Sovyet tarih yazimi ve kazakistan tariHİNİn meseleleri



Yüklə 4,04 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə85/88
tarix06.05.2018
ölçüsü4,04 Kb.
#42953
növüYazi
1   ...   80   81   82   83   84   85   86   87   88

KAZAKİSTAN TARİHİNİN MESELELERİ
199
Sovyet Tarihçiliğinin Tatar Milli Tarih Anlatısına Etkileri
Sovyet devletinin ilk yıllarındaki ılımlı politikalar çerçevesinde, 
Sovyet iktidarı başlangıçta Tatarcı (yani Altın Orda ve Kazan Hanlığı’nı 
İdil-Ural bölgesi tarihinin merkezine yerleştiren) tarih anlayışına fazla 
müdahale etmez. Tatar tarihçileri yeni ideolojik koşullara belli ölçüde 
uyum sağlayarak da olsa kendi milli tarihlerini incelemeye ve nispeten 
serbest koşullarda yazmaya devam ederler. 
Fakat çok geçmeden rüzgar farklı yönden esmeye başlar. Stalin’in 
hakimiyet dizginlerini ele geçirdiği 1920’li yılların sonundan itibaren 
Sovyet ülkesinde yaşamı çok daha katı ve dar ideolojik kalıplara so-
kan köklü bir değişim yaşanır. Buna bağlı olarak Sovyetlerin milletler 
politikası da yön değiştirir. Ülkenin hayatını bundan böyle “halkların 
kaynaşması” tabiri ile ifade edilen yaklaşım belirlemeye başlar. Söz 
konusu kaynaşmayı sağlamak için Rus etnik unsurunu ve Rusçayı 
merkeze koyan bir politika yürütülür. Tarihçilik alanında bu değişim 
kendini Rus olmayanlara karşı hoşgörünün kalkması ve Rus milliyet-
çiliğine hizmet eden bir tarih anlayışının yerleşmesi şeklinde gösterir. 
Bu bağlamda Çarlık Rusya’sının geçmişi de daha ılımlı bakış açısıyla 
yeniden değerlendirilir ve Rus olmayan toplulukların Rus Devletine 
dâhil olmaları süreci olumlu bir gelişme olarak gösterilmeye başlanır. 
Kazan Hanlığı’nın Rus Devleti tarafından istila edilmesi de bu bağlamda 
yeniden yorumlanarak İdil-Ural halklarının Rus kardeşleri ile birlikte 
sınıfsal düşmanlarına karşı mücadelesi şeklinde tasvir edilir. Tarihçiler 
bu şablona uymaya zorlanır ve uymayanları kovuşturulur.
387
Özellikle İkinci Dünya Savaşı yıllarında Sovyet halkını savaşta motive 
etmek için Rus tarihinden kahramanlık öykülerine başvurulur ve bunun 
sonucu olarak Rus milletini yüceltme eğilimi iyice yerleşir. Bu durum 
Tatarları doğrudan ilgilendirir, çünkü Rus milliyetçi tarih anlayışında 
Altın Orda hâkimiyetine karşı mücadele teması merkezi yeri tutmaktadır. 
Sovyet tarihçiliği bu temayı kendi ideolojik amaçları doğrultusunda 
kullanarak, Rusya’daki bütün halkların “Tatar-Moğol boyunduruğuna 
karşı büyük Rus halkı önderliğinde omuz omuza mücadele etmesi” 
şeklinde yorumlar.
388
Tatarlar açısından Sovyet tarihçiliğinin bu yorumu tuhaf ve sıkıntılı 
bir durum yaratır. Çünkü Tatarların milli tarih tasavvurlarının merkezinde 
bulunan Altın Orda devleti, Sovyet tarihçiliği tarafından artık olumsuz 
bir şekilde tasvir edilmektedir. Sovyet okullarında okutulan tarih ders 
kitaplarında da Altın Orda’nın Tatar hanları barbar ve zalim sınıfsal 
387 Frank, age, s. 181.
388 Sovyet tarihçiliğinin Moğol istilası ve Altın Orda yorumları konusunda bk. Charles J. 
Halperin, “Soviet Historiography on Russia and the Mongols”, Russian Review, Vol. 41, No. 3 
(1982), s. 306-322.


SOVYET TARİH YAZIMI VE
200
düşmanlar şeklinde anlatılmaktadır. Bu durumda Tatarların milli tarih 
anlayışları Sovyet yorumu ile bariz bir şekilde çelişkiye düşer. Sovyet 
yönetimi bu çelişkiyi gidermek ve Tatar tarihçiliği üzerinde gereken 
“ayarları” yapmak için çeşitli cephelerden harekete geçer.
Bu amacını gerçekleştirmek için Sovyet yönetimi öncelikle kovuş-
turmalara ve yasaklara başvurur. Tatarcı tarih yorumu geleneğini devam 
ettiren aydınlar çeşitli yöntemlerle susturulurken,
389
 Altın Orda dönemine 
ilişkin tüm araştırmalar, folklor çalışmaları dahi yasaklanır. Örneğin, 
Altın Orda dönemi olaylarının anlatıldığı İdegey destanının sözlü kül-
türde korunan varyantlarını toplamak üzere 1930’lu yıllarda başlatılan 
çalışmalar da bu yasaktan nasibini alır. 1944 yılında SSCB Komünist 
Partisi İdegey konusunda ve ayrıca bazı tiyatro ve opera eserlerinde 
Altın Orda dönemine ait rivayetlerin kullanılması sebebiyle Tatar ÖSSC 
Komünist Partisine sert bir uyarı yapar. Söz konusu eserlerde “gerici, 
feodal, asalak” Altın Orda devletinin “yüceltilmesi” kınanır. Yayına hazır 
duruma getirilmiş olan İdegey destanının basımı iptal edilir, konu ile 
ilişkili bulunan sahne oyunları gösterimden kaldırılır ve bazı romanlar 
ve hikâyeler yasaklanır. Ayrıca Tatar edebiyatı ders kitaplarının içeriğine 
de ideolojik müdahaleler yapılır.
390
Sovyetlerin Tatar tarihçiliğine müdahalesinin belki de en ağır ve 
zarar verici yönünü tarihin tahrifi teşkil eder. 1946 yılında Moskova’da 
özel olarak toplanan bir etnografya konferansında Tatar halkının 
etnik kökeni meselesi ele alınır. Sovyet yönetimini memnun edecek 
şekilde, Kazan Tatarlarının Altın Orda ve Kazan Hanlığı dönemindeki 
Tatarlarla hiç bir ilgisi bulunmadığı iddia edilir. Toplantıda konuşan 
Sovyet etnografları, İdil-Ural bölgesi Türk topluluğunun etnik köken 
bakımından doğrudan İdil Bulgarlarından geldiklerini, sadece dilsel 
açıdan Kıpçaklaşmış olduklarını ilan ederler. Allen J. Frank’ın dediği 
gibi, böylece, ironik bir şekilde, Sovyet yönetimi birkaç yıl önce biz-
zat kendisi ortadan kaldırmış olduğu “Bulgarlık” tasavvurunu kendi 
amaçları doğrultusunda tekrar canlandırmış olur.
391
1948 yılında yayınlanan Tatar ÖSSC Tarihi için Malzemeler adlı der-
lemede Tatar tarihi yeni baştan yorumlanır. Resmi onay alan bu anlatı 
bundan sonra okul tarih ders kitapları içeriğinin temelini oluşturacaktır. 
Tatarların tarihi artık şöyle tasvir edilecektir: “Aslen İdil Bulgarları 
389 Dönemin en tanınan ve saygın tarihçilerinden Aziz Gubaydullin, 1938 yılında kurşuna 
dizilir ve eserleri yasaklanır.
390 Bu konuda bilgi için bk. D. İshakov - İ. İzmaylov, “Aysbergi proşlogo”, Tatarica, 1992, Ka-
zan, s. 20-26; Mirkasım Usmanov, “O tragedii eposa i tragediyah lyudskih”, İdegey, Tat. kn. 
izd-vo, Kazan 1990, s. 247-254.
391 Frank, age, s. 179.


Yüklə 4,04 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   80   81   82   83   84   85   86   87   88




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə