Paul karl feyerabend 13 Ocak 1924'te Viyana'da doğdu. Avusturya asıllı abd'li filozof. Bilimsel gelişmenin ancak yeni kuramların eskilerini yadsımasıyla sağlanabileceğini ileri



Yüklə 8,94 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə13/135
tarix24.12.2017
ölçüsü8,94 Kb.
#17198
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   135

Daha da liberal bir tepki, C, farklı alanlar (kültürler) arasında fikir ve
tutum   alışverişini   teşvik   eder,   fakat   onları   bulunulan   alanda   (kültürde)
hüküm süren yasalara tâbi kılar. Örneğin tıp alanından bazı araştırmacılar
Batı dışındaki tıbbi bilgi ve tedavi şekillerinin faydalı olduğunu teslim
ederler,   ama   ardından   da   bu   tür   şeylerin   aslında   bilimsel   araçlarla
keşfedilmiş   olduğunu   ve   onların   yardımıyla   doğrulanması   gerektiğini
eklemeyi de ihmal etmez ve başka bir bağımsız makam tanımazlar.
Son   olarak   yelpazenin   en   “soP’undaki   tepkiye   göre,  
D,  
en   temel
varsayımlarımız,, en sağlam inançlarımız ve en nihai argümanlarımız bile,
ilk bakışta su katılmadık bir deli saçması gibi görünen bir şeyle yapılacak
bir   mukayeseden   değişerek   çıkabilir   -daha   da   geliştirilebilir,   etkisini
kaybedebilir ya da tümüyle anlamsız olduğu görülebilir.
diklerini gösteriyor. Bohr tehlikenin büyüklüğünün farkındaydı ama tam da bu büyüklüğünden
dolayı daha büyük, dünya ölçekli bir politik açıklığa yol açabileceği ihtimalini de (Rhodes buna
“bombanın tamamlayıcılığı" diyor) gözden ırak tutmuyordu. Bugün birçok bilimadamı nükleer
silahlardan arınma yönünde aktif bir çaba içinde. Fakat araştırmayı yumuşama sürecinin önüne
koyan bilimadamları da var. Örneğin Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı müdürü 
(Bulletin
of the Atomic Scienticist  [Kasım 1985, s.13] içinde yeniden yayımlanmış, Kongre’ye yazdığı bir
mektupta)   atom   bombası   denemelerinin   bütünüyle   yasaklanmasına   karşr   çıkarak,   “silah
tasarım uzmanlarının, teorik düşüncelerini deneylerle test edemeyecekleri için, yürütülen silah
programını   bir   bir   terk   edeceklerine"   işaret   ediyor:   bilimadamlarınm   bu   bilim   oyununu   en
katıksız   ve   en   etkili   bir   şekilde   sürdürme   ihtiyacı,   barış   ve   hayatın   devamı   gibi   sorunları
hükümsüz kılar. Yıldız Sa- vaşları’na yapılan itirazlara da aynı şekilde, insan bilgisinin artması
gerektiği hatırlatılarak cevap verildi.  Livermore  Laboratuvarı’nda Yıldız Savaşları’yla uğraşan
özel  grup   “topluma   uyum   sağlayamamış   öfkeli,   bedbaht   parlak   gençler”den  oluşur.   "Tüm
zaman   ve   enerjilerini   bilime   ayırmışlardır.   Onun   dışında   ne   kadın   ne   de   başka   bir   şeyle
ilgilenirler.   Çok   çok   özel   (far-out)   teknik   sorunlar   üzerinde   yoğunlaşmışlardır...”  (Hugh  de
Witt'ten aktaran W. Broad, 
Star Warriors, New York 1985, s.25). Batı uygarlığı şimdi bir bütün
halinde, yeri geldiğinde etik çıkışları “safdil” ya da “bilim-dışı” çıkışlar gibi göstererek, etkinliği el
üstünde tutuyor. Bu uygarlıkla “Auschwitz ruhu” arasında birçok benzerlik var. Ancak burdan
(Ashis Nandi’nin M.N. Roy anısına 1980’de düzenlenen konferansta yaptığı gibi - kısaltılmış bir
biçimi “The Pathology of Objectivity” adıyla 
The Ecologist 1981’de yayımlandı) bu uygarlığın tüm
önemli niteliklerinin patolojik olduğu sonucuna varmayacağım. Bunun statükonun ağır topları
tarafından olur olmaz kullanılan “akıldışı” ya da “bilimsel temelden yoksun” suçlamasından
daha aydınlatıcı bir saptama olmadığı kesin, daha zekice olduğunu söylemek ise epeyce zor
görünüyor.   Batı   uygarlığı   (ve   bu   vesileyle  Auschwitz)  insan   hayatının   mümkün   birçok   dı-
şavurumlarından bir tanesidir ve yarattığı sorunları ona sövüp sayarak çözemeyiz.


A, B, C, D (ve daha başka tepkiler) insan soyunun tarihinde önemli
bir rol oynadılar; özgürlük, hoşgörü ve akılcılığın kaderi, ayrılmaz bir
şekilde,   nüfuz   sahibi   grupların   ve   bir   bütün   olarak   kültürlerin   söz
konusu   çeşitliliğe   (fikirler,   âdetler,   gelenekler,   tutumlar   arasındaki
çeşitliliğe) ve dolayısıyla Rl'e nasıl bir çözüm getirdiklerine bağlıdır.
Bu ve bir sonraki kesimde sadece  
bilim
  ve bilime dayalı gelişmeler
cephesinden   yükseltilen   iddiaları   inceleyeceğim.   “Bilim”   ile
kastettiğim   çoğu   bilimadamımn   ve   geniş   bir   bölümüyle   okumuş
yazmış   çevrelerin   anladığı   anlamda   teorik   ve   uygulamalı   doğa   ve
toplum   bilimleridir:   nesnellik   amacı   güden,   sonuçlarını   gözleme
(deneye)   ve   zorunluluk   yüklü   gerekçelere   dayandıran,   sağlam   bir
şekilde   tanımlanmış   ve   mantıksal   olarak   kabul   edilebilir   kurallar
rehberliğinde   yürütülen   bir   araştırma   olarak   bilim.   Aşağıda
göstermeye çalışacağım şey, bilim ve bilime dayalı teknolojilerin (IQ
testleri, bilimsel tıp ve tarım, işlevsel mimarlık ve benzerleri) diğer
tüm girişimleri hükümsüz kıldığı iddiasının ne değerler, ne olgular, ne
de yöntemler açısından savunulacağıdır.
Değerlerden
  söz   etmek   insanın   varmak   istediği   ya   da   varmak
gerektiğini   düşündüğü   hayat   şeklini   tanımlarken   kullandığı   biraz
dolambaçlı   bir   yoldur.   İnsanlar   hayatlarını   çok   farklı   şekillerde
düzenlerler.   Bir   kültürde   son   derece   normal   gelen   birtakım
hareketlerin   diğerinde   ayıplanıp   reddedilmesi   beklenmedik   bir   şey
değildir. Örneğin (Christina von Weizsacker’den dinlediğim yaşanmış
bir olay), bir hekim Orta Afrika’da bir kabile üyesi olan hastasının
rahatsızlığının yerini tam olarak saptamak için bir röntgen filmi almak
ister. Hasta kabul etmez, hekime bu işi başka bir yöntemle yapmasını
söyler: “benim içimde neler olup bittiği hiç kimseyi ilgilendirmez”.
Buyrun   size   bilme   ve   bilgiden   hareketle   hastayı  mümkün   en   etkili
yoldan   tedavi   etme   arzusu   ile   kişinin   vücudunun   mahremiyet   ve
bütünlüğünü koruma arzusu arasında bir anlaşmazlık. Değerler üzerine
tartışmak   bu   türden   anlaşmazlıkları   ortaya   dökmek   ve   çözmek
demektir.
Hastanın   arzusu   makul   bir   arzu   mudur?   Vücudun   bütünlük   ve
mahremiyetine değer veren ve aklıselim sahibi herkesten bu değerler
çerçevesinde davranmasını bekleyen bir topluluk için evet.
3


Yüklə 8,94 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   135




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə