Ölmeyi Reddeden Kral



Yüklə 0,54 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə17/80
tarix18.06.2018
ölçüsü0,54 Mb.
#49351
növüYazı
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   80

Zecharia Sitchin 
kalar aracılığıyla Nippur'da Enlil'in ve Nippur'dan bile uzak­
la  olan Sippar'da Şamaş'ın fısıldadığı sözcükleri duyabildiği 
söyleniyordu.  İştar'ın kaderini Erek'in egemen tanrıçası ola­
rak doğrulamak amaayla toplanan tanrıların direklere iliştir­
diği renkli flamalar, şimdi rüzgarda dalgalanıyordu. Her bir 
1,·ift flama, kendi tanrısının rengini taşıyordu; her bir tanrının, 
lştar'ın  egemenliğini  tanıdığının  bir  simgesiydi.  Çok karan­
lıkh ve giriş, Gılgamış'ın flamaların renklerini ayırt edebilme­
si  için  fazla  uzaktaydı;  ancak gün ışığında,  annesi  Ninsun' a 
.1it olanları ayırt edebileceğini biliyordu. 
"Ey,  annem,"  dedi  Gılgarnış  yavaşça,  sanki  dalgalanan 
flamaların arasından onu duyabilecekmiş  gibi.  "Seni boyun 
q�miş halde görmek bana ne kadar aa veriyor ... " 
"Majesteleri," dedi sertçe, arkasından bir ses;  şimdi Gipar 
rahibi, eliyle onun omzuna dokunuyordu. 
Gılgamış,  aniden ona doğru  döndü.  "Krala  hangi cüretle 
dokunursun!" dedi öfkeyle. 
"Majesteleri. Ben Niglugal'ın hizmetkarlarından biriyim," 
diye fısıldadı rahip. 
"Mabeyincimin hizmetkarlarından biri mi? Bir rahip kıya­
fetinin içinde mi?" 
"Görmeyen gözler, duymayan kulaklar," dedi rahip, başı­
nı 
hafifçe eğerek. "Kralın güvenliği için ... " 
"Fikrim  yoktu,"  dedi  Gılgamış.  Elini,  Eanna 
zigguratının 
iitesinde görülebilen büyük bir yapıya  doğru  kaldırdı.  "Bü­
yük  tanrıların  evladı  olan  annemin,  İştar'ın  anne  ve  babası 
Nannar ve  Ningal'a, büyükanne ve  babası  Enlil  ve  Ninlil'e, 
t•rkek kardeşi Şamaş' a, Erek' e ait daha önemsiz on tanrıya ve 
bir grup rahip konutuna adanmış ibadet odaları ve tapınaklar 
yığınında, İrigal'da kalmaya zorlanması yetmedi mi?" Yüzü­
nü 
rahibe döndü.  "Bütün bunlar yetmezmiş gibi, Kutsal Evli-
1 ik 
görevlerimi yerine getirmeye başladığımda, tanrıça ... " 
63 


Ölmeyi Reddeden Kral 
Cümlenin ortasında birden durdu ve havadaki eli  yanına 
düştü. 
"Efendim Gılgamış; yokluğunuzu daha fazla uzatmayın," 
dedi  rahip.  "Gün  doğarken  tanrıçanın  yanında  olmalısınız; 
yoksa ertesi gün, taçlandırılmak yerine ölürsünüz." 
"Evet, ertesi gün," dedi Gılgamış. Kutsal Bölge'nin, bir te­
penin  üzerinde  gümüşi  ışıkta  parıldayan  beyaz  bir  yapının 
bulunduğu bah köşesini işaret etti. "Orada, zamanın başlangı­
cından beri duran Beyaz Tapınak' ta, kaderimi belirleyecekler." 
Gülmeye benzer bir ses çıkardı.  "Tanrıça ve Yüksek Rahip ... " 
Rahibe döndü. "Ey sadık hizmetkar, beni onların elinden nasıl 
bir kaderin beklediğini biliyor musun?" 
"Hayır, Efendim," dedi rahip usulca. 
"Boşver," dedi Gılgamış. 
Bakışlarını yeniden yan geçide çevirdi ve birkaç dakika bo­
yunca onu ve onu koruyan nöbetçileri inceledi. Geçit şimdi ki­
litliydi ve nöbetçiler, önünde birlikte duruyordu. Gılgamış ye­
niden Anu'nun Beyaz Tapınak'ına bakh ve omuzlarını silkti. 
"En iyisi içeriye gireyim,"  dedi. 
*** 
Tam güneş doğarken İştar'ın oda  hizmetçisi  Ninsubar,  kra­
lı uyandırmak ve  dışarıya götürmek için İştar'ın yatak odası 
Gigunu'ya  girdi.  Bunu,  İştar'ın  rahatsız  olmadan  uyumaya 
devam etmesine izin vererek, nazikçe yaph. 
Odanın dışında bir grup rahip bekliyordu. Gılgamış'ı ana 
tapınağa, kutsal gece için hazırlandığı  bölümlere götürdüler. 
Onu soydular, yıkadılar ve ona beyaz bir giysi giydirdiler. 
"Sen  Göklerin  Kraliçesi'ne  vakfedildin,"  dedi  başrahip, 
eski yazıt dilinin makamıyla, "ama henüz yeniden kral olma­
dın." 
Sonra önünde ve arkasında birer rahip kafilesi eşliğinde, 
Kutsal Bölge'nin ana kapısına  doğru uygun adım yürütüldü. 
64 


Zecharia  Sitchin 
llu sırada başrahip yedi kez duyuru yaph: "Git ve geri gel, ey 
kral olması gereken yoldaş." 
Kralın  mabeyincisi  Niglugal,  saray  memurları  ve  silahlı 
ı.ahramanlardan oluşan bir heyetle Büyük Kapı' da bekliyor­
ı l  
u. 
Gılgamış,  kollarını  onunkilerle  kavuşturdu.  Niglugal'ın 
)!,Özlerinde sorulmamış bir soru vardı. 
Gılgamış gülümsedi ve yalnızca bir kelime söyledi,  "Mü­
kemmellik!" 
Niglugal'ın gözlerindeki gerginlik yok oldu.  "Kral  başar­
dı!" diye  kraliyet  heyetine  duyuru  yaph.  "Bu yıl için  karara 
bağlanan kaderler iyilikseverlikle dolu olacak!" 
O konuştuktan hemen sonra tüm grup kahkahalara ve al­
kışlara  boğuldu;  sonra  da  kralı  yeniden  sarayına  götürmek 
için kafile düzenine geçti. 
Geleneksel yol, şehre tepeden bakan yükseltilmiş bir plat­
formun üzerine yerleşmiş Kutsal Bölge' den başlayıp,  Büyük 
Kapı' dan geçerek Törenler Caddesi'nden, şehrin ünlü rıhhm­
larına komşu birçok dar sokakta gelişen ticaret ve sanayinin 
olduğu  bölümlere  iniyordu.  Sonra  daha  geniş  olan  Kraliyet 
Caddesi üzerinden şehrin kuzey bölümünde yer alan ve Kra-

iyet  Sarayı'nın  bulunduğu  Saray  Tepesi'ne  tırmanıyordu. 
Ceçmiş  yıllarda  olduğu  gibi  şehir  sakinleri,  bu  erken  saatte 
bile  öğleden  sonra  yapılacak törenleri  daha iyi izleyebilmek 
için,  Kutsal Bölge'ye erken giriş beklentisiyle Büyük Kapı' da 
toplanmaya başlamışh.  Ancak  önceki  yıllardan farklı olarak, 
Niglugal'ın da gözünden kaçmayan fakat düşüncelere dalmış 
olan Gılgamış'ın farkına varmadığı durum, kralın kapıda be­
lirdiğinde daha az selamlanmasıydı. 
"Daha kısa güzergahı kullanalım," dedi Gılgamış Niglugal' a. 
"Seninle acilen özel olarak konuşmam gerekiyor." 
"Nasıl  isterseniz,  Majesteleri,"  dedi  Niglugal  ve  gerekli 
yürüyüş emirlerini verdi. 
65 


Yüklə 0,54 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə