Tarihte ve Günümüzde Ortadoğu'da Türkmenler



Yüklə 7,31 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə5/343
tarix21.03.2018
ölçüsü7,31 Mb.
#32694
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   343

XVI

 

  /  Ortadoğu'da Türkmenler (Irak-Ġran-Suriye) Sempozyumu 

ve tarihsel temellerden yoksun bulunan birçok topluluk sınırsıca hak aramaya 

yeltenirken, dört bin yıllık bir tarihe sahip olan ve günümüzde sayıları üç yüz 

milyonu  aĢan  Türk  milletinin  aziz  bir  bölümünü  oluĢturan  Türkmenlerin 

uluslararası arenada bu denli ihmale uğraması asla kabul edilecek bir durum 

değildir.  Elbetteki  bu  hazin  tabloyu,  bu  kabul  edilemez  durumu,  baĢta  aziz, 

çağdaĢ ve dinamik Anadolu‟muz ve  diğer genç asil Türk Cumhuriyetlerimiz 

düĢünmek, ilgilenmek ve düzeltmek zorundadır. ĠĢte bütün bu hassasiyetleri 

göz önünde bulundurarak bugün bu bilimsel toplantıyı düzenlemekteyiz. 

Burada  bu  sempozyuma  katılımcı  olarak  baĢvuran  bilim 

adamlarımızın  durumuna  da  bir  göz  atmak  istiyoruz.  Sempozyumumuzun 

katılımcı  listesine  bakıldığında,  genç  bilim  adamlarımızın  sayısının  deneyimli 

bilim  adamlarımızın  sayısından  oldukça  fazla  olduğu  görülecektir.  Böylesine 

hassas  bir  milli  meselemize  gençlerin  ilgi  göstermesi  gurur,  kıvanç  ve  umut 

verici bir durumdur. Çünkü gençler bir milletin güncel aktif dinamizminin ve 

parlak  geleceğinin  simgesidirler.  Bu  yönden  mutluluğumuz  sonsuzdur  ve 

onlara canı gönülden teĢekkür ederiz. Ancak çok uzun ve meĢakkatli bir bilim 

yolculuğunun en olgun noktasına ulaĢmıĢ olan deneyimli profesörlerimizin ve 

doçentlerimizin,  gençler  kadar  bu  önemli  toplantıya  hassasiyet  göstererek 

katkıda  bulunmamalarını  dolayısıyla  da  mahdut  sayıda  bir  katılımın 

gerçekleĢmesini düzenleme kurulu olarak anlamakta zorluk çekmekteyiz. Kim 

bilir belki de bu değerli bilim adamlarımız, Kerkük‟ün Ģu yanık ve bir o kadar 

da acıklı iki hoyratını duymuĢ olsalardı, bu bilimsel ziyafetimize daha farklı bir 

yaklaĢım içinde olurlardı:  

DüĢte gör 

Hayalde gör düĢte gör 

DüĢenin dostu olmaz 

Sen hele bir düĢ de gör 

Halbuki Ģanlı medeniyetimizin bırakın yakın akrabalığı, insana verdiği 

değer, Ģu Kerkük hoyratında ne kadar güzel tecessüm etmektedir: 

Güle can ver  

Ol bülbül güle can ver 

Dost senden can dilerse 

Sen güle güle can ver 



Ortadoğu'da Türkmenler (Irak-Ġran-Suriye) Sempozyumu

  /   XVII 

KonuĢmamın  sonunda  bütün  dünya  Türklerinin  ve  mazlum 

milletlerin dertlerini, tasalarını kendi derdi ve tasası olarak kabul eden ve bu 

güzide  bilimsel  toplantıya  baĢından  beri  maddi  ve  manevi  destek  sağlayan 

Bilecik  ġeyh  Edebali  Üniversitesi  Rektörümüz  Prof.  Dr.  Azmi  Özcan 

beyefendiye  gönülden  teĢekkür  ederiz.  Çağrımıza  cevap  verip  de  mesafe 

olarak  uzak  ama  gönül  bağı  olarak  çok  yakın  olan  yerlerden  yolculuk 

meĢakkatlerine  katlanarak  ülkemize  gelen  bizimle  canı  bir,  kanı  bir  hayat 

görüĢü  ve  felsefesi  bir  olan  Can  Azerbaycan‟ımızdan,  günümüzde  yalnızlık, 

zulüm  ve  acılar  içinde  kıvranan  Irak,  Ġran,  Suriye Türkmenlerinden  olup  da 

bildirilerini sunmak üzere toplantımıza teĢrif eden bütün bilim adamlarımıza, 

aziz misafirlerimize ve maddi manevi katkıda bulunan Ģehir yöneticilerimize 

Düzenleme  Kurulum  adına  teĢekkür  ederim.  Ne  mutlu  bu  dünyada  hiçbir 

karĢılık beklemeden iyilik yapanlara!  

 

 



 

 

 



 

Prof. Dr. Abdulhalik BAKIR 

 

 

 



 

 

       Düzenleme Kurulu BaĢkanı 





Ortadoğu'da Türkmenler (Irak-Ġran-Suriye) Sempozyumu

  /   1 


 

 

 



 

 

 



ORTAÇAĞ IRAKINDA TÜRK VARLIĞI VE KÜLTÜRÜNÜN 

YAYGINLAġMASINI KOLAYLAġTIRAN FAKTÖRLER 

Abdulhalik BAKIR

*

 

 

ÖZET 

Irak‟ta  Türk  varlığı  ve  kültürü  tarihin  çok  eski  devirlerine  kadar  uzanır. 

Yazılan en muteber kaynaklara göre insanlığın tarihi Hz. Adem‟den sonra Hz. Nuh‟a 

dayandırılmaktadır.  Aynı  kaynaklarda,  Hz.  Nuh‟un,  Sam,  Ham,  Kan‟ân  ve  Yafes 

oğullarından bahsedilir ve burada Türklerin diğer bazı kavimlerle (Çinliler, Moğollar) 

birlikte  Yafes  oğullarından  türedikleri  ileri  sürülür.  Bütün  bu  savlar  doğru  ise  ki, 

aksini  düĢünmek  mümkün  görülmemektedir.  Ġster  istemez  Türklerin  ilk  vatanının 

Orta Doğu ve dolayısıyla da Mezopotamya toprakları olduğu gerçeğini kabul etmek 

gerekir. Tarihin bir döneminde Yafes oğullarının bir kısmı, Orta Doğu‟dan bugünkü 

Kafkasya ve Türkistan topraklarını kapsayan Orta Asya‟ya göç ettiler ve orada yurt 

edinip  çoğaldılar.  Biz  Türk  tarihinin  anılan  coğrafyadaki  en  net  bilgilerini  Hunlar, 

Ġskitler,  Sakalar,  ve  Hindistan‟a  yerleĢen  KuĢanlarla  tespit  edebiliyoruz.  Bu  Türk 

kavimleri,  kendilerinden  önceki  Türk  toplulukları  gibi  zaman  zaman  bulundukları 

yerlerden Orta Doğu‟ya hareket ederek buralarda yeniden tutunmaya çalıĢmıĢlardır. 

Ġskitlerin,  Hunların  ve  Sakaların  Irak‟ın  Musul,  Erbil  ve  Kerkük  Ģehirlerine  kadar 

geldiklerini  yazılı  kaynaklardan  tespit  edebiliyoruz.  Genellikle  Kuzeyden  Güneye 

doğru ilerlemek suretiyle hareket eden bu Türk kavimlerinin izini takip eden en son 

Türk topluluğu ise Oğuzların yirmi dört boyundan biri olan Kınık boyuna mensup 

Selçuklu Türkleridir.  

ĠĢte biz Orta Çağın baĢından itibaren Türk kavimlerinin ana vatanları olan 

Orta Doğu‟ya gelmelerine ve yeniden Türk varlığını ve kültürünü bu, dünyanın en 

stratejik  bölgesinde  yaygınlaĢtırmalarına  yardım  eden  faktörleri  ele  alarak  bir 

değerlendirme  yapmak  niyetindeyiz.  Bildirimizin  coğrafi  sınırı  bugünkü  Irak 

                                                 

* Bilecik ġeyh Edebali Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi. 




Yüklə 7,31 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   343




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə