Sovyet tarih yazimi ve kazakistan tariHİNİn meseleleri



Yüklə 4,04 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə88/88
tarix06.05.2018
ölçüsü4,04 Kb.
#42953
növüYazi
1   ...   80   81   82   83   84   85   86   87   88

SOVYET TARİH YAZIMI VE
206
edebilirdi.
401
 Bu nedenle öldürülen aydınların peşinden kimse gözyaşı 
dökmüyor, onlar evlerinden alınıp götürülürken komşuları perdelerinin 
arkasından “muhakkak bir şey yapmıştır, kimseyi suçsuz yere götür-
mezler” diyerek esasında doğruları bildikleri halde kendilerini kandı-
rıyorlardı. Stalin’in 1953’de ölümünden sonra bu aydınların akibetleri 
hakkında ilgilenenler olduysa da korkudan herhangi bir şey yazmaları 
mümkün değildi. Yazmak için uzun bir süre daha beklemek gerekiyordu. 
Stalin döneminde tutuklanan aydınlarını bekleyen en büyük teh-
likelerden biri, hayatlarının bir döneminde, o zaman artık Sovyetler 
Birliği’nde yaşamayan, canını batı devletlerinden birine sığınarak 
kurtarmış olan, Mustafa Çokay, Ayaz İshaki, Mehmet Emin Resulzade, 
Musa Carullah Bigi, Abdürreşid İbrahim, Zeki Velidi Togan, Ahmet Temir, 
Baymirza Hayit gibi aydınlardan biriyle yollarının bir yerde kesişmesi, 
ya da işkenceye dayanamayan bir aydının verdiği ifade doğrultusunda 
yolunuzun mecburi olarak yukarıda adı geçen kişilerden birisiyle ke-
sişmesiydi. Artık size sorgu subayının bakışı değişiyor ve direkt olarak 
“vatan haini” muamelesi görmeye başlıyordunuz. Bu durumda çalışma 
kampına gönderilmeniz mümkün değildi, karar muhakkak kurşuna di-
zilme şeklinde alınıyordu. Sovyet karşıtı, Troçkist, Galiyevci, devrim 
karşıtı gibi suçlar için ise, eğer kurşuna dizilmenize karar verilmediyse, 
cezanız en az on yıl çalışma kampı ve bu kamptan sağ olarak çık-
mayı başarabilirseniz, sonrasında da yine SSCB’nin herhangi bir uzak 
bölgesinde 5-10 yıllık mecburi ikamettir.
402
 Ayrıca belirli bir süre de 
vatandaşlık haklarından mahkûm olarak yaşamak zorunda kalıyordunuz. 
Böylece sizi toplumdan tam bir izalasyon sağlanmış oluyordu, geride 
bıraktığınız akrabalarınız, ya da arkadaşlarınız artık sizi unutmak zo-
rundaydılar, çünkü Sovyet karşıtı birinin dostu olmak onların başına 
da sizin başınıza gelenlerin gelmesine neden olabilirdi. Tek dostunuz, 
eğer evliyseniz eşiniz ya da sizi çok seven yakın akrabalarınızıdır. 
Eğer ölüme mahkûm edildiyseniz, sizden sonra eşiniz de tutuklan-
mış ve 5-10 yıl gibi bir çalışma kampı cezasıyla cezalandırılmıştır.
403
 
401 Stalin’in 1953’de ölümünden sonra öldürülen aydın ya da diğer kişilerin aileleri yüzbinlece 
dava açarak çocukları, kocaları ya da eşlerinin suçsuz yere öldürüldüğünü ispatlamaya ça-
lışmışlar ve bunda büyük ölçüde başarılı olmuşlardır. Yüzbinlerce aileye eşiniz, oğlunuz ya da 
kocanız suçsuz yere öldürüldü belgesi verilmiştir. Bu belge ilgili kişilerin gelecekti yaşamları 
açısından çok önemliydi. Böylece “Sovyet karşıtı” damgasını üzerinizden silmiş ve hayatınızın 
geri kalanını eşit bir vatandaş olarak sürdürme imkânına kavuşmuş oluyordunuz. 
402 Tatar asıllı Kazakistanlı yazar İbrahim Salahov (1911-1998) çalışma kampından bir aya-
ğı kesik olarak dönmeyi başardıysa da beş yıl vatandaşlık haklarından mahrum olduğundan 
açlıktan ölmek üzereyken, arkadaşlarının bulduğu sahte bir kimlikle iş bulabildi ve hayatta 
kalmayı başardı. İbrahim Salahov’un trajik hayat hikayesi ve kamplarda geçirdiği günler için 
bakınız: Kolıma Mahkumları (aktaran Yusuf Özçoban), Konya 2013.
403 Türk-Tatar aydınlarından Aziz Ubeydullin Bakü’de 18 Mart 1937’de tutuklanıp daha 


