Kitab-konfrans doc



Yüklə 1,91 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə25/97
tarix11.07.2018
ölçüsü1,91 Mb.
#55128
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   97

 
 
AMEA FOLKLOR İNSTİTUTU 
 
AMEA  A.A.BAKIXANOV adına  TARİX İNSTİTUTU 
 
 
FOLKLOR VƏ TARİXİMİZ 
Respublika Elmi Konfransı 
 
57 
57 
*  *  * 
Bilindiği  üzere  IX.  yüzyılın  başlarında  Abbasiler  hilafetine  karşı  başkaldırı 
isyanları  gittikçe  artıyordu.  Bunların  içerisinde  Hürremiler  isyanı  daha  da 
büyüyordu.  Onların  kuvvetli  kısımlarından  birinin  başkanı  Cavidan  öldükten  (9, 
192.)
 
sonra (815 yılı) onun yerine Erdebil Şehri’nin Bilalab Kenti’nde doğmuş olan
 
Babek  (Hasan)  geçti.  Bu  isyan  hızlı  bir  şekilde  büyümüş,  Abbasiler  hilafeti 
Hürremiler’e karşı savaşlarda 500 binden fazla asker kaybetmişti ki, gerek Emeviler 
(661-750) gerekse Abbasiler (750-1258) hilafeti herhangi bir devletle yaptığı savaşta 
bu  kadar  kayıp  vermemiştiler.  Doğuşu  ve  çocukluk  yılları  hakkında  fazla  bir  bilgi 
olmayan Babek, Hürremiler harekâtının lideri olan Cavidan’ın özgüvenini kazanmış, 
onun  ölümünden  sonra  da  Hürremiler,  Cavidan’ın  ruhunun  onda  cisimlendiğini 
inanarak  onu  kendilerine  başkan  yapmışlardır.  Bunların  sonunda  Babek  tarihi  bir 
şahsiyet  olarak  alp  tipinde  karşımıza  çıkar.  Türk  destanlarında  görülen  örnek  tip 
“alp” tipidir. Alp; kahraman, yiğit, cesur anlamlarında bir sözcüktür. Eski Türklerin 
yiğitlerine  bu  adı  vermelerinin  ilk  koşulu  yiğitlik,  cesurluk,  kişisel  üstünlük, 
kahramanlık  ve  asalettir.  Bu  saygın  değerleri  kendisinde  barındıran  Babek’in  adı 
çocuklara bir kahramanlık işareti olarak verilir, Bez Kalesi onun adına izafen Babek 
Kalesi olarak anılır. O, özgürlük yolunda ateşleyici bir motif olur. 1945 yılında Milli 
Hükümet’in  kuruluşu  sırasındaki  savaşta  Tebriz’de  Аzerbаycаn  milli  kahramanı 
Bаbek’in  аdını  taşıyan  “Babek  Gönüllü  Gurubu”  oluşturulur.  Bu  bağlamda  Babek 
efsanesinin  ana  mayasını  folklor  oluşturur.  Zira  anlatılara  göre  tenasüh  (reenkar-
nasyonmetempsycose),  (ruhun  beden  değiştirmesi),  sonucunda  Cavidan’ın  ruhu 
Babek’e  geçmiştir.  Literatürde  don  değiştirme  (metamorphose)  ruh  göçü  demektir. 
Ruhun,  insan  öldükten  sonra  başka  insana  geçer  ve  başka  bir  bedenle  dünyaya 
gelebilir.  Bu  durum  uyku,  rüya,  ölüm,  baygınlık  gibi,  ruhun  bedeni  geçici  ya  da 
kalıcı  olarak  terk  etmesi  olarak  yorumlanmıştır  (4,  120-122).  Frazer,  özellikle 
masallarda  devlerin,  kahramanların  ruhlarının  farklı  yerlerde,  farklı  varlıklarda  yer 
aldığını; dolayısıyla ölmeleri için bu ruhun bulunduğu yerin veya varlığın tespiti ve 
öncelikle  onun  öldürülmesi  gereğine  işaret  etmiştir.  Türk  masallarında  ölüme  veya 
yeniden  dirilişe  sebep  olan  varlıklar  arasında  gerdanlık,  bilezik,  yüzük  gibi  süs 
eşyaları da yer alır. Ölü gibi olan kız boynundaki gerdanlık çıkarılınca ya da bilezik 
koluna takılınca dirilir (1, 136; 13, 220).
 
Bu eşyaların dış  ruhu temsil ettiği açıkça 
görülmektedir.
 
Bazı  inançlar  ölümü,  reenkarnasyon  ile  bir  ruh  döngüsü  haline 
getirmişlerdir.  Buna  göre,  biyolojik  ölümün  gerçekleşmesi  ardından  ruh  başka  bir 
insan  ya  da  hayvan  bedenine  göç  eder.  Bu  inanış,  bilhassa  atalar  kültüne  sahip 
toplumlarda önemlidir. Kesinlikle doğu kökenli olduğu düşünülen ruh göçünün, (12, 
219)  Uygurlar  aracılığıyla  Orta  Asya’da  yayıldığı  düşünülmektedir.  Bu  inanca 
Anadolu’daki  Alevî-Bektaşî  top-luluklarında  rastlanmaktadır.  Bu  toplumlar,  ölmüş 
atalarının ruh-larının ruh göçü yoluyla nesilden nesile geçtiğine inanmaktadırlar. Söz 
konusu anlayışın
 
Babek için de oluşturulmuş olması Babek efsanesinin de geçmişin 
köklü kültürü üzerine inşa edilmiş olduğunu açık bir şekilde göstermektedir.  
PDF created with pdfFactory Pro trial version 
www.pdffactory.com


 
 
AMEA FOLKLOR İNSTİTUTU 
 
AMEA  A.A.BAKIXANOV adına  TARİX İNSTİTUTU 
 
 
FOLKLOR VƏ TARİXİMİZ 
Respublika Elmi Konfransı 
 
58 
58 
Babek’in  önderliğinde  dünyayı  değiştiremeye  yönelmiş  olan  Hürremiler 
hareketi  aslında  toplumsal  ve  siyasi  bir  harekettir.  Güney  Azerbaycan’ın  Bezz 
Kalesi’nde  ikamet  kurmuş  olan  Babek  uzun  süre  halifenin  gönderdiği  birlikleri 
püskürtüp,  nüfus  alanını  genişletti.  Ancak  halife  Mutasım  zamanında  Afşin 
tarafından  esir  edilmiş  ve  Arap  halifesi  Babek’den  önünde  eğilip  af  dilemesini 
istemiştir.  Babek  bu  isteği  kabul  etmemiştir.  Halife  ayaklarının  kesilmesini  emir 
etmiş.  Babek  kırmızı  kanını  yüzüne  sürmüştür.  Mutasım  neden  öyle  yaptığını 
sorduğunda “Kendi kanımla boyuyorum ki, kan kaybında yüzümün sararmaya başla-
dığı  görüldüğünde,  senden  korktuğumu  sanmasınlar”  diye  yanıtlamıştır.  Bu  ifade 
Hurifiliğin kurucusu Nesiminin sonunu benzeştirir. Zira Nesimi de derisi soyulurken 
kan kaybeden şairin sarardığını gören ruhanilerin alaylı şekilde; Sen ki haklısın, peki 
niye  rengin  sarıdır?  Şeklindeki  soruya  “Ben  ebediyat  ufuklarında  doğan  aşk 
güneşiyim.  Güneş  batarken  sararır”  yanıtı  vermişti.  Sonradan  bu  dramatik  öykü 
edebi  literatüre  Babek  ile  ilintili  olarak  “Sarala  sarala  yaşamaktan,  kızara  kızara 
ölmek iyidir” şeklinde bir atasözü niteliğinde geçmiştir. Ayrıca son dönemlere ait bir 
değer  yargısı  olarak  Türk  kültüründe  gücü  simgeleyen  “kırmızı”  sözcüğü  aynı 
zamanda  liderlik  ve  hâkimiyet  duygusunu,  cesareti,  enerjikliği  temsil  eder.  Güney 
Azerbaycan  Türkünün kimlik  meselesinin ön plana çıkışı  ve  İran’da  yaşayan diğer 
toplumlardan saflarının ayrılışı belirleyici bir faktör olarak kendini göstermiştir. Kan 
motifinin anlatılarda  yer almasının  yanında  İran Türkleri  arasında Babek ile  ilintili 
kan  motifinin  yazılı  ifadelerde  yer  aldığını  görürüz  ki,  bu  bağlamda  Attila 
Kişizade’nin şu şiiri güzel bir örnek oluşturur
“Kanlı bahışında canavar kursada gerdek 
İtler yürüdü gözlerinin sirrine babek 
Dönmezdi daha nisgile cumhur kalacıklar 
El bir kilaşinkuf ele alsaydı senin tek 
Gözlerde moğullar çapa – çap at yürüdürler 
Ellerdese barmakları hörmekde hörümcek 
Yok! biz canavardan töredik enme ucal dağ 
Sende yolacak boz karılar sap – sarı bir çek 
Neslin kılıncın senden alıp kında çürütdü 
İndise o kından cöceren toplara baş çek 
Partlat kalanı taşlara sıldırlara sığma 
Kan tanrısı – kan tanrısı – kan tanrısı Babek!..” (7, 40)  
Bilindiği üzere tarihin kaynakları sözlü ve yazılı şekilde adlandırılır. İnsanların 
ait oldukları geçmişlerinden kaynakları binlerce yıldan beri süzülüp gelen tecrübe ve 
hatıraları  usta  tarihçiler  ve  sosyal  bilimcilerin  değerlendirmeleriyle  gelecek 
kuşaklara  sağlam  bir  miras  olarak  bırakılır.  Bu  bağlamda  günümüz  tarihçilerine 
kadar  birçok  kişi  bu  kültürel  verilerin  dikkatle  kullanılması  halinde  olay  veya 
olgunun  cereyan  ettiği  tarihteki  halkın  anlayış  ve  hissiyatlarını  ortaya  koymadaki 
önemi hususunda aynı görüşü paylaşırlar.  
PDF created with pdfFactory Pro trial version 
www.pdffactory.com


Yüklə 1,91 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   97




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə