Paul karl feyerabend 13 Ocak 1924'te Viyana'da doğdu. Avusturya asıllı abd'li filozof. Bilimsel gelişmenin ancak yeni kuramların eskilerini yadsımasıyla sağlanabileceğini ileri



Yüklə 8,94 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə15/135
tarix24.12.2017
ölçüsü8,94 Kb.
#17198
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   135

Teorik yaklaşım, ikinci olarak, dünyadan bihaberdir. Örneğin ekolojik
olarak sağlam, manevi açıdan doyurucu çeşitli hayat biçimlerinin bozulup
dağılması ve yerlerini Batı uygarlığının yapaylıklarına bırakması sonucu,
şimdi Üçüncü Dünya ülkelerinin karşı karşıya olduğu' birçok sorundan
(açlık, aşırı nüfus,  manevi bozulma)  habersizdir.
9
  Sperry’nin  bahsettiği
“farklı mitolojik, sezgisel, mistik ya da dünya ötesi referans çerçeveleri”
kuru hayal şatoları değildir; onlar ne vaat ettilerse yerine getirdiler; en
güç   ortamlarda   maddi   hayatın   devamının   ve   ihtiyaç   duyulan   manevi
doyumun   güvencesi   oldular.
10
  İlerleme   ve   uygarlık   müjdecileri   kendi
yapmadıkları   şeyleri   yıktılar,   anlamadıklarını   alaya   aldılar.   Hayatın
devamının   anahtarlarının   yalnızca   bu   baylarda   olduğunu   varsaymak
miyopluktur.
Üçüncü   olarak   şaşırabilirsiniz   ama   teorik   yaklaşım   sığdır.   Zengin,
özel bir değerin mayalanmasıyla oluşmuş düşünceler, algılar, eylemler,
tutumlar  ve jestler karmaşasını ta miniminnacık bir bebenin yüzündeki
anlık   gülümsemeye   varıncaya   kadar   yavan   ve   soyut   kavramlarla
değiştirir;   ve   bu   kuruntu   mahsûlleri   arasında   yapılacak   “akılcı”   bir
seçimin   sorunu   bir   karara   bağlamaya   yeteceğini   sanır:   “   .   .   .
teorisyenler   .   .   .   "insan   doğası"nı   tanımlamak   isteyen   birisinin   karşı
karşıya   kalacağı   derin   epis-   temolojik   sorunları   hesaba   katmıyor
görünüyorlar.   Geçmişte   ve   günümüzde   insani-toplumsal   yaşamın
olağanüstü zenginlik ve
limler   (ki   akademik   olarak   gayet   müesses   bilimlerdir)   birer   karşı-disiplin   kabul   edilirken,
akademik-olmayan fikir ve bakış açıları karşı-disiplin olarak görülmez.
9. Krş. Sunuş, Dipnot 3 ve 4’te zikredilen eserler. Bilimci olmayan kültürler ayrıca, radikal bir
yenilik sergileyen bilgilerin tehlikeleri konusunda da daha açık bir anlayışa sahip olabilirler.
Sayısız mit bize entelektüellerin ancak daha dün ve büyük bir mücadele vererek nihayet
anladıkları bir şeyi anlatır -doğduğu ortamdan koparılmış bilgi yıkıcı eğilimler taşır ve doğanın
seyri bedelsiz değiştirilemez.
10. “Yerli”   toplumlarda   her   şeyin   yolunda   olduğunu   ve   dışardan   hiçbir   yardıma   ihtiyaç
olmadığını söylemek istemiyorum. Parazitler, salgın hastalıklar, doğuştan gelen sakatlıklar bu
toplumlarda dev sorunlar olarak karşımıza çıkar; Batı tıbbı bunlardan bir kısmının etkilerini
hafifletmeyi başarmıştır (ayrıntılar için bkz. W.W. Spink, 
Infectious Diseases, Minneapolis 1978
-biraz fazla iyimser bir kitap). Tıpkı kusursuz bir insan vücudu olmadığı gibi kusursuz bir toplum
da yoktur. Ancak eleştirdiğim yazarlar işi çok ileri götürüyor. Yalnızca yardım gerekebileceğini
varsaymakla kalmıyor, Batı uygarlığı ve öz.ellikle de Batı bilimi doğrultusundaki her değişimi
peşinen kaçınılmaz bir iyiye gidiş kabul ediyorlar ki, basitçe söylersek bu doğru değildir.


karmaşıklığı   karşısında,   tıpkı   19.   yüzyılda   yapıldığı   gibi,   tüm   insan
soyunu aynı Avrupa burjuva toplumunun değişik bir şekli gibi tanımlama
yoluna   gidiyorlar”.
11
  Sığlık   bilimlere   yaklaşımları   konusunda   da
geçerlidir. Bilimsel disiplinler, okullar, yaklaşımlar ve cevaplarda tanık
olduğumuz   büyük   çeşitliliği   konu   alan   çok   az   tartışma   vardır.   Varsa
yoksa “bilim”, tek bir yol bildiği ve tek bir sesle konuştuğu söylenen
yekpare, doğa üstü bir ucube.
Dördüncü   olarak   teorik   yaklaşım   eksiktir:   yürürlüğe   koyma   sorunu
hakkında   susar.   Bu,   teorisyenlerin   konu   hakkında   hiçbir   görüşleri
olmadığı   anlamına   gelmiyor.   Tersine   son   derece   net   görüşleri   vardır.
Önerdikleri   şeylerin   er   geç   Batı   sanayi   devletleri   ve   resmi   kurumlar
tarafından kabul edileceği, oradan da ilk önce eğitime sonra da gelişme
sürecine sızacağı umudundadırlar. Tıpkı ataları sömürge memurları gibi,
düşüncelerinin iktidar gücüyle yürürlüğe sokulmasından hiç vicdan azabı
duymazlar.   Fakat   onlardan   farklı   olarak,   iktidar   gücünü   bizzat
işletmezler;   hattâ   tersine   akılcılıktan,   nesnellikten   hoşgörüden   dem
vururlar. Demem o ki sadece saygısız, dünyadan bihaber ve sığ değil,
aynı zamanda oldukça namussuz insanlardır bunlar. Neyse ki şimdi tüm
insani varoluş biçimlerine derin bir saygıyı bayrak edinerek yola çıkmış
ve “ilkel” dünya görüşlerinin ve “arkaik” kuramların içkin gücünü ortaya
çıkarmış,   bilgi   anlayışlarını   da   buna   uygun   olarak   değiştirmiş   çeşitli
bilimadamlanmız var. Onların anlayışına göre, ne araştırma özel grupların
bir ayrıcalığıdır ne de (bilimsel) bilgi insani seçkinlik göstergesi evrensel
bir   kıstas.   Bilgi   yerel   ihtiyaçları   karşılama,   yerel   sorunları   çözme
amacıyla oluşturulmuş faydalı, yerel bir şeydir; dışardan değiştirilebilir
ama ancak ilgili tüm tarafların düşüncelerini ortaya döktüğü geniş bir
müzakereden sonra. Bu bakış açısından ortodoks “bilim” tek ve yegâne
bilgi haznesi değil, diğer kurumlar arasında bir kurumdur. İnsanlar ona
danışmak; ondan gelen bilimsel teklifleri kabul etmek ve kul-
11. R.C. Lewontin, Steven Rose ve Leon J. Kamin, 
Not in our Genes,
 New York 1984,
s.245.  Yazarlar  sosyo-biyolojiyi  eleştirirler;   bireysel  kararlann  yerine   teoriyi
geçirdiğinden dolayı değil sığlığından. Ama en karmaşık bir teori bile bize ancak özgül
bir   değerler   kümesinin   geçmişte   ne   yaptığını   anlatabilir;   yeni   ve   önceden
kestirilemeyecek koşullar altında onların ne yapabileceğini öngöremez. Gelecekteki
sonuçlarını bulmak için yüzümüzü değerleri kullananlara çevirmeliyiz, yani onlardan
kendi kararlarını vermelerini istemeliyiz.


Yüklə 8,94 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   135




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə