Paul karl feyerabend 13 Ocak 1924'te Viyana'da doğdu. Avusturya asıllı abd'li filozof. Bilimsel gelişmenin ancak yeni kuramların eskilerini yadsımasıyla sağlanabileceğini ileri


yolu   tutmama   konusunda   tüm   sorumluluk   bize   aittir   ve   ,   biz   ey-



Yüklə 8,94 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə134/135
tarix24.12.2017
ölçüsü8,94 Kb.
#17198
1   ...   127   128   129   130   131   132   133   134   135

yolu   tutmama   konusunda   tüm   sorumluluk   bize   aittir   ve   ,   biz   ey-
lemlerimizin   felakete   yol   açtığını   keşfettiğimizde   hiçbir   nesnel   değer
işimize yaramayacaktır.
Öte   yandan   kendi   engizisyonculanmızı   da   unutmayalım,   şu   bi-
limadamlarımızı,   doktorlarımızı,   eğitimcilerimizi,   sosyologlarımızı,
politikacılarımızı,   “kalkınmacılarımızı”.   En   yakınımızdan   bir   örnekle
doktorlara   bakalım,   tehlikesiz,   iyi   bilinen   ve   başarılı   oldukları
söylenebilecek   alternatif   tedavi   yöntemlerini   inceleme   gereği   bile
duymadan  bizi kesip  biçiyor,  zehirliyor,  röntgen  ışınlarına tutuyorlar.
Oysa   bu   alternatif   yöntemler   denemeye   değmez   miydi   (cadıların
çocuklarını   sağ  bırakmak  denemeye   değmez  miydi)?  Elbette  değerdi.
Cevap olarak hep aynı şeyi işittik: 
aforoz edilel
 Ya da şu yıldan yıla genç
kuşakların   üzerine   salman,   öğrencilerinin   arkaplanlarmı   dikkate
almaksızın   onları   “bilgi”   ile   doldursun   diye   serbest   bırakılan
öğretmenlerimizin   yaptıklarına   bakın.   Tüm   kültürler   yok   edilmiş,
bağışıklık   sistemleri   parçalanmış   (krş.   4.   Kesim),   bilgileri
kıtlaştırılmıştır   -ve   tüm   bunlar   ilerleme   (ve   para,   kuşkusuz)   adına:
Remigius’un   ruhu,   sevgili   Margherita   von   Brentano,   hâlâ   aramızda,
ekonomide,   enerji   üretimi   ve   (kötü)   kullanımında,   dış   yardımlarda,
eğitimde;   aradaki   tek   önemli   fark   Remigius’un   insancıl   nedenlerle
davranmış olmasına karşın (küçük çocukları ebedi cehennem azabından
kurtarmak   istiyordu)   modern   ardıllarının   yalnızca   mesleki   tutarlılık
kaygısı güdüyor olmalarıdır: yani bu modemler sadece bir perspektiften
değil   insanlıktan   da   yoksunlar.   Ne   Remigius’tan   ne   de   onlardan
hoşlanıyorum -fakat bunu bana söyleten yine nesnel standartlar değil,
daha iyi bir hayat düşü.
Burada   biri   kalkıp   bu   tür   düşleri   (ki   bende   var   olduğunu   söy-
lüyorum)   nesnel   değerler   (ki   reddettiğimi   söylüyorum)   gibi   bir   dü-
şünceyle birleştirir ve sonuçta ortaya çıkan şeye vicdan derse, o zaman
bende kalkıp 
vicdanımın olmadığım
 ve iyi ki olmadığını söylerim, çünkü
dünyamızdaki   acıların   pek   çoğu,   savaşlar,   zihinlerin   ve   bedenlerin
yıkımı,   sayısız   katliam   kötü   bireylerin   değil,   kendi   kişisel   arzu   ve
heveslerini   nesnelleştirerek   gayri-   insanileştirmiş   insanların   yol   açtığı
şeylerdir.


Aklıma   gelmişken,   o   tuhaf   feveranı   içinde  Agassi’nin   dikkat   etmiş
göründüğü tek şey bu. Agassi gerçeği söyleyeceğim diyor. Kendi adına
iyi hoş ama bizim içimize pek su serpmiyor. Çünkü epey önce onun
bilimsel eserine yöneltilen eleştirilerin gösterdiği gibi,  Agassi  gerçeği
söylemeye   çalışırken   bile   pek   ne   dediğini   bilmez   (örnek:   Rosen’in
Kopernik   bibliyografyasında   882.   madde,  
The  
Copernican  
Treatises,
New York  1971). Yazısı da bu izlenimi doğruluyor. Alman ordusuna
gönüllü yazıldığımı söylüyor -oysa mecburi askere alınmıştım. İkinci
Dünya   Savaşı’nın   siyasi   ve   askeri   veçhelerini   unutmaya   çalıştığımı
söylüyor   -bunlara   dikkat   bile   etmedim;   on   sekiz   yaşında   bir   kitap
kurduydum,   bir  
mensch  
değil.  Popper’i   ilahlaştırdığımı   söylüyor.
İnsanları   ilah-   laştırmaktan,   taparcasına   sevmekten   hoşlandığım   son
derece   doğru,   birisine   hürmet   duyabilmek,   sözgelişi   bir   kadına
hayranlık   duyabilmek   hoşuma   gider   -fakat  Popper  ilahlarla   aynı
hamurdan   yoğruimamıştır.  Agassi  bana   Popper’in   müridi   diyor.   Bir
açıdan doğru, bir açıdan tamamıyla yanlış. Popper’in derslerine devam
ettim,   seminerlerini   izledim,   zaman   zaman   kendisini   ziyaret   ettim,
kendisiyle   konuştum,   doğru.   Fakat   tüm   bunları   serbestçe,   kendi
isteğimle değil Popper benim denetçi hocam olduğu için yaptım: British
Council’in bana para vermek için koyduğu şart onunla çalışmamdı. Bu
iş için ben Popper’i değil Wittgenstein’i seçmiştim ve Wittgenstein  da
kabul   etmişti.   Fakat   o   öldü   ve   listemdeki   ikinci   aday   da  Popper’di.
Agassi  bir   de   onun   kaç   kere   bana,   dizleri   üstüne   çöküp,  
reservatio
mentalis'
  imi   bir   yana   bırakarak   kendimi   bütünüyle   Popper’in
“felsefesi”ne   adamamı   ve   özellikle   de   yazılarımın   her   sayfasında
Popper’e dipnotlar düşmem için yalvar yakar olduğunu hatırlamaz mı?
Tamam,   bunlardan   İkincisini   yaptım   -ben   iyi   bir   adamım   ve
yaşamlarının   tek   amacı   kendi   isimlerini   basılı   halde   görmekmiş   gibi
davranan   bi-   rilerine   yardımcı   olmak   isterim-   fakat   birincisini   hayır:
Agassi’nin   bahsettiği   yılın   sonunda   (1953)  Popper  benden   asistanı
olmamı istedi; kabul etmedim, hiç param yoktu ve bir gün birinde bir
gün diğerinde, durumu daha iyi olan arkadaşlarımdan geçiniyordum.
Agassi,  anlaşıldığı   kadarıyla   Popperci   Kilise’de   hayatı   daha
dayanılır   kılmak   için   gerekmiş   birtakım   söylentiler   de   icat   ediyor:
Popper’in ağzından verdiği bir alıntıya göre, ben bir gün göz-


yaşlan   içinde   İkinci   Dünya   Savaşı’na   katılmış   olmaktan   pişmanlık
duyduğumu   söylemişim.   Çok   mümkündür,   duygusal   bir   insanım   ve
hayatımda  birçok aptalca şey yaptım -fakat bu dediğini sanmıyorum:
Özel   sorunlarımı   asla   yabancılara   açmam   ve   onu   da   geçtik,   zorunlu
askerlikten   kaçma   konusunda   aklımı   yeterince   kullanamamam   hariç
bunda   üzülecek   bir   yan   da   göremiyorum.   Gözyaşları   büyük   bir
ihtimalle, Üstadı ziyaretlerim sırasında tamamıyla kendiliğinden çöken
iç sıkıntısındandı. Agas- si’nin denemesi gibi göz yaşartıcı bir müsvedde
parçasının   bile  Alexander   von  Humboldt’un   saygın   ve   şerefli   adını
taşıyan bir burs yardımıyla yazılabildiği Almanya’daki akademisyenlik
standartlarında yaşanan bozulmanın hazin bir işareti.
Agassi’nin gerçeğe  bir parça  yaklaşma   belirtisi  gösterdiği tek  yer
var, ahlâki konulardaki tartışmamızla ilgili bir nokta bu. Tartışmayı iyi
hatırlıyorum.  Agassi  beni taraf olmaya zorlamıştı, yani ahlâki aryalar
çekmeye. Kendimi çok rahatsız hissetmiştim. Bir yandan konu bana son
derece   ahmakça   görünüyordu   -ben   kendi   aryamı   söylerim,   Nazi
kendininkini -ne olur ki? Bir yandan da  Agassi’nin ve onun öncesi ve
sonrasındaki   birçok   sokak   şarkıcısının,   yüzleri   kızarmadan   insanları
anlamsız   tepkiler   vermeye   (ya   da   tepkileri   bir   “anlam”   kazanacak
şekilde   beyinlerini   yıkamaya)   zorlamakta   kullandıkları  Auschwitz’in
zihnimi felç eden baskısını duyuyordum. Neyse, aynı konuda bugün ne
söylüyorum?
Auschwitz’in halen aramızda sağlık ve afiyetle semiren bir tutumun
en   uç   tezahürü   olduğunu   söyüyorum.   Bu   tutum   kendini   bugün
endüstriyel   demokrasilerde   azınlıklara   reva   görülen   durumda;   çoğu
örnekte, harikulade genç insanları öğretmenlerinin  renksiz ve kendini
beğenmiş   bir   kopyası   haline   çevirmeye   dayanan   eğitim   sürecinde
-insancıl bir bakış açısı kazandırmayı amaçlayan eğitim biçimleri dahil-
gösteriyor; nükleer tehditte, ölüm silahlarının miktar ve kapasite olarak
durmadan   büyüyüşünde;   birtakım   sözüm   ona   yurtseverlerin   Yahudi
katliamlarına   rahmet   okutacak   bir   savaşı   başlatmak   için   yerinde
duramayışmda dışavuruyor. Doğanın ve “ilkel” kültürlerin katledilişinde
(o hayatlarında buldukları anlamdan yoksun bırakılan insanlar üzerine
bir   kere   bile   düşünmeden);   entelektüellerimizin   muazzam   kibirinde,
insanlığın neye ih-


Yüklə 8,94 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   127   128   129   130   131   132   133   134   135




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə