390
Allah başına daş salsın!: var. Başına taş düşmek (veya yağmak).
Başına taş yağsın!
Allah bәla(sını) versin! kar. Allah belasını versin!
Allah bәndәsi: var. Allah kulu.
Allah bilir: var. Allah bilir.
Allah canını alsın!... Allah canını alsın!
Allah cәzasını versin!... kar. Allah cezanı vermesin/versin!
Allah elәmәmiş; Allah elәmәyә; Allah elәmәsin: kar. Allah etmesin.
Allah elәsin (ki): var. İnşallah; Allah izin verirse…
Allah әtini töksün! açık. ve var. Ayıp günah değil mi?; Allah
belanı vermesin!
Allah göstәrmәsin! kar. Allah göstermesin!
Allah qoysa: var. Allah izin verirse…
Allah qüvvәt versin! kar. Allah kuvvet versin!
Allah saxlasın!: var. Allah korusun!
Allah şeytana lәnәt elәsin!: var. Kör şeytana lanet!
Allah tәrәfi...: açık. Doğrusunu söylemek lazım gelirse (veya
gerekirse).
Allah uzaq elәsin! kar. Allah uzak etsin!
Allah üzümә (üzünә) baxdı (baxıb): açık. Allah esirgemiş.
Allah vergisi: kar. Allah vergisi.
Allah vurmuşdu: açık. Onun işi değil; Hak etmiyor.
Allah vursun…: var. Allah belanı versin!
Allaha bax! açık ve var. Allah'ın işine bak!
Allahçına buraxmaq: açık. Allah'ın merhametine bırakmak;
oluruna bırakmak.
Allahdan olan kimi: var. Ne mutlu ki.
Allahı sevәrsәn: kar. Allah'ı seversen!
Allahın bәlası: kar. Allah'ın belası!
Allahın dilsiz heyvanı: açık. Allah'ın zavallı kulu.
Allahın heyvanı: açık. Allah'ın zavallı kulu; Budala.
Allahın tәnbәli: açık. Tembel; çalışma gücü varken çalışmayan,
aylaklık eden.
Allahın verәn (var) günü: kar. Allah'ın/Tanrının günü.
Allahın verdiyindәn: var. Allah'ın ne verdiyse.
Allahın yazıq bәndәsi: açık. Allah'ın fakir kulu.
Allahından olmaq: açık. ve var. Şansı yaver gitmek; Allah yürü ya
kulum demiş…
391
Allahü әkbәrin eşidilmәyәn (çatmayan) yeri: açık. ve var. Issız
yer; kuş uçmaz kervan geçmez...
Alnı pak: kar. Alnı pâk, alnı açık.
Alnında yazılmaq; alnında yazılıb: var. Alnına yazılmak; alnına
yazılmış.
Alnında yazılmayıb ki...: açık. Alnında yazmıyor ki…
Alnının tәri ilә: kar. Alnının teriyle…
Alt-altda, üst-üstdә: açık. Her şey eskisi gibi…
Alt dodağı yer süpürür: var. Suratı yer süpürmek.
Alt-üst etmәk: kar. Alt üst etmek. Bu deyim, Azerbaycan
Türkçesinde ‘herhangi bir ciddi arama işinin yapılması’ ve eleştirmek,
yıkmak’ anlamında kullanılmaktadır. Türkiye Türkçesinde ise söz konusu
deyimin, ‘alt yüzünü üst yüzüne getirmek ve çok karışık duruma getirmek,
düzenini pozmak’ anlamında kullanıldığı gözlemlenmektedir. Bu
bakımdan ‘Alt-üst etmәk: kar. Alt üst etmek’ deyimi, aynı kökenli yakın
anlamların aktarmalı-açıklamalı bağlamında eşsesli-çokanlamlı dil birimi
olarak seçilmektedir.
Alt-üst olmaq: kar. Alt üst olmak.
Altdan geyinib üstdәn qıfıllanmaq: açık. ve var. Bürünmek,
sarınmak, örtünmek; giyinip kuşanmak.
Altdan su yeritmәk: var. Saman altından su yürütmek.
Altdan yuxarı baxmaq (süzmәk): var. Tepeden tırnağa bakmak
süzmek.
Altına od qoymaq: var. Yangına körükle gitmek.
Altına vurmaq: Bkz. Altını doldurmaq
Altından çıxmaq: var. Altından kalkmak, üstesinden gelmek.
Altından girib üstündәn çıxmaq: açık. Altından girib üstündәn
çıkmak. Bu deyim, Azerbaycan Türkçesinde ‘her yere sokulabilen, kurnaz
veya becerikli, eli uzun bir kimse’ anlamında kullanılmaktadır. Türkiye
Türkçesinde ise söz konusu deyimin, ‘her serveti gereksiz yere ve
düşüncesizcesine harcayarak kısa zamanda bitirmek’ anlamında
kullanıldığı gözlemlenmektedir. Bu bakımdan ‘Altından girib üstündәn
çıxmaq: açık. Altından girib üstündәn çıkmak’ deyimi, aynı kökenli yakın
anlamların aktarmalı-açıklamalı bağlamında eşsesli-çokanlamlı dil birimi
olarak seçilmektedir.
Altını çәkmәk: açık. ve var. Sonuçlarına katlanmak; cezasını
çekmek.
Altını doldurmaq: var. Küpünü doldurmak.
392
Altını üstünә çevirmәk: var. Altını üstüne getirmek.
Amanı kәsilmәk: var. Amanı kesilmek; dermanı kesilmek (veya
dermandan kesilmek).
Amanını kәsmәk: açık. Dermanını kesmek.
Amerika kәşf etmәk: kar. Amerika'yı yeniden keşfetmek
Amin demәk: kar. Amin demek.
Ana-bala etmәk (elәmәk): açık. Mevcut olan bir şeyden bir tane
daha bulundurmak durumunda söylenen alaycı laf.
Ana xәttini tәşkil etmәk: açık. Ana hattını oluşturmak.
Ana südü kimi (halal): açık. ve var. Ana sütü gibi helal; Ananın
ak südü kimi (helal olsun).
Anadan (anasından) әmdiyi süd burnundan gәlmәk (tökülmәk):
kar. Anasından emdiği süt burnundan (fitil fitil) gelmek.
Anadan әmdiyi südü burnundan gәtirmәk: kar. Anasından emdiği
sütü burnundan getirmek.
Anan ölsün!: açık. ve var. Annenin kötü durumda olan çocuğuna
söylediği acıma sözü; Bana gelsin!.
Anası mәlәr qalmaq: açık. Çocuğu ölen anne.
Anası ölmüş (olsun): açık. Öksüz, fakir.
Anasını ağlar (mәlәr) qoymaq: açık. Anasını gözü yaşlı koymak.
Anasını ağlatmaq: kar. Anasını ağlatmak.
Anasının әmçәyini kәsәn: açık ve var. Hileci, düzenbaz,
dolandırıcı, kaltaban, alçak; Anasının gözü.
Anasının oğlu: açık. ve var. Piç; anası ile babası arasında evlilik
bağı olmadan dünyaya gelen çocuk; piç kurusu.
Anasının südü ilә әmmәk: açık. Anasının sütü gibi helal.
Anasının südü ilә dolanmaq: açık. Helâl parayla yaşamak.
Ancaq adı qalıb: açık. Kendisi yok adı var.
And içib qan qusmaq: açık. Israrla yemin ederek inkâr etmek.
Andıra qalmış: açık. Kahrolmuş.
Anqut kimi ağzını açmaq: açık. Angut gibi ağzını açmak; aç gözlü
olmak, aval aval bakmak.
Anqut kimi udmaq: açık. Angut gibi yutmak; önüne gelen
yiyeceği çabucak bitirmek.
Anquta dönmәk: açık. Çok zayıflamak, iğne ipliğe dönmek.
Apar-gәtirә salmaq: açık. Bugün git, yarın gel.
Ara (aralıq) qarışmaq: var. Ortalık karışmak. Türkiye Türkçesinde
söz konusu deyimin ‘akşam olmak’ kimi ikinci bir anlamı da
Dostları ilə paylaş: |