Ölmeyi Reddeden Kral



Yüklə 0,54 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə16/80
tarix18.06.2018
ölçüsü0,54 Mb.
#49351
növüYazı
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   80

Ölmeyi Reddeden Kral 
O gece  İştar'ın gece  zevklerine  ait  çadırı  Gipar,  emirleri 
doğrultusunda Bahçe Avlusu'na, Kutsal Bölge'nin duvarın­
daki küçük bir yan geçidin yakınına inşa edildiği için min­
net duydu. Bu, seçtiği sevgililerin geliş gidişlerini kolaylaş­
tırmak için  tanrıçanın tasarladığı bir elverişlilikti;  geceden 
sağ çıkmak isteyen sevgililer,  tanrıçayı hamağında sallaya­
rak onunla ayakta ilişkiye girmek zorundaydılar. Şimdi ge­
çidin özellikle  gizli  konumu,  ana  tapınakların  platform  ve 
surlarında  duran  rahiplere  gözükmeden  oraya  ulaşmasını 
sağlayacaktı. 
Sandaletlerini giydi ve  kıyafetinin kuşağını  serinliğe kar­
şı sıkıca bağladı.  Neredeyse  dolunaya  dönüşen Ay,  ara  sıra 
geçen  bulutların  gölgelediği  gümüş  rengi  ışığıyla  Kutsal 
Bölge'yi yıkıyordu. Karanlık bir aralığı kollamak için gölgede 
bekledi,  ardından hızlıca küçük yan  geçide  gitti.  Orada nö­
bet  tutan  rahiplerin  de uyuyakaldığını  umuyordu.  Birbirini 
izleyen aydınlık ve karanlıkta, onlardan ikisini seçebiliyordu; 
oturmuş ve sırtlarını duvara dayamışlardı. Ancak onlara yak­
laştığında,  ayak  seslerini  duyup ellerinde mızraklarıyla yer­
lerinden sıçradılar. 
"Kim var orada?" diye bağırdı nöbetçi rahiplerden biri. 
"Benim, Gılgamış, kral," diye yanıtladı. 
"Kral, tanrıçanın çadırında, onunla birlikte," dedi nöbetçi­
lerden biri. Gılgamış, onlara doğru yaklaştı. 
"Göksel tanrıça bir süre yalnız uyumak istedi; ben de biraz 
temiz havaya hasret kaldım," dedi. 
Nöbetçiler  şimdi  onu  tanımıştı.  Aralarından  biri,  "Hava 
gerçekten de soğuk," dedi. 
"Şehir sakin mi; halkı uyuyor mu?" diye sordu Gılgamış, 
işaret parmağıyla geçidin ötesini göstererek. 
"Tam olarak öyle," dedi genç olan diğer nöbetçi. 
"On 
gün­
lük kaygı ve tövbenin ardından herkes bitkin." 
60 


Zecharia Sitchin 
"Yeni  Yıl  festivali  ayinleri  gerçekten  oldukça  zahmetli," 
dedi  Gılgamış,  "sıradan  insanlar  için bile  öyle;  kraldan  söz 
etmeye gerek yok." 
"Korkudan,  tanrıların  korkusundan,"  dedi  yaşlı  nöbetçi. 
"Tanrılar her yıl Akitu Tapınağı'ndan geri gelmiş olsalar da, 
bir  gün  Kutsal  Bölge'den  gidip  asla  dönmeyeceklerine  dair 
bir korku, insanların yüreğindedir her zaman." 
"O zaman Yüksek Rahip, orucu bir günden en az bir hafta­
ya çıkarır," dedi Gılgaıruş. Sesinde gizli bir alaycılık vardı. 
"Oruç tutmak ve tövbe etmek, bizi günahlarımızdan arın­
dırır," dedi yaşlı nöbetçi.  "Yılın geri kalanı, zevklerine boyun 
eğmeleri için insanlara aittir." 
"Her neyse," diye yanıtladı  Gılgamış.  Ötesindeki  sokağa 
göz  atmak  ister  gibi,  adımlarıyla  geçide  yaklaştı.  "Sokaklar 
diğer gecelerde hiç bu kadar sessiz olmuyor."  İlerleyişi,  nö­
betçilerin birbirlerine yaklaşıp geçişi bedenleriyle kapatmala­
rına neden oldu. 
"Hiç kimse güneş doğmadan Kutsal Bölge' den çıkamaz," 
dedi yaşlı olan. Mızrağı her iki eliyle kavrayarak, Gılgamış' a 
baktı. "Kral bile!" 
Gılgamış da rahibe baktı ve bakışları uzun bir süre birbir­
lerine kilitlendi. Sonra geri çekildi. 
"Yalnızca  temiz  hava  almak  için  çıktım,"  dedi.  "Bahçe 
Avlusu'nda kısa bir gezinti için ... Bu, benim Kutsal Bölge'yi, 
Efendi Şamaş'ın parlak gün ışığında değil, Efendi Sin'in hü­
küm  sürdüğü  geceleyin  görmek için  yılda bir kez  gelen tek 
şansım." 
"Majesteleri,"  dedi arkasından bir ses. "Tanrıça uyanabi­
lir." 
Gılgamış arkasına  döndü.  Soğuğa  karşı kahverengi enta­
risine  sarınmış  ve  yüzü  kukuletasının  ardına  gizlenmiş  bir 
rahip,  az ötede duvara karşı duruyordu. Onlara gizlice yak-
61 


Ölmeyi Reddeden Kral 
laşmışh;  geldiğini  ne  gören  ne  de  duyan  olmuştu.  "Çadıra 
dönmelisiniz," dedi rahip, Gılgamış' a. 
"Gipar'ın  nöbetçilerinden  biri,"  dedi  yaşlı  nöbetçi  rahip. 
"Hepsi bu kahverengi entarileri giyer." 
Gipar rahibi, kralı  çadıra yönlendirdi.  "Tanrıça uyanabi­
lir," diye yineledi. 
"Uyarı  için gerçekten iyi bir  zamanlama,"  diye yanıtladı 
Gılgamış.  Geçide  yeniden  bakh.  Mızrakları  sıkıca  tutan  iki 
nöbetçi rahip, onu hala bedenleriyle kapahyorlardı.  "Ancak, 
büyük atam Sin' in ışınlarının dokunduğu muhteşem tapınak­
lara bakhktan sonra." 
Döndü ve yeniden Gipar'ı Büyük Tapınak' tan ayıran Bah­
çe  Avlusu'nun ortasına doğtu  yürüdü. Dünyada eşi, benze­
ri olmayan,  çok  renkli  kil  işlemelerle  bezeli,  yüksek,  devasa 
sütunlarıyla İştar' a  adanmış  görkemli  yapıya  dalıp bir süre 
durdu.  Gündüzleri  muazzam  sütunlar,  iyi  gelişmeler  için 
şükretmek  üzere  İştar' a  adak  sunmaya  ya  da  kötü  olayları 
uzaklaşhrmak amacıyla tanrıçaya dua etmeye gelen inanan­
ları gölgede bırakırdı. Ancak şimdi, ortalıkta kimsecikler yok­
ken, sütunların mozaikleri ayın ışınlarını, cesaretlerinin yerini 
hareketsizliğin aldığı devler gibi yansıhyordu. 
"Majesteleri..." diye konuştu arkadan bir ses. 
Gılgamış,  bakmak  için  döndü.  Yine  Gipar' dan  gelen  ra­
hipti.  Gılgamış  ona  eliyle  uzaklaşmasını  işaret  etti.  "Henüz 
değil," dedi. 
Döndü ve bakışlarını Eanna'ya, Anu'nun birbiri üzerinde 
küçülen katmanlar halinde yükselen yapay bir platformun te­
pesine inşa edilmiş olan Evi' ne yöneltti. Yalnızca yüksekliğiy­
le değil, girişinin iki yanını süsleyen ve her biri birer çift halka 
taşıyan bir seri direkle diğer tüm katlardan ayrılan en üst kat, 
İştar'ın kişisel alanı olarak hizmet  veriyordu. Tanrıların ken­
dileri hariç kimse kesin olarak bilmese  de İştar'ın, bu çift hal-
62 


Yüklə 0,54 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə