Friedrich nietzsche zerdüŞt böyle söYLÜyordu “İnsanüstünü” (Übermensch) nün Felsefesi


ZERDÜŞT’ÜN HİTABELERİ ÜÇ DEĞİŞMEYE DAİR



Yüklə 424,77 Kb.
səhifə4/13
tarix06.05.2018
ölçüsü424,77 Kb.
#41524
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   13

ZERDÜŞT’ÜN HİTABELERİ

ÜÇ DEĞİŞMEYE DAİR

Size ruhun üç değişmesini anlatıyorum.

Ruh nasıl “Deve” leşir, develikten aslanlığa, sonrada aslanlıktan çocukluğa nasıl atlar?

İçinde saygı yaşayan güçlü, dayanıklı bir ruhun çok acıları vardır.

Onun gücü; müşkülü ve en müşkülü diler..

Mütehammil ruh (Dayanıklı ruh) “Müşkül nedir” diye sorar. Ve iyi yüklenmek İsteyen bir deve gibi diz çöker..

Mütehammil bir ruh “üzerime alınca beni gücüme mağrur edecek en ağır şey nedir, kahramanlar” diye sorar.

Bu, şu değil midir? Kibrini ezmek için kendini alçaltmak.

İlmiyle alay için deliliğini belirtmek!.

Yoksa şu mudur? Zaferini tes'it eden (kutlayan) bir şeyimizden ayrılmak?

Bir zalimi denemek için yüksek dağlara çıkmak!

Yoksa şu mudur? İdrakin kabuk ve çayırından beslenmek ve hakikat aşkı ile ruhta açlık acısı çekmek!

Yoksa şu mudur?

Hasta olmak ve şifacıyı geri çevirmek.

Ve istediğini hiç bir zaman işitmeyen sağırlarla dostluk yapmak!

Yoksa şu mudur?

İçinde hakikat var diye,—kirli bir suya girmek ve soğuk kurbağalarla sıcak yengeçleri kendinden atmamak!

Yoksa şu mudur?

Bize hakaret edenleri sevmek, bizi korkutmak isteyen heyulaya elimizi uzatmak.

Mütehammil ruh, bu en ağır şeyleri üzerine alır, çöle revan olan deve gibi kendi çölüne yönelir.

Fakat en hücra (çok sıcak günlerde öğle vakti) çölde ikinci değişme olur. Ve burada ruh aslanlaşır!

Hürriyete kavuşmak ve kendi çölünde halife olmak ister.

Burada en son Efendisini arar: Ona, en son Tanrısına düşman olmak ister; zafer için büyük ejderlerle pençeleşmek diler.

Ruhun artık Efendi ve Tanrı tanımadığı büyük ejder hangisidir?

Bu büyük ejderin adı “Sen yapmalısın” dır.

Halbuki aslanın ruhu “Ben isterim” der..

Sen yapmalısın” , onun yolunun üzerinde altın kıvılcımlı, pullu bir hayvandır. Ve her bir pulun üstünde altından bir parıltı ışıldar: “Sen yapmalısın!

Bu pulların üstünde binlerce yıllık kıymetler ışıldar. Ve ejderlerin en irisi der ki: “Bütün bu şeylerin kıymeti bende parlar. Her kıymet yaratılmıştır. Ve her yaratılan kıymet “Ben” im.



Onun için artık “Ben isterim” olmamalıdır”.

Kardeşlerim: Ruhun aslanlaşmasına ne ihtiyaç var? İtaatli ve dayanıklı olan hayvan yetmez mi?

Yeni kıymetler yaratmak”: Buna aslanın da gücü yetmez. Fakat “Yeni yaratmalar için hürriyet temin etmek”, işte aslanın gücü buna yeter.

Hürriyet yaratmak” ve vazifeden önce kudsî bir “Hayır!” diyebilmek, işte bunun için, kardeşlerim, aslana ihtiyaç var!

Yeni kıymetler için hak elde etmek” dayanıklı ve itaatliler için elde etmelerin en korkuncu budur. Gerçek bu, ona bir gasp ve ancak yırtıcı bir hayvanın işi gibi görülür..

Bir zaman en kudsî şey olarak “Sen yapmalısın” ı severdi..

Şimdi bu en kudsî şeyde de sevgisinden önce, hürriyet gasp etmek için cinnet ve istek bulmalıdır; Bu gasp için aslana ihtiyaç vardır.

Kardeşlerim söyleyin: Aslanın yapamayıp ta çocuğun yapacağı şey nedir?

Yırtıcı aslan nasıl çocuklaşacaktır?

Çocukluk bir masumiyet, bir unutma, bir yeniden başlama, bir oyun, kendi kendine dönen bir teker, bir kımıldanış ve bir kudsî “Evet” demektir.

“Evet” yaratmanın oyunu için kardeşlerim kudsî bir “Evet”e ihtiyaç vardır. Böylece ruh, iradesini diler. Ve dünyayı kaybeden, dünyasını tekrar bulur.

Size ruhun üç değişmesini anlattım: Ruh nasıl develeşir, deve nasıl aslanlaşır ve nihayet aslan nasıl çocuklaşır?

Zerdüşt bunları söylediği zaman bulunduğu şehrin adı “Renkli İnek” idi.

FAZİLET KÜRSÜLERİNE DAİR

Zerdüşt’e uyku ve fazilete ait güzel şeyler söyleyen bir üstadı övdüler. Onu çok sayarlar ve mükâfat olarak bütün gençlik, kürsüsünün önünde toplanırmış. Zerdüşt bu zata gitti ve gençlerle beraber kürsüsünün önüne oturdu.

Üstat diyordu ki:

Uykuya saygı, uykudan hayâ gerek: Her şeyin başı budur!

Uykusuzların ve gece uyanık duranların yolundan çekilin!

Hırsız bile uykudan hicap (utanç) duyar: Daima geceleyin usulca “çalar”. Fakat gece bekçisi hayâsızdır. Hayâsızca düdüğünü öttürür.

Uyumak az bir hüner değildir: Bunun için bütün gün uyanık beklemek lâzımdır.

Gündüz on defa kendi kendini yenmelisin: Bu iyi bir yorgunluk verir.

Ve ruha afyon gibi tesir eder.

On defa kendi kendinle tekrar barışmalısın; yenmek bir acılıktır. Ve barışmayan fena uyur.

Gündüz on hakikat bulmalısın: Yoksa gece de hakikat ararsın ve ruhun aç kalır.

Gündüz on defa gülmeli ve keyiflenmelisin: Yoksa sıkıntılar kaynağı mide gece rahatını kaçırır. Bunu pek azları bilir: iyi uyumak için bütün bu faziletlere malik olmak gerektir.

Yalancı şahitliğimi yapacağım? Zina mı edeceğim?

En yakındaki kızın namusunu mu bozacağım? Bunların hepsi iyi uykuyu bozar.

Bütün faziletlere malik olsanız bile bir noktayı iyi anlamanız gerektir:

Faziletleri de tam vaktinde uykuya yollamak!

Talihsiz adam: Senin yüzünden iyi kadıncağızlar birbirleri ile çekişmesinler ha.



Tanrı ve komşu ile barışık: İyi uyku için bu lâzımdır.

Sonra komşunun şeytanıyla da geçim gerektir. Yoksa geceleyin sana sokulur.

Üstünüzdekilere haksızda olsalar, saygı ve itaat: iyi uyku için bu da lâzımdır.

Nüfuz ve iktidar, eğri bacaklar üzerinde yürürse ben ne yapayım,

Sürüsünü en yeşil vadiye süren çoban, benim için en iyi çobandır.

İyi uyku için bu lâzımdır..



Ne fazla nüfuz, ne fazla zenginlik isterim: Bu, mideyi bozar. Fakat iyi bir ad ve küçük bir servet olmayınca da uyunmaz.

Bir küçük toplantı, fena bir konuktan iyidir. Fakat vaktinde gelip, vaktinde gitmek şartı ile iyi uyku için bu lâzımdır.

Ruhça fakir olanlar da hoşuma gider. Bunların uykuya faydası olur. Hele onlara hep hak verilirse ne kadar sevinirler!

Faziletlinin günü böyle geçer. Gece gelince uykuyu çağırmaktan çekinirim.

Faziletlerin Efendisi olan uyku çağrılmak istemez.

Bilâkis gündüzün ne yaptığımı, ne düşündüğümü hatırlarım.

Geviş getiren sabırlı bir inek gibi hep şunu sorarım.

Senin on zaferin hangisi idi? On barışman, on hakikatin, on gülüşün hangileridir?

Bunlarla uğraşırken uyku, faziletlerin Efendisi, kırk düşüncenin arasından beni birdenbire bastırır. Gözlerin kapısını çalar: Ve orası ağırlaşır. Ağzıma dokunur ve orası açık kalır.

Gerçek bu hırsızların en sevimlisi yumuşak ökçeler üstünde gelir. Düşüncelerimi çalar. Ve o zaman şu kürsü gibi durgunlaşırım. Fakat durmak uzun sürmez ve uzanma sırası gelir.

Zerdüşt üstadın sözlerini dinleyince kendi kendine güldü: Ve yeni bir şey keşfetmiş gibi gözleri açılarak mırıldandı:

“Bu kırk düşünceli üstat delidir: Fakat sanırım ki uykuyu iyi anlıyor. Bu üstadın yakininde bulunanlara ne mutlu! Böyle bir uyku, kalın duvarlar arasından bile sirayet eder.

Kürsüsünde bile bir büyü var. Gençlerin, bu fazilet telkincisinin önünde durmaları boşuna değildir.

Onun öğüdü şudur:

İyi uyumak için uyanık durmak: Gerçek hayatın bir gayesi olmasa ve ben gayesizlik seçmek istesem, en seçilmeye lâyık gayesizlik bu olurdu.

Bir zamanlar fazilet üstatları ararken, onlardan neler istediklerini şimdi iyi kavrıyorum:

İyi uyku ve afyon tesiri yapan fazilettir.

Bu kürsü üstatlarının övdükleri uyku, rüyasız bir uykudur:

Onlar hayatta bundan üstün bir hedef bulamadılar.

Bugün de böyle fazilet telkin eden üstatlar var ve onlar bu adam kadarda açık değiller:

Fakat bunların tavı geçmiştir. Daha çok ayakta duramayacaklar ve batacaklardır.

Uyuklayanlara ne mutlu; çünkü yakında kendilerinden geçeceklerdir.

Zerdüşt böyle söylüyordu.



Yüklə 424,77 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   13




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə