30
gözaltında tutuldu u bir yerden herhangi ba ka
bir yere sevk edilmesine varıncaya kadar her bir
detayın sistematik olarak kaydının tutulması,
keyfî muameleye kar ı hayatî önem ta ıyan bir
güvencedir.
Kayıt
tutma
sürecinin
kurumsalla ması – ki inin ortadan kaybolması
gibi vahim bir suiistimal riski söz konusu
olmadı ı hallerde bile – tüm özgürlükten
mahrumiyet uygulamalarında temel arttır.
3. Özgürlükten
mahrumiyete
neler yol açar?
“
Yakalama” ve “alıkoyma”
Yakalama
ve
alıkoyma
terimleri,
Sözle menin 5. Maddesinin tüm hükümlerinde
sık sık kullanılmaktadır. Bu terimler – ulusal
hukuktaki anlamları ne olursa olsun –
Sözle mede, temelde ki iyi özgürlü ünden
mahrum etmeye yönelik her tür tedbir olarak
de erlendirilmektedir. A HM, 5. Maddede yer
alan yargı gözetimi teminatı artını ki inin
özgürlü ünden mahrum edildi i ilk andan
itibaren aramaktadır. Bunun aksi bir yakla ım
Sözle menin ihlâli anlamına gelir. Temel art,
çe itli süreçlerin ne ekilde adlandırıldı ı de il,
bu süreçlerde neyin elde edildi i üzerinde
durmaktır.
Alıkoyulma
halinin
mevcut
oldu unu
kanıtlayan unsurlar
Özgürlükten mahrumiyete neyin yol
açtı ının – sebebi yakalama da olsa, alıkoymak
da olsa – ve bu uygulamanın ne zaman
ba ladı ının net olması gerekir. Zira Sözle menin
31
5. Madde hükümleri, böyle bir özgürlükten
mahrumiyet uygulaması ba ladı ı anda geçerli
olacaktır. Bu durum a ikâr olmakla birlikte,
özellikle ki iye hiçbir fiziksel kısıtlama
getirilmedi i durumlarda ki iyi özgürlü ünden
mahrum etmekten sorumlu olan mercilerin bu
durumun mahrumiyet anlamına geldi ini takdir
etmedikleri haller olabilece i için, yine de
vurgulanmasında fayda vardır. Cezaî yargılama
ba lamında ki inin ne zaman özgürlü ünden
mahrum edildi inin anla ılması özellikle
önemlidir, zira cezaî yargılamada hem ki inin
hâkim önüne çıkarılana dek ne kadar bir süre
alıkoyuldu unun, hem de dava herhangi bir
mahkemede görü ülmeye ba lanmadan önce
toplam alıkoyma süresinin ne oldu unun tespit
edilmesi gerekir.
Hapsin özellikleri ve bu uygulamadan
etkilenen ki inin durumu gibi unsurlar, belli bir
uygulamanın özgürlükten mahrumiyet özelli i
ta ıyıp ta ımadı ının belirlenmesinde esastır.
Hapsin özellikleri
Avrupa nsan Hakları Mahkemesi, hapsin
ne özellikler ta ıdı ını da dikkate alacaktır.
Ki inin bir karakolda ya da hapishane hücresinde
zorla alıkonulması halinde, kesinlikle bir
özgürlükten mahrumiyet söz konusu olacaktır.
Ancak, 5. Madde hükümleri tanımına giren çok
çe itli hapis türleri de bulunmaktadır. Örne in,
zor kullanarak ya da kullanmayarak kolluk
kuvvetlerinin
bir
ki iye
bir
yerden
ayrılamayaca ını ya da kendileriyle ba ka bir
yere gelmek zorunda oldu unu söyledi i haller.
Bu durum, bir ki inin yolda durduruldu u ya da
kendi özgür iradesiyle karakola geldikten sonra
buradan ayrılamayaca ının kendisine söylendi i
haller için de geçerlidir. Avrupa nsan Hakları
Mahkemesi, bu tür durumlarda asıl önemli
unsurun ki iyi mecbur kılma oldu una De Wilde,
Ooms ve Versyp-Belçika
28
davasında i aret
28
18 Haziran 1971.
32
etmi tir. Bu ekilde alıkoyulma, hiçbir ekilde
ki inin kendi rızasıyla teslim olmasının bir
sonucu olamaz. Ayrıca, özgürlü ünden mahrum
edilen ki inin bu durumdan haberdar olmaması
da önemli de ildir; önemli olan ki inin artık
bulundu u mekânı terk edemeyecek olmasıdır.
Ki inin belli bir noktadan – ister sokakta
ister ba ka bir açık alanda – ayrılamaması ya da
belli bir araç ya da odada (mutlaka bir hücre
olmak zorunda de il) kalmaya zorlandı ı ve bu
ekilde ki inin tamamen belli bir mekâna
hapsedildi i durumlarda genellikle 5. Madde
hükümlerine ba vurmak söz konusu olacaktır.
Ancak, ki inin hapsedildi i mekânda bir miktar
hareket özgürlü üne sahip olması da 5. Madde
hükümlerinin
uygulanamayaca ı
anlamına
gelmez. Bu durum, Ashingdane-Birle ik Krallık
29
davasında görülmü tür. Bu davada, zorla akıl
hastanesinde
tutulan
bir
ki i,
zorla
alıkonuldu unun belli olmaması için kapıları
kilitli olmayan bir ko u ta tutulmakta ve yanında
29
28 Mayıs 1985.
kimse olmadan gündüzleri ve hafta sonları
hastane dı ına çıkmasına izin verilmektedir.
Guzzardi- talya
30
davasında da benzer bir durum
görülmektedir. Bu davada, ıssız bir adada çevresi
çitle çevrilmemi 2,5 km
2
’lik bir arazide kendisi
gibi örgütlü suça katıldı ından üphelenilen di er
ki ilerle birlikte tutulan bir ki i söz konusudur.
Bu ki i her ne kadar o mekânda karısı ve
çocu uyla birlikte ya ayabilse de ki inin tecrit
edilmi ve kısıtlanmı olması sebebiyle, bu
davada bir özgürlükten mahrumiyet uygulaması
söz konusudur. Tecrit ve kısıtlanma, mekândan
daha önemlidir. Dolayısıyla, Giulia Manzoni-
talya
31
davasında oldu u gibi yargı süreci
devam ederken de olsa, Kıbrıs-Türkiye
32
davasında oldu u gibi, son derece katı bir
sıkıyönetim uygulaması sebebiyle yalnızca
görevlilerin e li inde ki ilerin evlerinden dı arı
çıkmasına izin verilen durumlarda da olsa,
30
6 Kasım 1976.
31
1 Temmuz 1997.
32
Ba vuru No. 6780/74 ve 6950/75 (Komisyon Raporu).
Dostları ilə paylaş: |