24
hukuka
aykırı
bir
uygulama
olarak
de erlendirilmi tir.
Ayrıca, hukuka uygun bir yetkinin
özellikle yasadı ı bir amacı gerçekle tirmek
üzere kullanımı, bu ekilde bir ulusal yasa
hükmünün söz konusu ülkede itiraz edilebilir
olup olmadı ından ba ımsız olarak, Sözle me
hükümleri çerçevesinde kabul edilemez. Örne in,
Bozano-Fransa
21
davasında 5. Madde 1. Paragraf
hükümlerinin ihlâl edildi i tespit edilmi tir. Bu
davada ba vuru sahibi, sözde sınır dı ı edilmek
üzere alıkoyulmu , ancak alıkoyulma hali ki inin
bir ba ka ülkeye iadesiyle ilgili kısıtlamalardaki
bo luktan yararlanmak amacıyla kullanılmı tır.
Bu ekilde, söz konusu ki inin talya’ya iadesi
Fransız mahkemesi tarafından reddedilmi tir.
Ancak, Fransız mahkemeleri tarafından serbest
bırakılmasından bir aydan daha uzun bir süre
sonunda, ba vuru sahibi tutuklanmı ve
kendisine, aslen gözaltında tutuldu u esnada,
ülkesine iadesiyle ilgili i lemler sürerken
21
18 Aralık 1986.
çıkartılmı
bir
sınır
dı ı
bildiriminde
bulunulmu tur. Ba vuru sahibi daha sonra,
spanya sınırı çok daha yakında olmasına ra men
sviçre sınırına getirilmi ve sviçre polisine
teslim edilmi tir. Bu ülkede ki inin talya’ya iade
i lemleri tamamlandıktan sonra da ba vuru sahibi
cezasını çekmek üzere talyan hapishanesine
kapatılmı tır. Avrupa nsan Hakları Mahkemesi,
tüm bu i lemlerin keyfî oldu unu tespit ederek 5.
Madde 1. Paragraf hükümlerinin ihlâl edildi i
kararına varmı tır. Bu karara varmada
Mahkemenin vurguladı ı çe itli unsurlar vardır:
sınır dı ı i lemlerinde, ba vuru sahibinin
durumunu düzeltecek hiçbir etkili giri imde
bulunamamasına yol açacak kadar gecikme
olması; sviçre ve talya’ya yapılan i lemlerin
önceden bildirilmi oldu unun ortaya çıkması;
ba vuru
sahibine,
oturma
izni
talebi
reddedildikten sonra kendisi hakkında sınır dı ı
emri çıkartıldı ının bildirilmemi olması; ve
ba vuru sahibinin anî bir ekilde yakalanmı
olması, e i ya da avukatıyla görü türülmemesi;
sınır dı ı edildikten sonra kendisine gidecek bir
25
ülke seçene i sunulmamı olması. Tüm bunların
ı ı ında, bu tür bir “örtülü iade” i leminin,
ba vuru sahibinin özgürlü ünden keyfî bir
ekilde mahrum edildi i ve bu uygulamanın 5.
Madde 1. Paragraf hükümlerine göre hukuka
aykırı oldu u açıktır. Ancak, her ne kadar bu
do rultuda pek çok kanıt varsa da her bir kanıt en
temel
anlamda
hukukun
gözetilmedi ini
göstermektedir ve bu kanıtlardan herhangi biri
bile tek ba ına bu anlamda keyfî uygulamanın
mevcudiyetini ortaya koymada yeterli olacaktır.
22
22
Bkz. Murray-Birle ik Krallık davası, 28 Ekim 1994. Bu
davada, ba vuru sahibinin tutuklanmasının 5. Madde 1.
Paragraf hükümleri çerçevesinde suç i ledi inden
üphelenilen bir ki inin yetkili yasal merci huzuruna
çıkartılmak amacıyla de il, Sözle meye göre hiçbir yetkiye
dayanmaksızın, tamamen genel anlamda bilgi toplamak
için sorgulanmak üzere gerçekle tirildi i iddia edilmi tir.
A HM, ulusal mahkemelerin tutuklama kararının arkasında
herhangi bir gizli ve uygunsuz maksat bulunmadı ı
do rultusundaki kararlarından farklı yorumlanacak
herhangi bir somut unsur görmemekle beraber,
tutuklamanın bu tür bir gizli ve uygunsuz maksatla
gerçekle tirilmesi halinin Sözle me çerçevesinde hukuka
Eri ilebilirlik, öngörülebilirlik ve di er
teminatlar
Ancak, bir konuda yetki olsa ve bu yetki
kötüye kullanılmasa bile, ilgili yasada Avrupa
nsan Hakları Sözle mesi açısından herhangi bir
aykırı olaca ı sonucuna varmı tır. Ayrıca, J ius-Litvanya
davasında, ulusal mahkemenin kötü niyet ta ımıyor olması
da Avrupa nsan Hakları Mahkemesinin ki isel ba vuruya
konu olan ve net bir yasal dayana ı olan bir alıkoyma
süresinin Sözle me çerçevesinde hukuka aykırı olmadı ı
do rultusundaki kararında dikkate aldı ı hususlardan
biridir. Benzer bir ekilde, 10 Haziran 1996 tarihli
Benham-Birle ik Krallık davasında da A HM, ulusal
mahkemenin hapis kararının kötü niyetle ya da ilgili
kanunların do ru bir ekilde uygulanmasının ihmali
neticesinde alınmı bir karar olmadı ı için keyfî oldu u
iddiasını kabul etmemi tir. 12 Ekim 1999 tarihli Perks-
Birle ik Krallık davasında ise, A HM, mahkemenin takdir
yetkisinin kısıtlı kullanımının ya da davayla ilgili bir
kanıtın dikkate alınmamasının formel olarak aslen hukuka
uygun bir kararı keyfî bir uygulamaya dönü türebilece ine
i aret etmi tir.
26
kanunun kabul edilebilir olmasında temel te kil
eden niteliklerin bulunmaması durumunda
A HM, özgürlükten mahrumiyet uygulaması için
bu kanunun gerekli yasal dayana ı temin
etmedi ine hükmeder. Bu da yasalarda
eri ilebilirlik, öngörülebilirlik ve kesinlik
ilkelerinin gözetilmi olması ve bu yasalara tâbi
olan ki ilerin keyfî muameleye maruz kalma
riskine kar ı di er bazı teminatların bulunmasını
gerektirir.
Özgürlükten mahrumiyet uygulaması
gizli ya da yayınlanmamı bir yasal hükme göre
gerçekle tirilmi se, yasanın eri ilebilirli i ilkesi
gözetilmemi demektir. Eri ilebilirlik artı, bir
yasanın uygulanmasına ili kin tâlî kurallar için
de geçerlidir. Bu tür tâlî kurallar mevcut de ilse,
Avrupa nsan Hakları Mahkemesi, 5. Madde 1.
Paragraf hükümlerinin ihlâl edildi i kararını
verebilir. Bu duruma örnek olarak Amuur-
Fransa
23
davasını gösterebiliriz. Bu davada
Mahkeme, aslen yayınlanmamı bir sirkülerin
–
23
25 Haziran 1996.
yabancıların transit bölgede tutulmasıyla ilgili
yegâne hukukî metin – zaten çok yetersiz
oldu unu ve kanun hükmü ta ıması için gereken
teminatları barındırmadı ına karar vermi tir. Söz
konusu yasa somut de ildir, dolayısıyla, bu
tespitten hareketle sirküler yayınlanmadı ı için
yasanın eri ilebilirli i söz konusu de ildir.
Ancak ku kusuz, bu unsur pek çok di er
durumda da dikkate alınan önemli bir unsurdur.
Bu tür durumlarda, ilgili yasal metnin içeri i,
gözden kaçan kurala eri ilememesinin önlenmesi
ve özgürlükten mahrumiyetin hukuka uygun
bulunması açısından yetersiz kalacaktır.
Yasada kesinlik, itibar edilen herhangi bir
kuralın, içinde bulunulan artlar çerçevesinde,
ki inin belli bir fiilin sonuçlarını makul derecede
öngörebilmesini – uygun bir tavsiye eklinde de
olabilir – sa layacak ekilde, yeterince sarih
olmasını gerektirir. Bu artın yerine getirilmemi
oldu unu – ki bu art, kanunun içeri ini keyfî
muamele
kapsamını
sınırlayacak
ekilde
olu turmak
olarak
da
dü ünülebilir
–
Baranowski-Polonya
ve
J ius-Litvanya
Dostları ilə paylaş: |