45
kaybedecekleri gibi maddeten canlarını, evlatlarını, mallarını, işlerini, vatanlarını v.s.
her şeylerini kaybedebilir.
Tabii ki bu durum, (küfrün ve şirkin yayılması, kargaşa ortamının
oluşturulmaya çalışılması) öldürme eyleminden daha büyük bir suçtur. Elmalılı’nın
da yukarıda ifade ettiği gibi bunlara sebep olanların öldürülmeleri, fitne
çıkarılmasından daha hafif bir suçtur. Mekkeli müşrikler, yaptıkları zulüm ve
baskılar sebebiyle, Mekkeli müminlerin evlerini, yurtlarını, ailelerini terk ederek
hicret etmek zorunda kalmalarına neden olmuşlardır. Ancak meselenin bir başka
boyutu da, bütün bu gelişmelerin mümin için bir imtihan olmasıdır. Kur’an bu gibi
durumlarda müminlerin durumlarını ortaya koymak, onların imanlarını ve
samimiyetlerini denemek istemektedir. Fitne ortamları inananlar açısından toplumsal
bir kargaşa ortamı oluşturmakla birlikte, aynı zamanda kişinin inanma iradesini daha
da güçlendirerek ahlaki arınmasına, imanındaki kararlılığı ve erdemli yaşayışını
kanıtlamasına imkân verebilir. Bu açıdan fitne gibi durumlar, ferdin ve toplumun dini
ve ahlaki gelişmesine katkısı olan olumlu bir imtihan ve deneme yolu olabilir.
173
Buradaki hassas dengeyi, iman ettikten sonra kişinin kendisine yapılan baskılar
sonucu bu fitne karşısındaki tutumu belirlemektedir. İman ettikten sonra kendisine
yapılan baskılar sonucu fitneye düşüp küfre dönenleri ahirette büyük bir azap
beklerken
174
, bu baskılara sabreden kimseleri ise cennette büyük mükâfatlar
beklemektedir.
175
Müminlere işkence edip tevbe etmeyenler için çetin bir cehennem
azabının olacağını bildiren ayetten
176
hemen sonra gelen “ iman edip salih amel
işleyenlere gelince; onlara içlerinden ırmaklar akan Cennetler vardır. İşte bu büyük
başarıdır.”
177
Mealindeki ayetin, müminlerin kafirlerden görecekleri baskı ve
işkencelere sabretmeleri gerektiğine
178
, sabrettikleri takdirde büyük mükafatlar
kazanacaklarına işaret ettiğini söyleyebiliriz.
Müslümanların henüz tam güçlü olmadıkları Mekke döneminin ortalarında inen
ayetlerde genel olarak müminleri İslam’dan vazgeçirmek için eziyet ve işkenceye
173
Çağrıcı, ‘fitne’ DİA, XIII, 156.
174
Nahl Suresi, 16/106.
175
Nahl Suresi, 16/110.
176
Buruc Suresi, 85/10.
177
Buruc Suresi, 85/11.
178
Ateş, Süleyman, Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, Yeni Ufuklar Neşriyat, Ist. trsz. , X/400.
46
başvurmak suretiyle fitneyi gerçekleştirenler kınanırken, böyle bir fitneye maruz
kalanlar ise sabır ve tahammül göstermeleri istenerek, kâfirlerin olumsuz tavırlarıyla
karşı karşıya kalanların sabırlarının ve İslam’a bağlılıklarının denendiği ifade
edilmektedir.
179
Müslümanların güçlendikleri Medine döneminde inen ayetlerde, müminleri
Allah yolundan alıkoyan ve onlara saldıran düşmanlarına karşı savaşmalarına izin
veren ayetler nazil olmuştur.
180
Bu ayetlerde, Müslümanlara inançları sebebiyle
kâfirler tarafından yapılan baskı, zulüm ve işkence anlamındaki fitnenin taşıdığı
tehlikenin büyüklüğü vurgulanırken
181
onu önlemeye yönelik olarak Müslümanlara
ideal bir hedef de gösterilmektedir. Kur’an-ın gösterdiği bu hedef ise;
Müslümanların, onları dinlerinden döndürmek amacıyla zulmedip işkence eden, bu
maksatla çeşitli baskılar uygulayan kâfirlere karşı kendilerini savunmak ve onlara
karşı savaşmaktır. Bu durum, “ sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın
”
182
, “ (dinden döndürmek için yapılan) baskı, zulüm(fitne) kalmayıncaya ve din
Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın”
183
, “kendilerine savaş açılan müminlere,
zulme uğramaları sebebiyle cihad için için verildi, şüphe yok ki Allah’ın onlara
yardım etmeğe gücü yeter.”
184
, “baskı, zulüm(fitne) kalmayıncaya ve din tamamen
Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın”
185
mealindeki ayet-i kerimelerde açıkça yer
almaktadır.
Muhammed Esed, Kur’an Mesajı adlı eserinde, bakara, 193. ve Enfal, 39.
Ayetlerde geçen fitnenin kalmayışını ve din terimini açıklarken şunları
kaydetmektedir: “ Fitnenin kalmayışı, hiçbir cezalandırılma korkusu duymadan
Allah’a özgürce ibadet edilmesinin sağlanması ve hiç kimsenin başka bir insana
korkuyla boyun eğmek zorunda kalmamasıdır. ‘Din’ teriminin bu bağlamda ‘kulluk’
olarak karşılanması daha uygundur. Çünkü bu karşılık, burada dinin hem akidevi,
179
Furkan Suresi, 25/20.
180
Bakara Suresi, 2/190-195; Hac Suresi, 22/39-40.
181
Bakara Suresi, 2/191, 217.
182
Bakara Suresi, 2/190.
183
Bakara Suresi, 2/193.
184
Hac Suresi, 22/39.
185
Enfal Suresi, 8/39.
47
hem de ahlaki yönlerini, yani insanın hem inancını, hem de bu inançtan doğan
yükümlülüklerini kapsamaktadır.”
186
Sonuç olarak genellikle Mekki ayetlerde fitne çıkaranlar kınanıp, ilahi bir
cezaya duçar olacakları belirtilirken, fitneye maruz kalanların sabır ve tahammül
göstermeleri tavsiye edilmekte, ahirette de çeşitli mükâfatlara nail olacakları haber
verilmektedir. Medine dönemindeki ayetlerde ise fitne sorunu bireysel bir sıkıntı
olmaktan çok toplumsal bir sorun olarak ele alınmış müminlere bunu önlemeye
yönelik çözümler sunulmuştur.
187
Bunun için de öncelikli olarak toplumun imani ve
ahlaki öğretiler doğrultusunda eğitilmesi, fitne tehlikesine karşı caydırıcı bir güce
sahip olması, imkânları oranında İslami prensipler çerçevesinde onunla mücadele
etmesi ve yerine göre de güç kullanılması istenmiştir.
188
Ancak ‘fitne’ kavramıyla ilgili son olarak şunu da ifade etmek gerekir ki,
Kur’an-ın genel üslubu içerisinde fitne kelimesi, ‘Müslümanları dinlerinden
döndürmeye zorlama anlamında kullanılmıştır.’
189
Bunun en açık örneği ise şu ayet-i
kerimelerde belirtilmiştir:
َﻦﻳِﺬﱠﻟا ﱠنِإ
َﺘَﻓ
ْﻢُﻬَﻟَو َﻢﱠﻨَﻬَﺟ ُباَﺬَﻋ ْﻢُﻬَﻠَﻓ اﻮُﺑﻮُﺘَﻳ ْﻢَﻟ ﱠﻢُﺛ ِتﺎَﻨِﻣْﺆُﻤْﻟاَو َﻦﻴِﻨِﻣْﺆُﻤْﻟا اﻮُﻨ
ِﻖﻳِﺮَﺤْﻟا ُباَﺬَﻋ
{}
“ Gerçek şu ki, mü’min erkeklerle mü’min kadınlara işkence (fitne)
uygulayanlar sonra tevbe etmeyenler; işte onlar için cehennem azabı vardır ve yakıcı
azap onlaradır.”
190
َﻚﱠﺑَر ﱠنِإ ﱠﻢُﺛ
ْاوُﺪَهﺎَﺟ ﱠﻢُﺛ ْاﻮُﻨِﺘُﻓ ﺎَﻣ ِﺪْﻌَﺑ ﻦِﻣ ْاوُﺮَﺟﺎَه َﻦﻳِﺬﱠﻠِﻟ
ﻦِﻣ َﻚﱠﺑَر ﱠنِإ ْاوُﺮَﺒَﺻَو
ٌﻢﻴِﺣﱠر ٌرﻮُﻔَﻐَﻟ ﺎَهِﺪْﻌَﺑ
{}
“ Sonra şüphesiz Rabbin, işkenceye (fitne) uğratıldıktan sonra hicret edip,
ardından da sabrederek cihad edenlerin yardımcısıdır. Bütün bunlardan sonra Rabbin
elbette çok bağışlayan, pek esirgeyendir.”
191
186
Esed, a.g.e. , s. 56.
187
Keskin, a.g.e. , s.236.
188
Bakara Suresi, 2/193; Enfal Suresi, 8/39; Yunus Suresi, 10/85; Mümtehine Suresi, 60/5; Çelik, Ali,
Hz. Peygamberin Hadislerinde Fitne, İzmir, 1996, s. 83-85.
189
Derveze, a.g.e. , VI/197.
190
Buruc Suresi, 85/10.
Dostları ilə paylaş: |