AMEA FOLKLOR İNSTİTUTU
AMEA A.A.BAKIXANOV adına TARİX İNSTİTUTU
FOLKLOR VƏ TARİXİMİZ
Respublika Elmi Konfransı
58
58
Babek’in önderliğinde dünyayı değiştiremeye yönelmiş olan Hürremiler
hareketi aslında toplumsal ve siyasi bir harekettir. Güney Azerbaycan’ın Bezz
Kalesi’nde ikamet kurmuş olan Babek uzun süre halifenin gönderdiği birlikleri
püskürtüp, nüfus alanını genişletti. Ancak halife Mutasım zamanında Afşin
tarafından esir edilmiş ve Arap halifesi Babek’den önünde eğilip af dilemesini
istemiştir. Babek bu isteği kabul etmemiştir. Halife ayaklarının kesilmesini emir
etmiş. Babek kırmızı kanını yüzüne sürmüştür. Mutasım neden öyle yaptığını
sorduğunda “Kendi kanımla boyuyorum ki, kan kaybında yüzümün sararmaya başla-
dığı görüldüğünde, senden korktuğumu sanmasınlar” diye yanıtlamıştır. Bu ifade
Hurifiliğin kurucusu Nesiminin sonunu benzeştirir. Zira Nesimi de derisi soyulurken
kan kaybeden şairin sarardığını gören ruhanilerin alaylı şekilde;
Sen ki haklısın, peki
niye rengin sarıdır? Şeklindeki soruya “
Ben ebediyat ufuklarında doğan aşk
güneşiyim. Güneş batarken sararır” yanıtı vermişti. Sonradan bu dramatik öykü
edebi literatüre Babek ile ilintili olarak “
Sarala sarala yaşamaktan, kızara kızara
ölmek iyidir” şeklinde bir atasözü niteliğinde geçmiştir. Ayrıca son dönemlere ait bir
değer yargısı olarak Türk kültüründe gücü simgeleyen “kırmızı” sözcüğü aynı
zamanda liderlik ve hâkimiyet duygusunu, cesareti, enerjikliği temsil eder. Güney
Azerbaycan Türkünün kimlik meselesinin ön plana çıkışı ve İran’da yaşayan diğer
toplumlardan saflarının ayrılışı belirleyici bir faktör olarak kendini göstermiştir. Kan
motifinin anlatılarda yer almasının yanında İran Türkleri arasında Babek ile ilintili
kan motifinin yazılı ifadelerde yer aldığını görürüz ki, bu bağlamda Attila
Kişizade’nin şu şiiri güzel bir örnek
oluşturur;
“Kanlı bahışında canavar kursada gerdek
İtler yürüdü gözlerinin sirrine babek
Dönmezdi daha nisgile cumhur kalacıklar
El bir kilaşinkuf ele alsaydı senin tek
Gözlerde moğullar çapa – çap at yürüdürler
Ellerdese barmakları hörmekde hörümcek
Yok! biz canavardan
töredik enme ucal dağ
Sende yolacak boz karılar sap – sarı bir çek
Neslin kılıncın senden alıp kında çürütdü
İndise o kından
cöceren toplara baş çek
Partlat kalanı taşlara sıldırlara sığma
Kan tanrısı – kan tanrısı – kan tanrısı Babek!..” (
7, 40)
Bilindiği üzere tarihin kaynakları sözlü ve yazılı şekilde adlandırılır. İnsanların
ait oldukları geçmişlerinden kaynakları binlerce yıldan beri süzülüp gelen tecrübe ve
hatıraları usta tarihçiler ve sosyal bilimcilerin değerlendirmeleriyle gelecek
kuşaklara sağlam bir miras olarak bırakılır. Bu bağlamda günümüz tarihçilerine
kadar birçok kişi bu kültürel verilerin dikkatle kullanılması halinde olay veya
olgunun cereyan ettiği tarihteki halkın anlayış ve hissiyatlarını ortaya koymadaki
önemi hususunda aynı görüşü paylaşırlar.
PDF created with pdfFactory Pro trial version
www.pdffactory.com