94 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
len anlam doğrudur (214/2). Fakat yazarõn bizi gönderdiği 413/4’teki dörtlüğe
gidersek:
Ak ellere al kõnalar yakarlar
dizesinde kelime “kõna-” değil, ele yakõlan “kõna” olarak karşõmõza çõkmakta-
dõr.
451- 709. sayfada da kõymatõn, kõz başlõ, kiminsin, kokar kelimelerine verilen
anlamlarda da yanlõşlõklar vardõr. “Kirmeni” kelimesi de yazarõn bizi gönderdiği
116/3 dörtlüğünde tespit edilememektedir.
452- 710. sayfadaki körpe, köy, köz, kudret kalemi, kurna kurna kelimelerinin de
yanlõş manalandõrõldõğõ göze çarpmaktadõr. Ayrõca “kudret I” 286/1’de buluna-
mamõştõr. “Kul” kelimesinde bir hayli yanlõşlar görülüyor. Yazarõn bizi gönder-
diği 281/1’de söz konusu sözcük bulunamamõştõr. 326/3’te tespit edilen kelime
“kul” değil, “kol” olmalõdõr. Bunlardan başka 407/4 ve 428/1’deki anlam keli-
menin I. anlamõ “Hizmetçi” değildir; II. anlam olarak verilen “yaratõk, mah-
luk”tur. Burada da yazarõn kelimeleri karõştõrdõğõ görülmektedir.
453- 711. sayfada kuşan-, küfre uy-, Lokman kelimelerinin anlamlarõ da düzel-
tilmelidir. Msl. Kuşan- 279/1-2, 304/3, 367/5, 484/2’de “süslen-” anlamõnda
olduğu hâlde Sakaoğlu “giyinmek” anlamõnõ vermiş. Aynõ kelime yazarõn bizi
gönderdiği 332/2 ve 461/1’de de “takõnmak” anlamõnda karşõmõza çõkmakta-
dõr.
454- 712. sayfadaki mâh-õ mest, makkap, mâşuk, meclis kelimeleri de verilen
anlamlarõ açõsõndan düzeltilmelidir.
455- 713. sayfada da mehil gör-, melhem vur- ve mest kelimelerinin anlamõ
düzeltilmelidir. Ayrõca “üzerine ayakkabõ da giyilebilen bir ayak giyeceği” anlamõ
verilen “mes” kelimesi için yazarõn bizi gönderdiği 288/2’de kelime “mest” o-
lup ayak giyeceği anlamõ yoktur.
456- 714. sayfadaki mestâne, meşe, meyil, miktarõn bilme-, mil, miras, miski ke-
limeleri anlamlarõ bakõmõndan yeniden gözden geçirilmeli ve doğrularõ yazõl-
malõdõr. “Meyil” kelimesi için 162/2, “meyvasõn” için 75/2, “misal” için de
289/4 ve 342/2 gibi gönderilen yerlere bakõldõğõnda sözü edilen kelimelere rast-
lanamamõştõr. Ayrõca “mis” kelimesinden itibaren, 715. sayfadaki “misk” keli-
mesine kadar sözlük sõrasõnõ göremiyoruz. Bir de “misk” (714. sayfa ve 715. say-
fada olmak üzere) iki defa alõnmõş. 715. sayfadaki “muhtaç II” anlamõ da yanlõş-
tõr. Yazarõn söylediği gibi “âşõk, sevgili” değil “ihtiyacõ olan, isteyen” olmalõdõr.
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 95
457- 716. sayfadaki “nâmahrem” kelimesine Sakaoğlu yanlõş anlam vermiş-
tir. Sözlükten düzeltilmelidir. Ayrõca “ namaz böldür-, nâr I, II, naz götürmez” ve
“nazar” (85/5) kelimelerine verilen anlamlar da yanlõştõr.
458- 717. sayfada nazardan sakla-, nazlõ, n’eler kelimelerinin anlamlarõ düzel-
tilmelidir. “N’eler” için gönderilen 161/1 dörtlüğünde kelime bulunamamõştõr.
“Ne eyler” birleştirilirken “n’eyler” şeklinde olabilir.
459- 718. sayfada n’eyleyip, nimet, nisbet et-, niyaz, oba madde başlarõna veri-
len anlamlar metne göre yeniden gözden geçirilerek düzeltilmelidir.
460- 719. sayfada da ödünç kelimesine verilen anlam yanlõştõr, düzeltilmesi
gerekir. Bu sayfadaki on- fiili metinde “onma-” (331/1) olup, manasõ da “işleri
yolunda gitmemek, iyi olmamak” olarak düzeltilmelidir. Ölende kelimesi met-
ne yanlõş alõnmõştõr. Anlam ve kafiye gereği “ölem de” yapõlmalõdõr.
461- 720. sayfada ören kelimesine II. anlam olarak “harabelik” denilmiş.
Burada –lik eki kelimeye ayrõ bir anlam katmaktadõr. Harabe şeklinde bõrakõlsa
daha uygun olurdu. “Öveyk” kelimesine “bir at türü” denilmiş, yanlõştõr. Bu
kelime atõn sõfatõ olmalõdõr. Pençe vur- da yanlõş manalandõrõlmõş. “Yaralamak”
anlamõ verilen kelimenin geçtiği ve yazarõn bizi gönderdiği dizelere bakalõm:
Naçar
Karac’Oğlan naçar
Pençe
vurup
göğsün açar
Dizelerde görüldüğü üzere pençe vur- “el uzatmak” anlamõndadõr, “yarala-
mak” ile hiçbir alâkasõ bulunmamaktadõr. Sakaoğlu’nun bizi, deyimin geçtiği
yer olarak gönderdiği 2215/1 şeklinde bir şiir ve dörtlük söz konusu değildir.
Kitaba zaten 500 şiir alõnmõştõr. Yine aynõ sayfada pazar eyleme- birleşik fiiline
de “görüşmemek, sohbet etmemek” şeklinde eksik mana verildiği görülmektedir.
Yazarõn bizi gönderdiği dize
Sen asla kötüynen eyleme pazar
şeklinde olup fiilin “alõşveriş yapmamak” anlamõnda olduğu görülmektedir. Bu
sayfada “ pazar” kelimesini de “sözleşme” manasõnda madde başõ görmek is-
terdik (292/2). Yine 720. sayfada “önü öte git-” şeklinde bir madde başõ görü-
yoruz. Manasõz bir birleşik fiil görünümündedir ve Sakaoğlu “ileriye gitmek, yola
devam etmek” (278/1) şeklinde yakõştõrma bir anlam vermeye çalõşmõştõr. Burada
“önü” kelimesini “yönü” yaparsak, anlam daha uygun bir hâle gelir ve birleşik
fiil de “yönü öte git-” şeklinde düzeltilmiş olur. Manasõnõ da “yönü bu tarafa
değil başka tarafa olmak” olarak vermek gerekir.
96 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Perde kelimesi için üç ayrõ anlam verilmeye çalõşõlmõş. “Utanma, çekinme”
anlamõ verilen II. sinde yazarõn bizi gönderdiği 302/4’te “engel”, 378/4’te de
“örtü” anlamõna gelmektedir. 304/4’te de kelime yoktur. III. anlam olarak,
411/4 kõtasõnda da anlam “örtü” olmalõdõr. Hâlbuki Sakaoğlu bu III. anlam için
“örten, gizleyen” anlamõnõ vermiştir.
462- 721. sayfada perîşan, peş III., pîr, post, poşu, poyraz, pus, pus-I, püskürme
ben (püskürme olunca “benler” olmalõ) madde başlarõna verilen anlamlar ya
yanlõş ya da eksiktir. Perişan kelimesine yazarõn verdiği “kederli, üzgün” mana-
sõ, “dağõnõk, üzgün vaziyet” şeklinde düzeltilmelidir. “Peş III” için verilen
363/3’te kelime “peç” olarak karşõmõza çõkmaktadõr. “Arka” anlamõ verilen bu
maddede (360/3) kelime “ön” şeklinde manalandõrõlmalõydõ. Farsça olan keli-
menin gerçek anlamõ da budur.
Sakaoğlu “post” kelimesine de “Yabanî hayvan derisinden yapõlmõş üst giyece-
ği” şeklinde yanlõş anlam vermiştir. Yazarõn kelime için bizi gönderdiği 218/3,
219/3, 454/1, 489/3’te kelime “deri, hayvan derisi” olarak karşõmõza çõkmakta-
dõr. Mesela:
Gözüm
kaldõ şu kaplanõn postunda (489/3)
gibi.
“Poşu” omuz atkõsõ değil, hanõmlarõn başlarõna örttükleri örtüdür. “Reşme”
için verilen “Hayvan (özellikle at) başlõğõnõn burun üzerine gelen zincir” anlamõ
cümle olmaktan uzaktõr. “Poyraz” da yazarõn dediği gibi kuzeyden esmez, ku-
zeydoğudan eser.
463- 722. sayfada reyhan, sağmal, sahna, sahra II, saklayu, salâvat, salõna salõna
kelimelerinin anlamlandõrõlmasõnda yanlõşlar ya da eksikler vardõr. Salâvat
kelimesinin anlamõ “Bir dua adõ olup daha çok bir tehlike anõnda, bazen de bir ibadet
aralõğõnda okunan dua” şeklinde verilmiştir. Sayõn Sakaoğlu aslî üyesi bulundu-
ğu TDK’nõn iki ciltlik Türkçe Sözlük adlõ yayõnõndan bile istifade etmesini bil-
memektedir. Buraya kadar olan kelimelerde ve bundan sonraki kelimelerde de
görüleceği gibi rast gele anlam vermektedir. Türkçe Sözlük’te salâvat kelimesine
verilen anlamõ buraya biz yazalõm, kendilerini de sözlüğe bakma zahmetinden
kurtaralõm:
Salâvat: Hz. Muhammed’e ve onun soyundan gelenlere saygõ bildirmek için oku-
nan dua.
464- 724. sayfada sed çek- (mana bozukluğu vardõr), sefil (gönderilen dört-
lüklerde kelimenin anlamõnda karõşõklõklar görülmektedir), sel (kelimenin gön-
Dostları ilə paylaş: |