Azərbaycan folkloru və milli-mədəni müxtəliflik
117
Muharrem Kaplan, Doç. Dr.
Hacettepe Üniversitesi
Ankara/Türkiye
MULTİKULTURALİZMİN RENGARENKLİĞİ
(“ŞİMALİ KAFKASYA” ESERİ ESASINDA)
Anahtar Sözcükler: Kadircan Kaflı, Şimali Kafkasya, multikultiralizm, kültür, medeniyet
Ключевые слова: Кадирджан Кафлы, Северный Кавказ, мултикултурализм, культура,
цивилизация
Key Words: Kadircan Kafli, North Caucasus, multikulturalizm, culture, civilization
Bir devletin homojen tek bir milletten teşekkül etmesi günümüz şartlarında mümkün gözük-
memektedir. Globalleşen dünyada var olabilmenin, tek devlet çatısı altında toplanabilmenin çaresi
farklılıkları yok etmek değil, farklılıkları yönetebilmek, koruyabilmektir. İşte bu noktada multikul-
turalizm kavramının çok önemli olduğu aşikardır.
Bu
bağlamda, bu çalışmada XX. asrın başlarında, 1907 yılında, daha bebekken ailesi ve 7 kar-
deşiyle Şimali Kafkasya’dan Türkiye’ye iç karışıklar sebebiyle göçmek zorunda kalmış bir yazar ve
onun eserinden bahsedilecektir.
Kadircan Kaflı
Asıl adı Abdulkadir olan Kadircan Kaflı, 1315/1899 yılında Kuzey Kafkasya’nın Dağıstan
bölgesinin Urma köyünde dünyaya gelmiştir. Dünyaya geldiği günlerde Dağıstan’da Ruslara karşı
mücadeleler hızla devam etmektedir (
Kösoğlu 1990: 228). Yapılan zulümlere Kaflı’nın ailesi daha
fazla dayanamaz. Bunun üzerine 1907 yılında, Ruslarla mücadelelerin en şiddetli olduğu bir sırada,
binlerce Müslüman Türk ailesi arasında Kadircan Kaflı, Anadolu’ya babası Mehmet Efendi, annesi
Ayşe Hanım ve yedi kardeşiyle birlikte göçer.
Kadircan Kaflı, Osmanlı’nın son zamanlarını görmüş, ancak eserlerini Cumhuriyet dönemin-
de vermiş olan ediplerdendir. Kadircan Kaflı, döneminde beğenilerek okunmuş ve aranan yazarlar
arasına girmiştir. Çok iyi bir eğitim alan Kaflı’nın 50 senelik dopdolu
bir muharrirlik ve edebiyat
öğretmenliği hayatı vardır. Altmış sekiz romanı, yüze yakın hikâyesi ve yedi bin civarında makale
ve fıkrası, şiirleri, araştırma eserleri, biyografileri vardır. Fikri temayüllerinin olgunlaştığı Göçmen
Federasyonu başkanlığı ve milletvekilliği dönemi onun en önemli yönleridir.
Milliyetçi bir anlayışa sahip olan Kaflı’nın, en güçlü ve belirgin yönlerinden biri gazeteciliği-
dir. Günlük yazdığı köşe yazıları, tarihî makaleleri, tefrika ettiği romanları, hikâyeleriyle ve kendi-
sini “gazete muharriri” olarak vasıflandırmasıyla basın dünyasıyla bütünleştiğini söyleyebiliriz.
Onun edebî faaliyetlerinin merkezinde gazete vardır.
Kaflı’nın bir diğer önemli yanı da romanları ve romancılığıdır. Tarihî roman sahasının bakir
olduğunu sezen Kaflı, romanlarının önemli bir kısmında (68 romanın 55’i) tarihî konuları işlemiştir.
Türk Edebiyatında deniz ve korsan romanları alanındaki boşluğu dolduran en önemli romancıları-
mızdan biridir. Kaflı, romanlarında ayrıca yaşadığı devri ve sosyal hayatı da işlemiştir.
Kaflı’nın bir de hikâyecilik yönü vardır. Yazın hayatının ilk dönemlerinde
yoğun bir şekilde
hikâyeler kaleme alır. Onun hikâyeleri “Tarihi İçerikli” ve “Sosyal Konulu” olmak üzere iki başlık
altında toparlanabilir.
Kaflı araştırma eserleri de kaleme almıştır. Şimali Kafkasya (1942), Osmanlı Devrinde Tarihi
Fıkralar (1943), Atatürk’ten Altın Yapraklar (1943), Mithat Paşa (1947), Türkiye’nin Kaderi
(1965), Türkiye’ye Göçler (1966) adlı eserlerin oldukça ciddi bir çalışma ve gayret sonucu yazıldı-
ğını da söylemek gerekir.
Kaflı’nın “Türkiye’ye Göçler” adlı eserinde bahsettiğine göre 1554 yılından 1966 yılına ka-
dar, bugünkü Türkiye sınırları içindeki topraklara sığınan ve yerleşen göçmenlerin sayısı, (Geldik-
leri ülkeler: Türkistan, Doğu Türkistan, İdil-Ural, Kırım, Kuzey Kafkasya, Azerbaycan, Romanya,
Bulgaristan,
Yugoslavya, Yunanistan, Kıbrıs…vb.) altı milyon iki yüz seksen dört bin altı yüzdür.
Bu göçler, Anadolu’yu korumak, Türk varlık ve şerefini savunmak için asırlarca feda ettiği
insanlardan kalan boşluğu doldurmağa yaramış, göçmenler, son sığınaklarını kaybetmemek için bil-
Azərbaycan folkloru və milli-mədəni müxtəliflik
118
hassa İstiklal Savaşı’nda büyük fedakârlıklar yapmışlardır. Bugün de Türkiye’nin kalkınma dava-
sında “insan gücü” denilen en gerekli ve yararlı sermayenin mühim kısmını teşkil
etmektedirler
(
Kaflı 1966: 30).
Kaflı 1951 yılında kurulan “Kuzey Kafkas Türk Kültür ve Yardımlaşma Derneği”nin kurucu-
ları arasında bulunmuştur. Daha sonra yedi göçmen derneği bir araya gelerek 1954 yılında “Türk
Göçmen ve Mülteci Dernekleri Federasyonu” nu kurarlar. 1957 ve 1966 seçimlerinde seçilen Kadir-
can Kaflı, bu federasyonun uzun süre “Genel Başkan”lığını yapar.
Bu federasyon sayesinde uluslararası muhatap kabul edilirler ve birçok yardım, onlar aracılıy-
la Türk göçmenlerine ulaştırılır. Aynı zamanda devlet eliyle planlı bir şekilde göçmen meselesinin
ele alınmasını da sağlarlar (
Kaflı 1966: 41). Diğer yandan ikinci dünya savaşında (kızı Gönülcan
Hanım’ın bildirdiğine göre) Almanların Türk katliamı yapmamaları için çok emek harcamıştır.
Şimalî Kafkasya
Bu Eseri Kadircan Kaflı, 1942 yılında Vakit matbaasında İstanbul’da bastırmıştır. Bu Eser Şi-
mali Kafkasya’da yerleşen milletlerin Kültür ve medeniyetlerini anlatan
yegane eser olma özelliğini
hala korumakta olduğunu belirtmek gerekir.
Kitap üç fasıldan müteşekkildir. “Umumi Bilgiler” adını taşıyan birinci fasılda Şimalî Kafkas-
ya’nın “askeri ve siyasi ehemmiyeti, coğrafya, ekonomi, nüfus, ırk, diller ve millî karakteri hakkın-
da bilgi verilir.
“Tarih” adını taşıyan ikinci fasılda efsaneler döneminden başlayarak Bolşevik Rusya idaresi-
ne kadar Şimali Kafkasya’nın tarihi anlatılır.
“Güzel Sanatlar ve Kültür” adını taşıyan üçüncü fasılda da Şimalî Kafkasya’nın “masal şiir,
hikâye, roman, tiyatro, sinema, heykel, resim, ince sanatlar, müzik ve oyunlar”ından bahsedilir.
Multikulturalizm Perspektifinden “Şimali Kafkasya”
Bu eser kültür ve medeniyet unsurlarının kaybolmadan asırlar ötesine taşınması açısından
önemli bir köprü vazifesi üslenmektedir. Önemli olan “farklılıkların yönetilebilmesi” ise bunların
en ince ayrıntısına kadar bilinmesi ve ona göre hareket edilmesi de esastır. İşte
bu kitap bu kültürü
öğrenmemize katkı sağlayan değerli bir kitaptır.
Yazar Önce "Dağlılar"ın yaşadığı bölgenin analizini yapar:
“Kafkasya, cesur ve çalışkan insanları, yüksek dağları ve geçitsiz vadileriyle Asya’yı Avru-
pa’ya ve yakın şarkla İran ve Hindistan’ı şimalden gelecek tehlikeye karşı koruyacak kuvvetlerin
biricik ve en iyi bekleme noktasıdır" (
s.9). Buranın "Şimalden cenuba milletler kapısı" (
s.10) oldu-
ğunu söyleyerek bölgenin jeopolitik konumuna vurgular.
Jeopolitik önemini tespit ettikten sonra bu konumun onların sosyal hayatındaki etkisini şu
şekliyle vurgular:"Milyonların yolu üstündeki bu millet her şeyden evvel müdafaa ihtiyacını hisset-
miştir; kasaba ve köylerini de bu ihtiyaca göre kurmuştur (…) Bu kasabalar ve “avul” denilen köy-
ler hemen daima dik bir yamaca, sarp bir kayanın yanına veya üzerine yapılır "(
s.37).