Selçuk İletişim, 7, 3, 2012
174
ründe de rahatlıkla gözlemlenebilmektedir.
Hizmetler sektörünün ekonomideki güncel
eğilimlerle beraber 1980’li yıllardan itibaren
uluslararası sermaye birikimine dahil edilmesi,
bu faaliyet alanının oligopol bir piyasada başlı
başına bir endüstri haline gelmesine ve çoku-
luslu yatırımlara açılmasına neden olmuştur.
Özetlenen bu süreç, küresel ölçekte geçerli
olduğu kadar Türkiye ölçeğinde de geçerlidir.
Türkiye’de değişen birikim rejimi bağlamında
dönüşen medya faaliyetleri, yeni medya araçla-
rı ve ortamının sağladığı olanaklarla yeniden
şekillenmiş ve oligopolleşme, endüstrileşme ve
çokuluslaşma gibi süreçlere önceki dönemlerde
olmadığı kadar daha çok eklemlenmiştir.
Çalışmanın kuramsal çerçevesi kapsamında,
kapitalizm ve çokuluslaşma süreci bağlamında
yeni medya ortamı ve değişen birikim rejimleri
üzerine odaklanılmış ve literatür taraması ya-
pılmıştır. Araştırma sorularına yanıt aranırken,
Türkiye’de ve dünyada ekonomi ve medya
alanında sözü edilen değişim çerçevesinde ne
gibi dönüşümlerin yaşandığına değinilerek,
yeni bir birikim rejiminin inşa edilmesinin
altında yatan nedenlere, birikim rejiminde
yaşanan dönüşümlerin hangi aktörler tarafından
uygulamaya konulduğuna ve sonuçlarının neler
olduğuna yönelik bir tartışma yürütülmüştür.
Araştırma sorularının yön verdiği çalışma bo-
yunca, birikim rejiminin dönüşümündeki temel
parametreler,
yeni
medya
sektörünün
çokuluslaşma eğilimlerine uygun kategoriler
altında değerlendirilmiştir.
Doğan Yayın Holding’in aynı zamanda online
hizmetler de ürettiği Hürriyet Gazetecilik ve
Matbaacılık A.Ş. aracılığıyla Doğu Avrupa’nın
lider reklam şirketi TME’nin yüzde 67.3 hisse-
sini satın alması araştırmanın sorunsalı çerçe-
vesinde ele alınacak örnek olayı oluşturmakta-
dır. Ancak, daha önceki yıllardan itibaren,
Türkiye’de medyanın değişen sahiplik yapısı
incelenmiş, yeni medya ortamının buna neden
ve nasıl olanak sağladığı üzerinde de durulmuş-
tur. Söz konusu izlek, esnek birikim rejiminin
temel özellikleri ve sermayenin çokuluslaşma
süreci bağlamında ele alınmıştır.
Çalışmada kullanılan yöntem literatür taraması
ve mülakat tekniğidir. Literatür taraması kap-
samında, özellikle eleştirel ekonomi politik
yaklaşımın enformasyon ve iletişim teknoloji-
lerine odaklanan teorik açılımlarına odaklanıl-
mış ve yine Marksist eleştirel ekonomi politik
gelenek içinde kabul gören Fransız Düzenleme
Okulu’nun yaklaşımlarından yararlanılmıştır.
Bunun yanında sık sık, Ernest Mandel in
temsil ettiği klasik Marksist literatüre de başvu-
rulmuştur. Literatür taramasının Türkiye aya-
ğında, öncelikle birikim rejimindeki küresel
eğilimleri takip eden Türkiye ekonomisinin
değişen yönelimleri bağlamında bir tartışma
yürütülmüştür. Bu bağlamda ele alınan Türkiye
medyasının dönüşümü ise esas olarak oligopol-
leşme, endüstrileşme ve çokuluslaşma gibi
tartışma konuları takip edilerek ele alınmıştır
Araştırmanın konusu ve belirlenen örnek olay
gereğince, Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık
A.Ş. Yatırımcı İlişkileri Koordinatörü Suzi
Apalaçi Dayan’la iki kez ve Strateji ve İş Ge-
liştirme Grup Başkanı Ahmet Özer’le bir kez
olmak üzere, yarı yapılandırılmış görüşmeler
yapılmıştır. Görüşmeler, esnek birikim rejimi-
nin
temel
parametrelerinin
Hürriyet’in
çokuluslaşma sürecindeki izini sürmeyi amaç-
lamıştır. Aynı zamanda çalışmanın örnek ola-
yını kapsamında, Hürriyet’in TME’nin %
67.3’ünü satın alınmasındaki sürece yönelik
sorular sorulmuş ve yayın hayatına geleneksel
bir medya kuruluşu ve bir aile şirketi olarak
başlayan Hürriyet’in, yıllar içinde sektördeki
değişen konumuna ve çokuluslu, bölgesel bir
aktör olmasının arkasında yatan dinamiklere
odaklanılmıştır.
Ayrıca, araştırmanın konusu gereği esnek biri-
kim rejiminin siyasal aktörlerine ve uluslararası
düzenleyici
kuruluşların
yönlendiriciliğine
yönelik önemli bir tartışma yürütüldüğünden,
söz konusu uluslararası düzenleyici kuruluşla-
rın Türkiye’de telekomünikasyon sektörüne
yönelik taleplerini hayata geçirmek için kuru-
lan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nda
(BTK) uzman düzeyindeki bir yetkiliyle de yarı
yapılandırılmış sorular aracılığıyla bir görüşme
yapılmıştır.
1. EKONOMİNİN GÜNCEL
YÖNELİMLERİNE BAKIŞ
1.1. Enformasyonel, Küresel ve Ağ Örgüt-
lenmesine Dayalı Ekonomi
Castells (2008: 99) 20. yy.’ın son çeyreğinde
dünyaya hâkim olan yeni ekonomik yönelimle-
Hürriyet A.Ş. Örneğinde Yeni Medya Sektörü… (173-190)
175
ri, önceki pratiklerden ayırt etmek için,
“enformasyonel, küresel ve ağ örgütlenmesine
dayalı” şeklinde nitelemiştir. Bunu daha geniş
bir çerçevede aynı yerde şöyle ifade etmektedir:
“Enformasyoneldir, çünkü bu ekonomide
birimlerin ya da ajanların (şirketler olsun,
bölgeler olsun, ülkeler olsun) üretkenliği,
rekabet gücü, temelde verimli bir biçimde
bilgiye dayalı enformasyon üretme, işlet-
me ve uygulama kapasitelerine dayalıdır.
Küreseldir, çünkü üretimin, tüketimin ve
dolaşımın bileşenleri (sermaye, emek,
hammadde, yönetim, enformasyon, tekno-
loji, piyasalar) kadar kilit faaliyetleri de
ya doğrudan ya da ekonomik ajanlar ara-
sındaki bir bağlantılar ağı üzerinden küre-
sel bir ölçekte örgütlenmiştir. Ağ örgüt-
lenmesine dayalıdır, çünkü yeni tarihsel
koşullarda, üretim küresel bir girişim ağ-
ları arasındaki etkileşim ağı üzerinden
gerçekleşir, rekabet burada yaşanır.”
Yeni ekonomiye yöne veren bu üç temel özel-
lik, ekonomik alana bağımlı ya da onla oldukça
yakın ilişkilere sahip tüm diğer toplumsal alan-
ları derinden etkilemiştir. Küresel birikim reji-
mini derinden sarsan bu dönüşümler, sermaye-
nin değerlenme süreci, şirketlerin ve devletlerin
örgütlenmesi gibi daha pek çok alanda belirgin
dönüşümlere neden olmuştur.
Yine Castells’e göre (2008: 99-100) bu dönü-
şümlerin merkezinde enformasyon teknolojile-
rinin gelişimi vardır. Yeni medya araçlarıyla
donanmış sermaye faaliyetleri, en yüksek ve-
rimliliği sağlayacak enformasyon girdisini yeni
medya araçları aracılığıyla gerçekleştirmekte-
dir. Enformasyonun elde edilmesi ve iletilmesi,
yeni ekonominin en temel bileşenlerinden
biridir. Yeni medyanın özellikle mekâna yöne-
lik iletişimde büyük olanaklar sağlaması, ser-
maye faaliyetlerinin ulusal sınırlara ve pazarla-
ra bağımlılığını kırmış, küresel ölçek hiç olma-
dığı kadar sermaye faaliyetlerine açılmıştır. Ağ
örgütlenmesi ise yine doğrudan yeni medya
araçlarının sağladığı olanaklarla (etkileşime
dayalı, kitlesizleştiren ve eşzamansız iletişim
biçimlerine olanak tanıması) mümkün olmak-
tadır (Geray 1994: 7-8). Bu bağlamda ağ örgüt-
lenmesi, şirketlerin yapısından devletlerin
yapısına dek çok geniş bir alanda örgütlülükle-
rin dönüşümü anlamına gelmektedir.
Çınar (1993) devlet ve ekonomik alan arasın-
daki ilişkinin tartışmalı olmasına rağmen, dev-
letin hangi düzeyde olursa olsun kapitalist bir
devlet olduğunu ve ekonomik alanda yaşanan
değişimlerin merkezinde bulunduğunu ifade
etmektedir. Ona göre, “devlet sınıf mücadele-
sinin bir arenasıdır” ve sınıf mücadelesinin
gidişatına yönelik rolleri içerir (Çınar 1993: 79).
Böylelikle, üretim ve şirket yapılarında yaşa-
nan köklü değişimlere uygun olarak devlet
mekanizmasının da belirli dönüşümler geçire-
ceği öngörülebilir.
Jessop da (2005b: 304-305) 1970’li yılların
ortalarından itibaren, “Keynesci ulusal refah
devleti” olarak nitelendirdiği tekelci birikim
rejiminin belirleyici unsurlarının dönüşmeye
başladığını belirtmektedir. Sözü edilen değişim,
“ulusal vasfın yitirilmesi”, “devletsizleştirme”
ve “uluslararasılaşma” gibi üç temel eğilime
dayanmaktadır. Jessop aynı yerde (2005b: 310)
esas olarak “ulusal üretim ve tüketimin birbiri-
ni tamamlayarak genişletilmesi temeli”nde
ortaya çıkan stratejinin, “ulus-altı ve ulus üstü
ölçeklerde” bölgesel ve küresel oluşumlara
eklemlendiğini de ifade etmektedir.
Bu noktada ara bir not düşmek gerekirse, Dü-
zenleme Okuluna göre kapitalist ekonomiler
“sermaye çevirimindeki asli işlevine (banka,
sanayi, ticari), birikim tarzlarına (rekabetçi,
tekelci, devlet tekelci) ve uluslararası ekono-
mideki konumuna bağlı olarak (ulusal, komp-
rador, uluslararası ve dahili) farklılaşabilir”
(Jessop 2005a: 159). Bu anlamda birikim re-
jimleri üçe ayrılır. Birincisi, 19. yüzyılın ilk
çeyreğinden Birinci Dünya Savaşı’na kadarki
dönemde hâkim birikim düzeni olarak belirgin-
leşen rekabetçi birikim modelidir. İkincisi ise
İkinci Dünya Savaşı’ndan 1970’lere kadar
süren tekelci birikim modelidir. İçinde bulun-
duğumuz ve ilk örneklerini 1970’lerde göster-
meye başlayan, pek çok özgün unsurla beraber,
tekelci birikim modelinin rekabetçi birikim
modeline göre yeniden düzenlenmesini içeren
güncel birikim rejimi veya neo liberal birikim
rejimi olarak da ifade edilen yeni bir tür biri-
kim modelinin varlığı da kuvvetle belirtilmeli-
dir (Gökalp 1984, Şeni 1981).
Jessop (2005b: 315-319), “devletin ulusal vas-
fını yitirmesi” başlığı kapsamında, bir önceki
döneme göre “devletin, mali, eğitsel, teknolojik,
Dostları ilə paylaş: |