanın bilimsel gerçek-
lerle bağdaşmadığı ileri sürmekteydi. Bu tartışmalar günümüzde de devam
etmekle birlikte her toplumun dini algılama ve pratiğe aktarma şeklinin farklı
olması genel kabul görmüştür. Türk Müslümanlığı olarak kabul edilen anlayı-
şın temelinde ise Ahmed Yesevî’nin düşüncelerinin yer aldığı benimsenmiş-
tir. Onun dinin özünü anlattığı, teferruatla ilgilenmediği keşfedildikten sonra
Türk dindarlığındaki sevgi ve hoşgörünün temeli olarak Ahmed Yesevî gös-
terilmeye başlandı. Bundan sonra kamuoyunun Ahmed Yesevî’ye ilgisi daha
da arttı, Divan-ı Hikmet’in sadeleştirilmiş baskıları yapıldı. Eserin sadeleşti-
rilmiş baskılarının yapılması, halk arasında okunma oranının artmasına delil
olarak görülmelidir.
Islamiyet’in siyasal bir sistem olarak ortaya konulması üzerinden başla-
yan tartışmalar, dünyadaki Islam algısını günümüzde de şekillendirmektedir.
32
Uluslararası Hoca Ahmed Yesevî Sempozyumu (Bağcılar 20-21 Şubat 2010) Bildiriler,
Istanbul 2012.
588
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
Dünyadaki Islamofobi algısının da temelini oluşturan algıların temelinde Is-
lam’la şiddeti, terörü eşleştirmek yaygın bir hâl almaya başlamıştır. Çeşitli
örgütler ve uygulamalar örnek gösterilerek pratikleri eleştirme üzerine kuru-
lan Müslüman karşıtı grupların karşısına çıkan bazı düşünürler, Islamiyet’in
özünün bu olmadığını savunmaktaydı. Islamiyet’in barış dini olduğu ana fikri
üzerinde yükselen söylemleri ile dünyada çeşitli uygulamaları görülen bazı
örneklemeler ile bir dinin mahkûm edilemeyeceği vurgulamaktadırlar. Bu
aşamada Islam’da önerilen bir devlet şekli olup olmadığından insan hakla-
rına, inanç özgürlüğünden bilimin yerine kadar pek çok mesele tartışmaya
açılmıştır. Tartışmalar daha da artınca Selefilik ile Maturidilik karşılaştırılmış,
arasındaki farklar üzerinde durularak dünyadaki olumsuz algının birinci an-
layışın tezahürü olduğu dillendirilmeye başlanmıştır. Türklerin Islamofobiye
yol açacak yaşam tarzına sahip olmadığı görüldüğü andan itibaren bunun kö-
kenleri sorgulanır olmuştur. Işte bu aşamada Ahmed Yesevî’nin fikirleri bir
kez daha popüler hâle geldi. Çünkü dünyada, Islam’ı en temel insan haklarını
tehdit eden bir din olarak gösteren uygulamaların hiçbirisinin Türkler arasın-
da görülmeme sebebi olarak hoşgörüye dayalı bir din anlayışının yattığı anla-
şıldı. Bu anlayışın temeli de Ahmed Yesevî’ye dayandırılmaktaydı. Türkiye’de
terörü reddeden tarikat çevrelerinin Divan-ı Hikmet’e büyük kıymet verdiği
anlaşılınca beslendikleri kaynağa hürmet çoğalmıştır. Diğer yanda köklerini
Yesevîlikte arayan Alevi-Bektaşi unsurlar da dinin terörle anılmasını reddet-
mekteydi. Yaşam biçimleri, dünya görüşleri, siyasal tercihleri vb. açıdan karşı
saflarda gözüken bu unsurların zihni arka planda birleşmiş olması, Ahmed
Yesevî’nin toplumsal birleştiricilik gücünün ne kadar büyük olduğunu göste-
rir. O, Türkiye’deki Sünni ve Aleviler arasındaki en önemli ortak paydalardan
birisidir.
Sonuçta Ahmed Yesevî XX. yüzyılın başlarından itibaren Türk aydınla-
rı arasında tanınan bir şahsiyettir. Ilk Mehmed Fuad Köprülü, Ahmed Ye-
sevî’nin hayatı, eserleri ve fikirleri hakkında Türkiye kamuoyunu ayrıntılı
olarak bilgilendirmiştir. Ondan sonra uzun bir süre Ahmed Yesevî’yle ilgili
çalışma yapılmamıştır. 1980’li yıllarda onun edebî yönünü irdeleyen ve Di-
van-ı Hikmet’ten parçalar içeren iki eser dikkat çekicidir. Aynı zamanlarda
yayınlanan ve ilk kez Anadolu’da çok bilinen Yunus Emre ve Hacı Bektaş-ı
Veli’nin yanında Ahmed Yesevî’yi de bir inanç önderi hâline getiren çalış-
ma kıymetlidir. Ancak Ahmed Yesevî’ye yönelik araştırmaların yaygınlaşması
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
589
1990’lardan sonradır. Bu gelişmede Kültür Bakanlığı’nın katkıları büyüktür.
Ayrıca doğumunun 900. yılı olması münasebetiyle 1993’te Ahmed Yesevî’yi
anmak için özel programlar düzenlenmesi onu kamuoyunun gündemine ta-
şımıştır. 1991 ve 1993’te düzenlenen iki sempozyum ise Ahmed Yesevî’nin
düşüncelerine yönelik ilgiyi büyük ölçüde artırmıştır. Bu tarihlerden sonra
hem bilim adamları ve düşünürler, hem de mutasavvıflar Ahmed Yesevî’yle
ilgili pek çok eser kaleme almışlardır. Öyle ki yaklaşık on yıl içerisinde Ahmed
Yesevî toplumun her kesimi tarafından bilinen, örnek alınan tarihî şahsiyet-
lerden birisi hâline gelmiştir. Toplumsal özellikler bakımından birbirinin kar-
şısında olarak algılanan unsurlar, Ahmed Yesevî’yi örnek almaya başlamıştır.
Bir yandan Aleviler onu sahiplenirken diğer yandan Nakşibendiler de onun
adını taşıyan vakıflar kurmaya başlamışlardır. Ahmed Yesevî ve düşünceleri
tanınmaya başlayınca Türkiye’de Alevilik ile Sünniliğin en önemli ortak nok-
talarından birisi olduğu keşfedilmiştir.
Ahmed Yesevî ve düşüncelerinin popüler hâle gelmesinde onun hakkında
yazılan romanların oldukça önemli bir yeri vardır. Mustafa Necati Sepetçioğ-
lu’nun eserleri bu bakımdan oldukça önemlidir. Onun açtığı yoldan ilerleyen
edebiyatçılar günümüzde de benzer türde romanlar yazmaya devam etmiş-
tir. Can Ocağında Pişen Aş ile halk arasında başlayan ilgi düşünürlerin Ahmed
Yesevî ve düşünceleri hakkında daha çok araştırma yapmasını sağladı. Bu
çalışmalar sırasında ülkenin ve dünyanın gündemini belirleyen meselelerde
Ahmed Yesevî’nin düşüncelerinden önemli çözümler üretilebileceği fark edil-
di. Bu da onu çağdaş Türk düşünce hayatını etkileyen en önemli figürlerden
birisi hâline getirdi. Türk aydınları Islamofobi’ye karşı alınabilecek önlem-
lerden mezhep çatışmalarının nasıl engelleneceğine kadar pek çok meselede
onun görüşlerini rehber hâline getirdi. Dinin doğru algılanması konusunda
Maturidiliğin yeniden yükseltilmesi gerektiğini düşünenler ya da Türk Müs-
lümanlığı gibi konulara kafa yoranlar da Ahmed Yesevî’nin düşünceleri takip
etmeye başladı. Aynı şekilde Türkiye’nin ve Türk dünyasının bütünlüğü için
vakit harcayanlar açısından da Ahmed Yesevî büyük bir önder oldu.
Kaynakça
Ahmed Yesevî (nşr. N. Tosun), Ankara 2015.
Ahmed Yesevî Hayatı Eserleri Tesirleri, Istanbul 1996.
Ahmed Yesevî Vakfı, Yesevîlik Bilgisi, Ankara 1998.
Dostları ilə paylaş: |