21. Tanımlar mantıksal olarak şu tür imalarda bulunur:
Önerme_1_:_Lineer_sürekli_yayılımlar_içlerinde_bölünemez_şeyler_barındırmazlar.__İspat'>Önerme 1
: Lineer sürekli yayılımlar içlerinde bölünemez şeyler
barındırmazlar.
İspat
: Bölünemez şeylerin hiçbir parçası yoktur, o yüzden uçları da
yoktur ve yukarda tanımlandığı şekilde birlikte olamazlar.
Örneğin doğrular herhangi bir yerinden bölünebilir olmaları sıfatıyla,
potansiyel
olarak noktalar barındırsalar du
bilfiil
herhangi bir nokta
barındırmazlar. Ve noktalar aralıkları işaretleyen şeyler olduklarından,
doğrunun sağ yarısı ya da sol beşte ikisi gibi parçalar da bir doğrunun
içinde ancak potansiyel olarak vardır, bilfiil değil. Bir doğru, içsel tutarlığı
(coherence) bir darbe ile kesintiye uğratılmadıkça bir, bütün ve
bölünmemiştir.
Galile bu düşünce ile dalga geçer
(Two New Sciences,
Stillman Drake
çevirisinden alınmıştır, Londra 1974, s.42 vd.):
SALVÎATİ: . . . Senden bir kontinyumun sınırlan belirlenmiş (qu-
antified) parçalarının sonlu mu yoksa sonsuzca çok mu olduğunu
açıkça söylemeni istiyorum.
SİMPLİCİO: Sana hem sonsuzca çok hem de sonlu sayıdadırlar diye
cevap veririm, bölünmeden önce sonsuzca çok. ama bölündükten
sonra bilfiil sonlu [sayıdadırlar]. Çünkü parçalann, bölününceye ya da
en azından işaretleninceye kadar, ait olduklan bütünün
bilfiil
içinde
oldukları düşünülmez. Böyle bir şey olmadığı sürece parçaların
potansiyel olarak
orda olduğu söylenir.
SALVÎATİ: Demek ki, diyelim 20 karış uzunluğunda bir doğruda
yirmi eşit parçaya bölünmeden önce bilfiil birer kanşlık yirmi doğru
parçası bulunduğu söylenemez. Bölmeden önce onların sadece po-
tansiyel olarak doğrunun içinde bulunduğu söylenebilir Tamam is-
tediğin gibi olsun. Şimdi şu soruma cevap ver Doğruyu bilfiil bu tür
parçalarına ayırdığımızda onun orijinal bütünlüğünde bir artma ya da
azalma olur mu, yoksa aynı büyüklüğünü muhafaza mı eder?
SİMPLİCİO: Ne artar ne de azalır.
SALVÎATİ: Ben de aynı kanıdayım. O nedenle bir kontinyumun sı-
nırlan belirlenmiş parçalan ister bilfiil isterse potansiyel olarak orda
olsunlar, onu niceliksel olarak arttırmaz ya da eksiltmezler------
Bu küçük diyaloğun anlatmaya çalıştığı şey, büyüklük üzerinde bir
etkisi olmadığına göre potansiyel parçalar/fiili parçalar aynmının
anlamsız olduğudur. Çevirmen ve yorumcu Drake buna
katılır (s.42, Dipnot 27): “Burada Galile, miktar ya da büyüklüğü
etkilemediği sürece ayrımın matematiksel açıdan anlamsız ol- '
duğunu gösterme yoluna gidiyor”. Fakat Aristoteles’teki anlamıyla
lineer kontinyumun sadece bir kaplamı değil belli bir yapısı da vardır
-ve her bölme işlemi bu yapıyı değişikliğe uğratır (buradakine benzer
yüzeysellikte bir argümanla bir litre su ile bir litre şarap arasında
hiçbir fark olmadığı, çünkü ikisinin de aynı hacimde olduğu
söylenebilir). Galile’nin bir matematikçi olarak dile getirdiği itiraz
sorunu ortadan kaldırmıyor, çünkü Aristoteles’in derdi tam da
matematiksel şeylerin kaplam dışında bir de yapıları olduğudur; aksi
takdirde beş sayısı ile beş inç uzunluğundaki bir doğru arasında hiçbir
fark olmazdı.
Önerme 1 mantıksal olarak şu tür imalarda bulunur:
Önerme
2: Lineer sürekli yayılımlar (kısaca LSY’ler) sonsuza
kadar LSY’lere bölünebilirler ve (231b5 vd):
Önerme 3:
Bir LSY’nin hiçbir noktası diğer bir LSY’ye ait bir
noktanın takipçisi olamaz (çünkü olması demek bu iki nokta arasında
kalan doğrunun daha öte parçalarına ayrılamaz olduğunu varsaymak
anlamına gelir).
Önerme 1, 2 ve 3 günümüzdeki her yerinde kesif yayılım kav-
ramına çok benzer bir düşünceyi ifade eder. Aradaki fark, modern
kavram noktaları verili sayarken Aristoteles onları potansiyel kabul
eder ve ancak bölünerek fiili hale gelebileceklerini söyler.
22. Bölünmemiş bir hareket hiçbir parçası olmayan bireysel bir
bütündür ve tek bir hamlede tamamlanır. Aynı şey katedilen mesafe
ve hareketin tamamlanması için gereken zaman konusunda da
geçerlidir. Hareketi bölmek zamanı ve mesafeyi bölmek demektir;
mesafeyi bölmek hareketi ve zamanı bölmek demektir. Dolayısıyla
lineer kaplam ve zamanın, tıpkı hareket gibi, bir LSY olduğu şeklinde
bir faraziyede bulunabiliriz. Hareket, uzunluk ve zamanın sürekli
olduğunu veri alarak, antik dönemde kabul edilmiş ve Galile
tarafından da kullanılmış bir “daha hızlı” tanımı yapabiliriz: Daha
hızlı ya daha büyük bir mesafeyi aynı sürede ya da aynı mesafeyi
daha kısa sürede ya da daha uzun bir mesafeyi daha kısa bir sürede
kateden şeydir (232a23 vd). Aynı konudaki modern tanımdan uzun ve
çok daha hantal bir tanımdır
bu. Ama “hantallık” kasıtlıdır: mesafe ve zaman belirli ortak, soyut özelliklere
sahip olabilirler (süreklilik, bölünebilirlik) ancak, homojen büyüklükler
değillerdir (13). O yüzden ancak kendileriyle ilişkilendirilebilirler, mesafe
mesafeyle, zaman zamanla, hareket hareketle.
Şimdi iki nesne alalım biri görece hızlı diğeri görece yavaş. Herhangi bir
hareketin herhangi bir zaman süresi içinde meydana gelebileceğini (232b21
vd.) ve herhangi bir zaman süresi için hızlı ve yavaş arasında belli bir fark
olacağım (233bl9 vd) varsayarak, hızlının zamanı, yavaşın ise mesafeyi
bölümlere ayıracağı sonucuna varırız (Şekil 7 ve 8, 233a8 vd), buradan da:
Eğer uzunluk sürekli ise zaman da süreklidir ve tersi.
ARİSTOTELES'İN AÇIKLAMASI
bu daha az
zamanda yavs
daha az mesa
“mesafeyi bö
yavaş nesne
ALINAN
MESAFE
GEREKEN
ZAMAN
hızlı olan nesne aynı mesafeyi
daha az zamanda alır, “zamanı
böler.'*
O
\ / işaretli yere bu
J
kadar zamanda
vanr
Şekil 7
MODERN DİYAGRAM
zaman
yavaş
/
hızlı
hızlı
olan
zamanı
böler
mesafe
Dostları ilə paylaş: |