26
katkısı en yüksek dereceye eriştiğinde, evrimin o safhası maksimum gelişme noktasına ulaşmıştır ve bir
duraklama devresi başlar. Bu devrede Logos bilinçliliği, olanı özümsemeye çalışır ve bunun sonuncu
olarak ortaya çıkan reaksiyon tekrar tezahür evrenine yansır.
Tıpkı karşılıklı aynalarda oluşan yansımalar
gibi,
evrim de, Logos bilinçliliğinin kendi imajını yansıtması, gönderdiği imajın farkındalığına varıp
reaksiyon göstermesi, reaksiyonun imajı etkilemesi şeklinde iç içe ve peş peşe yansımalardan oluşan bir
süreçtir.
Fark edeceğiniz üzere, Logos, yani özne, öznenin yansıtılan projeksiyonu veya kopyası da olsa, bir
nesnenin farkına varmıştır. Bir öznenin, dışındaki bir nesneyle ilgili farkındalığı, ilgili nesnenin
bilinçliliğinde, onun da dış bir varlığın farkında olmasını sağlayabilecek bir yansıma yaratır. Fakat nesne,
özneden farklı bir tezahür derecesinde olması dolayısıyla, öznenin farkındalığına varamaz. Sadece
kendinin ve özneden kendine ulaşan tesirlerin farkındadır.
Şu deyişi hatırlayın: 'Hiç kimse, hiç bir zaman
Tanrı'yı göremez...' Tanrı, tezahür süreci devam eden hiç bir tezahür evreninde görülemez; sadece
anlaşılabilir.
Nesnel farkındalık, tezahür evreninin belli bir noktasına odaklanmamıştır. Sembolik bir anlatımla 'Merkezi
Halka' olarak tanımlanabilen bir bölgenin etrafında dağılmıştır.
Daha doğru, ama daha soyut bir ifadeyle,
'Kozmik Merkez'dekilere benzeyen atom türleri, en basit ve karmaşıklıktan en uzak yapılarıyla, bu
farkındalığın temelini oluştururlar.
Fakat burada iyi anlaşılması gereken nokta, farkındalığın atomik bir
reaksiyon değil,
güç veya yaşamla ile ilgili bir kavram olduğudur.
Bir evrenin salt o evrenle ilgili ilk
reaksiyonudur. Ne Logos'ta başlar, ne de O'na döner. Özneyle birlikte bir nesne ortaya çıkmıştır.
Bilinçlilik, reaksiyon artı bellek olarak tanımlanabilir. Başka bir deyişle, belli bir maddede bir reaksiyon
ortaya çıkar ve
bu reaksiyon, farklı bir varlık türünde ikincil bir reaksiyon oluşturur. Bu iki varlık grubu
arasındaki ilişki, bir evrendeki atomlarla Kozmos'daki atomlar veya bir evrenin formuyla Logos bilinci
arasındaki ilişkiye paralellik gösterir.
Diyebiliriz ki, özne kendisiyle ilgili düşünceler üretir ve bu düşünceler kendi aralarında tepkiler
oluştururlar. Bu tepkiler, sembolik bir ifadeyle, uzayda iz bırakırlar ve nesnelerin
sebep olduğu hareketin
haricinde saf bir uzay hareketi yaratırlar. İşte bu saf hareket akımı, yani bir etkinin imajının, tezahürün
farklı bir safhasında yeniden yaratılması, 'Bellek' kavramını doğurur. İki plan arasında bir reaksiyon formu
olan farkındalıktan ayrı olarak bilinçlilik, bellek kavramına dayanır.
O halde görüleceği üzere, evrenin dayandığı çatı veya form, üçüncü bir tezahür tipi için temel oluşturur:
Kendiliğinden reaksiyonların tezahürü...
11. BİLİNCİN EVRİMİ
'Bilinçlilik' kavramının net olarak anlaşılması çok önemlidir. Bu nedenle, önce bu nokta üzerinde
duracağız.
Bir Büyük Varlığın doğası anlatılırken, bilinçliliğin, bir Kozmik evrim süreci içinde ortaya çıkan
faktörlerin ve tepkisel potansiyelin karşılıklı reaksiyonlarının tümüne bağlı olduğu söylenmişti. Bilinçlilik,
reaksiyonların bir entegrasyonudur; öyle ki, herhangi bir parçada ortaya çıkan bir değişime, parçaların
oluşturduğu bütün, gerekli ayarlamalarla cevap verir. Bir 'denkleme' prensibi söz konusudur ve bu yöndeki
ayarlamaların tümü,
'Kozmik Kişilik' kavrayışının temelini teşkil eder.
Başlangıçta bu kavrayış, bir varlığın saklı reaksiyon kapasitesinin bir sentezini oluşturur. Temelde,
mekanik olmayan bir bağıntılar dizisidir ve bu nedenle soyuttur. Varlığı etkileyen dış
objelerin
27
gelişmesiyle ise, yeni tesirler ortaya çıkar ve buna bağlı olarak da, yeni ayarlayıcı reaksiyonlar devreye
girer.
Sonuç olarak, iki bilinçlilik aşamasından bahsetmek mümkündür:
İçsel yapılanmaya dayanan asal bilinçlilik;
(Varlık)
Çevresel tesirler sonucu uyarılan ayarlamalar.
(Beden)
Bir Büyük Varlık asal doğasını geliştirme sürecine başladığında, kendi imajını yayar ve bu imajın
farkındalığına varır. İşte varlığın bu farkındalığı, bilinçliliğinin ikinci yönünü yaratmaya başlar. Bu iki
safha, bir insanda
'Kişisellik'
ve
'Kişilik'
olarak tanımlanan iki özelliğe tekabül eder. (Ezoterik literatürde,
bu iki kelimeye karşılık olarak
'Yüksek Ben'
ve
'Alçak Ben'
terimleri kullanılır.)
İster bir Büyük Varlık, ister mikro Kozmos (yani insan) için olsun,
kişisellik
,
evrimin daha önceki
safhalarında bir dengeye ulaşmış bulunan, organize reaksiyonlar dizisidir. Evrimin belirli safhaları sona
erdiğinde geriye kalan, yalnızca, varlığın bu süreç içinde edindiği reaksiyon kapasitesidir.
O halde
kişisellik
,
bir dizi stereotip reaksiyon kapasitesi olarak tanımlanabilir.
Kişilik ise, evrim içinde yeni bir faktörün katkısıyla ortaya çıkan,
reaksiyonel kapasitelerin bileşkesidir.
'
Kişisellik
' ve 'kişilik' kavramları, gelişme süreci içindeki aşamalara dayanırlar ve
'form'la değil 'zaman'la
ilişkili bir anlam taşırlar.
Bugün kişilikle ilgili olan bir özellik, yarın
kişiselliğin
bir parçası olacaktır.
Bir Büyük Varlık ilk kişiliğini, Kozmik safhalara verdiği reaksiyonlarla yaratır. Varlık farklı yönleri
arasında karşılıklı etkileşim başladığında, ortaya çıkan kişiliğinin bilincine varır.
Böylece gelişen
bilinçlilik de başlı başına bir varlıktır; onu idrak eden zihin için nesnel bir özellik taşır.
Bilinçlilik, bir düşünce formu halinde odaklandığında kendine has bir varoluş niteliği kazanır.
Kozmos'un
Büyük Varlığı yaratmasına yol açan kuvvetlerin benzerleri, bu düşünce formunda da devreye girer ve
süreç devam eder.
Büyük Varlıkların minyatür Kozmos'u oluşturmaları gibi, yansıtılan düşünce formları da yeni varlıkların
oluşumunda etken olurlar.
Fakat bu varlıklar evrimlerine, düşünce formları projekte edildiği anda, ilgili
Büyük Varlığın bulunduğu evrim noktasından başlarlar. Tıpkı bir Büyük Varlığın Kozmos'un bütün
safhalarının tesirlerini taşıması gibi, bu varlıklarda da, Büyük Varlığın tüm kapasitesi saklıdır.
(Ben
halife yaratacağım, Tanrı insanı kendi suretinde yarattı)
Evren olarak tanımlanan bir Büyük Varlığın yansıttığı düşünce formunda şunlar mevcuttur:
Kozmik atomlar tarafından yayınlanan ve Büyük Varlık olarak gelişen gezgin atomun yörüngesine çekilen
atomlar.
Büyük Varlığın yansıtılan bilinçliliğine tekabül eden kuvvet hatları ve akımlar.
Bu ikincil kuvvetlerin, atomların asal türdeki kuvvetleri arasında kurduğu koordinasyon sonucu ortaya
çıkan ve Kozmos Halkası'na yol açan ilk harekete benzer saf uzay hareketinin yarattığı akımlar.