Ölmeyi Reddeden Kral



Yüklə 0,54 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə76/80
tarix18.06.2018
ölçüsü0,54 Mb.
#49351
növüYazı
1   ...   72   73   74   75   76   77   78   79   80

Zecharia Sitchin 
"Gerçekten de öyle," dedi Niglugal. "Acele etsek iyi olur; 
çünkü birazdan kargaşa çıkacak." 
Gılgamış,  onu  durdurmak için elini Niglugal'ın omzuna 
koydu.  "Eğer bugün  dönmemiş olsaydım,"  dedi,  "o zaman 
ne olacakh?" 
"Anneniz  ve Hanımefendi  İştar' ın, tanrıçaların arasında­
ki antlaşmaya uygun olarak bir yıl beklenmesi gerekiyordu. 
Tahta hiç kimse geçirilmedi." 
"Oğlum, Umungal?" 
"İyi; ama tahta geçmedi." 
"Hanımefendi  İştar başka birini  mi  destekliyor?  Yüksek 
Rahip Enkullab'ı mı?" 
"Enkullab,  Anu'nun  görünmez  eli  tarafından  vurularak 
öldü," dedi Niglugal. 
"Anu yüce olsun!" diye bağırdı Gılgamış. "Ne zaman oldu 
bu?" 
"Siz Eridu'yu geçip aşağı Deniz'e vardığınızda." 
"Bunun  nasıl  olduğunu  bana  anlatmalısın,"  dedi Gılga­
mış. "Yüksek Rahip kim şimdi?" 
"İştar'ın isteğiyle, en  uzun  süre hizmet  etmiş  olan rahip 
seçildi. Adı, Dinenlil. Nippur'un rahip soyundan geliyor. Ba­
bası, Nippur' da yıldız yolları akademisinin başında ve Efendi 
Enlil'in sadık bir hizmetkarı." 
"Oğlum  güvende öyleyse, değil mi? Tapınağın düşman­
lığı bitti mi?" 
"Evet; tam da öyle," diye yanıtladı Niglugal. "Şimdi acele 
etseniz iyi olur. Yıkanın ve üstünüzü değiştirin; ısrarlı kalaba­
lıklar pek yakında sarayda olacaklar." 
Adımlarını hızlandırdılar. Saraya yaklaştıkça kalabalıklar 
yoğunlaştı ve askerler, kral ile başmabeyincisi için yol açmak 
amacıyla bir yığın oluşturmak zorunda kaldılar. Saraya yak-
285 


Ölmeyi Reddeden Kral 
laştıklarında ve gözetleme kulelerinden  görülebilir oldukla­
rında  bir  askeri müfreze,  aceleyle yardunlarına  koştu.  Tüm 
bölüklerin kumandanı Kaba'nın komutasındaydılar. 
İki grup karşılaştığında adam,  "Krala selam olsun!"  diye 
bağırdı. 
Gılgamış,  onunla kahramanların yöntemiyle kollarını ke­
netledi.  "Seni görmek güzel, Kaba," dedi. 
"Tekrar hoş geldiniz, efendim," diye yanıtladı Kaba, başı-
nı eğerek. "Hepimiz özledik sizi." 
"Peki Umungal nerede?" diye sordu Gılgamış. 
"Kraliyet odalarında sizi bekliyor," dedi Kaba. "O, iyi." 
Gılgamış, kumandanla göz göze geldi. "Onu görmek için 
sabırsızlanıyorum," diye yanıt verdi.· 
*** 
Baba ve oğul kavuştuğunda uzun bir kucaklaşma yaşandı ve 
Gılgamış'ın gözlerinde yaş, boğazında bir yumru vardı. 
"Ne kadar da büyümüşsün!" dedi Gılgamış sonunda. 
"Öldüğünü söylediler," dedi Umungal, "ama buna inana­
madım ... " Yüzünü, babasının göğsüne gömdü. 
Gılgamış, oğlunun gür saçlarını  okşadı. "Sen, uğruna ya­
şanacak tek şeysin,"  dedi  usulca.  Sonra  oğlunu  geriye  itip, 
iyice bir baktı ona. 
"Büyük ve güçlü; hem de daha olgun!" dedi Gılgamış, gü­
lümseyerek. "Varis olmaya layık biri!" 
"Artık sen döndüğüne göre, gerçekten de olgunlaşacak ve 
devlet işlerini  öğrenecek zamanım  var,"  dedi Umungal,  ba­
basına bakarak. "Çok daha zayıf ve esmer tenli olsan da, aynı 
eski sensin; ama artık daha da iyisin; öyle  değil mi?" 
Gılgamış'ın aklı karıştı. 
"Büyükannem  Ninsun,  bana  sırrını  anlattı,  Baba,"  dedi 
Urnungal, gülümseyerek. "Kutsal soyunun sana verdiği hak­
la, Hayat Meyvesi'ni edinmeye gittiğini!" 
286 


Zecharia Sitchin 
"Öyle mi?"  dedi Gılgamış, elini oğlunun omzuna koya­
rak. "Ne yazık ki kaderin benim için uygun gördüğü, bu de­
ğil... Gel;  otur da anlatayım  sana."  Odada meyve ile  şarap 
vardı ve Gılgamış, gücünü toplamak için şaraptan yudum­
luyordu. 
"Gemimiz bir iblis  tarafından batırıldıktan sonra,"  diye 
oğluna  anlatmaya  koyuldu,  "yalnızca  Enkidu  ve  ben  kur­
tulduk.  Ancak  Enkidu,  Enki'nin bir yaratısı  olarak  denizin 
tuzlu suyuna dayanamadı. Gözlerimin önünde solup gitti... 
Yabanı  kendi  kendime,  yürüyerek,  annemin  bana  göster­
diği  haritayı  anımsayarak  kat  ettim.  Çektiklerimi  ve  serü­
venlerimi  sonraya  saklayacağım;  çünkü  hepsinin bir katip 
tarafından kaydedilmesini arzu ediyorum. Birçok serüvenin 
ardından,  tanrıların  bir  kayıkçısı  olan  Urşanabi'nin  yardı­
mıyla  suyu  ölüm  getiren  denizi  aştım.  Kutsal  kapılardan 
geçtim;  yasak bölgenin muhafızlarının meydan okumaları­
na direndim. Bana, bir tünelin içinden, Tufan'ın kahramanı 
Ziusudra'nın  karısıyla  birlikte  yaşadığı  vadiye  çıkan  yolu 
gösterdiler. Tüm bu sayısız yıl boyunca hayatta kalmalarını, 
dibinde Hayat Meyvesi'nin yetiştiği bir kuyuya borçluydu­
lar.  Suyunu  içtikçe  sürekli  gençleşiyorlardı. ..  Kuyuya  dal­
dım ve Hayat Bitkisi'ni kopardım; onu Erek'e getirip yeni­
den ekeyim ve gençleşeyim diye!" 
Umungal "Bu, harika bir haber!" diye bağırdı. "Benim tah­
ta çıkarılmam ile ilgili konuşmalar vardı; ama ben kral olmak 
istemediğimi söyledim ... Sen hayattayken, değil!" 
Gılgamış'ın eli titredi.  "Sırrım, bu," dedi. "Kemiklerimde 
ölüm var; günlerim sayılı ... Ve kral, sen olacaksın!" 
"Ama Hayat Meyvesi; onu aldığını söylemiştin!" 
"Bitkiyi kopardıktan ve taşları ayağımdan kestikten  son­
ra, gözlerim bulandı ve ciğerlerim patladı. Kuyunun dibinde 
birleşen iki nehrin akıntıları, beni bir girdapla kavradı.  Bilin-
287 


Ölmeyi Reddeden Kral 
cimi yitirdim ve hızlı akınhlarla, ölü bir beden gibi taşındım ... 
Uyandığımda,  kendimi  bilinmeyen  bir  denizin  kıyısında, 
hala bitkiye tutunurken buldum. Kıyı boyunca  yürüdüm ve 
ne vadiyi ne de onu çevreleyen dağları görebildim. Uzun süre 
sonra bir balıkçıyı fark ettim; bana su ve ekmek verdi.  Erek'i 
bilmiyordu; ülkemizi de. Ancak dar  denizin karşı  tarafında 
bir köy bulabileceğimi söyledi. Beni teknesiyle karşıya geçirdi 
ve gölge veren ağaçlarla serin sulan olan bir çeşmenin olduğu 
bir yer gösterdi..." 
Gılgarruş, testiden su içmeye yetecek kadar uzun bir süre 
durdu. "Zorlu sınavım su ile olmuş olsa da, bir şekilde susa­
mışhm ve  kurumuştum ... Giysilerimi  çıkarıp  onu  ve bitkiyi 
çeşmenin yanına yaydım; sonra, ferahlahcı bir yüzme için ha­
vuzuna daldım ... " 
Eli şiddetle kasıldı ve gözleri yaşlarla doldu. 
"Sonra ne oldu?" diye sordu Umungal. 
"Bir yılan ... Bir yılan, Ölümsüzlüğümü çaldı!" 
"Bir yılan mı?" 
"Bir yılan,  tüm yarahkların en iğrenci,  çeşmenin yanında 
bırakhğım  bitkinin  kokusunu  almış...  Kayaların  arasından 
geldi ve bitkiyi alıp götürdü!  Havuzdan çıkhğım sırada onu 
kayarak  giderken  gördüm.  Onu  vurmak  için  bir  taş  aldım 
ama ben nişan  alamadan  kayaların arasında kayboldu;  tüm 
çılgın arayışım, boşunaydı ... " 
"Peki ya bitki, Hayat Meyvesi?" diye haykırdı Urnungal. 
"Yılanla birlikte yok oldu ... Oturdum ve acı  acı  ağladım, 
oğlum. Gözlerimden saatlerce yaşlar boşandı.  Sesimi Utu'ya 
yükselttim; öfkemi ve acımı, Efendi Anu'ya bağırdım. Ve son­
ra güldüm de güldüm ... " 
"Güldün mü?" 
"İroniyi görmüyor musun, Umungal? Bitkiyi kuyudan ko­
pararak, sonuçlarını düşünmeyerek, Ziusudra'ya ve karısına 
288 


Yüklə 0,54 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   72   73   74   75   76   77   78   79   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə