Eylül 2016 İstanbul/Türkiye



Yüklə 4,91 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə232/238
tarix14.06.2018
ölçüsü4,91 Mb.
#48762
1   ...   228   229   230   231   232   233   234   235   ...   238

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 657


Türkçe konuşup, Türkçe şiirler terennüm eden ve bu şiirlerle kalplerinin ta 

derinliklerine ulaşabilen anlamlar yükleyen bir bilgeyi (mürşidi) bulmuş ol-

manın coşkusuyla en güzel düşünceleri ve davranışları onun kişiliğinde keş-

fettikleri kerametler ve menkıbelerden zengin bir kültürün ahlaki dokusunu 

biçimlendirdiler. Yesevî bu sosyolojik tabloyu dikkate alarak, halkın kültürel 

anlamdaki beklenti ve ihtiyaçlarını karşılayacak bir dil kullandı. Islam dini-

ni, “samimi fakat henüz sathi bir surette kabul etmiş olmakla birlikte kendi 

milli kültürlerini saklamaktan kolay kolay vazgeçmeyen Türklere hitap etmek 

lazım  gelince  ister  istemez  onların  zevklerine,  itiyatlarına  uymak  manasını 

anlayacakları basit bir lisan ve âhengine âşina olabilecekleri…”

28

 bir üslubu 



tercih etti.

Ahmed Yesevî “Hoca” lakabıyla anılmaktadır. Esasen “hoca olmak deyimi 

bölgeye fetih için gelen Arap ordularından kalanların soyundan olmak anla-

mında kullanılmaktadır.”

29

 Yesevî’nin hoca lakabında böyle bir boyut vardır. 



Ama  bununla  birlikte  o  gerçekten,  yaşadığı  dönemin  eğitim  görmüş  nadir 

kişilerinden olarak bilgi ve görgüsünü kitlelere, insanına ulaştırmayı görev 

bilen bir öğretmen, hoca ve aynı zamanda bir eğitimcidir.

Yesevî’nin  hocalığının  dönemin  aktüel  kültür  hayatı  ile  sınırlı  olmayan 

bir yanı vardır. Söylemlerindeki güç ve etkiler bu önemli özelliğiyle birlikte 

kendisine farklı özellikler yüklemektedir. Bu bağlamda Yesevî’nin kişiliğinde 

ait olduğu kültürün geleceğine de yön ve doğrultu kazandıran derin ve etkin 

bir  bilgelik  öne  çıkar.  Bu  bakımdan  söyleminde  kişisel  ve  nefsani  tepkileri 

hayatın içinden karşılama yöntemi ön plandadır. Bu tarz ve yöntemiyle şeriat 

hükümlerini uygulamada ödünsüz bir yaklaşım içinde olan Horasan ulema-

sından ayrılmaktadır. Yesevî’nin zikir meclisleri onun bu bağlamdaki yakla-

şımlarını öne çıkaran bir olaya konu olmuştur. Şöyle ki; Horasan uleması ve 

çevresinde bir süredir Yesevî’nin zikir meclislerinin kadınlı erkekli toplantıla-

ra dönüştüğüne ilişkin bir dedikodu üretilmektedir. Bu toplantılarda, 



“örtüsüz kadınlar da devam ederek erkeklerle birlikte zikre karışırlarmış. Şeriat 

hükümlerini muhafazaya şiddetle riayet eden Horasan ve Maverâü’nehr âlim-

leri, bilhassa müfettiş göndererek bu söylentinin doğru olup olmadığını tahkik 

28

   Fuat Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Diyanet Işleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 



1976, s. 146.

29

   Hayati Bice, “Hazret-i Türkistan: Hoca Ahmed Yesevî”,  Divan-ı Hikmet, 2015: 21.




658  

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî



ettiler.  Tahkikat  neticesinde  bunun  sırf  bir  iftiradan  ibaret  olduğu  anlaşıldı; 

lakin hoca Ahmed Yesevî onlara artık bir ders vermek istedi: Bir gün müritleri 

ile bir mecliste otururken, mühürlü bir okka getirtip ortaya koydu. Bütün ce-

maate hitap ederek dedi ki: “Sağ kolunu, buluğ gününden bu ana kadar avrat 

uzuvlarına hiç değdirmemiş evliyadan kim vardır?” Hiç kimse cevap vereme-

di. Derken, Şeyhin müridinden Celal Ata geldi. Hoca Ahmed Yesevî, hokkayı 

onun eline vererek o vasıtayla, müfettişlerle birlikte Maverâünnehr ve Horasan 

memleketlerine gönderdi. Oralarda bütün âlim ve şeriatçılar birleşerek hokkayı 

açtılar: İçindeki pamukla ateş hiç birbirine tesir etmemişti, ne pamuk yanmış, ne 

ateş sönmüştü. O vakit hocadan şüpheye düşerek müfettiş yollamış olan âlimler, 

onun kendilerine vermek istediği dersin manasını bütün çıplaklığıyla anladılar. 

Eğer,  erkek  kadın  bir  ehl-i  hak  meclisinde  birleşerek  beraber  zikir  ve  ibadete 

devam etseler bile Hak Ta‘âlâ onların kalplerindeki her türlü kin ve düşmanlığı 

yok etmeğe muktedirdi. Bunun üzerine hepsi fevkalade utanıp korktular ve he-

diyeler, adaklarla kabahatlerini affettirmeye çalıştılar”

30

Bu örnek olay Yesevî’nin iletişim yöntemindeki farklılığı kadar Islami ko-

nulara olan yaklaşım farkını da ortaya koyar. Kadın ile erkek arasındaki iliş-

kilerde  tutucu  (muhafazakâr)  ve  mesafeli  olan  Horasan  ulemasına  karşılık 

erkeğin kadına hitap etmesi, zikir meclisleri özelinde aynı mekânda sohbet 

ve iletişim imkânına izin veren hoşgörülü yaklaşım ve uygulamaları bu tarzın 

çarpıcı bir örneğidir.

Ahmed Yesevî, çağdaşları üzerinde olduğu gibi kendisinden sonra gelen-

lere de kendi yetişme ve sosyalleşme biçimine uygun düşünce ve etkilere sa-

hiptir. Döneminin bilge kişilerinden (Arslan Baba ve Yusuf Hemedani) özel 

eğitim ve feyz alan Yesevî, bilgi ve görgüsünü bu ilişkinin mantığına uygun 

olarak geliştirme ve yayma çabasını göstermiştir. Toplumun irşat yoluyla eği-

tim ve aydınlatılmasını amaçlayan bu çabanın altı önemli ilkesi bulunur:

1.  Hakkı Bilme, gerçeği tanıma

2.  Mutlak cömertlik

3.  Hakiki sadakat

4.  Sağlam ve kesin bilgi

5.  Hakkın takdir ettiği rızka tam tevekkül

6.  Derin düşünce

30

   Cevâhirül’- Ebrâr min Emvâci’l- Bihâr, s.82-84’den Köprülü, s.33-34.




Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 659


Öyle anlaşılıyor ki toplum ve insanlık için genel geçer doğrular ve değerler 

çevresinde  halkın  aydınlatılması,  bilgilendirilmesi  Yesevî’nin  toplumda  ba-

şarmak istediği temel hedefleri oluşturmaktadır. Islâmiyet ise kendisinin bu 

konudaki duyarlılığını pekiştiren güç ve fırsatları sağlayan en önemli araçtır.

Fuat Köprülü, Ahmed Yesevî’nin etkilerini başlıca dört büyük alanda ara-

mak gerektiğini belirtir: 

1. Kıpçak alanı yani bugünkü Kuzey Türkleri, 2. Türkmen alanı, 3. Azeri 

alanı, 4. Batı Türkleri, Anadolu ve Rumeli alanı.

Yunus Emre, Hacı Bayram Veli ve Evliya Çelebi’ye uzanan geniş bir etki 

alanı bulunmaktadır. Bu çerçevede o görüşleriyle “birkaç yüzyıl sonra doğ-

muş olan Bektaşilik, Mevlevilik ve Nakşibendilik akımlarını” etkilemiştir. Ilginç-

tir Sünni ve Nakşibendi tarikatına bağlı olanlar kadar babaî, haydarî, bektaşî 

gelenekleri de kendilerini onunla ilişkili sayıyorlardı.

31

Ünlü Türk seyyahı Evliya Çelebi kendini Ahmed Yesevî’nin soyundan say-



maktadır.  Seyahatnamesi’nde  Orhan  Gazi’nin  Beyliğe  geçişini  anlatırken  Ye-

sevî’nin atalarından oluşuna şöyle değinmektedir: “Orhan Gazi müstakil bağ 

oldu  (...)  Bunun  padişahlığı  zamanında  yüce  atalarımızdan  Türk  Hoca  Ahmed 

Yesevî Hazretleri, Horasan’da halifesi olan Hacı Bektaş Veli’yi 300 dervişiyle 

seccade sahibi edip icazet verip tef, kudum ve bayrak verdi ve nazar etti.”

32

 

Atsız’a  göre  Evliya  Çelebi’nin  Yesevî  soyundan  oluşuna  işaret  eden  bu 



açıklamasının ispatı mümkün değildir.

33

Yesevî  düşüncesi  Siriderya  (Seyhun)  ve  Taşkent  yöresindeki  bozkırlarda 



yaşayan göçebe Türkler arasında Islam inancının yerleşmesinde büyük rol oy-

nadı.


34

Anadolu hareketlerinin en büyük moral desteği Yesevî düşüncesi olmuş-

tur.  Literatürde  “Horasan  Erenleri”  olarak  geçen  Yesevî  Dervişleri  Anado-

lu’nun Islamlaşması sürecinin hem düşünsel hem de siyasal öncüsü olmuş-

lardır. Yesevî dervişleri göçebe Türk topluluklarının toprağa yerleşme süre-

cinde, yerleşmenin bireysel modellerini kurmak suretiyle destek verdiler. Bu 

dervişler, köylerde, kasabalarda ve şehirlerde kurdukları zaviyeler çevresinde 

31

 



 I. Agah Çubukçu, Türk Düşüncesinde Felsefe Hareketleri, Ankara, 1986, s.247.

32

 



 Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nden Seçmeler, Çev. Atsız, Istanbul, 1971, s.16.

33

 



 Aynı, s.11.

34

 



 Ana Britannica, Ahmed Yesevî Maddesi.


Yüklə 4,91 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   228   229   230   231   232   233   234   235   ...   238




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə