230
Devlet görevlilerinin bu kötü muamelesi nesilden nesile aktarılmış ve Ruslara karşı
gayrı Rus ahaliyi devamlı surette teyakkuzda tutmuştur.
820
Gayrı Rusların
hıristiyanlaşmamasında bir başka neden ise Rusların misyon faaliyetlerine yeteri kadar
destek olmamalarıdır. İlminskiy Ruslaşmayı “Rus olmak” olarak algılamaktadır. Ancak
Rusların sarhoşluk nedeniyle gayrı Ruslara kötü örnek olduğunu dinlerini iyi temsil
etmediklerini düşünmektedir. 300 yıldır ikonaların manevi birer sembol olduğunun dahi
Tatarlara anlatılamamasını buna bağlamaktadır. Gerçekte Rusların iyi kalpli olduklarını
söyler ancak vurdumduymaz tavırlarını da hoş karşılamaz.
821
Müslüman Tatarlar
Kreşenleri islama davet ederken Rusları düşman ve istilâcı olarak göstermekte; dinlerini
insani ve sevgi dolu bir din olarak anlatmaktadırlar. Ayrıca günlük hayatlarında daima
onlara yardımcı olmaktadırlar.
Sonuçta zaten kökenleri bir olan bu iki topluluk birbiriyle ilişkilerini iyi
tutarken asıl etkin güç Ruslar bu iki toplum arasında sıkışıp kalmaktadır. Ayrıca
Kazan’ın Ruslar tarafından işgaliyle bölgede iki güç bulunduğunu birini istilâcı ve
siyasal güçle kendinî kabul ettirmeye çalışan Ortodoks Ruslar temsil ederken diğerini
bölgenin asıl sahibi ve yerlisi müslümanlar oluşturmaktadır. İdil boyunda zaman zaman
silahlı başkaldırılar olsa da genelde mücadele dinler arasında olmuş ve bu mücadelede
yerel din olan islam her zaman önde olmuştur.
Bir diğer sonuç ise, İdil boyunda XIX. yüzyıla kadar yaklaşık 100.000 Tatar
vaftiz edilmiştir. Ancak Kreşenlerin dillerinin farklı olması hıristiyanlığı öğrenmesine
engel olmuş, eski Tatar âdetleri üzere yaşamaya devam etmişlerdir. Rus kültür ve
hayatından uzakta kalmışlardır. Nihayet XIX. yüzyılda islamlaşma da başlayınca
Tatarlaşma olağan hale gelmiş ve bu durum devamlılık göstermiştir. Rus devleti buna
karşı kilise ve devlete bağlılığın eğitimle yapılabileceğini, ancak XIX. yüzyılın ikinci
yarısında anlamıştır. Bu durumda 1860 yıllara kadar bölgedeki vaftiz edilmiş veya
edilmemiş gayrı Rus unsur müslüman Tatarların etkisine açık bırakılmıştır.
822
820
S. Solovyev, İstorii Rossii s drevneh vremen, C. XXII, s. 191.
821
İlminskiy’nin Bakan D. A. Tolstoy’a yazdığı yayınlanmamış mektupları, Strudnik Br. Sv. Guriya, 1911 No: 15-16
s. 242-243.
822
Petrov, a.g.m., s. 49
231
5.3. İlminskiy Sisteminin Doğuşunda Yardımcı Etkiler
Daha önce de belirttiğimiz gibi 1847 yılında İmparator emriyle kurulan ve
Akademi rektörünün başkanlığında komisyon üyesi olan İlminskiy keşiş ve papazlardan
gelen tercümeleri kontrol yanında eskiden yapılan İncil tercümelerini de tetkik etmekle
görevlendirilmiştir.
823
Bu dönemde İlminskiy hocası Prof. Kazambek’in etkisiyle
çevirilerin halkın diliyle değil, edebi Tatar Türkçesiyle yapılmasını desteklemiştir. Bu
dönemini İlminskiy “ultra muhammedan” dönem olarak nitelemektedir ve “benim
düşüncelerim böyledir, deneyim yolunu seviyorum, sistematiğe inanmıyorum, okulların
teorik kurgusuna da inanmıyorum” demektedir.
824
O, 1870 yılında Knez Uhtomski’ye
yazdığı mektupta bu dönemde yapılan tercümelerin kitabî bir dille yapıldığını bu
dönemde konuşma diline kaba yetersiz ve gereksiz olarak gördüklerini dile
getirmektedir.
825
Yine Rus alfabesini çevirilerde kullanma fikrine başlangıçta muhalefet
etmiş, ancak bu görüşünü de değiştirmiştir.
826
İlminskiy’nin fikirlerinin tedricen değişip gelişmesinin ana ekseninde daima
“Ortodoks Rusluk” şuuru vardır ve amacı daima Rusya içindeki toplulukları “Rus olma”
“Ruslaşma” temelinde birleştirmektir. Fikirlerinin gelişimini de İdil boyunda yerleşen
Kreşenleri tanımasına borçludur. Rus Ortodoks misyonerliğinin kurumsallaşmasında
önderlik yapan Piskopos Grigoriy Kazan’a gelir gelmez ilk iş olarak bölgeyi kendisi
gezmek istemiştir. Zira bu dönem Kreşenlerin topluca islama dönüş isteklerinin olduğu
dönemdir. Ancak özellikle İlminskiy, bu geziye konumu gereği köylülerin gerçeği
göstermeyeceklerini ileri sürerek Piskoposun gidişini uygun görmemiş ve bunu
piskoposa bildirmiştir. Bu itirazı haklı gören Grigoriy bölgeyi ve bölgedeki dili iyi bilen
İlminskiy’i teftiş için Kreşen köylerine göndermiştir. İlminskiy aynı yıl Kazan bölgesi
Mamadış eyaletine doğru yola çıkmış ve vazifesine başlamıştır. İlminskiy’e ziyaret
ettiği köylerde bütün müslümanlar saygıyla yaklaşırken hatta misafir ederken Kreşenler
ondan uzak durmuştur. Köylerde bir molla gibi davranıyor onlar gibi giyiniyor,
823
Afanasyev, a.g.m., s. 8
824
P. Znamenskiy, İstoriya Kazanskoy Duhovnoy Akademi za Perviy (dereformenniy) periyod eya şuşçestvovaniya
(1842-1870) ,3 cilt, Kazan tip. İmp. Uni.,1892, C. II, 472, 473; Afanasyev, a.g.m., s. 8.
825
İlminskiy, Kaz. Kreş. Tatar. Şkola, Materiali dlya istorii hristianskogo prosveşeniya kreşennih Tatar, Kazan 1887,
s. 403
826
Afanasyev, a.g.m., s. 9
232
günlüğünü hem Rusça hem de Tatarca tutuyordu.
827
İki ay boyunca Laişev ve Çistopol
kazalarını gezen İlminskiy bu bölgedeki her çeşit insanla konuşarak bilgiler toplamış ve
piskoposa bildirmiştir. Spask eyaletini veba yüzünden gezememiştir.
828
1849 yılında İlminskiy yine görev amaçlı Çistopol ve Spask kazalarına bir gezi
yapmış ve bilgiler toplamıştır. Bu gezi sonunda artık eski kendi tabiriyle “ultra
muhammedan” fikrinden tamamen kurtulmuş, tercüme işinin şahsi bir iş olmadığını
anlamış, iyi bir ekibin olması zaruretini kavramıştır.
829
Tatarcanın iki varyantının
olduğunu mollaların edebi Tatarcayı kullandığını, halkın bu Tatarcayı bilmediğini
görmüştür. Yaptıkları tercümelerin sadece mollalar tarafından okunduğunu, halka
ulaşmadığını bu gezi esnasında anlamıştır. Bu durumda tercüme işinin yarım kaldığını
bundan sonra yapılacak tercümelerin daha kapsamlı ve bilgili kişiler tarafından
yapılması gerektiği sonucunu çıkarmıştır. Bu görüşünü de “tercüme yapacak kişilerin
Tatarcayı, Arapçayı ve Farsçayı bilmesi gerekir ilave olarak halka ulaşmak için
konuşulan Tatarcayı da bilmesi elzem” diyerek ilan etmiştir.
830
Piskopos Grigoriy, İlminskiy’den bu yıllarda bozuk giden misyon işlerinin
düzelmesi için yeni bir proje yapmasını istemiştir, böylece piskopos Akademinin
misyonerlik bölümünün yeniden yapılandırılmasını arzu etmiştir.
831
Projenin birinci
önceliği misyonun hedeflediği halk kitlesi hakkında sosyolojik bilgileri tamamlamaktır.
Daha sonra misyoner halkın dinî ve akli durumuna göre strateji üretip faaliyet planı
uygulamalıdır. Bu amaçla İlminskiy, o günün müslüman Tatarları hakkında bilgiler
vermektedir.
832
Yine Kreşen Tatarları hakkında da projesinde bilgiler vardır, o 1740
yılına kadar vaftiz olmuş gayrı Ruslara eski Kreşen derken bu tarihten sonra vaftiz
olanlara yeni Kreşen ismini vermektedir ki, bu tanımlama diğer bütün misyon
temsilcileri tarafından hemen hemen kabul edilmiş durumdadır. Kreşenleri o günkü
toplumsal yaşam içinde geri kalmış bir toplum olarak nitelemektedir. Projesinde
müslüman Tatarlar hakkında bilgilere yer verirken de onların ileri ve bilgili bir toplum
827
Znamenskiy, Na pamyat, s. 45-46
828
Afanasyev, a.g.m., 11
829
Znamenski, İstori K. D. Aka., II, s. 351
830
Afanasyev, a.g.m., s. 12
831
Afanasyev, a.g.m., s.13
Dostları ilə paylaş: |