S e t a 1 y ı l l ı ğ ı



Yüklə 5,84 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə13/256
tarix18.06.2018
ölçüsü5,84 Mb.
#49335
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   256

37

e s k i   t ü r k i y e - y e n i   t ü r k i y e   i k i l i ğ i

Savaş döneminin bitmesiyle, ilişkinin toplum 

ve siyaset tarafının pozisyonu güçlenince, uz-

laşma formülünü bu yeni durumu dikkate ala-

rak revize etmek gerekiyordu. İlişkinin devlet 

ve bürokrasi tarafı, merkez sağı güçlendirerek, 

yeni girdileri sıfırlama politikası gütse de başa-

rılı olamadı. Böylece, pozisyonunu zayıflatacak 

yeni bir uzlaşma formülüne razı olmaktansa, 

artık geçersizleşen mevcut uzlaşma formülünü 

de bir tarafa bırakarak, çatışmayı benimsedi.



Türkiye’nin kayıp yılları

Dönemin siyasal elitlerinin, yükselen dinsel 

ve etnik taleplerin mevcut siyasal sisteme ek-

lemlenmesine yol açacak bir formül bulma 

kapasitesinden yoksun olmaları nedeniyle al-

dıkları çatışma kararı, Türkiye için karanlık bir 

dönemi başlattı. 2002’ye kadar, ortalama 14 ay 

ömürlü koalisyon hükümetleri ile temsil edilen 

siyaset kurumunun zayıflamasıyla inisiyatif ta-

mamen vesayetçi aktörlere geçti. Faili meçhul 

cinayetler, illegal yapılanmalar, zorunlu göçler, 

eğitim hakkından mahrum edilen kitleler, siya-

set imkânı ellerinden alınan siyasal aktörler ve 

ekonomik iflasla hem toplumsal barış zedelendi 

hem de devlet zaafa uğratıldı. 2002 seçimleri, 

geçen on yıl boyunca toplumun, siyasetin ve 

devletin ödediği bu bedellere rağmen, sosyal 

hareketlerin dinsel ve etnik taleplerde ısrar et-

tiğini ve bu talepleri dillendirecek güçlü bir si-

yasal aktörü ortaya çıkardığını gösterdi. Ancak 

elitlerin mevzi savaşı son bulmadı; darbe plan-

ları, darbeye ortam hazırlamak üzere toplumsal 

kaos yaratma ve siyasi istikrarı bozma teşeb-

büsleri, demokratik düzenlemeleri geçersiz kıl-

ma hamleleri, siyasi aktörlerin kararlı tutumu 

ve toplumun güçlü desteği ile işlevsiz kılındık-

ça, elitlerin meşruiyet kaybı da arttı.

eski türkiye-yeni türkiye ikiliği



OCAK 2011 - 

12  Eylül  2010  referandumunda  darbecilerin  yargılanmasını  da  içeren  bir 

dizi  anayasa  değişikliğine  onay  veren  Türkiye  toplumu,  CHP  ve  MHP’nin  yürüttükleri  ‘hayır’ 

kampanyaları  ile  BDP’nin  boykot  stratejisini  boşa  çıkarmıştı.  Bu  tarihten  sonra  ortaya  çıkan 

Eski Türkiye-Yeni Türkiye ikiliği, beraberinde AK Parti’nin siyasal motiflerini sorgulamaya açan 

bir  ‘hayat  tarzı’  tartışmasını  getirdi.  Kars’ta  bulunan  ‘İnsanlık  Anıtı’nın  yıkılması  polemiği  ile 

başlayan süreç, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’nun alkol servisi yapılan mekânlar 

hakkında yayımladığı yönetmelik ile şiddetlendi. Kanuni Sultan Süleyman’ın hayatını konu alan 

‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisinin büyük ilgi toplaması, Türkiye’de muhafazakârlığın yaygınlaştığı san-

rısını destekleyen bir gelişme olarak yorumlandı.

AA



38

o c a k   1 1



Yeni düzenin parametreleri

Türkiye, yaklaşık çeyrek yüzyıllık bir maliyet ve 

gecikmeyle de olsa, 12 Eylül referandumunda 

eski düzenin işlemezliğini tescilledi ve elitlerin 

son çeyrek yüzyıllık siyasetlerini belirleyen di-

renç stratejisinin iflas ettiğini bütün açıklığıyla 

ortaya koydu. Yeni dönemin geçerli stratejisi, 

direnç değil müzakere olacak. Nitekim bunun

ilk işaretlerini CHP etrafında cereyan eden ge-

lişmelerden izlemek mümkün. Bu çerçevede, 

referandumdan önce yeni düzenin imkânsız kı-

lınması üzerine verilen uğraş, referandumdan 

sonra yerini yeni düzenin sınırları üzerindeki 

müzakereye bırakacak. Yeni düzenin paramet-

relerinin belirleneceği bu kurucu dönemde 

sağlıklı bir siyasal muhasebeye ihtiyaç var. Eski 

düzeni işlemez kılan paradigma, dinsel ve et-

nik taleplerin bastırılamaz bir düzeyde siyase-

tin merkezine yerleşme eğilimiydi. Bu eğilim, 

eski düzenin en önemli taşıyıcısı olan vesayet 

sistemini işlemez kıldı. Eski düzenin vesayetçi 

niteliği göz önüne alınarak, son dönemde, yeni 

düzenin varlığı vesayetin yokluğuyla özdeşleş-

tiriliyor. Oysa vesayet sistemini doğuran siyasal 

kaygının, etnik ve dinsel talepleri rejimin be-

kası için tehdit olarak görüp bastırmak olduğu 

hatırlanırsa, yeni düzenin de ancak, bu talepleri 

tehdit algısının dışına çıkararak siyasal merkez-

de yer açmasıyla mümkün hale geleceğinin far-

kına varılabilir. Nitekim bunun ilk örneğini de

Milli Güvenlik Strateji Belgesi’nin yeniden ya-

zılmasında gördük ancak hâlâ kat edilmesi ge-

reken epey yol var. Vesayet düzenini nihai an-

lamda işlemez kılacak asıl enstrüman, siyasetin 

güçlenmesi değil, vesayete alan açan kaygıların 

yok edilmesidir. Bu da ancak, etnik ve dinsel 

taleplerin siyasal tabu olmaktan çıkarılmasıyla 

mümkün olabilir. Siyasal sistem yüzyıllık tabu-

larıyla yüzleşip, etnik ve dinsel taleplerin de-

mokratik bir zeminde normalleşerek siyasete 

kanalize edilmesine imkân tanımadıkça, tam 

anlamıyla yeni düzene geçtiğimiz söylenemez. 

Önümüzdeki dönemde siyasal faaliyete anlam 

verecek esas dinamik, bu amaca uygun kanalla-

rın bulunup bulunamayacağı olacak.

Sabah, 15 Ocak 2011



39

e s k i   t ü r k i y e - y e n i   t ü r k i y e   i k i l i ğ i

Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldiğinden

bu yana kapsamlı bir iç düzen restorasyonu ger-

çekleştirirken aynı zamanda kendisi de önemli 

ölçüde değişti. Türkiye’nin yaşadığı transfor-

masyona paralel bir dönüşüm geçiren AK Par-

ti, değişimin ana taşıyıcısı oldu. Muktedirlerin

“sonsuz” iktidarına referandumda ciddi bir 

darbe  indiren  AK  Parti  için  asıl  imtihan  yeni

başlıyor.  Referanduma  kadar  daha  çok  “kal-

kınma” problemine öncelik veren AK Parti’nin

yeni dönemde temel hak ve hürriyetlerin önü-

nü açması gerekiyor. Başka bir ifadeyle özde 

demokrasiyi kurması ve yeni bir düzen tesis 

etmesi  gerekiyor.  Yeni  dönemde  AK  Parti’nin

ve ülkenin kaderini tayin edecek temel gelişme 

partinin dayandığı tabanın değişim arzusunda 

yatıyor.

Turgut Özal döneminde temelleri atılan, müte-

şebbis gücüyle ayakta duran, dünyayı yakından 

izleyen ve yeni bir Türkiye kurulmasını talep 

eden Anadolu burjuvazisi Erdoğan döneminde 

serpildi ve özgüven kazandı. AK Parti’nin asıl

gücü bu yeni sınıfın yükselen gücünden ve öz-

güveninden geliyor. AK Parti’yi doğru anlamak

için bu yeni sınıfın sosyolojik analizinin iyi ya-

pılması gerekiyor. AK Parti’nin statükoya kay-

ması ihtimali karşısında demoklesin kılıcı gibi 

desteğini çekme tehdidinde bulunan bu yeni 

sınıf aynı zamanda siyasetin de yönünü tayin 

ediyor.


AK Parti’ye “cari sorunları çözemezsen, sen çö-

zülürsün” mesajı veren ve toplum-devlet, birey-

devlet ilişkilerinin yeniden yapılandırılmasını 

arzulayan bu kesim AK Parti’nin lokomotifini

oluşturuyor.

AK Parti’nin arkasında ne var?

Çok partili döneme geçildiğinden bu yana 

eşine rastlanmayan bir başarının altına imza 

atan Erdoğan, Menderes ve Özal’dan daha ce-

sur ve daha kalıcı bir lider olduğunu gösterdi. 

Bu bağlamda üzerinde fazla durulmamakla 

birlikte  Demokrat  Parti  mukayesesi,  AK  Parti

olayının daha iyi anlaşılmasına katkı sağlaya-

bilir. Bu karşılaştırmayı değerli kılan asıl unsur 

SETA YORUM

Tayyip Erdoğan’ın Kendisiyle 

Imtihanı 

1990’larda yapması gereken yeniden yapılandırmayı başaramayan ve ağır bedeller 

ödeyen Türkiye’nin, Erdoğan seçeneğini iyi kullanmadığı takdirde daha büyük fatu-

ralar ödemesi mukadderdir.

HÜSEYIN YAYMAN




Yüklə 5,84 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   256




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə