48
de erlendirilmeyece i konusunun çok belirgin
olmayabilece ini de kaydetmi tir.
Yalnızca özgürlü ünden mahrum edilen
ki i ve bir suç te kil edebilecek olaylar arasında
bir ili ki oldu unu de il, aynı zamanda bu
olayların iddia edilen suç kapsamına girdi ini
gösteren bulgulara da ihtiyaç vardır. Bu durum,
özellikle yeni ya da pek bilinmeyen suç türleri
için sorun yaratabilmektedir. Ancak, belli bir
fiilin yasaklanmasına dair kanun hükmünün
özellikle sıra dı ı bir ekilde yorumlanması da
üphenin makul olmadı ı sonucuna varılmasına
yol açabilir.
Her ne kadar üphenin makul olup
olmadı ının tespiti, beklenen suçlar için söz
konusu olmasa da bu gerekçeyle özgürlükten
mahrumiyetin yalnızca belirli ve somut suçlar
için geçerli olabilmesi ve bu tür bir mahrumiyetin
suçun önlenmesi amacıyla “makul ölçüde
gerekli” addedilmesine ili kin bu ortak art,
kesinlikle, 5. Madde 1. Paragraf (c) fıkrası
hükümlerinin
ihlâlinden
kaçınmak
için
mahrumiyet tedbirinde de aynı düzeyde üphenin
mevcudiyetinin kanıtlanması gerekti i anlamına
gelecektir. Dolayısıyla, ki inin gerçekle tirdi i
fiilin bir suç i lenmesiyle ba lantılı oldu unu
gösterir
yeterli
objektif
kanıta
ihtiyaç
duyulacaktır. Neler olabilece iyle ilgili birtakım
önyargı ya da belirsiz korkulardan hareket
edilmesi mümkün de ildir.
Yargılama öncesi alıkoyma ihtiyacı
Her ne kadar bir suç i ledi inden
üphelenilen bir ki i hakkında cezaî takibat
ba latmak ya da bir suçun i lenmesini önlemek,
ilk bakı ta üphelilerin özgürlüklerinden mahrum
edilmelerinde haklı bir gerekçe olarak görülebilse
de, bu durum bu amaçla ba latılmı bir
mahrumiyet tedbirinin sürdürülmesi için yeterli
bir mesnet te kil etmez. Alıkoyma halinin
devamı, hem bu uygulamanın ilk ba ta hem de
hâlihazırda haklı olup olmadı ını tespit etmek
49
üzere en kısa sürede yargı denetimine tâbi
olmalıdır. Yalnızca, alıkonulan ki inin bir suç
i ledi i ya da suç i lemeye te ebbüs etti ine
ili kin hâlâ makul bir üphenin geçerli oldu u
gerekçesiyle,
alıkoyma
uygulamasının
hâlihazırda haklı olup olmadı ı sorusunun cevabı
müspet olamaz. A HM, ya hiçbir suç
i lenmedi inin anla ılması ya da ki inin bu suça
i tirak etti ine dair üpheleri bertaraf edebilmesi
sebebiyle, ki inin ilk olarak özgürlü ünden
mahrum edilmesini takiben makul üphenin
ortadan kalkabilece ine i aret etmi tir. A HM,
müteaddit olarak bir üphenin mevcudiyetinin
esas oldu unu, ancak belli bir süre geçtikten
sonra ki inin alıkoyulma halinin uzatılması için
yeterli olmadı ını belirtmi tir.
50
Bunun sebebi, 5.
Madde 3. Paragraf hükümlerinde ki inin
50
10 Kasım 1969 tarihli Stögmuller-Avusturya davası, 12
Aralık 1991 tarihli Clooth-Belçika davası, 24 A ustos 1998
tarihli Contrada- talya davası, J ius-Litvanya davası
(asliye mahkemesi üphenin mesnetsiz oldu u kararına
varmı tır) ve 1 A ustos 2000 tarihli Barfuss-Çek
Cumhuriyeti davası.
yargılanması sürerken salıverilmesi hakkının
bulunmasıdır. Ki inin yargılanması devam
ederken alıkoyulma halinin – özgürlük karînesine
ra men – sürmesi de yalnızca, özgürlükten
mahrumiyet tedbiriyle ilgili bir ya da birden fazla
makul ve yeterli gerekçe olmasıyla mümkündür.
Alıkoyma süresinin uzatılma sebepleri,
yalnızca bu sebeplerin söz konusu ki inin içinde
bulundu u artlara uygulanabilece i hallerle
sınırlıdır. Dolayısıyla, hiçbir zaman, belli bir
sabıka kaydı olan ya da bazı suçları
i lediklerinden
üphelenilen
ki ilerin
yargılanmaları devam ederken salıverilme
hakkından faydalanamayacaklarına dair bir kural
getirilemez. Örne in, Caballero-Birle ik Krallık
davasında, ba vuru sahibi tecavüze te ebbüs
suçundan tutuklanmı tır. Daha sonra, istisnasız
tüm cinayet, katliam ve tecavüz zanlılarının
kefaletle salıverilmelerini yasaklayan bir kanun
hükmüne istinaden mahkeme tarafından ba vuru
sahibinin kefaletle tahliye talebinin reddedilmesi
neticesinde de ngiltere idaresinin, 5. Madde 3.
Paragraf hükümlerini ihlâl etti ine karar
50
verilmi tir.
51
Böyle bir kanun kabul edilemez,
zira
bu
kanun,
mahkemenin
ki inin
özgürlü ünden mahrum edilmesine ili kin
artları dikkate almasını engellemektedir. Avrupa
nsan Hakları Mahkemesinin cinayet davalarında
bile özgürlükten mahrumiyet süresinin uzatılmı
olmasını haksız buldu unu hatırda bulundurmak
gerekir.
52
Ayrıca,
ilk
bakı ta
özgürlükten
mahrumiyet süresinin uzatılmasını haklı kıldı ı
dü ünülen sebepler, alıkoyma süresi uzadıkça
haklılı ını yitirebilir; bu sebeple tahliye
taleplerinin önyargısız bir ekilde incelenmesi
arttır. Alıkoyma süresinin uzatılmasıyla ilgili
haklı sebeplerin artık mevcut olmaması – ilk
ba ta ya da daha sonraki bir a amada – ancak
hâlâ suçun i lendi ine ili kin makul bir üphenin
bulunması durumunda ise, ki i kefaletle serbest
bırakılmalıdır. Ancak bu durumda, tahliye,
51
8 ubat 2000.
52
23 Eylül 1998 tarihli I.A.-Fransa davası; 26 Haziran
1991 tarihli Letellier-Fransa davası.
ki inin kovu turmaya katılmasının sa lanmasına
yönelik bir takım teminatlara tâbi olabilir. Ancak,
herhangi bir ki i için özgürlükten mahrumiyet
uygulamasının devamına ili kin hâlâ haklı
sebepler gösterilebilmesine ra men, bu ki inin
makul bir süre içinde mahkeme huzuruna
çıkarılmasının sa lanması da gerekir. Bu art da
bu tür bir özgürlükten mahrumiyet tedbirinin
toplam süresini sınırlandırmaktadır.
Yargılanma öncesi ki iyi alıkoyma gerekçeleri
A HM, bir suç i ledi ine dair hakkında
hâlâ makul üphe bulunan bir ki inin yargılanma
Dostları ilə paylaş: |