113
oluşunu ise, eserlerinde defalarca vurgulamaktadır. Dolayısıyla ona göre nassların
otoritesi her türlü mülâhazanın üstündedir
531
. Daha net bir ifadeyle, Şâfiî’nin
geliştirdiği yorum sisteminin ana dinamiklerinin başında Kitap ve sünnet merkezli,
nassın nassı tefsir ettiği bir metodoloji anlayışının bulunduğu belirtilmiştir
532
.
Dinî metinlerin temel karakterleri, kaynağının ilahî olmasıdır. Burada
vahiy, bir bakıma “nass” olarak biçimlenmiştir
533
. Şâfiî’nin sünneti/hadîsleri de vahiy
kapsamında değerlendirmeye yönelik çabaları düşünüldüğünde ona göre hadîs de
vahiy kökenli bir nassdır
534
. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi metni merkeze alan bir
yaklaşımla Şâfiî, sünneti de yazılı bir metne indirgeyerek –ki bu çok kritik bir
gelişme ve müdahaledir- bugün modern hukuktaki ‘kanun metni’ deyimini karşılayan
bir kavramı, nass kavramını, metodolojisinin merkezine oturtmuştur
535
. Oysa gerek
Hz. Peygamberin uslûbu, gerekse hadîslerin mana ile rivâyet edilmesi, hadîs
metinlerinin kanun metni gibi değerlendirilmesine imkan tanımadığı halde Şâfiî,
geliştirdiği nass teorisi gereği hadîs metinlerine o gözle bakmış ve Usul-i Fıkhın
delalet yollarını onlara tatbik etmiştir
536
.
Sonuçta nass anlayışı ve teorisinin bir gereği olarak nassları anlama ve
değerlendirme ameliyesi, doğal olarak tamamen nasslara ve onların lafızlarına odaklı
bir hal almıştır. Sadık Kılıç’ın ifadesiyle,“Metindeki yetki ve otoritenin, sadece
kaynak’taki kudsîlik ve ilâhilik niteliklerine bağlanmış olduğu böyle bir bağlam
içinde, okuma ve yorumlama tekniği de, ancak harfî (literal), ibareci, tekci, mutlakcı
ve olabildiğince dar çerçeveli olacaktır.. Burada esas gaye hep, lafzın literal anlam
ya da anlamlarını, farklı okuma biçimlerinin ürünü olacak başka anlam
alternatiflerine baskın çıkarmak, yani “kutsal metinleri kendilerinden hareketle
yorumlama” ilkesine bağlı kalmak şeklinde belirlenecektir”
537
.
Kısacası metin dışı
531
Özen, Aklîleşme Süreci, s. 384, 449.
532
Arslan, Şâfiî’nin Kur’an Okumaları, s. 128.
533
Kılıç, “Nesnellikle Öznellik Arasında Yorum”, s. 103.
534
Arslan, Şâfiî’nin Kur’an Okumaları, s. 130.
535
Kılıç, Nassların Lafzî Yorumu, s.127.
536
Görmez, Metodoloji Sorunu, s. 106.
537
Kılıç, “Nesnellikle Öznellik Arasında Yorum”, s. 104.
114
delillere/müdahalelere kapıyı kapatan bu nass teorisi, lafzî yorumu gerekli kılmakta,
anlamı ve anlamayı metne indirgemektedir
538
.
Ayrıca sünnet ve hadîslerin vahiy kapsamına alınması ve birer nass olarak
görülmesiyle sonuçta sünnet, değişmez, sabit ve standart davranış biçimleri olarak
kabul edilmiş olunmaktadır. Bu ise, sünnetin tarihsel boyutunun ihmaline neden
olabilecektir. Zira bu durumda, Peygamber (a.s.)’in içinde yaşadığı şartlar ve ortam
dikkate alınmayacak ve O her an vahiyle hareket eden birisi kabul edilmiş
olacaktır
539
. Bu da doğal olarak akabinde statik, lafza bağlı, şekilci, mana ve
maksattan uzak bir sünnet anlayışını beraberinde getirecektir. Bu arada Şâfiî
tarafından daha sistemli bir hale getirilen bu nass anlayışı, sonraları slam
medeniyetinin bir metin medeniyetine dönüşmesinde belirleyici bir rol oynamıştır.
Zira ilk dönemlerde, referans kaynağı, önceki nesillerin uygulama, yorum ve
birikimleri (gelenek ve sünnet) iken; metin medeniyeti olarak nitelenebilecek
dönemde, referans kaynağı Kur’an (Kitap) ve hadîsler- yani metinlerdir. Bu anlayışta
dinî metinler ve hatta ifadelerin, tarihsel ve metinsel bağlamından bağımsız olarak,
tek başına bir referans değeri taşıdığı varsayımından hareket edilmektedir
540
.
Bu nedenle Şâfiî’nin nass tabiri ile ilgili çabaları sonucunda slam fıkhında
‘metin delili’nin ağırlık kazanmaya ve öne çıkmaya başladığını belirtilerek Şâfiî’den
önceki kuşaklarda rivâyetlerin içeriğine yönelik tabiî yaklaşımlar Şâfiî ile mukayese
edilerek şu değerlendirme yapılmıştır: “Daha önce ilk üç nesilde rivâyetlerin
içeriğine yönelik tahlîlin tabiî karakteristiği olan: a) Rivâyetlere genel bir
perspektiften bakılması, b) Rivâyet lafızlarının kategorik olarak sınıflandırmaya tabi
tutulmamış olması, c) Rivâyet metinlerinin yorumunda genel ilkelere referans
yapılması gibi özellikler yerini; a) Metin merkezli bir perspektif, (buna harfî
yaklaşım da diyebiliriz) b) Rivâyet metinlerinin içeriklerine göre kategorik tasnifi, c)
Rivâyet metinlerinin yorumlanmasında, metinde gözükmeyen unsurların, yani, genel
ilkelere referans yapılmasının dışlanması gibi karakteristik bir yapı almıştır”
541
.
538
Kılıç, Nassların Lafzî Yorumu, s.127.
539
Tartı, Nevzat, Hadîslerin Tarihsel Boyutu, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), ATAÜSBE,
Erzurum, 2001, s. 43.
540
Özsoy, Ömer, Kur’an ve Tarihsellik Yazıları, Kitâbiyât Yay., Ankara, 2004, s. 145-146.
541
Özafşar, Hadîsi Yeniden Düşünmek, s. 271.
Dostları ilə paylaş: |