zevk verir. Güzel sesler, müzik, konuşmalar ve öyküler de üzerimizde aynı etkiyi
yaratır. Yeme-içme, cinsellik de bize zevk verir ama bunları güzel olarak
adlandıramayız. Sokrates’e göre; görme ve duyma yoluyla zevk aldığımız şeyler
güzel olarak adlandırılır
325
. Bunlar, hem birlikte hem de kendi başlarına en büyük ve
en zararsız zevklerdir
326
.
Diyaloğun sonunda Sokrates’in vardığı yargı; “güzel şeylerin zor
olduğu”dur
327
.
“Protagoras” isimli diyaloğun konusu; erdemin edinilip edinilemeyeceğidir.
Protagoras, dönemin ünlü sofistlerindendir. Diyaloğun sonunda her iki düşünürün
fikirlerini değiştirdiğini görürüz. Öyle ki Sokrates; başta, erdemin öğretilemeyeceğini
savunurken şimdi erdem ve bilgi arasında özdeşlik olduğunu söylüyor ve öğretilebilir
birşey olduğunu savunuyor. Protagoras ise; başta, erdemin öğretilebilir olduğunu
söylerken şimdi öğretilemeyecğini çünkü bilgi olmadığını savunuyor.
Diyalog; Sokrates, bir dostu, Hippokrates, Protagoras, Alkibiades, Kallias,
Kritias, Prodikos, Hippias arasında Kallias’ın evinde geçer
328
.
Sokrates, Protagoras’la konuşurken şöyle diyor: “...Bütün öbür Yunanlı’lar gibi
ben de Atinalı’ların bilge kimseler olduklarına inanırım. Oysa halk kurulu
toplantılarında söz konusu olan bir inşaatsa mimarlara, gemi yapımıysa gemi
yapımcılarına başvurduklarını, öğretilir ve öğrenilir herşey için de aynı şekilde
davrandıklarını görüyorum...”
325
Plato 1926, 399-403
326
Plato a.g.e., 419
327
Plato a.g.e., 423
328
Platon 1996b, 121-123
89
Protagoras ise; Sokrates ve diğer dinleyicilere bir masal anlatıyor: “Bir
zamanlar tanrılar vardı ama ölümlü türler henüz yaratılmamıştı. Yaratılmaları için
kaderin saptadığı an gelince tanrılar onları toprak, ateş ve bu ikisiyle karışabilen
maddelerle yeraltında şekillendirdiler. Tanrılar, Epimetheus ile Prometheus’u ölümlü
türlere gerekli yetenekleri dağıtmakla görevlendirdiler. Fakat Epimetheus bölüştürme
işinin kendisine bırakılmasını istedi. Ancak dikkat etmeden elindeki bütün güçleri
hayvanlar için harcamış, geriye insan ırkı kalmamıştı. Ne yapacağını bilemiyordu.
Prometheus bölüştürmeyi gözden geçirmeye geldi. Hayvanların çok iyi donatıldığını
ama insanın çıplak, ayakkabısız, örtüsüz, silahsız olduğunu gördü. Oysa toprağın
altından günışığına çıkarılması gereken gün yaklaşmaktaydı. Bunun üzerine insana
kendini koruması için verecek şey bulamayan Prometheus, Hefaistos ile Athena’dan
ateşle birlikte sanatlar bilgisini (ateş olmaksızın sanatlar bilgisi hem imkânsızdır hem
de yararsız çünkü) çaldı ve insana armağan etti. Prometheus, Athena ile Hefaistos’un
sanatlarıyla uğraştıkları ortak çalışma yerine gizlice girmeyi başarıp tanrıdan ateş
kullanma sanatını, tanrıçadan da onun uğraştığı sanatı çalıp insana armağan etti...
İnsan, tanrısal payını alınca önce tanrılarla arasındaki yakınlık yüzünden bütün
hayvanlar arasında tanrının varlığına inanan tek tür oldu. Tanrılara sunaklar ve
heykeller dikti”
329
…
“Gorgias” diyaloğu; Sokrates, Gorgias, Polos, Kallikles arasındaki tartışmadır.
Sokrates’in eski arkadaşı Khairefon ise diyaloğa biçimsel olarak katılır. Platon’un bu
diyaloğunda; filozof, retorik (söylev) sanatını; ahlâksal ve siyasal gücünü ve çeşitli
alanlarda oynadığı rolü ön plâna çıkararak ele alır. Sokrates, söylev sanatının
329
Platon 1996b, 132-134
90
karşısında “iyi”nin bilgisini veren felsefenin yüceltilmesine önem vermenin
gerekliliğini vurgular
330
.
Sokrates Gorgias’la konuşmasının bir bölümünde şöyle diyor: “Sanatların
çoğunda söze pek az iş düşer ya da hiç düşmez. Önemli olan birşey yapmaktır.
Resimde, yontuda, bunun gibi birçok sanatlarda sanatçı hiç konuşmadan da işini
görebilir...”
Yine Gorgias’la konuşurken diyor ki: “...İnsanla ilgili en büyük ve en iyi şeyler
nelerdir? Eski şölenlerde içki içerken söylenen şarkıları bilirsin sanırım. O şarkılarda
en iyi şeyler sayılırken başta sağlık, arkasından güzellik, üçüncü olarak da ozanların
dediği gibi namusla kazanılmış zenginlik söylenir”
331
.
Sokrates, diyaloğun ilerleyen bölümlerinde Polos’a sorar: “Güzel şeyler
üzerinde konuşurken; hani güzel vücutlar, güzel renkler, güzel biçimler, güzel sesler,
güzel töreler derken belli ölçülere göre konuşmaz mısın? Sözgelişi; güzel vücut
derken, onu, yararı ile ya da ona bakanlara verdiği tatla ölçeriz”
332
…
Kallikles’e ise şöyle söylüyor: “...Ressam olsun, mimar olsun, gemi yapımcısı
ya da bir başkası olsun bunların hiçbiri yaptığını gelişigüzel seçmez. Yaptığına belli
bir biçim vermek için ne gerekiyorsa onu seçer. Sanatçı kurallara uygun, düzgün bir
bütün kurabilmek için herşeyi bir düzene sokmak, bir parçayı öteki parça ile uyumlu
kılmak zorundadır”
333
…
330
Platon 1996a, 43-45
331
Platon a.g.e., 51-52
332
Platon a.g.e., 78
333
Platon a.g.e., 111-112
91
“İon” diyaloğunda konu; ozan İon’un yeteneğidir. Niçin Homeros’u
yorumlayabiliyorken, Hesiodos ve diğer şairleri yorumlayamamaktadır? Çünkü o,
yeteneğini bir sanattan değil ama bir esinden almıştır.
Sokrates, İon’la konuşurken şöyle söylüyor: “...Şair hafif, kanatlı, kutsal bir
şeydir. İlhamı duymadan, kendinden ve aklından öteye geçmeden yaratamaz şiirini.
Senin Homeros üzerine yaptığın gibi konuları üzerinde o kadar güzel şeyler bulup
söylemeleri sanatla değil tanrısal bir vergiyledir... Ben bir sanatı konusuna göre
adlandırırım. Sanatların konuları hep aynı olsaydı hepsinden aynı şeyleri öğrenecek
olduğumuza göre, ayrı ayrı sanatlardan laf edemezdik elbet”
334
…
“Menon” adlı diyalog; Sokrates, Menon, Menon’un bir kölesi ve Anytos’un
konuşmalarından oluşur. Sokrates ve Menon erdemin öğretilebilirliği üzerinde
tartışırlar.
Sokrates’e göre; erdemin öğretilip öğretilemeyeceği bir yana ne olduğu bile
bilinmez
335
.
Ona göre; “Erdemli insanları ötekilerden ayıran, ne güzel şeylere karşı
duydukları sevgi ne de iktidardır. Zira güzel şeyleri herkes sevdiği gibi, güzelle iyi de
birbirine karışmaktadır”
336
.
Sokrates sohbet esnasında Menon’a sorar: “Bize faydalı olan şeyleri bir bir
gözden geçirelim. Sağlık, kuvvet, güzellik, zenginlik ve bunlara benzer başka şeyler
bize faydalıdır değil mi”
337
?
334
Platon 1996a, 268-271
335
Platon a.g.e., 149
336
Platon a.g.e., 140
92
Dostları ilə paylaş: |