Gizli sırlar Öğretisi



Yüklə 4,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə59/64
tarix29.05.2018
ölçüsü4,8 Kb.
#46588
1   ...   56   57   58   59   60   61   62   63   64

öğrendiklerini  yaşamında  fikirleriyle  ortaya  koyarken  “Gizli  Öğreti”nin  bazı
sırlarına  da  insanları  hazırlamıştır.  Örneğin  İnisiyatik  özellikteki  bu  okulda
yetişen  öğrenciler  arasında  üç  temel  kategori  bulunduğunu  anlatırken,
geleneksel inisiyasyonun üç temel safhadan oluştuğunu da böylelikle insanlara
açıklamış oluyordu.
Yunus’un  anlattıklarından  yetiştiği  okuldaki  öğrencilerin  üç  farklı  safhadan
geçtiklerini anlıyoruz:


1-  İlm-el  Yakin:  İnisiyasyonun  birinci  aşamasıdır.  Diğer  ulusların
inisiyasyonunda  ifade  edilen  “Küçük  Sırlar”  aşamasına  denktir.  Akıl  ve  ilim
yoluyla elde edilir. İlk temel bilgilerin verildiği aşamadır.
2-  Ayn-el  Yakin:  “Büyük  Sırlar”  aşamasına  denktir.  Her  ne  kadar  bazı
sırlarla  karşılaşıldıysa  da  yine  de,  Gerçegin  ışığını  henüz  kalbinde
hissedemeyenlerin  oluşturduğu  aşamadır.  Yoğun  kendi  üzerinde  çalışmaların
yapıldığı safhadır.
3-  Hakk-el  Yakin:  Ruhsal  sezgi  gücüyle  elde  edilen,  “İlahi  Sırlar”
aşamasının  karşılığıdır.  İslam  Ezoterizm’inde  bu  safhaya  ulaşanlara  verilen
isim  “İnsan-ı  Kamil”dir.  Bu  safhada  belirli  bir  dinin  mensubu  olmak  gibi  bir
düşünce  sistemi  terk  edilerek,  tüm  dinlerin  birliği  kavranılır.  Bu  safha,  dinin
“Zahiri”  görüntüsünün  terk  edilerek,  dinin  “Batıni”  yönüne  geçilişin  eşiğidir.
Bu eşikte dinin kapalı bilgileri açıldığı için, din o eski anlamını yitirir. Dinin
gerçek  anlamı  ortaya  çıkar.  Bu  safhada  inisiye  tüm  dinlerdendir,  ama  hiç  bir
dinden değildir.
O,  Birliğin  dünyasında,  “Yerin  ve  Göğün  Oğulları”  adı  verilen  bir  grubun
üyesidir artık…
Yunus bu durumu, yine o kendisine has üslubuyla anlatmıştır:
“Din ü millet sorar isen,
Aşıklara din ne hacet.
Aşık kişi harap olur,
Işık bilmez din, diyanet”
***
“Oruç, namaz, gusulü hac hicaptır aşıklara,
Aşık ondan münehhez halis heves içinde.
Ey aşıklar, ey aşıklar Işık mezhebi dindir bana.”
Yunus  Emre,  dinin  zahiri  kısmıyla  uğraşmanın  insana  hiç  bir  yarar
sağlamayacağını şöyle anlatır:
“İlim, ilim bilmektir,
İlim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmez isen,


Ya nice okumaktır.”
Buna  karşılık  dinin  batıni  yönüne  dikkatleri  çekerken,  dinlerin  batıni
çalışmalarla  gerçek  değeriyle  ele  alınabileceğini  de  şiirlerinde  konu
edinmiştir:
“Dört kitabın manasın,
Okudum hasıl ettim.
Işığa gelince gördüm,
Bir uzun hece imiş”


HACI BEKTAŞI VELİ
Tasavvufi 
çalışmaların 
en 
önemli 
uygulamalarını 
gerçekleştiren
Batıniler’den biri de, 1210 yılında Horasan’da doğan Hacı Bektaşı Veli’dir.
Önce  Yesevi  tarikatına  katıldı.  Burada  “Baba”lığa  kadar  yükseldi.  1240
yılında  Anadolu’ya  geldi.  Burada  yakın  dostu  Baba  İlyas’ın  yanına  gelerek
Amasya’ya  yerleşti.  Anadolu’nun  birçok  köşesini  dolaşarak  Batıni  Geleneği
çevresine  yaymaya  başladı.  1271  yılında  öldüğünde  onun  çevresinde
halkalanmış binlerce “Batıni Anadolu Dervişleri” vardı.
Yaklaşık 700 yıl Sünni yönetimin baskısı altında yaşayan Bektaşiler, Mustafa
Kemal Atatürk sayesinde rahat bir nefes almaya başladıklarını görünce, O’na
büyük bir destek verdiler.
Atatürk,  Kurtuluş  Savaşı  sırasında  bir  zamanlar  İttihat  ve  Terakki
Cemiyeti’nde  bulunan  Subaylarca  desteklenirken,  bir  yandan  da  yoğun  bir
şekilde  Bektaşilerce  desteklendi.  Atatürk,  Ulusal  Kurtuluş  Savaşı’nı
başlatmadan  hemen  önce,  25  Aralık  1919’da  Hacı  Bektaş  Dergahı’nı  ziyaret
ederek,  Bektaşiler’in  desteğini  istemişti.  Batıni  gelenekten  gelen  inançları
sebebiyle  “Laik  Sistem”e  zaten  yüzyıllardır  yatkın  olan  Bektaşiler,  Kuvayı
Milliye’ye  tam  güçleri  ile  destek  verdiler.  Kurtuluş  Savaşı’nın  başarıyla
sonuçlandığı  yıllarda  da  Türkiye  Büyük  Millet  Meclisi’nde,  Atatürk’ün  önde
gelen  destekliyicileri  arasında,  Bektaşi  kültürüyle  yoğrulmuş  milletvekilleri
olmuştur.  Hatta  o  yıllarda  Atatürk’ün  Halifeliği  kaldırmasında  karşılaştığı
büyük  güçlüklerin  aşılmasında  yine  bu  milletvekilleri  önemli  bir  fonksiyon
görmüşler  ve  Halifeliğin  kaldırılması  ile  ilgili  yapılan  oylamanın
kazanılmasını  sağlamışlardır.  Bu  bakımdan  da  Anadolu’da,  Bektaşiliğin
önemli bir tarihi misyonu olmuştur.
Diğer  Batıni  Öğretiler’de  olduğu  gibi  Bektaşilik’te  de  ketumiyet  esastır.
Törenleri  ve  ritüelleri  halka  açık  değildir.  Gizli  özel  ritüelleri  vardı  ve  bu
sırlar büyük bir özenle korunurdu.
Bir  Bektaşi  müridi  öğretiyi  ancak  bir  mürşidin  yardımı  ile  anlayabileceği
için mürşidin rehberliği zorunluydu. Batıni sembollerin ve sırların anlaşılması
ancak mürşitle mümkün olabiliyordu. Batıni Bektaşi öğretisi, müridin yaşadığı
toplum  içinde  kulaktan  dolma  öğrendiklerinden  çok  farklı  olduğu  için,  bu
öğretiye  yeni  girene  büyük  bir  özenle  rehberi  vasıtasıyla  bilgiler  belirli  bir


sıra  ile  aktarılırdı.  Aksi  takdirde  öğretiye  yeni  giren  müridin  büyük  bir  şoka
girmesi  olasılığı  vardı.  Bu  mesele  tüm  Batıni  Gizli  Öğretiler  için  geçerliydi.
Çünkü  burada  öğrenilenlerle,  halkın  sıradan  bilgileri  arasında  büyük  bir  fark
vardı.  Halkın  bildiği  dinin  egzoterik  tarafı  yani  dinin  birinci,  bilemediniz
ikinci dereceden anlamlarından ibaretti. Oysaki “Sırlar Öğretisi”nde tüm sırlar
inisiye  adayına  belirli  bir  sırayla  açıklanmakta  ve  bu  sırların  bilgisine  aday
ulaştırılmaktaydı.
Bektaşi  Sırları’nda  gerçekleştirilen  eğitim  esnasında  karşılaşılanlar  ve
yaşananlar dış halkalara kesinlikle açıklanmazdı.
“…Din  ayrılığı  gereksiz…  Aslında  tüm  dinler  dünyada  barış  ve  kardeşliği
sağlamak  içindir…”  diyen  Hacı  Bektaşı  Veli  bu  görüşlerini  “Velayetname”
adlı eserinde ortaya koydu.
Bektaşi Öğretisi’nin bir diğer adı da “Dört Kapı Öğretisi”dir. Hacı Bektaşı
Veli, toplum içinde yaşayan insanları, anlayış seviyeleri bakımından dört temel
grupta toplar.
1.Grup:  Toplumun  en  büyük  kesimini  oluşturur.  Bunlar  gerçeği  ibadette
arayan sofu kişilerdir. Dinsel bilgileri son derece kısıtlıdır.
2. Grup: Tarikata girmiş ama sofuluğu terk edemeyenler.
3. Grup: Sırra erenler.
4. Grup: Birliğe ulaşan Kamil İnsanlar.
Bektaşi Öğretisi de yine dört kapıdan oluşurdu. Bunlar: “Şeriat”, “Tarikat”,
“Marifet” ve “Hakikat” kapılarıdır.


Yüklə 4,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   56   57   58   59   60   61   62   63   64




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə