Ôlmeyi Reddeden Kral
Göğüslerim tümsekler gibi,
Butlarım inişli yokuşlu bir tarla gibi.
V ücudum ıslak toprak gibi;
Tarlalarımı sürmeye gelecek öküz nerede?
Lordum Dumuzi; benim tarlalarımı o sürecek.
Sevgilim, o bana gelecek.
Ey Efendim Dumuzi,
Benimle söyle aşkımızın şarkısını!
Kadın şarkı söylerken Eli, hamağı sallamaya ve onun içine
ritmik bir hareketle girmeye devam etti. Birkaç dakikalığına
ikisi de sessizdi. Sonra Astra hamağın içinde dönmeye başla
dı ve Eli durmak zorunda katdı.
"Sorun nedir, sevgilim?" diye sordu.
Astra ağlamaya başladı. "Vah bana!" diye haykırdı, hıçkıra
rak. "Y arubaşımda uyuyan çobanı alıp götürdüler! Kötü kalpli
olan, onu kapıp kaçırmalarını sağladı ... Benim vahşi öküzüm,
benim sevgili Dumuzi'm artık yaşamıyor!"
"Anu sana, hükmedesin diye Erek'i verdi," dedi Eli, onu
okşayarak. "Müziğinde huzur bul diye sana kendi kutsal li
rini verdi."
Astra'run ağlaması hıçkırığa dönüştü. Kıvranması ise ke
sildi. Adam onu okşamayı sürdürdü.
"Müzisyenler çalıyor," diye konuştu Astra. "Şarkıcılar ne
den sessiz?"
"Senin büyüklüğünü öven bir şarkı besteledim," dedi Eli.
önce usulca, sonra yavaş yavaş yükselen bir sesle, şarkıyı
söylemeye başladı:
56
"Şarkımı İştar'a söylüyorum, muhteşem kadına.
Ey şevketli kadın, ey görkemli olan.
Gün geçti, güneş uykuya daldı.
Zecharia Sitchin
Muhteşem kadın, keyif yatağında.
Zevk ve aşkla giyindi,
Cazibe ve dirilikle örtündü.
Gözleri ışıl ışıl, endamı çekici.
Dudaklarında tatlılık, ağzında Hayat var.
Krallığın yatağında İştar."
Astra'run yüzüne bir gülümseme yayıldı. "Beni böyle yü
celten de kim?"
"Kral, sizin hizmetkarınız," dedi Eli. "Kral, kutsal yatağını
za geldi; kutsal kucağınıza uzanmaya, hayah olabilsin diye."
"Şarkı, hoş," diye rüyadaymış gibi yanıtladı Astra.
Eli eğildi ve Astra'yı dudaklarından öptü. "Yine birlikte
yiz," dedi, "sonsuzluğa yolculuk için bir aradayız!"
Astra yatakta doğru dürüst uzanana kadar, hamağı aşağı
ya indirdi.
"Kraliçem," diye fısıldadı, "kutsal yatak hazırlandı ve te
mizlendi."
"Hiç kimse benim yatağıma geldikten sonra yaşayamaz,"
dedi Astra, sağ elini kaldırarak.
"Bu gece, o gece," dedi Eli, kadının elini kendi eline alarak.
"Kutsal Evlilik' in gecesi bu; tatlı nişanımızın gecesi."
"Benimle yalnızca kral nişanlanabilir!" dedi kadın. "Ken
dine gel, kendine gel, ölümlü adam!"
"Kral
benim,"
dedi Eli. Yatağın yanında diz çökerek, Astra' nın
ayaklarını öptü. "Kral, huzurunuzda; ayaklarınıza kapanıyor ...
Ben Erek kralı, Ninsun oğlu, Şamaş dölü Gılgamış'ım ... "
"Gılgamış, kral olan?" dedi Astra. "Gelişinin zamanlaması
iyi!" Elini uzattı. "Gel; yatağımı bal gibi tatlı kıl; bana zevk
ver!"
"Sizinle birleşmeye geldim, büyük İştar," dedi, ayakta
duran Eli. "Sonu gelmeyen gençliğin bana bağışlanması için;
ölümsüzlük için."
57
Ôlmeyi Reddeden Kral
"Tatlı Gılgamış'ım," dedi Astra, iki elini de uzatarak. "Za
manı boşa harcamayalım ... Bana hemen, şimdi gel!"
"Yaşam veren muhteşem kadın," dedi Eli. "Ayinin gerek
lerini mükemmellikle yerine getireceğim!"
Çıplak bedenini kadınınkinin üzerinde yavaşça konum
landırmaya başladı, onu öpüp okşayarak ilerlerken. "Göksel
kadın, kutsal İştar," dedi usulca, "kral kutsal yatağınıza geldi,
kutsal kucağınıza uzanmak. .. birleşmek, geriye birlikte yolcu
luk etmek için ... "
"Sessiz ol!" dedi kadın, sıkınhyla. "Sarıl bana, bana sevinç
ver, Gılgamış!"
Kadın onu kavradı ve ellerini adamın arkasında kilitledi.
Eli, bünyesinde kalan son kuvetle kadının içine girdi.
"Birleştik!" diye haykırdı adam. "Birlikte geçmişe yolcu
luk ediyoruz!"
"Benim kıymetli sevgilim," dedi Astra, inleyerek. "Doyur
beni, doyur beni ... Ahenkle, emredilen elli kereyi tamamla!"
Hamağın kısıtlayıcı halatlarından kurtulup, kafesinden
salınmış vahşi bir aslan gibi kıvrılıp kıpırdadı. Adamı öptü,
ısırdı, hrnaklanyla yırth; tüm süre boyunca, sanki en güçlü
mıknahslarla bir arada tutuluyorlarmış gibi ona sıkıca tutun
du. Coşkunluğu arthkça, Eli'ye zaman zaman Gılgamış, za
man zaman Şamaş ya da Dumuzi diye seslenerek, anlaşılmaz
sözcükler ve cümleler bağırmaya başladı.
"Oh, kraliçem," diye mırıldandı Eli, içeriye girme sıklığı
arthkça. "Birlikte Erek'e geri dönüyoruz. Yeni Yıl zamanı,
Kutsal Evlilik gecesi ... Siz bana yaşam verebilesiniz diye gök
sel yatağıruzdayız ... "
Tohumlarını kadının içine bırakh. Sonra ürperdi ve kadı
nın yanına uzanmak için döndüğünde, hareketsizdi.
Astra inledi. "Başardın," diye fısıldadı; sonra o da sessiz
liğe büründü.
58
T
amamen tükenmişliğine rağmen, uykuya daldıktan
kısa bir süre sonra huzursuz, perişan halde uyandı.
Tanrıçayı uyandırmaya çekinerek, düşüncelere da
lıp bir süre kıpırdamadan yattı. Geçmişte bu kutsal coşkun
luk gecesi onu dinginleştirmiş ve ona geçici de olsa içsel bir
huzur vermişti. Bu kez öyle olmamıştı; ancak, bunda kendi
suçu olmadığını düşünüyordu. Bir yıl daha geçmiş olmasına
karşın, istenen elli kereyi mükemmel şekilde yerine getirmişti
doğrusu!
Tanrıçanın deliksiz uyuduğundan emin olduktan sonra,
nihayet huzursuzluğunu içine atamayarak, örtülü yataktan
dışarıya kaydı. Gecenin serinliği ona çıplak olduğunu hatır
lattı. Kıyafetini buldu ve kuşağını bağlamadan üzerine geçir
di; ama gürültüsü kadını uyandırmasın diye sandaletlerini
elinde
tuttu.
Odanın girişinde duraklayıp istenmeyen seslere kulak
kabarttıysa da, her yer sessizdi. Müzisyenler ve şarkıcılar
çoktan gitmişti; katılımcı rahip ve rahibeler kendi köşelerine
çekilmişti ve ışığıyla su saatinin zamanını gösteren sonsuz
ateşin başında duran tek rahip, yerinde uyuyakalmıştı. Şenlik
Salonu'ndan çabuk ama sessiz adımlarla geçti; bazı yiyecek
ve içecek hizmetkarlarının uyumak için kalmış olabilecekleri
yemek salonlarına açılan kapısız alanların önünden geçerken,
daha da sessiz olmaya özen gösterdi.
59
Dostları ilə paylaş: |