Paul karl feyerabend 13 Ocak 1924'te Viyana'da doğdu. Avusturya asıllı abd'li filozof. Bilimsel gelişmenin ancak yeni kuramların eskilerini yadsımasıyla sağlanabileceğini ileri



Yüklə 8,94 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə14/135
tarix24.12.2017
ölçüsü8,94 Kb.
#17198
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   135

Fakat   bilgi   yolundan   şaşma   diyen   ve   etkinliğin   her   şeyden   üstün
görüldüğü  bir  toplulukta  hayır.  (Batı  uygarlığının  geniş  bir  bölümü  bu
tarzda   işliyor   görünüyor   -krş.   Dipnot   4.)   Etkinliğe   ve   uzmanların
yönetimine   değer   veren   ama   özel   durumlar   için   de   alan   bırakan
toplumlarda makul görülmez ama hoş karşılanır. Fakat yerleşik toplumsal
kurallar   karşısında   pervasızlaştığı   hissedildiği   anda   tüm   makuliyetini
yitirecek   ve   suçlanmaya   başlayacaktır.   Çeşitli   yaşam   tarzlarını   tek   bir
çerçevede sürmeye teşvik eden bir toplumda ise hem makuldür hem de
değil (veya toplumun temel taleplerine uygun ya da ters düşme durumunu
gösteren başka ne tür sözcükler kullanılıyorsa ondan). Bazıları bu arzuyu
kabul ve teşvik edecek, bazıları hakaretler yağdırarak onu ileri sürenlerle
alay edecektir. Kürtaj, ötenazi, genlerle oynama, suni dölleme ve farklı
kültürler   arası   (entelektüel,   politik,   ekonomik,   askeri)   alışverişler
hakkındaki tartışmalar değerlerin düşünce, tutum ve eylemlerimizi nasıl
etkilediğini   göstermektedir.   Bunlardan   birçoğu   hasım   tarafların   konu
hakkındaki   mevcut   tüm   bilgiye   ulaşmış   olmalarına,   artık   dönüp   dönüp
aynı   şeyi   tartışıyor   olmalarına   rağmen   sürüp   gider.   Burada   yaşanan
gerilim değerler arasındadır, iyi ile kötü ya da yeterli bilgi ile yetersiz
bilgi (birçok tartışma işe bu tür öğeleri de katarak iyice içinden çıkılmaz
bir hal almasına rağmen) arasında değil; ne de akıl ile akıl dişilik arasında
(değerlerin   sık   sık   akıl   çerçevesinde,   onun   bir   parçasıymış   gibi
savunulmasına rağmen).
6
Bu tür gerilimleri çözüme kavuşturmanın başlıca üç yolu vardır: güç, 
teori ve çarpışan gruplar arasında açık alışveriş.
5. Öyle anlaşılıyor ki Çin’de akupuntura ilk destek, insan vücudunu kutsal kabul ettikleri için
tecavüzkâr yöntemlerle teşhis-tedaviye ve anatomiye karşı çıkan kesimlerden gelmiştir: llza
Veith, der., 
The Yellow Emperor's Classic of Internal Medicine, Berkeley ve Los Angeles 1966, s.2 ve
devamı.  (Joseph   Needham   bu  tür   eğilimlerin   var   olmadığı   kanaatindedir.)   Canlıları   kesip
biçerek   yapılan   araştırmalar   üzerine   Batı'daki   ilk   görüşler   konusunda   krş.   C.D.  O’Malley,
Andreas VesaHus of Brussels, California Univ. Press, 1965,1. Bölüm).
6. Olgular, değerler ve akliliği biribirinden ayırmak aslında zorlama bir şey. Olgular değer
içeren usûllerle oluşturulur, değerler olguların etkisiyle değişir, akıl yürütmedeki ilkeler belli bir
dünya  düzeni varsayar (çelişkisizlik  yasası  zıtların  varlığına izin  veren saçma bir  dünyada
anlamsızdır).   Yalnız   bu   zorlamaya   tartışmayı   basitleştirmek   için   başvuruyorum.   Bu   benim
argümanımı kısıtlayan bir şey, dolayısıyla nesnel değer yanlılarınca kabul edilebilir olmalıdır.


