12
2. Cihad Zalimlere Engel Olur, Zulümleri Önler
Zulüm karanlık, haksızlık ve kötülüklerin kaynağıdır. Bir yerde zulüm varsa,
orada mutluluk yoktur. Bir yerde zalimler işbaşında ise orada adalet, huzur, mutluluk
gibi güzellikler olmaz ve insanlar en tabi haklarından mahrum kalır.
36
Eğer zalimlerin zulümlerine engel olunmazsa,
onlara dur denilmezse, bu tablo bu
şekilde devam edip gider ve toplumdaki zulümlere engel olunmayıp, sorumluluk
sahibi kimseler de üzerlerine düşeni yapmazlarsa gelecek azap bütün hepsini helak
eder.
37
İşte cihad bu yönden zalime engel olmak, zulmü ortadan kaldırmak ve adaleti
hâkim kılmak için ortaya konulan çabadır. Mücâhid kimse,
zalimlerin zulümlerine ve
haksızlıklarına boyun eğmez, İslam’ın güzellikleriyle, yapılan bu yanlışlıkların
karşısında durur. İnsanları bu zulmaniyet karşısında bilinçlendirir ve İslam’ın
insanlara sunmuş olduğu güzellikleri anlatır. Bu uğurda gerekirse hayatını ortaya
koyar. Çünkü amaç Allah’ın rızası ve insanların mutluluğudur. Ne pahasına olursa
olsun hak davasından vazgeçmez. Ancak bu şekilde bir mücadelenin sonucunda
insanlar ve toplumlar huzura ve güvene kavuşabilir. Aksi takdirde akıl sahibi
kimselerin olmadığı, iyiliği emredip kötülükten alıkoyan bir grubun bulunmadığı
toplumlar Allah tarafından helak edilmişlerdir.
38
Kur’an toplumları ifsad
edip huzuru bozan, fitne çıkaran, hakları gasbedenlere
karşı çıkılmasını önceki milletlerden örnek vererek emrediyor:
َﻻْﻮَﻠَﻓ
ُﻟْوُأ ْﻢُﻜِﻠْﺒَﻗ ﻦِﻣ ِنوُﺮُﻘْﻟا َﻦِﻣ َنﺎَآ
ِدﺎَﺴَﻔْﻟا ِﻦَﻋ َنْﻮَﻬْﻨَﻳ ٍﺔﱠﻴِﻘَﺑ ْاﻮ
ﱠﻻِإ ِضْرَﻷا ﻲِﻓ
َﻦﻳِﺬﱠﻟا َﻊَﺒﱠﺗاَو ْﻢُﻬْﻨِﻣ ﺎَﻨْﻴَﺠﻧَأ ْﻦﱠﻤﱢﻣ ًﻼﻴِﻠَﻗ
َﻦﻴِﻣِﺮْﺠُﻣ ْاﻮُﻧﺎَآَو ِﻪﻴِﻓ ْاﻮُﻓِﺮْﺗُأ ﺎَﻣ ْاﻮُﻤَﻠَﻇ
{}
ِﺑ ىَﺮُﻘْﻟا َﻚِﻠْﻬُﻴِﻟ َﻚﱡﺑَﺮَﻧﺎَآ ﺎَﻣَو
َنﻮُﺤِﻠْﺼُﻣ ﺎَﻬُﻠْهَأَو ٍﻢْﻠُﻈ
{}
“Sizden önceki nesiler arasında yeryüzünde fesadı engelleyecek fazilet
sahipleri olmalı değil miydi? Ancak içlerinden kurtardıklarımızdan çok azı müstesna
idi. Zalimler ise ancak kendilerini verilen refahın ardına düştüler. Onlar zaten
günahkâr idiler. Rabbin o ülkeleri ahalisi ıslah edip dururken helak edecek değildi.”
39
36
Canan, İbrahim,
Anarşi, Işık Yay. İst. 2003, s. 84.
37
Yıldırım, Celal,
İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Anadolu Yay. Ist. 1989, VI/2908.
38
Zuhayli, Vehbe,
Tefsiru’l-Münir, (çev. : Heyet), Bilimevi Yay. ist. 2005, VI/418-419.
39
Hûd Suresi, 11/116-117.
13
Ayet-i kerimede ‘çok azı’ olarak belirtilen ifade istisna-i munkati’dir. Yani o
toplumda
çok az olsa da, fesattan alıkoyan insanlar bulunmaktaydı. Bu kimseler o
topluluklarda iyiyi emredip kötülüğü nehyettiği için o toplumun helak olmasının
önüne de geçmişlerdir. Çünkü ayet-i kerimede de ifade edildiği gibi halkı ıslah edici
toplumları helak etmesi Allah (c.c.)’ın şanından değildir.
40
Yüce Allah, geçmişteki milletlerin başına gelenlerden haber vererek olması
gerekenler hususunda müminleri uyarmakta, her toplumda iyiliği emredip
kötülükten alıkoyan birilerinin olması gerektiğine işaret ederek müminlerin
üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmesini istemektedir.
41
Bu noktada cihadın
amacı insanlara iyiliği emredip kötülükten men etmek, toplumda Allah’ın rızasına
uygun olmayan davranışları düzeltmeye çalışmak, zulümleri
önlemek ve gerekirse bu
noktada canını bile ortaya koymaktır ki zalim kimseler ortalığı boş bulup zulümlerini
artırmasınlar ve karşılarında yanlışlarını gören bu uğurda mücadele eden,
gerektiğinde ölümü göze almış mücåhid kimselerin olduğunu bilsinler. Aksi takdirde
nemelazımcılık düşüncesinin sonu hem bu dünya da hem de ahirette hüsrana
uğramaktır.
Bu noktada, Peygamber (s.a.v.)’in, zalim bir yöneticinin yanında doğruyu
söylemeyi ‘büyük cihad’ olarak nitelemesi de konumuzla ilgili önemli bir örnektir.
Söylenebilecek şudur ki, cihad bir başka boyutuyla
zalime dur diyebilmek, yaptığı
zulmün ve davranışlarının yanlışlığını ifade ederek ona doğruyu tebliğ edebilmektir.
Bu şekilde bir cihad vazifesinin ifa edilmediği toplumların sonu helak ile
sonuçlanmıştır.
3. Cihad Allah’ın Yardımını Sağlar ve Mücahidin
Bağışlanmasına Vesile Olur
َﻦﻳِﺬﱠﻟا ﺎَﻬﱡﻳَأ ﺎَﻳ
اوُﺮُﺼﻨَﺗ نِإ اﻮُﻨَﻣﺁ
ﱠﻠﻟا
َﻪ
ْﻢُﻜَﻣاَﺪْﻗَأ ْﺖﱢﺒَﺜُﻳَو ْﻢُآْﺮُﺼﻨَﻳ
{}
40
Razi, a.g.e. , XII/141-142; Kutub, Tefsir, VIII/278-279; Zuhayli, a.g.e. , VI/418.
41
Al-i İmran Suresi, 3/104.
14
“ Ey iman edenler! Eğer Allah’a yardım ederseniz, O da size yardım eder ve
ayaklarınızı kaydırmaz. ”
42
Yani siz Allah’ın dinine yardım ederseniz, O da size düşmanlarınıza karşı yardım
eder.
43
Nitekim Müslümanları koruyacağını va’d eden Allah Teâlâ, yardımın
kesinlikle gerçekleşmesini, Müslümanların yardımına, yani onların çalışmasına
bağlamıştır.
44
Burada kastedilen yardım da Müslümanlın cihad faaliyetinden başka
bir şey değildir.
Yine ayet-i kerimelerde Allah Teâlâ’nın cihad edenlere yardım edeceği
ve onlara
kendi yollarını göstereceği şu şekilde ifade ediliyor:
ْﻢِﻬِﻟاَﻮْﻣَأَو ْﻢِهِرﺎﻳِد ﻦِﻣ اﻮُﺟِﺮْﺧُأ َﻦﻳِﺬﱠﻟا َﻦﻳِﺮِﺟﺎَﻬُﻤْﻟا ءاَﺮَﻘُﻔْﻠِﻟ
َﻦﱢﻣ ًﻼْﻀَﻓ َنﻮُﻐَﺘْﺒَﻳ
ِﻪﱠﻠﻟا
َنوُﺮُﺼﻨَﻳَو ًﺎﻧاَﻮْﺿِرَو
َﻪﱠﻠﻟا
َﻚِﺌَﻟْوُأ ُﻪَﻟﻮُﺳَرَو
َنﻮُﻗِدﺎﱠﺼﻟا ُﻢُه
{}
“Allah’ın nasib ettiği bu ganimet malları o hicret eden fakirlere aittir ki, onlar
Allah’ın lütfunu ve rızasını taleb etmek, Allah’ın dinine ve Rasulüne destek vermek
için yurtlarından ve mallarından edildiler. İşte imanlarında sadık ve samimi olanlar
ancak onlardır."
45
“ Sizden önceki nesiler arasında yeryüzünde fesadı engelleyecek fazilet
sahipleri olmalı değil miydi? Ancak içlerinden kurtardıklarımızdan çok açı müstesna
idi. Zalimler ise ancak kendilerini verilen refahın ardına düştüler. Onlar zaten
günahkâr idiler. Rabbin o ülkeleri ahalisi ıslah edip dururken helak edecek değildi.”
46
“ Ey iman edenler! Eğer Allah’a yardım ederseniz, O da size yardım
eder ve
ayaklarınızı kaydırmaz.”
47
Ayet-i kerime de Allah’a yardımdan kastedilen, Allah’ın dinine ve Rasulüne
yardımdır. Yani İslam uğrunda mücadele eden kimseye Allah yardım eder, bu
42
Muhammed Suresi, 47/7.
43
Es-Sabûni, Muhammed A. ,
Safvetü’t-Tefasir, ( çev. : Sadrettin Gümüş, Nedim Yılmaz), Ensar
Neşriyat, İst. 1990, VI/89.
44
Elmalılı, Meâl, s.336.
45
Yıldırım, Suat,
Kur’an-ı Kerim Meali, Haşr Suresi, 59/8.
46
Hûd Suresi, 11/116-117.
47
Muhammed Suresi, 47/7.