309
Bauman,
Bu Bir Günlük Değildir
, s.116.
310
Zygmunt Bauman,
Postmodernlik ve Hoşnutsuzlukları
, (Çev.: İsmail Türkmen), Ayrıntı Yayınları,
İstanbul 2000, s.111-112.
311
Smith’ten Akt., Gelekçi, ss.76-97.
312
Bauman,
Bu Bir Günlük Değildir
, s.115.
126
3.4. MODERNLİK DENEYİMİ ve UYGULAMALARI
3.4.1. Modernlik ve Müphemlik
Modernlik, akıl ve bilim ışığında öncelikle doğayı sonra toplumu(insanı)
‘nesne’leştirerek tanımlama ve sınıflandırma girişimidir. Bu anlamda modernlik bir
düzenlemedir. Düzenleme: Bir tasnif etme şekli ve bilimsel, rasyonel dolayısıyla
öncelikle epistemolojik bir faaliyettir. Düzenlemenin asıl amacı, belirlenen ve sınırları
çizilen alanı, yapıyı veya konuyu istenen şekilde tutma arzusudur. Düzenleme
arzusunun sonucunda yapılan, düzenlemeye bağlı oluşan sınırın dışında kalanı, ‘öteki’yi
yok saymak ya da yok etmektir. Öteki burada “tanımlanmazlık, tutarsızlık, uyumsuzluk,
bağdaşmazlık, mantıksızlık, irrasyonellik, ikircim, karmaşa, kararlaştırılamazlık,
müphemlik”tir.
313
Şayet düzenleme olumsallık taşıyorsa, bu ötekilere yüklenen kaotik
durumun yarattığı olumsuzlamaya bağlıdır. Müphemlik-belirsizlik, muğlâklık-,
modernliğin bitmez tükenmez oluşma isteğini hep sıcak tutan bir alandır. Müphemlik
bilhassa dil bağlamında ortaya çıkar. Her dilsel ifadeye eşlik eden bir belirsizlikten
bahsetmek mümkündür, çünkü her dilsel ifade aslında bir ayıklamadır ki bu dilsel
pratikte varolan ve dilin adlandırma-sınıflandırma işleminde bizatihi bulunan boşluktur
ya da dilde tutunamayandır. İşte bu nedenle Bauman, müphemliği “dilin
alter ego
’su,
daimi yoldaşı, düpedüz normal hali” olarak görür.
314
Dilsel her tanımlama ve adlandırma girişimiyle oluşan belirsizlik durumu,
anlamın önündeki en büyük engeldir. Çünkü düzensizliğin varlığındaki bir olguyu ya da
olayı ‘doğru’ bir biçimde okumak/yorumlamak mümkün değildir. Bu nedenle söz
konusu anlam alanında ortaya çıkan boşluk, yargıda bulunma esnasında, karar
verilemezlik sorunsalını doğurduğu kadar, aynı bağlamda eylemsel alanda da seçim
yapılamazlık sorununun duruma hâkim olmasına yol açar. Öyleyse dilsel ve eylemsel
bağlamda müphemlik, modernliğin kendi içinde bitiremediği bir kansorejen yapıdır.
Diyebiliriz ki bu yapı, dilsel anlamda kendini gösteren karşıtlıklarda daha açık bir
şekilde görülebilir. Herhangi bir şey’i tanımlamak için aynı bağlamda bir şeyleri
dışarıda bırakarak tanımlamanın yapıldığını (o şeyle doğrudan ilgili veya
değil)düşünürsek, dışarıda kalanların/bırakılanların, tanımı yapılanlar üzerine bıraktığı
313
Bauman,
Modernlik ve Müphemlik
, s.17
314
Bauman,
Modernlik ve Müphemlik
, s.9-10
127
muğlâklık, dilin düzen kurmadaki eksikliğidir. Bu bağlamda müphemlik, modernlik için
aşılması gereken bir sorun olarak görülse de Bauman için müphemlik bir sorun değildir,
aksine müphemlik pozitif bir durumdur ve yoruma izin verir.
315
Modernliğin sınıflandırma girişimi, dünyayı, doğayı, toplumu parçalayarak ayırır
ve bu ayırdığı, tanımladığı her parçayı kendi sınırları içinde tutmayı amaçlar.
Modernlik, birbirinden farklı olduğunu gösterdiği varlıkları, bir grup altında toplayıp
karşıtlık konumlandırması ile onlara kategorik roller yükler. Bu açıdan dünyayı ve
toplumu bir yapıya oturtan, oturtmak isteyen modernitenin sınıflandırma girişimi, “dâhil
etme ve dışlama eylemlerinden oluşur. Her bir adlandırma eylemi dünyayı ikiye ayırır:
Verilen isme uyan ve uymayan varlıklar. Belli varlıklar, yalnızca öteki varlıklar
dışlandığı
, dışarıda bırakıldığı takdirde bir kategoriye dâhil edilebilir –
bir
kategori
oluşturabilirler
. Böylece bir dâhil etme/dışlama operasyonu, her hâlükârda, dünyaya
uygulanan bir şiddet eylemidir.”
316
İşte bu noktada modernliğin aklî ve dilsel anlamda
karşılaştığı kısırdöngü müphemlik krizi olarak kendini gösterir. Başka bir deyişle dil ve
akıl bağlamında yaratılmaya başlanan modern düzenin kendi doğası içinde düzensizliği
doğurması olarak görülebilir. Bauman’a göre düzensizliği, müphemliği gösteren en
temel işareti, herhangi bir şeyin-olay, nesne- tek bir kategoriye sığmamasından, yani
kategorikleştirmeyi
yıkmasından dolayı “belli bir durumu doğru biçimde
okuyamadığımız ve alternatif eylemler arasında seçim yapmadığımız zaman
hissettiğimiz keskin rahatsızlıktır.”
317
Bu bağlamda modernliğin dünyayı tanımlama ve onu verilen tanım içinde tutma
isteği müphemliği doğurduğu kadar, onu daha da sorunsallaştırdığı da aşikârdır. Bunun
yanında modernliğin, her doğurduğu müphemlik durumuyla baş etmek için giriştiği
yeniden bir adlandırma veya sınıflandırma uygulaması söz konusudur. Böylelikle
modernlik ne kadar çok tanımlama yaparsa aynı oranda da belirsizliğe neden olmuştur
diyebiliriz.
318
Söz gelimi ‘normal’lik kavramı etrafında değerlendirildiğinde modernite
için ‘normal’ insan, rasyonel düşünen, çalışan, yasalara uyan kişi diye belirlendiğinde,
bu tanımın dışarıda bıraktığı pek çok kişi anormal kavramı içine girer. Hâlbuki insan
dünyası için oluşturulacak tanımlamalar, doğa-nesne dünyası kadar değişmez bir
315
Çeğin, s.98.
316
Bauman,
Modernlik ve Müphemlik
, s.11
317
Bauman,
Modernlik ve Müphemlik
, s.9
318
Bauman,
Modernlik ve Müphemlik
, s.12
128
kesinliğe işaret etmez. Bu yüzden bir tanımın eksik kalan yanları varsa ya da o tanımı
yetersiz kılacak yeni gelişmeler doğarsa tabiatıyla belirsizlik baş gösterir.
Modernlik insanların, toplumların, kültürlerin yani yaşam alanının kendi içinde
taşıdığı anlamsal birliktelikleri/içiçelikleri, birer karşıtlık şeklinde konumlandırarak
kesin bir çizgiyle iç-dış, sınır-sınır ötesi, yerli-yabancı, yararlı-zararlı, burası-orası,
yakın-uzak ve benzeri gibi ayrılabileceğini ya da bu ayrımların yapılması gerekliliğini
varsayar.
319
Bu noktada oluşturulacak her karşıtlık, Bauman’ın deyişiyle: dikotomik
yapı, “müphemlik üretir; her düzen arayışında zorunlu olarak boy gösteren dikotomik
görüş olmasaydı, müphemlik de olmazdı.”
320
Bu ikilikler bağlamında dünyayı, yaşamı
okuma girişimi, kendi içinde tek bir doğruluğun varlığına dair modern biati gösterir, ki
bizatihi bu durum yanlıştır. Çünkü yaşam, tek biçimli ya da tek nedenli okumaları aşan
bir karmaşaya ve belirsizliğe sahiptir. İnsanoğlu yaşamı süresince bir şekilde belirsizliğe
düşer ya da sonucunu kestiremediği, dolayısıyla neyi yapması konusunda karar
veremediği, bir anla karşılaşır. Bu yüzden düzen isteği gibi müphemlik de insan
yaşamında olan bir şeydir. Birinin olduğu yerde mutlaka diğeri de vardır, ama burada
kastettiğimiz sorun kendiliğinden olan bu birliktelik değildir. Sorun, modernliğin düzeni
ve kaosu-belirsizliği tamamen rasyonel olarak ürettiği bir durum olmasıdır.
321
Modernliğin gelişiminde ön plâna çıkan doğa-fen-teknik bilimlerdeki gelişmeleri
düşündüğümüzde, aslında modern düzen arayışının-sosyal mühendisliğin- da kaynağı
olduğunu görürüz. Nitekim toplumsal alana müdahale isteği, bu alanlarda elde edilen
başarıların ışığında şekillenmektedir. Modern düşüncenin erken örneklerinden olan
ütopyalar (ki Bauman’a göre birer fanteziden, taşkın hayal gücünün atıklarından
ibarettir.), modernitenin projesine dönüşerek insana, elde ettiği teknik ve bilimsel
gelişmelerle birlikte, dünyayı denetim altına alabileceği ve böylece geleceği
belirleyebileceği düşüncesini verir.
322
Her ne kadar modern dönemle beraber insanın bu
dünyaya seküler bir anlam verme ve form biçme süreci başlamışsa da sürecin
zamanımıza yaklaşan bölümlerinde, modernliğin bu arzusu çıkmaza girmiştir. Yirminci
yüzyıl, modernliğin kaosu, belirsizliği bitirme çabalarının olumsuz sonuçlarına tanıklık
319
Gelekçi, ss.76-97.
320
Bauman,
Dostları ilə paylaş: |