VIII
GİRİŞ
Müslümanların son asırlarda yüzlerini batıya dönmelerinden,
ya da Müslüman
ülkelerde yaşamış, yetişmiş ve eğitim görmüş kimselerin yabancı değer
kaynaklarından beslenmeye başlamalarından sonra İslam’ın temel kavramlarından
bazılarının içi boşaltıldı ve bazıları ise haksızlığa uğratılarak hak etmedikleri
vasıflarla anılmaya başlandılar. Bu durum halen de devam etmektedir.
Haksızlığa uğratılan ve hak etmediği şekilde dillerde dolaşan Cihad kavramı ve
cihad kavramının hak etmediği bir şekilde vasıflandırıldığı terör kavramı
çalışmamızın temelini oluşturmaktadır.
Kur’an’ın temel kavramlarından biri olan cihad kavramı, Kur’ani bağlamda
anlaşılması gerekirken birileri cihad kavramı ile ilgili Kur’an’a, ‘cihad kavramı
nedir?’ diye sormadan kendi heva ve hevesleri doğrultusunda onu anlamlandırmaya
ve bu kavram çerçevesinde İslam’a olmadık iftiralar atmaya çalışıyorlar. Bunun da
ötesine geçerek İslam’ın müntesiplerini dünya hayatında mahkûm etmeye,
düşüncelerine prangalar vurmaya kalkışıyorlar. Niyetleri şudur ki;
inanan kimseler
bu psikolojik mahkûmiyet altında, düşünme yetilerini kullanmasınlar; İslam’ın
dışında kalan kimseler ise İslam’ı olduğu gibi değil bizim onlara sunduğumuz gibi
algılasınlar.
Kimi Batılı araştırmacılar da cihad kavramını olumsuz anlamlarla
değerlendirerek onu İslam dininde fanatizmin bir metodu olarak insanlara sundular,
hatta ve hatta cihad kavramıyla terör kavramını bir arada kullanma cüretini bile
gösterdiler. Birçok Kur’an-i kavramda olduğu gibi cihad kavramının
da insanlar
nezdinde farklı algılanmasını, bu sayede kavramların içini boşaltıp kendi istedikleri
gibi doldurarak, inanan kimselerin ve de diğer insanların zihninde ki İslam anlayışını
değiştirmeyi amaçlıyorlar. Nitekim bunu bir anlamda başarmış gibi de görünüyorlar.
Şöyle ki, bir yerde İslam’ın temel kavramlarında olan cihad’dan bahsediyorsanız,
kimilerinde bir tedirginlik ve rahatsızlık başlıyor, ya da kimilerinin aklına hemen
şiddet ve kan geliyor. Dünya üzerinde kan akıtmadık bir yer bırakmayan devletlerin
bu yaptıkları görmezden gelinirken Müslümanların kendilerini savunmak için dahi
cihad sözünü etmelerinden memnun olunmuyor. Dünya üzerinde asıl
terör estirenler
IX
İslam’ın cihad kavramını terör ile özdeşleştirerek kendi yaptıkları terörün görmezden
gelinmesini amaçlıyorlar.
Sadece Batı değil tabi ki, Müslümanlar da artık Kur’an-i kavramları ve
özellikle cihad kavramını anlamakta zorlanıyorlar ya da anlamamak da ısrar
ediyorlar, cihad kavramının bu devirde olmayacağından, artık zamanın değiştiğinden
bahsediyorlar. Bu da şunu gösteriyor ki, gerçekten birileri amaçladıkları şeye
ulaşmışlar, artık Müslümanlar düşünemiyor, zihinlerine vurulan prangaların da
farkında değiller; görmüyorlar, duymuyorlar.
Peki, o zaman, mademki birileri cihad deyince illa da saldırı anlamında
kutsal
savaş anlamak istiyor; onun sebeplerine ve de diğer anlamlarına bakmak istemiyor;
öyleyse o kimselere şu soruların sorulması gerekiyor:
Müslümanlara saldırıldığı ya da onların yaşadığı topraklar işgal edilmek
istendiği zaman, Müslümanlar sesiz mi kalsınlar, sonuca razı mı olsunlar?
İslam ve onun değerleri bilerek yanlış gösterilirken ya da onlara hakaret
edilirken Müslümanlar cevap vermesinler mi?
İnsanlar zorla, kandırmayla, ya da hile ile haktan koparılmak istenirken,
Müslümanların dinlerine uygun yaşama çabalarının önüne
engel konulurken hiçbir
tepki vermesinler mi?
En tabi hakları bile kendilerine verilmediği zaman, elleri kolları bağlı
birilerinin keyfini mi beklesinler?
Haklarını elde etmek için hiçbir çaba göstermesinler mi?
Güçlüler ve zenginler yeryüzüne istedikleri gibi yön verirken, insanları
sömürürken, onların zenginliklerini yağmalarken, Müslümanlar aldırmasınlar mı?
Zalimler, dünyanın her tarafında insanlara, zayıf bırakılmışlara zulmederken,
zulüm düzenleri
devam ederken, Müslümanlar başlarını kuma mı gömsünler?
Ya da inanan kimseler, din kardeşleri dünyanın dört bir tarafında inim inim
inlerken, kâfir ve müşrikler Müslümanların kanıyla, dünyayı kan gölüne çevirirken,
arkasına yaslanıp olanları mı izlesinler?
X
Ya da şöyle söyleyelim,
Müslümanlar, Allah’a ve O’nun inananlara örnek
olarak gönderdiği Rasulü’ne mi, yoksa onların heva ve heveslerine mi inansınlar?
Tabi ki bu sorular daha da çoğaltılabilir, önemli olan bu soruların sorulması
değil bu sorular üzerinde Kur’an-i çerçevede düşünmektir. Biz bu çalışmamız da
cihad kavramını ayet-i kerimeler merkezinde hadis-i şeriflerle destekleyerek
açıklamaya çalıştık, ayrıca cihad kavramının kendisiyle vasıflandırıldığı terör
kavramını da yeni dönem eserler başta olmak üzere yine Kur’an-i çerçevede
anlamlandırmaya, Kur’an’ın terör kavramını nasıl vasıflandırdığını ifade etmeye
çalıştık.