üzerinden bu tür argümanlar verir. Ve zaman, kaplam ve yer de-
ğiştirmenin üç farklı ama yapısal olarak aynı kontinyumlar ol- ' duğunu
gösterdiğinden dolayı, şimdi için verilen argüman tüm diğer bölümlere
ayırma durumları için de geçerlidir.
Gösterilecek
: Yalın şimdi (primary now) bölünemezdir (bir an ya
da aralık, -bir olay ya da değişim için-, eğer içinde o olay ya da
değişimin meydana gelmediği bir aralık barındırmıyorsa “yalın”dır
[235b34 vd.]; örneğin, Sezar MÖ 44 yılında öldürüldü cümlesi,
öldürme olayı için bir yalın ya da anlık zaman vermez).
Argüman
(233b33 vd.): Şimdi, geçmişin sınırıdır, onun berisinde
hiçbir gelecek parçası yer almaz. Aynı zamanda geleceğin de sınırıdır,
onun ötesinde hiçbir geçmiş parçası yer almaz. Her iki sınır çakışık
olmalıdır. Eğer çakışmasalardı, yani farklı olsalardı, aralarında ya
belli bir zaman olacaktı ya da böyle bir zaman olmayacaktı. Eğer
aralarında hiç zaman yoksa, birbirlerini takip ediyorlar (succeed)
demektir; fakat birbirini takip etmek bir ayrı oluş halini varsayar (bu
konu aşağıda 21’de tartışılacak), dolayısıyla birbirini takip ediyor
olamazlar. Yok eğer aralarında belli bir zaman varsa, bu zaman
bölünebilir olmalıdır: bir kısmı geleceğe, bir kısmı geçmişe aittir -bu
durumda da ortada yalın şimdi yoktur. Sonuç: yalın şimdi bölünemez
(ve kaplamı olan bir kon- tinyumun sınırı olarak bir kaplamı da
yoktur).
Leibniz hareket ve süreklilik üzerine -Aristoteles’in bu konudaki
teorisinin kısmi, sistematik bir özetini de içeren- kısa yazısında
(Philosophische Schriften,
der. C.I. Gerhard, Berlin 1885- 1890, Cilt
4, s.228 vd., özellikle §4) bu argümanı geliştirir ve her türlü sınır,
bölme ve son bulma hallerine yaygınlaştırır. Bir AB doğrusunu ve
onun A başlangıcını alalım (Şekil 6). Doğruyu orta yerinden, C,
bölelim. CB doğru parçası A’yı içermez. O yüzden AC yalın son
değildir ve CB’yi dikkate almayabiliriz. AC’yi D noktasından ikiye
ayıralım. CD, sonu içermez; dolayısıyla AC yalın son değildir ve
DC’yi dikkate almayabiliriz -ve böyle, ne kadar küçük olursa olsun
herhangi bir aralık buluncaya kadar işleme devam edelim. Sonuç: AB
doğrusunun yalın sonu A (ya da A’dan sola doğru uzanan bir
doğrunun yalın bölümü) bölünemezdir (ayrıca krş. Euclid,
Elemanlar
i, Tanım 1 ve 3). Böylece 15’teki Varsayım 2 ve 3 sağlanmış olur.
18. Konuyu destekleyen diğer bir argüman bölüm, son ve parçaların
doğrularla aynı kategoriye ait olmadığının gösterilmesinden oluşur:
“şimdi, zaman değil onun arızi bir niteliğidir” (220a21 vd.) ve
“doğrular ya da doğrulardan türeme şeyler [örneğin noktalar] bağımsız
olarak var olan tözler değil başka bir şeyin parçaları, bölümleri ...ve
sınırlandır ... ve ancak başka bir şeyin içinde vardırlar” (1060b 10 vd.);
bununla birlikte o başka şeylere kendi başlarına var olabilecek
(1060bl7) “parçalar olarak bağlı değildirler” (220al6), o nedenle de bir
doğruyu böldüklerinde doğru üzerinde herhangi bir aralık meydana ge-
tiremezler. Zeno’nun itirazı (1001 b5 vd.; krş.14) sınırlar ve/veya alt-
bölümler ilâve etmek büyüklüğü değil sayıyı (alt-bölümlerin sayısını)
arttırır, diyerek karşılanır. Örneğin üçe aynlmış bir doğru ikiye aynlmış
bir doğrudan daha uzun değildir, fakat özellikleri farklıdır.
.4
D
c
B
Şekil 6
19. Artık Aristoteles’in süreklilik ve hareket teorisini ve-
rebilecek durumdayız. Teorinin tüm izleklerini ortaya çıkaracak
değilim, tüm boşta veya belirsiz bıraktığı noktaları (ki böyle çok az
nokta vardır) da gidermeye çalışmayacağım. Hele teoriyi katı
modern matematiksel standartlara uygun bir biçim altında sunmak
gibi bir kaygım kesinlikle olmayacak. Bir kere bu gibi genel kabul
görmüş katı bir standartlar kümesi yok -yaratıcı matematikçi,
fizikçi ve sistem kurucular her zaman farklı yollara
başvurmuşlardır. İkincisi katı standartlar; sıkı sıkıya uy-
gulandığında, çoğu kez yapılabilecek keşiflere engel olur veya
onların formüle edilmesini imkansız kılar (krş. Lakatos’un ve daha
kısmi bir düzeyde, Polya’nın görüşleri). Üçüncüsü, Aristoteles’i
modern giysiler içine sokmaya çalışmak onun başarılarını
gölgeleyecektir. Aristoteles, döneminin en önde gelen matematik
felsefecisiydi ve hem teknik sorunlar hem de bunlann nasıl parlak
formülasyonlara kavuşturulacağı konusunda derin bilgi sahibiydi.
Onu modern terimlerle sunmaya çalışmak bu ta-
rihsel bağlantıyı kopartır. Dördüncüsü, gerek onu eleştiren (örneğin
Galile; krş. 21) gerekse yineleyen (H. Weyl; krş. 25) modem düşünürler
de onunkine çok benzer bir dil kullanırlar.
20. Teori bir dizi
tanım
üzerine kuruludur (226b 18 vd.): Şeyler aynı
yalın yere sahip olduklarında
birliktedirler
(yalın için bkz. 17; yer için
krş. 6); eğer birlikte değillerse
ayrıdırlar.
Şeyler, eğer uçları birlikte ise,
temas halindedirler.
Eğer A, B ile temas halindeyse,
A ile B bitişiktir.
Eğer A ile B bitişik ve A ve B’nin uçları birse, “ya da sözcüğün ima
ettiği gibi, biribirini içeriyorsa” (227al5 vd.) A ile B
süreklilik
halindedir. Arasında,
değişime başvurularak tanımlanır (Aristoteles
fiziğinin diğer nosyonlarında olduğu gibi; krş. 262a vd.). Her değişim
zıtlan gerektirir (krş. 190b34 vd.), yani karşıtları (227a7) ve demek
oluyor ki iki uç noktasını (226b26). Sürekli bir harekette uçlardan
birisinden geçmiş ama ötekine henüz ulaşamamış her aşama uçlar
arasındadır
(uç noktalarının illaki yer olması gerekmez, ses, renk ya da
lineer bir düzenlenişe izin veren başka nitelikler de olabilir). Eğer A ve
B’nin türleri aynıysa ve A ve B arasında aynı türden bir şey yoksa A,
B’nin
takipçisidir.
Eğer A ve B arasında, A ile C, C ile C\ ..., Cn ile B
süreklilik halinde olacak şekilde, C, C\ C”, C’” ... Cn gibi kontinyumlar
varsa A ve B
lineer bir kontinyumun
parçasıdır. Bu noktadan sonra tar-
tışma tarif edilen anlamda lineer sürekli yayılımlarla (manifolds) sınırlı
tutulacaktır.
Aristoteles “arasında”yı “temas”tan sonra tanımlar, yani daha ta-
nımını vermeden sürekliliği varsaymış olur. Ben, “arasmdalık”m
(betweenness) tanımını daha önceki tanımları olay dizileriyle sınırlı
tutmak için kullanarak, sırada değişiklik yaptım. Verilen tanımlar
“sürekliliğin, birbirine temas ederek tek bir şey haline gelen şeylere ait”
(227al4 vd.) olduğunu ortaya koyuyor. Bu arada, örneğin bireysel bir
doğru gibi bir kontinyumu tek bir bireysel varlık haline sokan şeyin ne
olduğu sorusuna da bir cevap getirmiş oluyorlar (krş. 1077a21 vd.).
Fiziksel dünyada şeyler işlevsel bir birim ya da ruh sayesinde bir haline
gelirler -aksi takdirde bir değil toplama şeylerdir. Lineer kontinyumlar,
parçaları az önce tarif edilen şekilde birbirine bağlı olduğu için birlikte
ve ayrılmazdırlar.
Dostları ilə paylaş: |