KAZAKİSTAN TARİHİNİN MESELELERİ
207
Böylece daha sizin yasınızı tutamadan ya da yaşayıp yaşamadığınızı 
öğrenemeden kendi başına gelenleri düşünmeye başlıyor ve hayatla 
mücadele ederken, insanlıktan çıkıyor ve ailesinden geriye kalanlarla 
ilgilenmek artık onun için bir eziyet olarak kalıyor. Çoğu zaman tu-
tuklanan ya da sürgüne gönderilen aydının aile bireylerinden bazıları 
da onunla aynı kaderi paylaşmak zorundadır. Mesela meşhur Kazak 
şairi Mağcan Cumabayev 30 Aralık 1937’de tutuklandığı zaman Müslim 
ve Kahraman isimli iki abısı, Muhammedcan isimli küçük kardeşi de 
tutuklanmış, abileri de Mağcan gibi öldürülürken, Muhammedcan on 
yıl çeşitli çalışma kamplarında zor şartlarda çalıştıktan sonra köyüne 
dönebilmiştir. Mağcan, Müslim ve Kahraman’ın hangi tarihte kurşuna 
dizildikleri ve mezarlarının yeri günümüzde de belli değildir. Mağcan 
1960’da eşinin müracaatı neticesinde aklandıysa da eserleri ancak 
1989’dan sonra basılmaya başlandı. Yani aklanmak bile eserlerinizin 
basılmasına yetmiyordu, sizi halkınıza unuturmak için için bütün 
şartlar zorlanıyordu. Dolayısıyla SSCB’nin dağılmasından günümüze 
25 yıl geçmesine rağmen, Stalin döneminde katledilen Türk Dünyası 
aydınları hakkında hazırlanan eserlerin sayısı çok azdır.
Stalin döneminde katledilen aydınların diğer bir ortak özelliği de 
1937-1938’e kadar çoğunun daha önce tutuklanıp, çeşitli sürelerle ça-
lışma kampında ya da hapiste bulunmuş olmasıdır. Çalışma kampından 
ya da hapisten dönenleri artık zor günler beklemektedir. Çünkü üzer-
lerinde “halk düşmanı” ve “Sovyet karşıtı” damgası vardır. Bu damgayı 
yiyen bir aydının çevresindeki kişiler aniden kendisinden uzaklaşmaya 
başlar. Akrabalarınız, arkadaşlarınız ya da komşularınız artık sizinle 
selamlaşmıyor ve sizden uzak durmaya başlarlar. Girdiğiniz işlerden 
sürekli kovulursunuz ve en olmadık işlerde çalışmaya zorlanırsınız. 
Hayat sizin için çekilmez bir hale gelir, kurtuluşu intiharda aramanız 
için bütün şartlar hazırlanır. Öz evlatlarınızın bile sizden nefret etmeleri 
için sıkı bir eğitim verilir. Tutuklanan ya da öldürülen kişilerin çocukları 
devlet yetimhanelerine alınıyor ve burada yoğun bir propagandaya tabi 
tutuluyorlardı. Burada genç bir komünist olarak yetiştirilen çocukların 
“halk düşmanı” ya da “Sovyet karşıtı” ebeveynlere sevgiyle yaklaşması 
pek mümkün olmuyordu.
404
sonra kurşuna dizilmiştir. Kısa bir müddet sonra eşi Rabia Ubeydullin de tutuklanarak beş yıl 
çalışma kampıyla cezalandırılmıştır. Tek suçu ise devlet düşmanının karısı olmaktır. Azerbay-
can’da Stlin döneminde eşleri öldürülen ya da tutuklanan hanımların başına gelenler için ba-
kınız: Şefiqe Memmedova, Soykırım Analardan Başlanır, Bakü 2003.
404 II. Dünya Savaşı’nın sonunda Mançurya’nın Mukden şehrinde 20 Eylül 1945’de eşiyle 
birlikte KGB tarafından Sovyet karşıtı oldukları gerekçesiyle tutuklanan ve 10 yıl çalışma kam-
pı cezası verilen gazeteci ve öğretmen Rukiye Devletkildi, kampta doğurduğu kızının elinden 
alınmasını ve kendisine düşman edilişini oğluna bıraktığı hatıratında anlatmaktadır. Rokıya 
Devletkildi: Bir Tatar Hatınının Açı Yazmışı (hazırlayan İsmail Türkoğu), Kazan 2005.


SOVYET TARİH YAZIMI VE
208
Tutuklanan aydınların evlerinde aynı gün ya da daha sonra detaylı 
ve büyük bir arama yapılarak yazılı bütün belgelere, kitaplara ve re-
simlere el konuluyor, gözaltı ya da tutukluluk süresi bitse de alınanlar 
geri verilmiyordu. Böylece şahsi arşiviniz ve kütüphanenizin büyük bir 
kısmı, üzerinde çalıştığınız eserleriniz ortadan kayboluyordu. Sovyetler 
Birliği’nin dağılmasından sonra ilgili ülkelerde Stalin döneminde öl-
dürülen ya da tutuklanan aydınlar, devlet adamları ve kişiler üzerine 
araştırma yapan bilim adamlarının eserlerinde şimdiye kadar devlet 
tarafından el konulan ve arşivi geri iade edilen bir şahsa rastlanıldığı 
yönünde herhangi bir bilgi yoktur. Bu nedenle Stalin döneminde öl-
dürülen ya da sürgüne gönderilen aydınların çoğunun hayat hikâyesi 
biraz yavan yazılmaktadır.
405
 Çünkü eserinizi, ya da makalenizi tam 
manasıyla bitirmeniz ve resim, mektup, resmi evrak gibi belgelerle 
süslemeniz pek mümkün değildir. Ancak binbir korkuyla çekmecelerde, 
yatak altlarında ya da bahçede açılan çukurlarda saklanan bazı mektup 
ve resimler 1991’den sonra ortaya çıkmaya başlamıştır. Zaten eskiden 
bu tür resim ve belgelerin aile bireyleri dışında meraklısı da olmazdı.
Çalışma kamplarından sağ olarak dönenler kamplarda gördükleri 
şidddet ve işkencelerden çok az bahsedebiliyordu, bahsedip eski kötü 
günleri hatırlamak, ya da bir şekilde Sovyet yönetimini kötülemek tekrar 
ceza almanıza neden de olabilirdi. O nedenle susmak ve yaşanılanları 
sadece beyninize kaydetmek en doğru yol idi.
406
 
Hayatta kalmayı başaranlar ise daha sonraki yıllarda hayatta kalmayı 
başardığı için suçlanacaktır. Mesela Başkurt-Tatar aydınlarından Seyfi 
Kudaş hayatta kaldığı için yaşadığı dönemde hayatta kalmayı nasıl 
başardın diye pek çok kere suçlanmıştır. Yani burada hayatta kalmayı 
başarmasından kasıt, kimleri sattın da kendi hayatını kurtardın demektir. 
Bu dönemde tutuklanan ya da öldürülen aydınların dosyalarının 
büyük kısmı eski KGB, şimdiki adı FSB olan Rusya Federasyonu İstih-
barat Dairesi arşivinde bulunduğundan ve bu arşivde çalışmaya eski 
SSCB ülkelerinin vatandaşları dışındaki bilim adamlarına izin veril-
405 Mesela Tatar yazarlarından Muhammet Gaynullin Tatar Edipleri (Kazan 1978) isimli ese-
rinde Stalin döneminde 1937-1938’de öldürülen yazarlardan bazılarına bu eserinde yer ver-
miş, ancak hayatlarının son dönemi ve akibetleri konusunda hiçbir bilgi verememiştir. Sadece 
şu tarihte öldü ibaresini koyabilmiştir. Kuşkusuz Muhammet Gaynullin de gerçekleri yazmak 
istiyordu, lakin bunun henüz zamanı gelmemişti. Türk Dünyasının ilk diplomalı tarihçisi olan 
Aziz Ubeydullin’in eserlerini neşre hazırlayan Selam Alişev (Tarihi Sahifeler Açılganda, Kazan 
1989) eserine yazdığı girişte Aziz Ubeydullin’in 1937’de suçsuz yere tutuklandığını ve helak 
olduğunu yazma cesaretini göstermişse de facianın detayları konusunda bilgi verememiştir. 
Elinde malumat olmadığından mı yoksa korkudan mı bu konuda bilgi yoktur.
406 Kamplardan sağ olarak kurtulmayı başaranların öyküleri için bakınız: Orlando Figes, Ka-
ranlıkta Fısıldaşanlar (çev. Nurettin Elhüseyni), İstanbul 2011.


KAZAKİSTAN TARİHİNİN MESELELERİ
209
mediğinden ilgili dosyalara ulaşmak mümkün değildir.
407
 Eski SSCB 
ülkelerine mensup olmayan bilim adamları ilgili ülke vatandaşlarının 
yaptığı çalışmalar üzerinden araştırmalarını sürdürmek zorundadırlar. 
Mesela Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan 
ve Tacikistan’da normal devlet arşivlerinde çalışma izni almak hayli güç 
iken, bu ülkelerin istihbarat arşivinde çalışmayı düşünmek ya da hayal 
etmek mümkün değildir. Adı geçen ülkelerin istihbarat teşkilatlarının 
arşivlerinde de Stalin dönemi iççin külliyatlı dosyalar bulunmakla 
birlikte, bu teşkilatların arşivinde çalışmayı bir kenara bırakın, önün-
den geçmek bile cesaret ister. Böyle bir durumda Stalin döneminde 
öldürülen Türk Dünyası aydınlarının biyografilerini tam olarak yazmak 
mümkün değildir. Eldeki mevcut bilgi ve belgelerle yazılan biyografiler 
ise yavan kalmaktadır.
BİBLİYOGRAFYA
Aşnin, F. D., Alpatov V. M. and Nasilov D. M. “Who Worked in the Intelli-
gence Archives of the Russian Federation, Azerbaijan, Kazakhstan and Ky-
rgyzstan”, Repressirovannaya Tyurkologiya, Moscow 2002. 
Figes, Orlando, Karanlıkta Fısıldaşanlar (trans. Nurettin Elhüseyni), İs-
tanbul 2011.
Kolıma Mahkumları (narrated by Yusuf Özçoban), Konya 2013.
Memmedova, Şefiqe, Soykırım Analardan Başlanır, Bakü 2003.
Rokıya Devletkildi: Bir Tatar Hatınının Açı Yazmışı (Ed. İsmail Türkoğlu), Ka-
zan 2005.
407 Rusya Federasyonu, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan’ın istihbarat arşivlerinde ça-
lışma imkanını bulan F. D. Aşnin, V. M. Alpatov ve D. M. Nasilov Stalin döneminde çoğunluğu 
öldürülen ya da sürgüne gönderilen Sovyet Türkologları hakkında güzel bir eser hazırlamış-
lardır: Repressirovannaya Tyurkologiya, Moskova 2002. Adı geçen ülkelerin istihbarat arşiv-
lerinden izin alma başarısını göstermeleri kıskanılacak bir durumdur.



Ermukhan_Bekmakhanov_Fotoğrafları'>Ermukhan
Bekmakhanov
Fotoğrafları



KAZAKİSTAN TARİHİNİN MESELELERİ
213
Bekmakhanov 1915- 1966


SOVYET TARİH YAZIMI VE
214
Bekmakhanov ders verirken, 1958


KAZAKİSTAN TARİHİNİN MESELELERİ
215
Bekmakhanov, eşi Halima Bekmakhanova ile


SOVYET TARİH YAZIMI VE
216
Bekmakhanov bir görüşmede


KAZAKİSTAN TARİHİNİN MESELELERİ
217
Ermukhan Bekmakhanov, 1947



Ermukhan
Bekmakhanov
Sempoyumundan
Fotoğraflar



KAZAKİSTAN TARİHİNİN MESELELERİ
221
Sempozyum Organizasyon Komitesi Başkanı
ve Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fatma Ürekli’nin 
Açılış Konuşması


SOVYET TARİH YAZIMI VE
222
Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi
Rektor Yardimcisi Prof. Zeki Alpan konuşmalarını yaparken


KAZAKİSTAN TARİHİNİN MESELELERİ
223
Kazakistan İstanbul Konsolosu Serjan Sarsenbayev 
konuşmalarını yaparken
Sempozyumun I. oturumu


SOVYET TARİH YAZIMI VE
224
Sempozyumda Prof. Dr. Mualla Uydu,  Yrd. Doç. Dr. Meryem Hakim,
Doç. Dr. Darken Kurmangaliy
Sempozyumda Prof. Dr. Danagül Mahat ve 
Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu


KAZAKİSTAN TARİHİNİN MESELELERİ
225
Sempozyumda  Yrd. Doç. Dr. Leysen Şahin, 
Prof. Dr. Nesrin Sarıahmetoğlu, Doç. Dr. Roza 
Musabekova ve Prof. Dr. Abdulvahap Kara  
Sempozyumda Doç. Dr. Emin Özdemir, 
Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Ürekli, Yrd. Doç. Dr. 
Gülnur Kara ve Prof. Dr. Altayı Orazbayeva


SOVYET TARİH YAZIMI VE
226
Sempozyumda Doç. Dr. İsmail Türkoğlu ve Prof. Dr. Mualla Uydu
Sempozyumda Doç. Dr. İlyas Kemaloğlu ve
Yrd. Doç. Dr. Leysen Şahin 


KAZAKİSTAN TARİHİNİN MESELELERİ
227
Sempozyumda Prof. Dr. Danagül Mahat, Prof. Dr. Araylım Musagaliyeva, 
Doç. Dr. Fahri Solak ve Prof. Dr. Abdulvahap Kara
Sempozyum katılımcıları kapanışta toplu halde


Yüklə 4,04 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   80   81   82   83   84   85   86   87   88




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə