190
İnsan ve Toplum
Öte yandan, Poggioli’nin altını çizdiği avangardı belirleyen dört eğilimin, tüm bu çaba
içinde hiçbir zaman hâkimiyetini kaybetmediğinin altı çizilmelidir. İtalyan gelecek-
çiliğin, faşizmin önde gelen savunucularından birine dönüşmesi, avangard sanatın
kararsız özü hakkında fikir vericidir. Fakat bu kararsızlığın karartamadığı çok önemli bir
nokta vardır: Avangard, sanatın kutsandığı, yüceltildiği bir çağın sadece sanatını değil,
tüm ürünlerini ve pratiklerini reddetmek niyetindedir. Bu niyet, genelde sanatı, özelde
edebiyatı yeni bir hayat tahayyülünün içinde tekrar düşünmemizi sağlar.
Sonuç
Marksçı düşünüşün iki önemli ismi, Benjamin ve Lukacs avangardın gelişimine hem
bizzat tanıklık ettiler hem de sanatın siyasi dolayımı üzerine düşünen kişiler olarak
avangard üzerinden gelişen tartışmalara etkin bir şekilde katıldılar. Brecht’le giriştik-
leri ünlü dışavurumculuk tartışmasında Lukacs, avangard akımlarındaki irrasyonalizmi
açıkça faşizmle aynı kefeye koydu ve ağır bir çürümenin simgesi olarak gördü (Gluck,
1986, s. 850). Benjamin içinse yeni bir devlet ve yeni bir hayat için tamamen yeni
metinlere ve yeni okuma biçimlerine ihtiyaç vardı ve avangard metinler, bu çaba için
uygun alanlar açıyordu (Jennings, 2004, s. 32-33). Zaten sanat ürününün biricikliğini
kaybettiği bu çağda, artık ufukta görünen ve umut veren sanatın siyasetleştirilebilmesi
imkânı idi (Benjamin, 2004, s. 79). Dadacılık örneğini veren Benjamin, Bürger’e ilham
verici bir şekilde Dadacılığın sanatsal ürünün biricikliğinin yitirilmesiyle nasıl başa çık-
tığından övgüyle bahsetti (s. 74).
Sonuçta tüm bu önemli düşünürlerin ve avangard hakkındaki geniş bir literatürü kap-
sayan çalışmaların ağırlıkla bir noktayı tartışmak durumunda kaldıklarını görüyoruz:
politik sanat. Avangard sanat, siyaset ile sanatın karşılıklı ilişkisini incelemek adına
zengin bir alan konumunda görülüyor. Zira, köktenci sanat içi taleplerin köktenci siyasi
mücadelelerle bu şekilde içe geçmesi; sanatsal kaygıların siyasetten ne kadar bağımsız
olabileceği ile olmasının ne kadar gerekli olduğunu sorgulamak ve sanatçının toplum-
sal işlevi ile sanatsal ürünün toplumsal eleştiri kabiliyetini tartışmak adına verimli bir
deneyim alanı sunuyor.
Kaynakça
Artun, A. (2003). Kuramda avangardlar ve Bürger’in avangard kuramı. Peter Bürger içinde. Avangard
kuramı (s. 9-32). (E. Özbek, çev.). İstanbul: İletişim Yayınları.
Avcı, A. (2004). Bir büyük reddiye ya da hakiki bir hayatı yaşamak. Varlık, 1167, 3-8.
Barooshian, V. D. (1971) Russian Futurism in the late 1920’s: Literature of Fact”. The Slavic and East
European Journal 15 (1), 38-46.
Benjamin, W. (2004) Tekniğin olanaklarıyla yeniden üretilebildiği çağda sanat yapıtı. Pasajlar içinde (s.
50-86). (A. Cemal, çev.). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
191
Uslu / Avangard Sanat Siyasetsiz Düşünülebilir mi?
Bürger, P. (2003). Avangard kuramı. (E. Özbek, çev.). İstanbul: İletişim Yayınları.
Calinescu, M. (1987). Five faces of modernity. Durham: Duke University Press.
Duplessis, Y. (1991) Gerçeküstücülük. (İ. Yerguz ve E. Çamurdan, çev.). İstanbul: İletişim Yayınları.
Egbert, D. D. (1967). The idea of ‘Avant-Garde’ in art and politics. The American Historical Review, 73 (2),
339-66.
Gibson, A. (1992). Avant-Garde. In R. S. Nelson & R. Shiff (Eds.), Critical terms for art history (ss. 201-216 ).
Londra: University of Chicago Press.
Gluck, M. (1986). Toward a historical definition of modernism: Georg Lukacs and the avant-garde”. The
Journal of Modern History, 55 (4), 845-82.
Hilav, S. (2003). Edebiyat yazıları. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
Jennings, M. (2004). Walter Benjamin and the European avant-garde. In D. S. Ferris (der.) Cambridge
companion to Walter Benjamin (pp. 18-34). New York: Cambridge University Press.
Lawton, A. (1976). Russian and Italian Futurist Manifestoes. The Slavic and East European Journal, 20 (4),
405-420.
Lewis, H. (1990). Dada turns red: The politics of Surrealism. Edinburgh: Edinburgh University Press.
Man, P. (1991). The theory death of the avant-garde. Bloomington: Indiana University Press.
Marx, K., & Engels, F. (1971). Manifesto of Communist Party. Boston: Allen and Unwin.
Ortega y Gasset, J. (1998). Sanatın insanı dışlaması. Tarihsel bunalım ve insan içinde. (çev. yay. haz. N.G.
Işık, s. 146-179). İstanbul: Metis Yayınları.
Paz, O. (2004). Gerçeküstücülük. (A. Cemal, çev.). Varlık, 1167, 12-19.
Poggioli, R. (1968) The theory of the avant-garde. (G. Fitzgerald, çev.). Cambridge: The Belknap Press of
Harvard University Press.
Williams, R. (1989). The politics of modernism. Londra: Verso.
White, J. J. (1990). Literary Futurism. Oxford: Clarendon Press.
192
İnsan ve Toplum
193
Değerlendirme / Review
Osmanlı/Türk ve İran tarihlerinin bilhassa 19. yüzyılda girişilen ‘modernleşme’ adımları
ve müteakip evreler konusunda birbirine benzer hatta zaman zaman paralel süreçler
takip ettiğine dair kayda değer derecede yaygın bir algı vardır. Özellikle son yıllarda,
Türkçe dahil muhtelif dillerde bu iki ülkeyi farklı boyut ve dönemler üzerinden kar-
şılaştıran çeşitli lisansüstü tezlerinin ve popüler yayınların kaleme alındığını görmek
mümkündür. Emperyalist Çağda Modernleşme bu yayınların nispeten yakın zamanda
okuyucuyla buluşan güzel bir örneğidir. Görece eski tarih yazımı geleneğinin bir
devamı olarak yazar iki ülkeyi ‘modernleşme’ süreçleri bağlamında ele aldığı gibi
bu süreçleri de elitlerin eylem ve söylemleri üzerinden analiz etmiştir. Celal Metin’in
doktora tezinden hareketle kaleme aldığı eser giriş, dört ayrı bölüm ve sonuçtan mey-
dana gelmektedir. Yazar giriş bölümünde çalışmanın yöntem, teknik, amaç ve kaynak
kullanımı konularına değindikten sonra birinci bölümde modernleşme ve bunun Batı
dışı toplumlardaki seyrine dair teorik bir tartışma sunarak Türkiye ve İran başta olmak
üzere İslam toplumlarının modernleşme deneyimlerine değinmektedir. İran modern-
leşmesinin tarihi kökenleri ve Osmanlı’yı konu alan ikinci bölümdeyse, söz konusu iki
ülke arasındaki ilişkilerin tarihi bir arka planı sunulduktan sonra 19. Yüzyılın başı itiba-
riyle İran toplumunun durumu, İran’ın Batı’yla olan ilişkisi ve İran’da meydana gelen
reformlar üzerindeki Osmanlı etkisi tartışılmaktadır. 19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın
başını kapsayan modern İran muhalefetini ve İranlı muhaliflerin Jön Türklerle olan iliş-
kisini incelediği üçüncü bölümdeyse yazar Türk ve İran muhalefetlerinin siyasi, içtimai,
kültürel ve ideolojik boyutlarını ele aldıktan sonra Osmanlı topraklarındaki İranlıları,
bu kişilerin siyasi faaliyetlerini ve İttihatçıların İran konusundaki tavrını ele almaktadır.
Atatürk ve Rıza Şah’ın konu edildiği dördüncü bölümde iki liderin kişilikleri ve iktidara
gelişlerinin yanı sıra Milli Mücadele ve İran ve Atatürk inkılapları ve Rıza Şah’ın bu inkı-
laplara yaklaşımı tartışılmaktadır. Kitap yazarın iki ülkenin modernleşme süreçlerine
dair sonuç bölümündeki nihai değerlendirmeleriyle son bulmaktadır.
Kullandığı zengin kaynakların yanı sıra sık sık başvurulan uzun dipnotlar kitaba bilgi-
lendirici bir çalışma mahiyetini vermiştir. Ne var ki temas edilen her konuyu detaylan-
dırma gayreti ve belirli ve tutarlı bir modele bağlı kalmaksızın iki ülke anlatıları arasında
sık sık geçişler yapılması kitabı okur için zaman zaman takibi zor hale getirmektedir.
Diğer yandan, yazar giriş bölümünde çalışmasının ‘siyasal ve sosyal tarih hattını
terketme[yeceğini]” belirtmesine rağmen (s.11) eser hemen hemen tamamıyla siyasi
elitlerin ve entelektüellerin sergüzeştini içinde yer yer iktisadi gelişmelere ve toplumsal
olaylara işaret edilse de baskın bir siyasi tarih bakış açısından ele almaktadır. Anlaşıldığı
Celal Metin, Emperyalist Çağda Modernleşme: Türk Modernleşmesi ve İran (1800- 1941),
Ankara: Phoenix, 2011, 392 s.
Değerlendiren: Serhan Afacan*
* Doktora Öğrencisi, Leiden Üniversitesi Ortadoğu Çalışmaları Bölümü
Dostları ilə paylaş: |