Prof Dr Taha Ünal 2012



Yüklə 401 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə4/16
tarix01.06.2018
ölçüsü401 Kb.
#46904
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   16

 

     Lenfositler: T ve B lenfositleri de iltihap alanına monositlerin toplanmasına benzer bir şekilde 



göç eder. Lenfositler nonimmün iltihapta (enfarktüs ve doku travmaları) olduğu gibi, herhangi bir 

immün reaksiyonda (enfeksiyon) da harekete geçerler. Kronik iltihapta T lenfositleriyle makrofaj- 

lar arasında karşılıklı bir ilişki vardır. Aktive olmuş T lenfosit ve makrofajlar birbirlerine etki ede- 

rek,  her  iki  hücrenin  de  iltihap  medyatörleri  açığa  çıkarmalarına  neden  olur.  Lenfositler,  antijen 

sunan hücreler tarafından (özellikle makrofajlar ve dendritik hücreler) aktive edilebilir. Aktif len-

fositler bu sefer, bir dizi kimyasal medyatör salgılar. Bunlar sitokinlerdir ve makrofajların başlıca 

stimülatörüdür.  Bu  sefer,  aktive  olmuş  makrofajlar  IL-1  ve  TNF  içeren  sitokinler  açığa  çıkarır. 

Bunlar da lenfositleri aktive eder. En son sonuç, antijen yok edilinceye kadar, iltihabi odakta mak-

rofajlar ve T hücreleri devamlı bir şekilde birbirlerini karşılıklı stimüle eder. 

      


Plasma  Hücreleri:  B  hücre  aktivasyonunun  en  son  farklılaşma  ürünüdür  ve  B  lenfositleri, 

plasma hücrelerinin prekürsörleridir (öncü). Plasmasitler antikorların primer kaynağıdır. Antikor- 

lar  immunoglobulin  denilen  gammaglobulinlerdir.  Plasmasitler  iltihabi  bölgede  antijenlere  veya 

bazen  değişen  doku  komponentlerine  karşı  direkt  antikor  üretir.  Bir  grup  B  hücresi,  plasmasit’e 

transforme olurken, diğer bir grup ise orijinal benzerliklerini koruyan yeni tipte ve çok sayıda B 

lenfositleri olusturur. 



     Eosinofiller: Karakteristik olarak parazitik enfeksiyon odakları çevresinde veya IgE ile oluştu- 

rulan immun reaksiyonlarda bulunur. IgE, tipik olarak allerjilerle ilişkilidir. 

     Mast Hücreleri: Yapı ve fonksiyon olarak bazofillere benzer. Histamin kaynağıdır. Bazofiller 

periferal  kanda bulunur,  mast hücreleri  bağ dokusu hücreleridir ve küçük damarların çevresinde 

bulunur. 

     Fibroblastlar: Kollagen molekülleri üretir ve fibrozisden (skarlaşma) sorumludur. Fibroblast-

ların kemotaktik işleminden sorumlu faktörler fibrin, fibronektin, bazı sitokinler ve doğal kollagen 

I ve V dir. IL-1, fibroblastları proliferasyon ve kollagen üretmeleri için, stimüle eder. 

 

 



      

AKUT ve KRONİK İLTİHAPDAKİ ÖZEL TİPLER  

 

     İltihabi  yanıtın  şiddeti;  iltihabı  meydana  getiren  spesifik  etken  ve  etkilenen  dokunun  özelliği, 

bütün  bunların  hepsi,  akut  ve  kronik  iltihabın  temel  morfolojik  görünümlerinde  değişikliklikler 

meydana getirebilir. Böyle görünümlerin klinik örneklerine çok sık rastlarız. Akut iltihap tipleri şu 

şekilde sıralanır. 

     Seröz İltihap: Kan serumundan veya periton, plevra ve perikard kavitelerini döşeyen mezotel 

hücrelerinin sekresyonlarıyla oluşan ince yapıda bir sıvının oluşumuyla karakterlidir. Deride yanık 

sonrası oluşan kesecikler (bül) ve viral enfeksiyonlar (vezikül) derinin epidermisi altında sıvı top- 

lanmasına güzel örneklerdir. 

     Fibrinöz İltihap: Vasküler geçirgenliğin fazlaca artması sonucu, büyük moleküllü plasma pro-

teinlerinin özellikle fibrinojenin (ve albumin) damar dışına bol miktarda sızması ve fibrin kümele-

rinin çökelmesi ile karakterlidir. Plevral kavite ve perikardiyal kese gibi, vücut boşluklarının ka-

rakteristik iltihabıdır. Histolojik olarak fibrin; eosinofilik ince ipliksi ağ şeklinde veya amorfös bir 

koagulum (pıhtı) gibi görülür. Fibrinöz eksuda, fibrinolizis ile ve diğer depriler de makrofajlarca 

giderilebilir; normal doku yapısı yeniden eski halini alır. Buna “rezolüsyon” denir. Eğer oluşan bu 

fibrin giderilemezse, fibroblast ve kapiller tomurcuklarının fibrin kitlesi içine doğru, gelişmesiyle 

vaskülerize bağ dokusuna dönüşür. Bu olaya “eksudanın organizasyonu” adı verilir. Zamanla da- 

mar dokusu azalır, skar oluşur. Bu durum, organ fonksiyonlarına zarar verir. Bunun örneğine daha 

çok  perikardda  rastlarız,  “fibrinöz  kardit”  denir.  Fibrinöz  iltihap  perikardın  kalınlaşmasına  ve 

myokard’a yapışmasına neden olur. Bu da kalbin hareketlerini ve görev yapmasını engeller. 




 

     Süpüratif (Pürülan) İltihap: Bu tip iltihap, çok fazla miktarda nötrofil, nekrotik hücreler ve 



ödem sıvısından oluşan, pürülan eksudanın (püy, cerahat, irin) oluşmasıyla karakterizedir. Süpüra- 

tif; “cerahat oluşmasına neden olan” anlamındadır. Özellikle stafilokok gibi, belli bazı mikroorga- 

nizmalar bu lokalize süpürasyonun nedenidir ve bu nedenle bu tür m.organizmalar, pyojenik (irin 

oluşturan)  bakteriler  olarak  adlandırılır.  Lökosit  kümesi  doku  içinde  diffüz  veya  lokal  birikim 

şeklinde bulunur. İrinli iltihap, eğer diffüz bir şekilde doku içine yayılmışsa “flegmon” adı verilir. 

Flegmon, iltihapsal tümör anlamındadır ve absede olduğu gibi, flegmonda doku erimesi yoktur.  

     Lokalize  süpüratif  iltihaba  örnek  “abse”  verilebilir.  Abse,  doku  içinde  süpürasyonun  (cerahat 

oluşması)  neden  olduğu  lokalize  püy  toplanmasına  denir.  Pyojenik  bakterilerin  doku  içine  derin 

şekilde  yerleşmesiyle  oluşur.  Nötrofillerin  fokal  birikimiyle  abse  oluşumu  başlar.  Nötrofillerin 

devamlı birikimi pürülan eksudanın oluşmasına neden olur. Nötrofillerin ve çevre doku hücreleri- 

nin,  her ikisinin beraber ölümüyle ortaya  çıkan  “likefaktif nekroz”, bir boşluk (kavite) meydana 

getirir. Lokalize ve sınırlı bir alanda irin birikimi, absenin asıl özelliğidir. Püy, canlı lökositler, ölü 

lökositler,  nekrotik  çevre  doku  hücre  ve  artıklarında  oluşan,  proteinden  zengin  iltihabi  eksudayı 

belirtir. Bu nekrotik fokusun çevresinde canlı lökositlerden oluşan bir bölge vardır. Bunun hemen 

dışında  dilate  damarlardan  oluşmuş  bir  kuşak  ve  en  dışta  bunları  tamamen  çevreleyen,  saran  ve 

abseyi sınırlama vazifesi gören fibroblastik proliferasyon görülür.   

     Ülserasyon:  Deri,  ağız  mukozası,  gastrik  epitel  barsak  mukozası  ve  idrar  torbası  epiteli  gibi, 

epitelyal yüzeylerin iltihap (akut veya kronik iltihap) nedeniyle nekrotik olması ve yüzeyden dö-

külmesi ile karakterli bir iltihap türüdür. Epitelyal yüzeylerin toksik veya travmatik zedelenmeleri 

sonucu da ortaya çıkabilir. Mide ve duodenumdaki “peptik ülserler” örnek verilebilir. Ağız muko-

zasındaki protez vuruğu sonucu ortaya çıkan, travmatik ülserler ile aftös ülserler de sık rastlanılan 

örneklerdir. Ayrıca vasküler bozuklukları olan kişilerde (örn. diyabetliler) alt ekstremitelerde orta- 

ya çıkan ülserler, diğer bir örnektir. Akut evrede (dönemde) yoğun lökosit infiltrasyonu ve defek- 

tin kenarında vasküler dilatasyon vardır. Olayın kronikleşmesiyle, hücrelerden lenfosit, makrofaj 

ve plasmosit birikimi dikkati çeker ve ülserin kenar ve tabanında fibroblastik proliferasyon, skar-

laşma gelişir.  



     Granulomatöz İltihap: 

     Bazı  ajanların  neden  olduğu  ve  “granulomatöz  iltihap”  diye,  adlandırılan  farklı  görünümde  

kronik bir iltihap türüdür. Kronik iltihapta özel bir tiptir. Tüberküloz hastalığı, granülomatöz ilti-

habın  en  tipik  örneğidir.  Sifiliz,  lepra,  silikozis  ve  bazı  mikotik  (fungal)  enfeksiyonlar  bu  grup 

içindedir. Bunlar enfeksiyöz granulomlar olarak sınıflanır. Bunlar dışında yabancı cisimlere karşı 

bir reaksiyon şeklinde oluşan, yabancı cisim granulomları da vardır. Bunların oluşturduğu iltihabi 

dokulara, “yabancı cisim granulasyon dokusu” adı verilir. Bu granulomlar, istenmeyen materyali 

(yabancı  materyal)  fagosite  etmiş  makrofaj  topluluğu  ve  bol  miktarda  dev  hücreleri  bulundurur. 

Yabancı  materyal;  (1)bitkisel  materyal,  sellüloz  gibi,  bitkilerin  katı  kısmını  oluşturan  madde, 

(2)sentetik materyal cerrahi sütürlerde kullanılan ipek- naylon ve (3)partiküler materyal silika 

olarak  adlandırılan  cam, toprak, metal parçacıkları ile pudra olarak  gruplanabilir. Hatta derideki 

kıl, keratin, kolesterol (kolestirin) kristalleri ve sökestir bile, yabancı madde gibi reaksiyon verebi-

lir. Fibroblastlar, lenfositler ve plasma hücreler (tüberkülozda  görülmez)  granulomlarda  görülür. 

Granulomatöz iltihabın tanısı, karakteristik hücrelerin (makrofaj) varlığında konur.  

      Tuberkülozdaki  granulomatöz  iltihabın  spesifik  yapısını  oluşturan  granulomlar,  “epiteloid 

hücreler” olarak adlandırılan modifiye olmuş (spesialize) makrofaj kümelerinden oluşmuştur. Bu 

kümeler,  kuşak  şeklinde  yapı  oluşturan  fibroblastlar  ve  T-  lenfosit  hücre  topluluğuyla  çevrelen-

miştir ve bu T- hücrelerinin salgıladığı sitokinler, kalıcı aktif makrofaj proliferasyonu ve kümelen- 

mesinin nedenidir. Modifiye makrofajlar soluk pembe geniş sitoplazmalı skuamoz epitele benzer 

hücrelerdir. Bu hücreler prolifere olarak, yan-yana gelip yoğun bir dizilim yapar ve epitele benzer 




Yüklə 401 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   16




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə