KAZAKİSTAN TARİHİNİN MESELELERİ
193
Rus Devleti yayılmaya devam ederken “Tatar” adı
ile belirtilen genel
kategori içinde bazı somut gruplar belirmeye başlar. 19. yüzyılın sonu
itibariyle kıtasal çapta bir imparatorluğa dönüşen Rusya’da “Tatarlar”
kategorisi artık üç ayrı grubun bileşeni olarak açıklık kazanır: 1) Asya ya
da Sibirya grubu (Altay, Abakan, Çulım, Kuznetsk, Baraba, Tobol, İrtiş
Tatarları); 2) Avrupa grubu (Kazan, Astrahan ve Kırım Tatarları); 3) Avru-
pa grubu ile Asya grubu arasında bulunan Kafkasya grubu (Azerbaycan
Tatarları, Dağ (Kabarda) Tatarları ve Dağıstan Tatarları (Kumuklar).
366
Aynı zamanda Çarlık Rusya’sında bazı Türk kökenli halkların “Tatar-
lar” kategorisine dahil edilmeyip eskiden beri kendilerine özgü etnik
adlarla anıldığını (örneğin, Kırgızlar, Özbekler, Türkmenler, Yakutlar vb.)
belirtmek gerekir.
367
Rusya’da 19. yy.ın sonunda yayımlanan büyük bir
ansiklopedi serisinde bu konuya dikkat çekilerek “Tatar” adının sadece
belli bazı etnik topluluklarla ilgili olarak kullanıldığı,
üstelik bu duru-
mun “tarihi bir yanlışlık” teşkil ettiği ve bu adla anılan toplulukların
kendilerini “Tatar” olarak adlandırmadıkları belirtilir.
368
Bu son hususun doğruluğu Kazan Tatarları örneğinde de görülebilir.
Ruslar tarafından eskiden beri “Kazan Tatarları” ya da “İdil (Volga)
Tatarları” olarak adlandırılan topluluğun 19. yy.ın sonunda bile bu adı
tam olarak kabullenmemiş olduğu tespit edilmektedir. 20. yüzyılın
başında son demlerini yaşayan Rusya İmparatorluğu’nda ortaya çıkan
siyasal hareketlilik ortamında İdil-Ural bölgesi Müslümanlarının aydın
çevrelerinde etnik ad ve tarihi kimlik konusunda bir takım tartışmalar
yaşanmış ve “Müslümanlık”, “Bulgarlık” (İdil Bulgarları), “Tatarlık”,
“Türklük” kimlik tanımları birbiriyle rekabet etmiştir. Ama sonuç iti-
bariyle “Tatar” adı kalıcılık kazanmıştır. Bunun sebeplerini anlamak
için İdil-Ural bölgesinin tarihini ele almak gerekir.
İdil-Ural Bölgesindeki Türk Topluluğunda Kimlik Tanımları (13. yüz-
yıl. – 20. yüzyılın Başı)
İdil-Ural bölgesi 9.-16. yüzyıllar arasında kronolojik sırayla İdil
Bulgarları Devleti, Altın Orda ve Kazan Hanlığı’nın hakimiyeti altında
bulunuştur. İdil Bulgarları Devleti 10. yy.ın başında İslam’ı resmi dini
olarak kabul ettikten sonra yerli nüfus hızla Müslümanlaşmıştır. Ta-
rihçilerin tespitlerine göre, Altın Orda döneminde İdil-Ural bölgesinde
İdil Bulgarlarından miras kalan “Bulgar” adı, dini kimliğe işaret eden
366 “Tatarı”,
Entsiklopediçeskiy slovar Brokgauza i Efrona, C. 64, s. 672, http://dlib.rsl.ru/
viewer/01003924196#?page=202
367 Dikkat edilirse, Ruslar kronolojik olarak diğerlerinden daha önce karşılaştıkları topluluk-
lara, yani sınır topluluklarına ‘Tatar’ adını vermişler, daha sonraki aşamada iletişime geçtikleri
toplulukları ise onların öz adları ile tanımışlardır.
368 “Tyurko-Tatarı”,
Entsiklopediçeskiy slovar Brokgauza i Efrona, s. 347.
SOVYET TARİH
YAZIMI VE
194
“Müslüman” tanımı ve sosyal bir terim olan “Tatar” adı aynı anda
kullanılmıştır. “Tatar” teriminin Altın Orda devletinin yönetici ve as-
keri elit kesimini belirttiği, “Bulgar” ve “Müslüman” tanımlarının ise
yerel halk için kullanıldığı anlaşılmaktadır.
369
Altın Orda parçalanarak
İdil-Ural bölgesinde Kazan Hanlığı kurulduktan sonra, bu isimlere bir
de “Kazanlı” tanımı eklenmiştir.
370
Rus Devleti Kazan Hanlığı’nı
ele geçirdikten sonra, Hristiyan bir
devletin hâkimiyeti altına girilmesi sebebiyle bölgedeki Müslüman nü-
fus için dini kimlik ön plana çıkar. Rus Devleti’nin dönem dönem çok
gaddar yöntemlerle yürüttüğü Hristiyanlaştırma politikasına bir tepki
olarak bölgedeki Türk topluluk Müslümanlık kimliğine sımsıkı sarılır. İdil
Bulgarlarının anısı bu bağlamda özel bir önem kazanır. 17.-18. yüzyıllarda
İdil boyu coğrafyasında din adamları tarafından yazılan dini öğretici
eserlerde İdil Bulgarlarının İslam dinini kabul
edişinin hikayesi önemli
bir yer tutar.
371
Mektep ve medreselerde ders kitabı olarak kullanılan ve
halk arasında çok popüler olan bu dini eserlerin etkisiyle İdil Bulgar-
larına dair tasavvurlar, İdil boyu bölgesi Müslüman topluluğu için dini
açıdan bir başlangıç noktasını temsil etmeye başlar.
372
Bu konuyu özel olarak araştıran Allen J. Frank’ın tespitine göre, İdil
Bulgarlarına dair anlatılar, bölgesel Müslüman kimliğinin ayırt edici
özelliği haline gelir. Böylece bölgedeki Müslüman ulema,
hem Ruslardan
hem de Rusya’daki diğer Müslüman topluluklardan farklı olan bir bölgesel
kimlik üretme yolunda önemli adım atmış olur. Frank’ın görüşüne göre,
18. yüzyılın sonu itibariyle bir tarih yazıcılığı geleneği olarak şekille-
nen bu “Bulgarcı” bölgesel Müslüman kimliği tasavvuru, halk arasında,
özellikle köylü kitlesinde, etkisini ta 1930’lu yıllara kadar sürdürecek ve
ancak Sovyet müdahalesi ile zoraki kesintiye uğrayacaktır.
373
“Bulgarcı”
kimlik tasavvuru, 19. yüzyılda “Veysiciler” hareketinde
ilginç bir tezahürünü bulur. 19. yy.ın ikinci yarısında ortaya çıkan ve
Sovyet dönemine kadar devam eden “Veysiciler” hareketi günümüz
Tatar tarihçileri tarafından bir sosyal protesto hareketi olarak ve bu
369 İdil Bulgarları Devleti’nin İslam dinini çok erken bir tarihte (10. yy.ın başında) resmi olarak
kabul ettiğini, Altın Orda’da ise İslam dininin ancak 14. yy.ın ilk yarısında
devlet dini olarak res-
mileştiğini belirtmek gerekir.
370 R. G. Fehretdinov,
Tatar halkı hem Tatarstan tarihı, Megarif, Kazan 1996, s. 182-183.
371 M. Gibatdinov,
Stanovleniye i razvitiye metodov prepodavaniya istorii tatarskogo naroda
i Tatarstana, Alma-Lit, Kazan 2003, s. 17.
372 “Bulgarı”,
Tatarskaya entsiklopediya, C. 1, İnstitut tatarskoy entsiklopedii AN RT, Kazan
2002, s. 492.
373 Allen J. Frank,
Islamic Historiography and “Bulghar” Identity among the Tatars and Bas-
hkirs of Russia, Leiden; Boston: Brill, 1998.