KAZAKİSTAN TARİHİNİN MESELELERİ
197
milli tarihin kurgulanmaya başladığını görüyoruz.
Aynı dönemde (20 yy. başı) İdil-Ural bölgesinde
Türkçülük düşüncesinin
de yaygınlaştığını söylemek gerekir. İsmail Gaspıralı’nın fikir babası olduğu
Türk halklarının dilsel ve kültürel birliği düşüncesi İdil-Ural bölgesi Türkleri
arasında da çok taraftar bulmuş ve özellikle Yusuf Akçura Türkçülük düşün-
cesinin geliştirilmesi için çok önemli teorik katkılarda da bulunmuştur.
378
20. yy.ın başı Rusya için çok karışık, çok çalkantılı bir dönemdir.
İdil-Ural bölgesi de bu dönemde siyasi olaylar bakımından olsun, fikir
hareketleri açısından olsun tam bir kaynama halindedir. Bu ortamda
Türk-Müslüman topluluğun içinde yukarıda saydığımız bütün kimlik
tanımlarının aynı anda sahnede yer aldığını ve birbiriyle rekabet ettiğini
görüyoruz. Bir taraftan toplumun belli bir kesimi Bulgarcı yaklaşımı
savunmaya devam etmektedir. Bu dönemde
tekrar faaliyete geçen Vey-
siciler daha da aktif hale gelirler. Diğer taraftan Tatarcılar ile Türkçüler
arasında tartışma başlar. 1911-1913 yılları arasında
Ang (Bilinç)
379
ve
Şura
380
dergileri sayfalarında “Türkoğlu ve Tataroğlu” başlığı altında
bir tartışma yürütülür. “Türkoğlu” tarafını tutanlar genel Türk birliği-
ni savunurken, Tatarcılar “millet” kavramı üzerinde durarak ayrı ayrı
Türk milletlerinin ve bunlar arasında “Tatar” milletinin varlığından söz
ederler. Bununla birlikte
Ang dergisinin bu milletin adını “Türk-Tatar”
olarak tanımlamayı tercih etmesi dikkat çeker.
381
1917 Şubat Devriminden sonra İdil-Ural bölgesinde bir Türk devleti
kurma teşebbüsü yapılır. İdil-Ural Devleti olarak adlandırılması
planla-
nan bu siyasi oluşumu vücuda getirmek üzere çalışmalar yürütülürken
konuyla ilgili belgelerde Türkçüleri ve Tatarcıları barıştırma amacıyla
“Türk-Tatar” tabiri kullanılır. 20 Kasım 1917’de Ufa şehrinde toplanan
Türk-Tatar Millet Meclisi tarafından alınan bazı kararlarda “Başkurtluk,
Tatarlık, Tipterlik gibi Türk-Tatar milletinin tek vücut olarak teşkilatlan-
masına zarar getiren kabile sürtüşmeleri” kınanır.
382
378 Yusuf Akçura’nın hayatı ve eserleri hakkında bk. François Georgeon,
Türk Milliyetçiliğinin
Kökenleri: Yusuf Akçura (1876-1935), 3. Basım, Alev Er (çev.), Yurt Yay., İstanbul 1999; R. F.
Muhammetdinov,
Zarojdeniye i evolyutsiya tyurkizma, Zaman, Kazan 1996, s. 43-84.
379 1912-1918 yılları arasında Kazan’da iki haftada bir çıkan dergi. Bilim, edebiyat, siyaset,
toplum, kültür ve sanat üzerine yazılar içermiş, dönemin saygın ve
popüler dergilerinden biri
olarak görülmüştür.
380 1908-1918 yılları arasında Orenburg’ta
Vakit gazetesinin eki olarak iki haftada bir çıkan
dergi.
381 İ. Tagirov,
Oçerki istorii Tatarstana i tatarskogo naroda (XX vek), Tat. knij. izd-vo, Kazan
1999, s. 25.
382 Nadir Devlet,
1917 Ekim İhtilali ve Türk-Tatar Millet Meclisi, Ötüken Yay., İstanbul 1998, s.
216-217.
SOVYET TARİH YAZIMI VE
198
İdil-Ural Bölgesindeki Kimlik Süreçlerinde
Sovyet Faktörünün Etkisi
Çok kritik gelişmelerin yaşandığı
bu dönemde Bolşevik Devrimi
gerçekleşir ve tarih sahnesine Sovyetler çıkar. Bilindiği üzere, Sovyet
iktidarı kendisine taraftar toplamak için Rus olmayan halklar konusunda
ilk başta nispeten ılımlı ve taviz veren bir tutum sergilemiştir. Sovyet
devletinin başlangıç dönemindeki (1920’li yıllar) bu ılımlı ortamda Rus
olmayan halkların tarih çalışmaları nispeten
serbest bir şekilde geliş-
me fırsatı bulur. İdil-Ural bölgesi Türk aydınları da Mercani’den miras
aldıkları Tatarcı görüşü geliştirmeye devam ederler. Zaten bu dönemde
Sovyet tarihçiliği Çarlık Rusya’sının sömürgeci geçmişini kınayan bir
tutum içinde olduğu için Rus olmayan aydınların milli tarih görüşleri
ile büyük ölçüde uyumlu bir içeriğe sahip olur.
383
Bununla birlikte Sovyet iktidarı kendi ideolojisine uygun ayarlamaları
yapmakta da gecikmez. Örneğin, Bulgarcılık taraftarı olan Veysiciler
hareketi Sovyetler tarafından kovuşturulur, çünkü bu hareket din teme-
line dayanmaktadır ve ateizm görüşünü savunan Sovyet rejiminde dine
yer yoktur.
384
Aynı şekilde Türkçülük ülküsüne de yasak getirilir, çünkü
Sovyet idaresi Türk halkları birliği düşüncesinden haz etmemektedir, bu
yüzden Türkçüler “Panturanist” olarak yaftalanır ve kovuşturulurlar.
385
1920 yılında Tatar Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulur.
Böylece İdil-Ural bölgesinde Müslümanlık, Bulgarlık, Tatarlık, Türklük
kavramları etrafında gelişen milli kimlik arayışını
Sovyet hükümeti zo-
raki bir şekilde noktalamış olur ve bölgedeki Türk halkının etnik adını
“Tatar” olarak kesinleştirir. Çarlık döneminden farklı olarak “Tatar”
adı Sovyet coğrafyasında sadece Kazan, Astrahan, Kırım ve Sibirya
Tatarları için kullanılır.
386
Etnik ad konusunda bu şekilde nokta konulmuşken, Tatarların geç-
mişinin nasıl yorumlanacağı hususunda Sovyet döneminde bir takım
gelgitler yaşanır. Sovyet politikalarındaki değişikliklere ve tarih yazıcı-
lığındaki gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkan bu durumlar neticesinde
Tatar kimliği çeşitli dönüşümlerden geçer.
383 Bu konuda bk. Frank,
age, s. 179-181; Gibatdinov,
age, s. 38.
384 “Vaisovskoye dvijeniye”,
Tatarskaya entsiklopediya, s. 519.
385 R. F. Muhametdinov,
Zarojdeniye i evolyutsiya tyurkizma, Zaman, Kazan 1996, s. 165.
386 “Astrahanskiye tatarı”, “Krımskiye tatarı”, “Sibirskiye tatarı”,
Tatarskiy entsiklopediçes-
kiy slovar, s. 45; 301; 516. İkinci Dünya Savaşı sırasında bu listeden Kırım Tatarları silinecektir.
1944 yılında Nazilerle işbirliği suçlamasıyla topyekûn sürgün edilen Kırım Tatarları sonraki
nüfus sayımlarında Kazan Tatarlarının içinde sayılmaya başlarlar, böylece onların ayrı bir halk
olarak varlığına son verilmiş, ayrıca etnik taleplerinin önüne geçilmiş olur.