Güciin   yolu
  basit   ve   oldukça   sık   tutular»   bir   yoldur.   Tartışma
yoktur; anlama çabası yoktur, gücü elinde bulunduran yaşam biçimi
kendi kuralını koyar ve ona ters düşen davranışı yok eder. İşgal ve
fetihler, sömürgeleştirme süreçleri, kalkındırma programları ve büyük
bir bölümüyle Batı eğitimi bunun örnekleridir.
Teorik yaklaşımda
 anlama çabasına girişilir ama bu ilgili tarafların
tümünü kapsamayan bir girişimdir. Felsefeci ve bi- limadamlarının da
içinde bulunduğu özel gruplar çatışan değerleri inceler, sistemleştirir,
çatışmanın çözümü için çeşitli yollar oluşturur -ve meseleyi halleder.
Teorik   yaklaşım   kibirlidir,   dünyadan   bihaberdir,   sığdır,   eksiktir   ve
namussuzcadır.
Kibirlidir   çünkü   yalnızca   entelektüellerin   değerli   fikirleri   bu-
lunduğunu   ve   uyumlu   bir   dünya   yolundaki   tek   engelin   kendi   saf-
larındaki   birtakım-   çekişmeler   olduğunu   peşinen   kabullenmiştir.
Örneği  Roger  Sperry   ilginç   ve   yerleşik   kanılara   meydan   okuyan
kitabında
7
 şu tür gözlemlerde bulunur: “Dünyamızın içinde bulunduğu
koşullar tüm biyosferin esenliğini de' gözeten bir değer perspektifiyle
donatılmış   küresel   ve   birleşik   bir   yaklaşımı   gerekli   kılıyor”.
Halihazırda diyor Sperry, böyle birleşik bir yaklaşımın önündeki engel
“çağdaş   kültürün   yaşadığı   bunalımdır”,   yani   “geleneksel   hümanist
insan   ve   dünya   anlayışları   ile   bilimin   değerden   yoksun,   mekanik
[insan   ve   dünya]   tasvirleri   arasındaki   derin   çelişkidir.   Çelişkinin
giderilmesi   için   Sperry   indirgemeciliğe   son   verecek,   “sürücü
koltuğuna akıl ve bilinci oturtacak” bir bilim reformu önerir. Buradan
çıkacak   dünya  görüşü   “insanoğlunun   .   .   .   birlikte   yaşamayı  ve   bir
anlam bulmayı denediği çeşitli mitolojik, sezgisel, mistik ya da dünya
ötesi referans çerçevelerinden” farklı olmayı sürdürecektir. Ve yine
“doğal   bilim   kozmozu”   ile   Batı   uygarlığının   saltanat   sahası   dışına
düşen   kültürler   arasında   “derin   bir   çelişki[ler]”   olacaktır.   Fakat   bu
çelişkiler artık “bunalım”a neden olmayacak ve bilim onları çözmek
için değişikliğe uğ- ratılmayacaktır: kısaca doğa bilimleri ve beşeri
bilimler   dışında   kalan   kültürler   adam   yerine   konmayacaktır.   Önde
gelen birçok entelektüel aynı doğrultuda düşünüyor.
8
7,
Science and Moral Priority, Westport, Conn. 1985. Alıntılar s.72, 6, 32.75.
8. Örneğin E.O.  Wilson  (a.g.e.), müesses bitimler karşısında  
u
karşı-disiptinler”in
(s.8) ortaya çıkmasıyla beliren bilgisel uyarımı memnuniyetle karşılar. Beşeri bi-


Yüklə 8,94 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   135




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə