N ə s I m I a d ı n a d I l ç İ L i k I n s t I t u t u



Yüklə 1,54 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə12/41
tarix08.07.2018
ölçüsü1,54 Mb.
#54554
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   41

 

 

24 



– Misafirperverlik, konukseverlik ve komşun aç iken rahat olamamak; 

– Emanet ve sadakat; 

 – Şehitlik ve gazilik mertebeleri;  

– Kutsal dinlere, çeşitli inançlara ve insan haklarına saygı; 

– Devlet, devletçilik, bağımsızlık, istiklâl; 

– Türk, Türklük, Türk Dünyası, Ulu Türkçe ve Ana dili; 

– Sabır ve tevekkül vb. 

 

Söz konusu kavramların, X–XI.  yüzyıllardan başlayarak Türkçe metnin şiirsel, folklorik ve 



yazılı tahkiyesi, çeşitli üst ve alt düzeyleriyle gerçekleştirilerek günümüze kadar süre gelmektedir 

[7.  S.744–745].  Türk  Cumhuriyetleri  millî  marşlarında  da  hem  yukarıda  belirtilen  ve  beşerî 

nitelikteki, hem de her bir bağımsız Türk Cumhuriyetinin kendine mahsus kavramlar dünyasının 

özel  metin  kurucu  işaretleriyle  seçilen  çevreleri,  genel  Türk-İslam  meta  metninde  veya  İnsan 

hakları ve özgürlüyü bağlamında birlikte yer almaktadır.  

Çağdaş  filoloji  biliminde;  sadece  dil  işaretlerinin,  onların  söylemdeki  ve  diskurdaki  tek-

rarının  metnin  uygun  semiyotik  göstergeleri  ve  metin  dilbilimsel  ifadecileri  olarak  incelenmesi, 

artık  yeterli  sayılmamaktadır.  Çünkü,  bedii  metni  özel  bir  görüngü  olarak  oluşturan,  aynı 

zamanda  belli  kavramsal  kategoriler  niteliğindeki  ve  niceliğindeki  belirtileriyle  seçilen  kendine 

mahsus  birleşik  işaretler  sistemi  veya  çeşitli  semiozisler  [12]  vardır.  «Onlar,  her  şeyden  önce, 

edebî-semiyotik mahiyetteki metin kurucu işaretler olarak incelenir» [14]. Bu ise şu demek oluyor 

ki; bir bedii  metin sadece sıradan fonemlerden, morfemlerden, deyimlerden, kelime gruplarından 

ve  cümlelerden  ibaret  değildir.  Veya  bedii  metin,  bütün  bunların  birleşmesinden  oluşan  bir  söz 

yığını ve monoton cümleler birleşimi olarak da incelenemez. Herhangi bir metin, her şeyden önce 

iletişimsel ve bilişimsel bir görüngü olarak, sadece ona mahsus olan özel semiyotik işaretlerle ku-

rulur.  Bunlar,  ifade  planına  veya  şekil  yapısına  göre  yukarıda  gösterilen  bildiğimiz  dil  işaret-

leriyle  birbirine  uygun düşmektedir.  Ancak, söz konusu  her  iki  işaret  sisteminin  metindeki  anla-

mı, işlevi ve buna uygun olarak da derindeki yapısı, herhangi bir bedii metinde birbirinden ilkesel 

olarak ayrılmaktadır. Metin, diğer dil ve konuşma birimlerinden  iletişim sürecinde taşıdığı işlev-

selliğin yanı sıra, sözlü ve yazılı olarak gerçekleşme biçimlenmelerine göre de seçilir. Normal bir 

metinde  herhangi  bir  somut  bilgi  verilir.  Diskur  ortamında  herhangi  bir  somut  bilginin  verile 

bilmesi  ve  özellikle  de  belli  bir  fikrin  ifade  olunabilmesi,  bedii  metnin  kendine  mahsus 

anlaşırlığının  ve  yazara  ait  olan  semantiğin  paralel  mevcudiyetiyle  bağlıdır.  Bedii  metin  özel-

liklerinin ifadesi ise, semiyotik nitelikteki özel metin kurucu işaretlerin özenle seçilerek kullanılmasıyla 

gerçekleşir [2. S.287].  

Peki,  işaretler  anlayışı  ne  demektir  ve  özel  metin  kurucu  işaretlerle  onların  bağlantısı  neden 

ibarettir? Dil işaretleriyle özel metin kurucu işaretlerin kullanımı, bedii metinlerde her zaman birbiriyle 

örtüşüyor mu? Burada öncelikle dil-konuşma işaretlerinin yeni dilbilim ilminin kurucusu Ferdinant de 

Saussure’ce  belirlenen  serbest  nitelikteki  oluşu  hatırlanır  [15].  Bunların  bazılarını  yukarıda 

fonemler,  morfemler,  sentaksemler,  leksemler  vb.  olarak  gösterdik.  Ancak  yol  işaretleri,  duman 

(od yanmasa, tüstü çıkmaz), ses, koku ve bunun gibi diğer işaretler de semiyosferde yer almaktadır. 

Herhangi  bir  bilim  veya  güzel  sanat  alanının  ve  bedii  edebiyatın  kendine  özgü  işaretler  sistemi 

bulunmaktadır. Semiyotikte her türlü sistemli, ardışık, anlamlı ve manalı işaretler, iletişimsel biçimlenme-

leriyle XIX. yüzyılın sonlarından itibaren gösterge bilimi niteliğinde sentaktik, semantik ve yararcı (prag-

matik) yönleriyle incelenmiştir [16. S.151–210; 17. S.37–89; 18. S.93–116]. Filolojik-lengüistik bilimde ise 



 

 

25 



söz konusu semiyotik disiplinler  ve  ya  seviyeler//bölünmeler,  ana  hatlarıyla  kısaca  olarak  aşağıdaki 

gibi tanımlanmaktadır:  

 

– sentaktik, bir semiyotik yön olarak işaretlerin konuşma zincirinde ve genellikle zamansal 

sıralanmada  gerçekleşen  ve  «birincisi  dilin  sistemini  nitelendiren  dikey  (paradigmatik),  ikincisi 

ise  onun  yapısını  oluşturan  yatay  (sentagmatik)  niteliğindeki»  [19.  S.222]  bir  ilişki  olarak 

belirlenmektedir;  

 

– semantik, eşyanın anlamı, onun işareti ve genel olarak da işaret taşıyıcılarının arasındaki 

ilişki olarak belirtilmektedir;  



 

–  pragmatik  ise  işaretle  ondan  istifade  edenlerin  arasındaki  bir  ilişki  olarak  nitelendiril-

mektedir.  Dolayısıyla,  «işaretle  insan  arasındaki  ilişkileri  inceleyen  bilimsel  disiplin  pragmatik 

terimiyle adlandırılmaktadır» [19. S.322]. Dilin pragmatik sisteminde, konuşan (adresant), dinleyen 

(adresat)  ve  onlarla  bağlı  olarak  söylenilen  veya  ifade  edilen  (Lat.  referens)  incelenmektedir. 

Çağdaş  filolojide,  gösterge  bilimnin  söz  konusu  seviyeleri  arasında  artık  yeni  türdeki  semiyotik 

ilişkiler belirlenmektedir. Söz gelimi, semantik söylem gerçekliğinin, pragmatik konuşanın düşüncesi, 

değerlendirmesi,  öngörü  ve  tespiti,  sentaktik  ise  biçimsel  bir  sonuç  alanı  olarak 

değerlendirilmektedir [20].  

 

Böylece,  sentaktik,  semantik  ve  pragmatik  yönleriyle  gerçekleşen  herhangi  bir  metnin 



kendine  özgü  bir  işaretler  dünyası  vardır.  Bütün  metinler,  şu  veya  bu  biçimde  semiyotik  işaret-

lerin  hareketleriyle  kurulmaktadır.  Bedii  metnin  özel  metin  kurucu  işaretleri  ise,  şüphesiz  ki, 

yazarın kendine veya somut olarak da onun eserine aittir. Söz konusu  işaretler, her şeyden önce, 

yazar-okur  ve  ifade  edilen  gerçekliğe  yazarın  yaklaşımı  bağlamında  algılanmaktadır.  Semiyotik 

işaretler  arasındaki  biçimsel  ve  içeriksel  bağlantıya  göre  ise  her  çeşit  metin  kurucu  işaretler 

sentaktik  özellikleriyle  de  incelenmektedir.  Bedii  metinlerin  başlıkları,  münferit  cümleler, 

nominatif  adlandırılmalı  kelimeler,  deyimler,  cümleden  büyük  birlikler,  kısaltılmış  nominatif 

adlandırmalar, arkaik sözcükler gibi özel dil//metin kurucu işaretler,  yeri geldiğinde yazarın fikir 

gerçekliğini  oluşturan  temel  olgular  niteliğinde  kullanılabilir.  Böyle  durumlarda  dil  işaretleriyle 

özel  metin  kurucu  işaretler  birbiriyle  örtüşür,  yazarı  ve  onun  bedii  metnini  dünya  edebiyatında 

başarıya  götüren  temel  unsurlardan  biri  olarak  ortaya  çıkan  da  işte  budur!  Etnik,  folklorik, 

etnografik, demografik, mitolojik, evrensel ve toplumsal mahiyetteki simgeler ve imgeler de özel 

metin  kurucu  işaretler  olarak  bedii  metinlerde  kullanılır.  Bunun  yanı  sıra,  çeşitli  paralel  edebî 

konular, süjeler (izlekler)  veya olay örgüleri, ön  varsayımlar (presupposition), uykular, duygusal 

olgular  ve  düşünceler  de  yukarıda  belirtilenler  gibi  dil-konuşma  birimlerinin  ötesinde  bedii 

metnin özel metin kurucu işaretleri olarak yazar anlatımında yer almaktadır. Dildeki yapı-anlatım 

farklılığının veya dil ve özel metin kurucu işaretlerin ifade-içerik sınırlarının bedii metinde birbi-

riyle  örtüşmesinin  millî  zihniyette  bir  özellik  ve  özgünlük  olarak  yansıdığı,  filoloji  biliminde 

incelenmektedir. Bu, çağdaş  etnik  içeriği  tarihî  kimliği  ve  gelişmeleri  ile  ele  alan  etnolengüistikte 

(Alm. Etnolinguistik,  Fr.  etnolinguistique, İng.  ethnolinguistics,  Rus.  этнoлингвиcтикa) de  çok 

önemle vurgulanmaktadır. Bu şu anlama geliyor ki, herhangi bir dil, diller ailesinde kendine özgü 

orijinal  bir  algılama  biçimine  sahiptir.  Söz  konusu  görüş,  başından  itibaren  dilbilim  tarihinde 

eşsiz  eserleriyle  ve  bilimsel  sonuçlarıyla  önemli  yer  alan  dilbilimciler  Humboldt’a  ve  Sepir-

Uorf’a  mahsustur.  Ünlü  dilbilimci  A.Vejbitskaya  ve  Moskova  semantik  dilbilimi  okulu 

temsilcileri de söz konusu görüşü içtenlikle savunmaktadırlar [21. S.19]. Bu görüşe göre herhangi 

bir  yazı-konuşma  dili,  her  şeyden  önce  kendi  dil  haritasıyla  akraba  ve  genetik  akrabalık  bağları 




Yüklə 1,54 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   41




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə