Prof Dr Taha Ünal 2012



Yüklə 401 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə5/16
tarix01.06.2018
ölçüsü401 Kb.
#46904
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   16

 

bir yapı gösterir. Bu nedenle, epitele benzer (epiteloid) olarak adlandırılır. Bu granulomanın diğer 



özelliği, Langhans dev hücreleri ve yabancı cisim dev hücrelerinin bulunmasıdır. Bunlar epiteloid 

hücrelerin  birleşmesi,  kaynaşması  veya  çok  nadiren  de  internal  nükleer  bölünme  ile  oluşabilir. 

Tüberküloz  hastalığındaki  granulom’a,  tüberkül  adı  verilir.  Bir  tüberkülde,  tüberkül  basili  gibi, 

belli bazı mikroorganizmalara karşı oluşan hipoksi ve serbest radikal zedelenmesi, merkezde bir 

nekroz alanı oluşturur. Buna kazeöz nekroz denir.  

 

     İLTİHABIN SİSTEMİK ETKİLERİ   

     Şiddetli  boğaz  ağrısı  veya  solunum  yolu  enfeksiyonundan  yakınan  her  bireyin  kişisel  deneyi- 

miyle öğrendiği iltihabın sistemik belirtileri vardır. Çok sık görebildiğimiz bir örnek olarak strep-

tokokal tonsillit veya farenjit, ateş yanında boğaz ağrısı, halsizlik ve iştah kaybı şeklinde sistemik 

bulgular gösterir. IL-1 (interlökin-1), IL-6  ve TNF (tümör nekroz faktör) gibi, sitokinler akut faz 

reaksiyonlar için, çok önemli medyatörlerdir ve bunlar iltihap yanısıra immun ve toksik zedelen-

melere karşı oluşan yanıtlarda da, lökosit ve makrofajlarca salgılanır. IL-6, (hepatosit stimüle eden 

faktör) karaciğerde protein sentezini arttırır. 

      Ateş, iltihabın en belirgin sistemik belirtilerinden birisidir. Savunma mekanizması olarak orta- 

ya çıkar. Özellikle mikroorganizmaların kanda yayılımıyla birlikte bulunur. Bakteriyemi genellik- 

le ateşe neden olur. Ilımlı yüksek ateşin pekçok mikroorganizmayı öldürmesi nedeniyle, organiz- 

maya yararı vardır; fakat vücut, yüksek ateşi uzun zaman tolere edemez, öldürücü olabilir. Çoğun- 

lukla ateşli hastalıklarda şiddetli titreme nöbetleri görülmektedir. Beyaz kan hücreleri (lökositler) 

ve patojenik mikroorganizmalar, pirojenler (ateş oluşturan) olarak bilinir. Vücut ısısının 37

C dan 



yüksek  olması,  “ateş”  olarak  yorumlanır.  Ateş  patogenezinde  rol  alan  sitokinler;  IL-1,  IL-6  ve 

TNF dür. Bu sitokinler, direkt etki ile ve ayrıca prostaglandin yapımını arttırarak, hipotalamusun 

termoregülatör  merkezini  uyararak  ateş  yükselmesine  neden  olur.  Prostaglandinler  sempatik 

sinirleri uyararak da, derideki damarlarda daralma nedeniyle, ısı dağılımının azalması sonucunda 

ateş meydana gelir.    

     Ağrı’nın açıklanmasına gelince, eksudasyonun duyu sinir uçlarına bası yapması şeklinde basit 

olarak düşünülebilir. Her ne kadar bu açıklama geçerli ise de, iltihabi ağrının diğer önemli nedeni 

de  akut  iltihapta  salınan-açığa  çıkan,  prostaglandin  ve  bradikinin  gibi,  kimyasal  medyatörlerdir. 

İltihaplı  bölgede  toplanan  eksuda,  duyu  sinir  uçlarında  basınç  yaratır.  Tırnak  yatağı  ve  dental 

pulpa gibi, çevresi kapalı bölgelerde sinir uçlarına olan basınç etkisi, dokularda olduğundan çok 

daha fazladır. 

     Lökositozis (nötrofili), iltihabi reaksiyonlarda, özellikle bakteriyel enfeksiyonların neden oldu- 

ğu iltihaplarda olağan bir bulgudur. Dolaşımdaki lökosit sayısının artışını belirtir. Normalde kanda 

8000-10000  olan  lökosit  sayısı  1mm

3

  de  15000  veya  20000  hücreye  tırmanır.  Bazen  olağan  dışı 



durumlarda lökosit sayısı 40000-100000 gibi, çok  yüksek seviyelere çıkabilir. Bu tür  yükselme- 

lere, lösemilerde karşılaşılan değerlere yaklaşıldığından “lökemoid reaksiyon” olarak adlandırılır. 

Lökositozis  başlangıçta  kemik  iliğinden  postmitotik  rezerv  havuzdan  (IL-1  ve  TNF  nin  sebep 

olduğu) hücrelerin hızlanmış çıkışıyla meydana gelir. Ayrıca bir grup hastalıkta bronşiyal astım, 

saman nezesi gibi, allerjik iltihabi reaksiyonlarda ve parazitik enfeksiyonlarda eosinofili sayısında 

artım vardır (eosinofili). Bunun ötesinde belli bazı sistemik hastalıklarda, dolaşımdaki kanda löko- 

sit sayısı düşer. Tifoda, virusların neden olduğu enfeksiyonlarda, riketsiyal ve protozoal enfeksi- 

yonlarda “lökopeni” görülür. Lökopeni aynı zamanda, ileri safhada kanser ve tüberküloz hastala- 

rında görülür. Bakteriyel enfeksiyonlar genelde lökositozis’e neden olur; fakat enfeksiyöz mono- 

nükleozis, boğmaca, kabakulak ve kızamık gibi, virütik hastalıklarda “lenfositozis” görülür.  

 

 



 

10 


 

 

     İltihapta Lenfatikler ve Lenf Düğümleri 



     İnsan  vücudunda  kan  damarları  dışında  endotel  ile  döşeli  ince  kanallardan  oluşan  bir  sistem 

daha vardır. Buna “lenfatik vasküler sistem” denir. Bu lenf damar sistemi, hücre dışı sıvının top-

lanması  ve  yeniden  kan  damarlarına  verilmesinde  yardımcı  olur.  Toplanan  ve  taşınan  bu  sıvıya 

“lenf  sıvısı”  adı  verilir.  Lenf  akımı  kan  akımının  tersine,  yalnızca  kalbe  doğru  olmak  üzere  tek 

yönde hareket eder. Lenfatik kapillerler çeşitli dokularda ince ve kör uçlu damarlar şeklinde baş- 

lar.  Bunlar  yalnız  tek  tabaka  endotelyumdan  ve  bazal  laminadan  oluşmuştur.  Lenf  damarları  ile 

venös kan akımı arasında direkt bağlantılar vardır. Başlıca bağlantı torasik kanal ve sağ lenfatik 

kanal ile vena subclaviaya geçerek vena cava süperior’dan genel dolaşıma katılır. Genelde inanılır 

ki, bu başlıca bağlantıdır; fakat tek bağlantı değildir. Lenf damarları; beyin, kıkırdak ve kemik iliği 

gibi, organlar dışında vücudun her tarafında bulunur.  

     Lenf  yollarına  giren  bakteriler,  en  yakın  lenf  düğümüne  gelir  ve  burada  destrüksiyona  uğrar. 

Enfeksiyonun neden olduğu lenf nodüllerindeki iltihap, ağrılı bir şişme ile karakterizedir ve lenfa- 



denitis  adı  verilir. Kan akımı  artışı, makrofaj  ve lenfosit aktivasyonu ile hücre sayılarında artma 

sonucu lenf düğümü şişer. Lenfadenopati, herhangi bir nedenle (iltihap/tümör) büyümüş ve palpe 

edilebilen lenf nodüllerine verilen genel bir addır. Yüzeyel lenf düğümleri etkilenmiş ise, bunlar 

dokunma ile kolaylıkla hissedilebilir (palpe edilebilir). Lezyonlu dişlerin bulunduğu bölgede, çene 

altı  lenf düğümlerinin iltihap nedeniyle şiştiği  bilinir.  Lenf düğümlerindeki  bu büyüme, hem  bir 

kitle şeklinde ele gelmesi, hem de hassas olması ile dikkati çeker. Lenf düğümleri, enfeksiyonlara 

karşı sağlam bir barajdır. Fagositoz nedeni ile koruyucu bir fonksiyonu vardır. Lenf düğümündeki 

bu  savunma  hattı  çoğu  zaman,  enfeksiyona  karşı  başarılı  olmaktadır.  Gerçi  bazı  durumlarda,  bu 

hat  aşılır  ve  enfeksiyon  elemanları  büyük  lenf  yollarına,  oradan  da  kan  damarlarına  yayılır  ve 

bakteriyemi ile sonuçlanabilir. Enfeksiyonun  yalnızca lenf yollarına lokalize olanları,  lenfanjitis 

olarak adlandırılır. Lenf yolları ayrıca, malign tümörlerin özellikle karsinomaların metastaz yolla-

rıdır.  Palpe  edilebilen  ve  ağrısız  lenf  nodülü  büyümelerinde,  lenfoid  dokunun  malign  tümörleri 

yönünden uyanık olmak gerekir. 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

 



Yüklə 401 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   16




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə