Türk diLİ tariHİ Başlangıcından Yirminci Yüzyıla



Yüklə 4,22 Mb.
səhifə38/181
tarix13.10.2023
ölçüsü4,22 Mb.
#127472
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   181
0260-Turk Dili Tarihi-Bashlangicinda Yirminci Yuzyila(Ahmet B. Ercilasun)

2. KÖKTÜRKLER VE TÜRK DİLİ
Köktürklerin Türk kültür tarihindeki en önemli yeri, Türkçenin bilinen en eski yazılı metinlerinin sahibi olmalarıdır. Orhun vadisinde bulunan bengü taşlar üzerindeki esrarlı yazının 25 Kasım 1893 tarihinde, Danimar­kalı bilgin V. Thomsen'ce okunması üzerine, Köktürklerin Kürkçeyi yazı dili olarak kullandıkları anlaşıldı. 1825'ten beri Türkçenin en eski yazılı metni olarak bilinen Kutadgu Bilig'in yerini, 25 Kasım 1893'te Köktürk bengü taşları aldı. Kutadgu Bilig 1069'da yazılmıştı; bengü taşlardan Köl Tigin anıtı ise 21.08.732'de dikilmişti. Böylece Türk yazı dilinin tarihi 337 yıl geriye gitmiş oluyordu.
Köktürklerden kalan Türkçe anıtlar, hanedanın 682'de kurulan ikinci dönemine aittir. Köktürklerin birinci dönemine ait, bugüne ulaşan herhangi bir Türkçe metin yoktur. 580 civarında, Tapar Kağan zamanında dikilmiş olan Bugut anıtı Soğdakçadır. Bugut anıtının Soğdakça olması, birçok batılı bilgin tarafından Köktürklerin birinci döneminde Türkçenin yazı dili olarak
TÜRK DİLİ TARİHİ 129
kullanılmadığı şeklinde yorumlanmaktadır. Oysa tarihteki pek çok devletin iki veya dahaçok farklı dilde eserler bıraktığı bilinmektedir. Yine Tapar Ka­ğan zamanında, 575 yılında Nirvâna Sutra'nın Türkçeye çevrildiği Çin kay­naklarında kayıtlıdır. "Kuzey Ch'i imparatoru, 'dört bir yandaki barbarların dilini' bilen Liu Shih-ch'ing'den Nirvâna Sûtra'yı Türkçeye çevirmesini istemiştir. Bu, Türk kağanına gönderilmiştir." (Golden 2002: 123). Ayrıca Jinagupta adlı bir Budist rahibin Tapar Kağan döneminde "yoğun bir çeviri faaliyetinde bulunduğu", aynı dönemde "belli Buddhist sûtra'ların Türkçeye çevrildiği, hatta Taspar Kağan için yazıldığı bilinmektedir." (Özönder 2002: 461-462). Çin kaynaklarındaki bu haberler, mütercimler Türk olmasa da Köktürklerin birinci döneminde Türkçenin yazı dili olarak kullanıldığını kesin şekilde göstermektedir. Bizans kaynakları da İstemi Kağan'ın 567'de İstanbul'a gönderdiği elçilik heyetiyle birlikte İskitçe bir mektup yolladığını kaydederler (Kafesoğlu 1996: 95; Golden 2002: 123). Bizans kaynakları, İskitlerden sonra karşılaştıkları Türk kavimlerinden uzun süre "İskit" diye söz ettikleri için buradaki İskitçe kelimesi de Türkçe olarak yorumlanmalı-dır. Zaten o tarihte İskitler artık ortada yoktur. O hâlde Köktürklerin daha ilk hükümdarları zamanında Türkçeyi bir yazı dili olarak kullandıklarını söyle­yebiliriz.
Köktürk anıtlarındaki yazılar taş üzerine kazınmıştır. "Taş üzerine yazı yazmak" fiili için Köktürkler biti-, ur-, tokı- fiillerini kullanmışlardır. Biti-, Çince biet kelimesinden Türklerce türetilmiş bir fiildir. Biet, Çincede "fırça" demektir. Çinliler yazıda fırça kullandıkları için "yazmak" fiili bu kelimeden yapılmıştır. Çince bir isimden bir ekle (-i eki) fiil türetmek için Türklerin yazma işini uzun zamandan beri biliyor olmaları gerekir. Aslında bu bir tahmin de değildir. Çin kaynaklarında Çinceleşmiş biçimiyle geçen Tabgaçlara ait pi-te-çen kelimesi Paul Pelliot'dan beri araştıncılarca bitigçi şeklinde yorumlanmaktadır. Bu veri Tabgaç Türklerinin, henüz dilleri Çin-celeşmeden önce, 3-4. yüzyıllarda bitigçi kelimesini kullandığını gösterir. Bitigçi, biti- fiilinden iki yapım ekiyle türetilmiş bir sözdür; -g ile "yazı" anlamında bitig yapılmış, oradan da -çi(n) ile "yazıcı" anlamında bir meslek ismi (bitigçi) türetilmiştir. Anılan türevlerin ortaya çıkması için biti- fiilinin 3-4. yüzyıllardan önce de kullanılmış olması gerekir. Aynı mülâhazalarla Şinasi Tekin bit+i- fiilinin Türkler tarafından milât sıralarında türetilmiş olabileceğini düşünür (Ş. Tekin 2001: 60). Çeşitli kaynaklarda Türklerin ayrı bir yazısı olduğu da kaydedilmiştir. Çin yıllıklarına göre "Uygurların ataları Kao-kü'ler Çince yazarlar, fakat Hunca da yazarlardı." "Priskos hatıralarında (5. asır ortası), Hun kâtiplerin ayrı bir yazı ile hazırladıkları metinleri Attilâ'ya okuduklarını söyler." "Bizanslı tarihçi Prokopios'a göre (6. asır) Ogur boylan kendi yazılarını da kullanırlardı." "Gök-Türklerden önce Ak-
130 Ahmet B. ERCİLASUN
Hunların yazıları vardı ve bu, Gök-Türklerinki gibi idi." (Kafesoğlu 1996: 322).
Tokı- fiili, vurma sesini arlatan tok yansıma ismine dayanmaktadır. Tok ismine +ı- eki getirilerek tokı- fiili türetilmiştir; anlamı "vurmak"tır. Türkle­rin "(taşa) yazı yazmak" için "vurmak" anlamındaki ur- ve tokı- fiillerini kullanması, yazı yazma işleminin vurarak yapıldığını göstermektedir. Muh­temelen keskiye benzer bir demir parçasının sivri ucu taşa tutuluyor; tepesi­ne çekice benzer bir cisimle vuruluyor ve böylece harfler taşa kazınıyordu.

Yüklə 4,22 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   181




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə