S e t a 1 y ı l l ı ğ ı



Yüklə 5,84 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə17/256
tarix18.06.2018
ölçüsü5,84 Mb.
#49335
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   256

46

o c a k   1 1

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yılın sonuna

rastlayan tarihî gezisini izlemek için iki gündür 

Diyarbakır’dayım. ‘Tarihî gezi’ diyorum çünkü 

Cumhurbaşkanı Gül’ün Diyarbakır seyahatiy-

le Kürt meselesinde yeni bir sayfa daha açıldı. 

Cumhurbaşkanı  Gül’ün  konuşmalarında  ver-

diği mesajlar bir yana, gezinin kendisinin dahi 

sembolik değeri çok fazla. Cumhurbaşkanı’nın,

Büyükşehir Belediye Başkanı’nı makamında 

ziyaret etmesi, başlı başına tarihî ve simgesel 

bir anlam taşıyor. Henüz bazı vilayetlerde mül-

ki amirlerin ziyaret etmedikleri BDP’li beledi-

ye başkanlarının olduğunu göz önüne getir-

diğimizde  Cumhurbaşkanı’nın  bu  ziyaretinin

manası çok daha iyi görülecektir.

Başbakan Süleyman Demirel ve Başbakan Yar-

dımcısı Erdal İnönü, 8 Aralık 1991 tarihinde 

içinde Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş’in 

de olduğu kalabalık bir heyetle Diyarbakır’a 

gelmiş ve belediye meydanında halka seslen-

mişti. Demirel’in, “Kürt realitesini tanıyoruz. 

İstanbul da, Hakkâri de sizindir. Bu vatan he-

pimizindir.” cümlesi tarihe mal olurken Kürt 

meselesinde de “inkâr” dönemini kapatıp, “ta-

nıma” sürecini başlatmıştı. Her ne kadar koa-

lisyon liderlerinin bu gezisinden sonra yükse-

len şiddet, ülkeyi esir alıp ağır bedeller ödetse 

de o gün orada söylenen o cümle, yeni bir tarih 

başlatıyordu. O dönemde yaşanan “düşük yo-

ğunluklu savaşa” rağmen aklıselim galip geldi. 

Türkiye, demokrasiden ve kardeşlikten yana 

tavır aldı. 

Cumhurbaşkanı  Gül’ün,  Osman  Baydemir’i

makamında ziyaret etmesinin siyasal tercü-

mesi yapıldığında, devletin Kürt meselesinde 

yeni bir faza girdiğini ortaya koyuyor. Devletin 

faz değiştirmesi zaman alsa da “değişim ira-

desi” ve değişimin arkasındaki akıl önemlidir. 

Bu yaklaşım, çözümün demokraside olduğu-

nu  bir  kez  daha  gösterirken;  devletin  BDP’yi

“yok sayma” tavrını terk ettiğini de gösteriyor. 

Cumhurbaşkanı’nın  bu  ziyareti  “güzel  şeyler

olacak” ifadesinin farklı bir güzel sonucuydu. 

Türkiye, bu resmi 1990’larda verebilmiş olsay-

dı muhtemelen çok daha farklı bir tarih yazı-

lacaktı. 

SETA YORUM

Iyi Şeyler Olmaya Devam 

Etmeli! 

Cumhurbaşkanı’nın ziyareti “güzel şeyler olacak” ifadesinin farklı bir güzel sonucuy-

du. Türkiye, bu resmi 1990’larda verebilmiş olsaydı muhtemelen çok daha farklı bir 

tarih yazılacaktı.

HÜSEYIN YAYMAN

kürt meselesinde çözüme doğru




47

k ü r t   m e s e l e s i n d e   ç ö z ü m e   d o ğ r u



Türkiye büyüyor, Kürt sorunu küçülüyor…

Diyarbakır’a gelişinde coşkulu ve samimi bir 

kalabalık  tarafından  karşılanan  Cumhur-

başkanı, belli ki buradan büyük enerji aldı. 

Cumhurbaşkanı’nın  güzergâhı  üzerindeki  in-

sanların gözlerindeki ışık gerçekten görülmeye 

değerdi. Abdullah Gül’ün Diyarbakır gezisini 

özetleyen ve tarihe not düşen en önemli cüm-

le, havaalanından şehre giderken gördüğümüz 

‘Halkın Cumhurbaşkanı’ pankartıydı. Son de-

rece  anlamlı  olan  bu  afiş,  Kürtlerin  Cumhur-

başkanı Gül’e, Özal’ın misyonunu yükledikle-

rini ortaya koyuyor. Diyarbakır gezisinde bir 

kez daha gördük ki Kürtler, Cumhurbaşkanı’nı

seviyor ve onun demokrat duruşunu önemsi-

yorlar.


Diyarbakır’a son yirmi yılda çok defa geldim. 

Bu kadim şehrin 90’ların başındaki halini de, 

iki binlerdeki halini de iyi biliyorum. Son dö-

nemde geçmişle mukayese edilmeyecek önemli 

gelişmeler  yaşandı.  Ülkenin  demokratikleş-

mesine ve büyümesine paralel, Diyarbakır’da 

da yaşam normale döndü ve şehir gelişti. Bu 

dinamik aynı zamanda Kürt sorununun da 

normalleşmesini sağladı. Doksanların başın-

da tabu sayılan birçok adım çekinerek de olsa 

atıldı ve sanıldığı gibi ülke bölünmedi. Türkiye, 

geçen zaman içinde ‘korkularından başka kor-

kacak bir korkusu’ olmadığını yaşayarak gördü. 

Bazı karamsar yorumcular bu gelişmeleri yavaş 

ve sonuç almayı geciktiren bir süreç olarak de-

ğerlendirse de serinkanlı analistler Türkiye’nin 

doğru yolda olduğunu görüyorlar.

Cumhurbaşkanı, Kürt sokağının beklentilerini

şimdilik karşılarken, kanaat önderlerinin ihti-

yatlı bir yaklaşım içinde oldukları ve Abdullah 

Gül’den farklı bir mesaj bekledikleri görülüyor. 

Sıklıkla ifade etmeye çalıştığımız gibi “devletin 

kürt meselesinde çözüme doğru

OCAK 2011 - 

Değişen Türkiye, Cumhuriyet ile yaşıt bir sıkıntı olan Kürt meselesi hususunda 

attığı cesur adımlarla dikkat çekiyor. Başbakan Erdoğan’ın 2005 yılında Diyarbakır’da yaptığı 

tarihi konuşma ve AK Parti’nin ortaya koyduğu ‘Kürt Açılımı’ reformları, ülkede akut hale gelmiş 

bazı tabuların tartışılmasının önünü açtı. 2010 yılının son günlerinde Cumhurbaşkanı Abdullah 

Gül’ün Diyarbakır’ı ziyaret etmesi, ülkede bir süredir hakim olan toplumsal barış ve diyalog 

atmosferine önemli katkılarda bulundu. Ankara’da bulunan siyasal aktörlerin Kürt meselesine 

yönelik ilgisi, çözüme yönelik umutları da kuvvetlendirdi.

AA



48

o c a k   1 1

bir siyasetinin olmaması” atılan her türlü olum-

lu adımın mevzi kalmasına neden oluyor. Dev-

letin netleşmiş bir çözüm planının olmaması 

devrim niteliğindeki reformların kısa zamanda 

tüketilmesine ve yeni beklentinin oluşmasına 

yol açıyor. Bu sarmal Türkiye’nin batısında “ne 

verirsek verelim bu işin sonu yok” yaklaşımı-

nı doğururken Kürtlerde ise “adı konulmamış 

bir tatminsizlik” yaratmaktadır. Nihai noktada

devlet ne yaparsa yapsın Kürt siyasetine güven 

veremiyor. 

Cumhurbaşkanı sigorta işlevi görüyor

Cumhurbaşkanı’nın gelişiyle Kürt sokağında 

oluşan bu olumlu havanın devam edip etme-

yeceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz. An-

cak geçmiş tecrübelerimizden bildiğimiz üzere 

birkaç gün sonra yapılacak bir manipülasyonla 

bu olumlu hava dağıtılacaktır. Gerilim siyase-

tinin ustası olan aktörler bir olayı bahane edip 

sokaktaki havayı yeniden elektriklendirecekler-

dir. Hükümetin attığı adımlarla sokaktaki “et-

kinliğini  ve  eski  gücünü  kaybeden”  PKK,  kit-

leyi elinden kaçırmamak için bu defa Türkleri 

provoke edecek bir üslupla dolaylı bir strateji 

izleyecektir

DTSO  Başkanı  Galip  Ensarioğlu,  Cumhur-

başkanı’nın gezisiyle ilgili olarak, “Kürtlerin 

yeniden 1990’lara dönmek istemediğini an-

cak devletin de daha kararlı adımlar atmasını 

beklediklerini”  ifade  ederken  Cumhurbaş-

kanı Gül’ün gelişiyle oluşan olumlu havanın 

sürmesinin önemli olduğunun altını çizdi. 

Diyarbakır’da bir kez daha emin oldum ki Kürt 

sorununu ne kadar yakından takip ederseniz 

edin, bölgedeki hava ile Ankara’daki hava ara-

sında çok fark var. Kürt sorununun çözümü 

de bir anlamda iki şehrin birbirini daha doğru 

okumasında yatıyor.

Cumhurbaşkanı  Gül,  Diyarbakır’daki  temasla-

rında oldukça ‘ihtiyatlı ve dengeli’ bir dil kulla-

nırken sık sık “demokrasi ve kardeşlik” vurgusu 

yaptı.  Cumhurbaşkanı,  Kürt  siyasetçilere  ses-

lendiği kadar Kürt sokağına seslendi, ancak bu 

mesajları yumuşak bir dille ve mahalli düzeyde 

verdi. Gül’ün seyahati baştan sona iyi planlan-

mış, verilecek mesajlar ve gidilecek mekânlar iyi 

seçilmişti.  Cumhurbaşkanı,  doğrudan  bir  yak-

laşımla Kürt sorununu telaffuz etmezken prob-

lemi kavramlar üzerinden anlatmayı tercih etti. 

Bu yaklaşım Diyarbakır’da oluşturulan yüksek 

beklentiyi karşılamak için yeterli bulunmasa da, 

serinkanlı bakıldığında Gül’ün Kürt sorununu 

inkâr etmediği ve bu meselede ön almaya devam 

edeceğini ortaya koydu.

Cumhurbaşkanı  Gül’ün  konuşmalarında  “eko-

nomi ve demokrasi” vurgusu öne çıktı. Cumhur-

başkanı, Diyarbakır’ın sadece siyasal ve ideolojik 

sorunlarla anılmasına karşı çıkarken şehirde 

ciddi bir iş ve aş sorununun olduğuna dikkat 

çekti. “Bu ülkenin sorunları var. Bunları çöz-

mek bizim görevimizdir.” ifadesiyle üstü kapalı 

biçimde Kürt sorununu bildiğini ve bunu çöz-

mek  istediklerini  belirtti.  Cumhurbaşkanı’nın

sorunların çözümünde “vicdanlara çağrı yapan” 

sözleri buradaki birçok kanaat önderi tarafından 

olumlu karşılandı. Organize sanayi bölgesinde 

sanayicilerle bir araya gelmesi ve onları daha 

fazla yatırım ve ihracat yapmaya teşvik etmesi 

Gül’ün “aş ve iş” meselesine verdiği önemi orta-

ya koydu. Cumhurbaşkanı, “Büyük bir milletin

mensuplarıyız. Büyük millet olmak, farklılıktır. 

Hepimiz biriz ve beraberiz.” ifadeleriyle devletin 

başı olarak kuşatıcı olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı’nın kullandığı yapıcı ve dengeli

dil ile ılımlı mizacı, sürecin ilerlemesi için sigorta 

işlevi görürken bu yaklaşım aynı zamanda halkın 

da hoşuna gidiyor. Kürtler yaygın biçimde Cum-

hurbaşkanı Gül’ü, tarzından dolayı Turgut Özal’a 

benzetiyorlar. Sonuç olarak Diyarbakır’da bir 

kez daha gördük ki Türkiye’de iyi şeyler oluyor 

ve görünen o ki olmaya da devam edecek. Yeter 

ki Türkiye, serbest tartışma ortamını muhafaza 

etsin ve yeni akıl tutulmalarına esir olmasın…



Sabah, 1 Ocak 2011

Cumhurbaşkanı’nın  kullandığı 



yapıcı  ve  dengeli  dil  ile  ılımlı  mizacı, 

sürecin  ilerlemesi  için  sigorta  işlevi 

görürken  bu  yaklaşım  aynı  zamanda 

halkın da hoşuna gidiyor.




Yüklə 5,84 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   256




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə