Microsoft Word 15. makale doc



Yüklə 361,02 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə6/8
tarix22.07.2018
ölçüsü361,02 Kb.
#57990
1   2   3   4   5   6   7   8

AKADEMİK BAKIŞ 

 

Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi 

 

ISSN:1694 – 528X 



 

Sayı: 9   

Mayıs – 2006 

 

İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi – Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü   Celalabat – KIRGIZİSTAN 



                      

 

11 



 

(Orenburg’ta), A.İbrahimov, M.Gafuri, Ş.Babiç (Ufa’da). Bu şekilde, Tatar matbuatı 

edebiyatın gelişimini hızlandıran, onu iyileştiren, canlandıran, zenginleştiren, teşkilatlandıran 

güçlü bir faktöre dönüşüyor. XX. yüzyıl başı matbuatı dönemin en aktüel meselesi olarak 

halkın  milli  bağımsızlığa  erişmesini ele  alıyor  ve şahısta milli bilinci terbiye etmeye büyük 

dikkat gösteriyor. Edipler, matbuattan siyasi, sosyal fikirleri söylemek için tribün olarak 

faydalanıyorlardı. Bu temelde edebiyatta gazetecilik ruhu çok kuvvetleniyor, gazete tarzları 

edebiyatın ön saflarına çıkıyor. Yalnız A.Tukay, S.Remiyev, F.Emirhanlar kuşağı değil, 

H.Taktaş, M.Celil, H.Tufanlar kuşağı da edebiyatı güçlü ruhi bir silah olarak kabul ediyor. 

Tatar edebiyatını yeni temeller üzerinde geliştirmede matbu kitabın rolü gayet büyük 

oluyor. Kitap uzmanları bu dönemde her sene 500’den fazla Tatarca kitabın basıldığını tespit 

ediyorlar. Tatar kitabının içeriği, konuları dünyevi edebiyatı ve dünya medeniyetinin mühim 

kazançlarını ve mirasını benimseme hesabına çok zenginleşiyor. Batı ve Rus edebiyatının bir 

çok eseri Tatarca’ya tercüme edilip basılıyor. Batı’nın  İan Gus, Dekartes, Spenser, 

Kamenskiy, Nitcshe gibi filozofları Tatar Türkçesi’ne tercüme ediliyorlar.  Aynı zaman, 

Tukay, Derdmend, S.Remyiev, Ş.Babiç gibi şairler Tatar ediplerinin Doğu edebiyatına saygı 

ile bakma geleneğini devam ettiriyorlar. Onlar Megari, Rudaki, Firdevsi, Hakani, Nizami, 

Hayyam, Sadi, Hafiz, Nevai, Fuzuli gibi büyük Doğu klasiklerini ustaları olarak kabul ediyor, 

onlardan öğreniyor ve çok örnek alıyorlar. S.Remiyev, Ş.Babiç  şiirlerindeki panteistik fikir  

ve isyancılık motiflerinin  kökü de klasik Doğu şiirindedir (Zaripova-Çetin 2004). Ayrıca, XX 

yüzyıl başı Tatar edebiyatında (A.Tukay, S.Remiyev, N.Dumavi, Ş.Babiç eserlerinde) Kuran 

motiflerinin özel yer aldığını da belirtmek lazım (Zaripova 1997: 129; Zaripova-Çetin 2003: 

112). A.Tukay ise, Doğu’ya has tasviri, Avrupa edebiyatına has canlılık, heyecan, etkinlik ile 

yoğurmayı başarıyor. Bu dönem edip ve yazarları Türk edebiyatındaki yeniliklerden daima 

haberdar oluyorlar, Namık Kemal, Abdülhak Hamid, Tevfik Fikret, Abdullah Cevdet gibi 

ediplerin eserlerini iyi biliyorlar. Ş.Kamal hikayelerinde mesela, Halid Ziya Uşaklıgil tesiri, 

A.İbrahimov, S.Remiev eserlerinin romantik  tasvir kullanımının gelişmesinde  İbrahim 

Şinasi, Tevfik Fikret, Ahmed Rasim gibi ediplerin etkisi açıkça seziliyor (Türkiye Dışındaki 

Türk Edebiyatları Antolojisi 2001: 18). Derdmend şiirlerinin de  Türk halk şairleri, ayrıca  

Karacaoğlan eserlerine yakın olduğunu söyleyebiliriz. 

XX. yüzyıl başında Doğu ve Batı medeniyeti sentezi Tatar medeniyetinin yüzünü 

belirleyen faktöre dönüşüyor. Bu sentez Tatar edebiyatını gençleştirip yeniliyor ve yeniliği ile 

o dönemdeki pek çok Türk edibinin dikkatini kendisine çekiyor. Sonra Özbek Hamza 

Hakimzade, Türkmen B.Kerbabayev, Tacik S.Ayni, Kazak G.Musrepov gibi bir çok Türk 

edibi kendi eserlerinde XX. yüzyıl başı Tatar klasiklerinden çok etkilendiklerini söylediler.  

Bu devir Tatar şiirinin yüzünü belirleyen üç şair vardı: A.Tukay, S.Remiyev ve 

Derdmend. Tatar şiirinde üçü de farklı, özel bir yere sahiptir.  Küçükken yetim kalan ve 

çocukluğunu elden ele, aileden aileye dolaşarak çeşitli köylerde, şehirlerde geçiren Abdullah  

Tukay tam bir halk şairiydi. O, vatan ve millet sevgisini dile getirdiği şiirlerinde olduğu gibi, 

sosyal meseleleri işlediği hicvi şiirlerinde de hep Tatarların ilerleyip yükselmesi ülküsüne 

hizmet etmeyi düşünmüştür. Sadece ondan sonraki dönemde icat eden Tatar şairleri değil, 

diğer  Türk  boylarına  mensup  şairler  de,  şiirlerine  nazireler  yazacak  kadar  Tukay’ı sevip 

takdir etmişlerdir (Özkan 1994: 52). S.Remiyev ise heyecan ve isyanla dolu şiirlerinde insanın 

büyüklüğünü ve kadın özgürlüğünü övdü, ve böylece o devirdeki kendi milli bilincinde 

göklere kadar yükselen Tatar ruhunun bir simgesi olarak kabul edildi (Zaripova 2003: 175). 



AKADEMİK BAKIŞ 

 

Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi 

 

ISSN:1694 – 528X 



 

Sayı: 9   

Mayıs – 2006 

 

İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi – Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü   Celalabat – KIRGIZİSTAN 



                      

 

12 



 

Düşünceli, yaşam ve ölüm hakkında  ağır fikirlerini şiire döken Derdmend ise Tatar felsefi 

fikrinin  güzel bir örneği olarak kabul edilebilir (Sayapova 1997:  210). 

Edebiyatın hikaye ve drama türleri de Tatar toplumunda doğan milli uyanış, özgürlük 

mücadelesi, yeni sanatsal büyüklükler yakalama isteğini tam olarak yansıtıyor. A.İshaki 

eserleri realist tasvirinin yeni tabakalarını ele alıyor. F.Emirhan, A.İbrahimov,  Ş.Kamal, 

M.Gafuri gibi edipler ise kendi eserlerinde psikolojinin yeni derinliklerini açıyorlar. 

F.Emirhan, Ş.Muhammedev çeşitli sınıf tabakalarından, sosyal gruplardan alınıp tasvir edilen 

kahramanlar misalinde nesirde hiciv tarzını geliştiriyorlar (Rezeda Ganiyeva 2002: 198-232). 

Bu tür eserlerde karakterleri açmada peyzajın sanatça kullanılması, halkın konuşma dilinin, 

tasvirler hazinesinin daha bol olması da edebiyatın olgunlaşmasına delildir. 1910’dan sonraki  

yıllarda nesre ediplerin yeni bir kuşağı geliyor: N.Dumavi, K.Tinçurin, A.Rahim, S.Celal, 

M.Gafuri vb. 

Tiyatronun doğuşu dramın gelişmesini ve yayılmasını sağlıyor. Kazan’daki 

Öğretmenler okulunda okuyan Tatar gençleri daha XIX. yüzyılın son yıllarında Rus dilinde 

piyesleri yazmaya başlıyorlar. 1900’de Kasım  şehrinde Tatarca tiyatro eserleri oynanıyor. 

1903 yılında Kazan’da medrese öğrencileri A.Kamal’ın “Bahtsız genç” piyesini sahneliyorlar. 

1906’da Ufa gençleri  A.İshaki’nin “Üç Hanım İle Hayat”  piyesini sahnede oynuyorlar. Aynı 

yıl Kazan’da  A.Kamal’ın Anadolu Türkçe’sinden tercüme ettiği N.Kemal’ın “Zavallı Çocuk” 

isimli dramı sahneleniyor. Edebiyatın umumi gelişmesi, sosyal fikrin canlanması, milli 

bilincin derinleşmesi drama kuvvetli bir tesir yapıyor. İlk adımlarını marifetçilik fikirleri ile 

atan Tatar dramı (A.Kamal’ın “Birinci tiyatro”, “Bizim şehrin sırları”, A.İshaki’nin 

“Muallim”, “Aldım-verdim”, “İki aşık” gibi komedi ve dramları) artık Tatar toplumunun 

siyasi-sosyal meselelerine de el atıyor. Piyeslerde şahsi özgürlük veya kadın özgürlüğü 

meselesi, daha geniş planda halkın kaderi, millet kaderi ile sıkı bağlantıda olan özgürlük için 

mücadeleye bağlı olarak tasvir ediliyor (F.Emirhan’ın “Eşitsizler”, M.Feyzi’nin “Galiyabanu” 

dramları, A.İshaki’nin “Züleyha”, F.Burnaş’ın “Tahir-Zuhre” trajedileri).  Eskiye karşı 

mücadeleye çıkmış olan yeni ruhlu kahramanlar da sahneye çıkıyorlar (A.İshaki’nin 

“Tartışma”, F.Emirhan’ın” Gençler”, A.Kulahmetov’un “Genç Ömür” dramları ). 

1917 Ekim ihtilali, yazarların dünyaya bakışlarına da, sanatlarına da, aralarındaki 

ilişkilerine de, edebiyatın yaşayış şekline ve gelişme özelliklerine de kuvvetli bir etki yapıyor. 

Bolşevik partisinin ülke idaresine gelmesi ve devlet düzeni vasıtası ile parti diktatörlüğünün 

yerleştirilmesi, ülkede yeni ideolojik-siyasi ortamın oluşmasına sebep oluyor. Bu ortam edebi 

hayatı da keskin bir şekilde değiştiriyor. Sınıfçılık ve particilik prensiplerinin hayata 

geçirilmeye başlaması ediplerin dünyaya bakışlarını ve edebi hareketi belli kısıtlamalar içinde 

tutmaya, siyasi sansürün kuvvetlenmesine, edebi sanat eserlerinin, egemen ideolojiye dayanıp  

değerlendirmenin temel usul haline gelmesine yol açıyor. Başka bakışı savunan gazete ve 

dergiler, kitaplar çıkan neşriyatlar kapatılıyor. Halka sosyalist fikri yerleştirme maksadı ile 

yeni matbuat ve neşriyat oluşturuluyor. Sadece Tataristan’da, 1917-20 yıllarında yedi dilde 

(Tatar, Rus, Çuvaş, Mari, Udmurt, Macar, Alman) 130 isimde gazete-dergi çıkarılıyordu. Bu 

işe milli aydınlar da çağırılıyor. A.Kamal, A.İbrahimov, F.Burnaş, S.Sünçeley, Ş.Kamal gibi 

edipler yeni gazete-dergilerde çalışmaya başlıyorlar.  

Merkezi Müslüman Askeri Teşkilatları oluşturan cephe gazeteleri de edebi güçleri 

toplamaya yardım ediyor ve bu tür gazetelerde Ş.Kamal, Ş.Osmanov, M.Gafuri, F.Emirhan, 

K.Tinçurin, F.Burnaş gibi edipler çalışıyor, K.Necmi, İ.Yusfi, M.Celil gibi güçlü genç 



Yüklə 361,02 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə