31
Silika Eri
ğinden Đtibaren Çökelme :
Bu olayda kritik faktörler , kristalle
şme zamanı ve eş zamanlı (aynı zamanda)
kristallenen silikatların varlı
ğı veya yokluğudur. Kromit gibi bazı oksit mineralleri erken
kristallenir ve böylece güzel öz
şekilli kristaller oluşturabilir. Ancak bunlardan daha sonra
çe
şitli yollarla başka şekiller türeyebilir. Aralarındaki silikat sıvıları ile çökelen kromitler
korozyona (a
şınmaya) uğrayabilirler ve kısmi emilme (yutulma), “atol dokularını” (Şekil 26)
ve yuvarlakla
şmış taneler yaratırken monomineralik bantlar içinde gelişen kromitler (Şekil
27), büyük ana intrüzyonun so
ğuması sırasında, oto soğumadan (auto-annealing) etkilenebilir
ve köpük dokusu geli
şebilir.
Şekil 26 : G. Afrika , Bushveld Kompleksi anortozitler içindeki kromit taneleri.
Kromitler öz
şekilli olup, kısmi ergimeye uğramış ve yuvarlak şekilli atol dokuları
olu
şmuştur.
Kromit
bandı
Kromit
Bandı
32
Şekil 27: Anortozitler içinde kromit bantları. Dwars River Bridge, Bushveld Kompleksi,
G.Afrika. Ortadaki bant sa
ğ ucunda 1.3 cm kalınlığındadır.
E
ğer oksit ve silikatlar aynı anda kristalleşiyorsa, granitik kayaçlardakine benzer
ksenomorfik ile hipidiyomorfik dokular geli
şir.Bunun nedeni, tüm mineralin tanelerinin
büyüme esnasında ortak (kar
şılıklı) girişim yapmalarıdır. Oksit cevher minerallerinin
mikrografik geli
şimi az miktarda da olsa bu evrede oluşabilir. Farklı bileşimli mineral
kabukları, damar dolgularına bantlı bir görünüm verir(
Şekil 28). Buna “kabuksal bantlaşma”
denir. Bazı damarlarda bunun geli
şimi, zamanla mineralleşme yapan çözeltilerin
bile
şimlerinin değişebileceğine işaret eder ve bize minerallerin hangi sıra ile çökeldiklerini
gösterir. Bu sıraya parajenetik dizi denir.
Şekil 28: Kabuklanmış bantlaşma gösteren bir damara ait kesit (tarak (comb)
yapısı).
Bir çatla
ğın Şekil 28 da gösterildiği gibi, basit bir açılma ve dolgulanması örneğinde,
bantla
şma damarın merkezi etrafında simetriktir. Tekrarlanmalı açılma ve ardından
mineralizasyon ile bu simetri
şüphesiz bozulacaktır, fakat açılmanın son evresinden sonra
çökelen bile
şenler arasında hala bu simetri mevcut olabilir.
Bo
şluk dolguları yine, örneğin volkanik eşlenikli masif sülfid yataklarının oluşumu
sırasında sediman-su veya kayaç-su yüzeylerinde olu
şabilir. Böylesi şartlar altında, materyalin
hızlı topaklanması meydana gelir ve yaygın primer doku olu
şur ki bunun sonucu “kolloform
bantla
şmadır”. Bu agat içindeki banlaşmaya çok benzeyen bir veya daha çok sülfidi içeren
çok ince ölçekli bir bantla
şmadır. Bazı çalışmacılar, bunların kolloidal çökelimden
kaynaklandı
ğına ve bantlaşmanın aynı jeller içinde oluşan Liesegang çemberlerin benzerleri
oldu
ğuna inanırlar. Bu bantlaşma, rekristalizasyon tarafından bozulmaya karşı son derece
Kalsit ve az oranda markazit
Yan kenar
(duvar)
Yan kenar
(duvar)
Az piritle beraber kuvars
Bo
ş
luk
Blende
33
duyarlıdırlar ve sonuçta tanesel cevher yaratan diyajenez ve dü
şük dereceli metamorfizma
tarafından kısmen veya tamamen tahrip edilebilirler.
Ornatma (Replacement)
Edwards (1952) ornatmayı “bir mineralin çözülmesi ve uygun bo
şlukların gelişimine
müdahale etmeksizin, yaygın biçimde de hacimde de
ğişiklik olmaksızın, çözülen mineralin
yerinin bir ba
şka mineralin aynı andaki çökelimi” olarak tanımlanmaktadır.Özellikle
pirometasomatik sınıf ba
şta olmak üzere, ornatma pek çok cevher yatağının oluşumunda
önemli bir süreçtir. Bu i
şlev, yalnızca çevre kayacın minerallerini değil, fakat aynı zamanda
cevher ve gang mineralleri de kapsar. Hemen hemen tüm cevherler, bo
şluklarda gelişenleri de
dahil olmak üzere ornatma i
şlevlerinin oluşumuna dair bazı deliller gösterirler.
Ornatmaya ait en çarpıcı delil pseudomorfizma yani yalancı
şekilliliktir. Ortoklazın
kassitterite
ornatılması,
Đngiltere’deki Cornwall yatağından belirtilmiştir. British
Colombiya’dan ise Sullivan yata
ğında hornblendin pirotine ornatıldığı bildirilmiştir. Çok
sayıda di
ğer örneklerde mevcuttur. Bitki hücrelerinin markasitçe saklanması çok iyi
bilinmektedir. New South Wales’te krinoid kemikçikleri kassiteritçe ornatılmı
ştır. Cevher
yataklarına genel bir bakı
ş ile metamorfizmanın yönünün sınırlandırılamayacağını gösterir.
Uygun
şartlar olduğunda, bir mineral herhangi bir başka minerali ornatabilir. Ancak doğal
i
şlevler tek taraflı reaksiyonlar yaratır. Đkincil (süperjen) ornatma işlevleri, aşağı doğru
süzülmekte olan meteorik sular tarafından sülfid zenginle
şmesine yol açarak bazen en
dramatik ve dolu olarak ekonomik önem ta
şırlar. Bu süperjen ornatma, kabuk veya derin
kaynaklardan getirilen primer (hipojen) ornatmalar kadar önemli bir kısım olabilirler.
Sıvı kapanımlar (Fluid Inclusions)
Kristallerin büyümeleri hiçbir zaman mükemmel de
ğildir ve bunun sonucu olarak
kristaller büyümeleri içinde sıvı örnekleri, genellikle 100 mikrondan küçük boyutlardaki çok
küçük bo
şluklarda kapanlanabilir. Bunlara sıvı kapanımları (fluid inclusions) denir ve çeşitli
tiplere ayrılabilirler. Kristallerin büyümeleri esnasında olu
şan birincil (primary) kapanımlar,
bize cevher olu
şturan sıvıların örneklerini sağlarlar ve sıvının fiziksel durumu hakkında
(örne
ğin kapanlanma anında kaynamanın varlığı gibi) bazı şeyler söyler. Kapanımlar her tür
kayaçta ve damarda yaygındır.
Pek çok sıvı kapanımı içinde ana madde su’dur. Bol bulunan ikinci madde CO
2
’dir.
Cevher yatakları içindeki en yaygın kapanımlar 4 gruba ayrılırlar.
1.Tip ; orta tuzluluktaki kapanımlar olup genellikle iki fazlıdır. Bu fazlar ba
şlıca su ve
küçük bir su buharı kabarcı
ğıdır. Kabarcık kapanımın %10 ile %40’ını oluşturur(Şekil 29).
Kabarcı
ğın bulunması, soğuma esnasında kabarcığın oluşumu ile bir artan sıcaklıktaki
kapanlanmaya i
şaret eder. Mikroskop tablasında ısıtma bir sıvı fazına yeniden homojenize
olmaya sebep olur. Homojenle
şme sıcaklığı, kristali içeren kısmın büyüme sıcaklığını belirtir.
Çözelti içinde Na, K, Ca ve Cl olu
şur ve tuzluluk %0 ile %23 NaCl arasında değişir. Bu
kapanımların bazıları içinde az miktarda ikincil-karde
ş (daughter) tuzlar soğuma esnasında
çökelmi
ştir. Bu tuzlar arasında karbonatlar ve anhidrit vardır.
2.Tip ; gazca zengin kapanımlar genellikle %60’dan fazla buhar içerir. Bunlar da yine
hakim faz sıvıdır fakat az miktarlarda CO
2
’de mevcuttur. Bunlar sık sık kapanlanmı
ş buharı