64
65
|
Temmuz 2016
|
Sayı 19
BURSA
’
DA ZAMAN
|
Temmuz 2016
|
Sayı 19
BURSA
’
DA ZAMAN
Cezayir-Fransa-Bursa Üçgeninde Bir Vasiyet: Beni Bursa’ya Gömün / Ahmet Ö. ERDÖNMEZ
1914 yılında Cezayir’in Cicelli şehrinde
doğan, 1996 yılında Fransa’da ölen ve
vasiyeti üzerine Bursa’ya gömülen Abidin
Cemalettin Bey’in yaşam öyküsü serüven-
lerle dolu ve çok ilginç.
Babası, Bursalı Bıçakçı Ali Bey, annesi
Hatice Hanım’dır. Türkiye’de tanışıp evle-
nirler. 1. Dünya Savaşı yıllarıdır. Avrupa’da
savaş rüzgarlarının hızla esmesi Osmanlı
İmparatorluğu’nun sıkıntılı günleri onu
çok etkilemiştir. Aklına Cezayir’de bulunan
Türk akrabaları gelir ve oraya göç ederler.
Bıçakçı Ali Bey Cezayir’e yerleştikten sonra
da Bursa’yı hiçbir zaman unutamaz. Aileyi
ve akrabaları etrafına toplar onlara masal
anlatır gibi Bursa’daki yaşamını fırsat bul-
dukça anlatmaktan çekinmez.
ABİDİN BEYİN DOĞUŞU..
Bursalı Bıçakçı Ali Bey ve Hatice Hanım’ın
ilk çocukları Abidin Bey de Cezayir’de
dünyaya gelir. Abidin Bey Cezayir’de büyür,
askerlik çağına gelir. Bilindiği gibi o yıllarda
Cezayir Fransızların kontrolü altında bir
ülkedir. 1. Dünya Savaşı sıralarıdır. Abidin
Bey askere çağrılır. Tam 13 yıl çavuş rütbesi
ile savaşır, birçok çatışmalara girer, ama
hiç yara almamış olan bir (muharip asker)
veterandır. Fransızlar tarafından işgal edilen
Cezayir’de yeni bir dönem başlar. Abidin
Bey’in bu özelliğinden dolayı ona isterse
Türk, Fransız veya Cezayir vatandaşı olması
için tercih hakkı verirler. Abidin Bey çok iyi
Fransızca bildiği ve aynı zamanda çok iyi bir
şoför olduğu için Fransız uyruğunu kabul
eder. Fransa’da yaşamaya başlar. Gerek
Cezayir’in karışık durumu gerek yaşadığı
maddi zorluklar nedeniyle akrabaları ile
yolları tamamen ayrılmıştır. Amcasının oğlu
Mustafa ise Türkiye’ye göç eder.
Abidin Bey Fransız vatandaşı olmasına rağ-
men Türk ve İslam kültüründen hiç kopmamış
ve geleneklerine bağlı kalmış bir Müslü-
man’dır. Cezayir’de de Arap kültürü ve dilini
iyice öğrenmiştir.
Taksi şoförlüğü yapan Abidin Bey Fransa’nın
Bretagne Bölgesi’nde hasta ve yaşlı bir kadını
sürekli hastaneye götürmektedir. Yaşlı kadı-
nın yanında kızı da vardır. Hastaneye taşıma
sırasında kadının kızı ile tanışır ve onu çok be-
ğenir. Bir gün Abidin Bey yaşlı kadının öldüğü
haberini alır, çok üzülür ve bu arada yaşlı
kadının kızını yalnız bırakmaz ve evlenme tek-
lif eder. Paris’te evlenirler. Madam Germaine
Hıristiyan kültürü ile yetişmiş 50 yaşlarında
çok cici bir bayandır. İki kültür arasında kendi-
lerine çok güzel bir dünya kurarlar.
Bursa Büyükşehir Belediyesi çalışanlarından Hatice YILMAZ, bir sohbet sırasında,
yurt dışındaki Bursalılara ilişkin bir anısını benimle paylaştı. Bu anısını sizlere
aktarmak istiyorum.
Ahmet Ö. ERDÖNMEZ
CEZAYİR-FRANSA-BUR
SA
ÜÇGENİNDE BİR VA
SİYET:
BENİ BURSA’YA
GÖMÜN
66
67
|
Temmuz 2016
|
Sayı 19
BURSA
’
DA ZAMAN
|
Temmuz 2016
|
Sayı 19
BURSA
’
DA ZAMAN
Cezayir-Fransa-Bursa Üçgeninde Bir Vasiyet: Beni Bursa’ya Gömün / Ahmet Ö. ERDÖNMEZ
Abidin Bey çok iyi bir şofördür, işini oldukça
ciddiye alarak yapar. 40 yıl Paris’te oto-
mobil kullanmasına rağmen bir tek kaza
yapmaz. Fransız yöneticilerinin dikkatini
çeken bu başarısından ötürü O’na madalya
bile takarlar.
Abidin Bey taksicilik yaparken bazen
dinlenme sırasında Cezayir’de iken baba-
sının anlattığı Türkiye ve Bursa’daki yaşam
hikayeleri aklına gelir. Gözleri dolarak hiç
görmediği ama babasının sesinden sık sık
duyduğu Bursa kelimesi ve oradaki yaşam-
lar aklına gelir. Çocukluğunda duyduğu bu
kelimeler beyninde bulutlu şekilde kalır.
Paris’te bir gün bir müşterisini götürürken
yoldaki konuşmalarda Türkiye ve Bursa ke-
limeleri cümlelerin içinde geçer ama o tam
olarak anlayamaz. Çok merak eder müşteri-
sine sorar ve müşterisinin Bursalı olduğunu
öğrenir, çok heyecanlanır. Kendisinin Bursa
ile olan bağını müşterisine anlatır. Artık
çok mutludur. O artık Türkiye’nin güzel
şehirlerinden biri olan Bursa’yı bulmuştur.
Abidin Bey artık yerinde duramaz. Akraba-
larına kavuşmak ister. Babasının yaşadığı ve
çocukluğunda sürekli anlattığı o masal şehri
görmek ister. Bu istek gün geçtikçe güçle-
nir. Bu konuları eşine açar, onunla paylaşır
ve eşinden çok büyük bir destek alır.
Sizlere Madam Germine hakkında da kısa
bir bilgi vermek isterim. Madam Germaine
çok olgun, güler yüzlü, sessiz ve çok vefa-
kar bir eştir. Eşinden dinlediği çocukluk yıl-
ları anılarından o da çok etkilenir. Duyduğu
heyecanı her zaman açıkça belli eder. Her
zaman eşinin yanı başında olan en büyük
destekçisidir. Abidin Bey de olaylara hep
olumlu yönden bakan, çok şakacı, mütevazı
bir yapıya sahip bunun yanı sıra tıp bilgisi
olan ve genel kültür konusunda da oldukça
iyi yetişmiş bir kişidir. Ama hiçbir zaman
mizahı elden bırakmaz.
Abidin Bey’in Bursa’ya gitme vakti gelmiştir
artık. Bursa’ya gelmeden önce kendilerine
destek olacaklarını düşünerek Oyak Renault
Fabrikası yetkililerine ulaşarak yardım ister-
ler. Oyak Renault Fabrikası yetkilileri ken-
dilerine Fransızca Öğretmeni Aysel Soyer’i
tercüman olarak tavsiye ederler. Bursa’ya
geldiklerinde Aysel Hanım onlara yardımcı
olur. Eski Garaj’daki Kardeş Otel’de kalırlar,
orada arkadaşlarını ağırlarlardı.
Abidin Bey şakacı kimliğini Bursa’da da
sergiler hiç yabancılık çekmezmiş. Bindiği
taksi ve dolmuşlarda Türkçe marşlar söyler,
halkla şakalaşırmış. Yoldan karşıya geçer-
ken elini kaldırır, taksileri durdurur selam
verip geçermiş. Arapça tekerlemeler söyler,
tiyatral gösteriler yaparmış. Ayrıca doğal
bitki ilaçları içeren Fransızca bir almanak
olan “Darbu” masal ve atasözleri ile dolu
kitabını tanıştığı insanlara hediye edermiş.
1991 yılı Bursa ziyareti sırasında Büyükşe-
hir Belediyesi Protokol ve Dış İlişkiler Şube
Müdürlüğü onlara rehberlik etmiş ve her
zaman destek olmuştur.
Yaşlı çift emekli indirimlerinden fayda-
lanarak her yıl Ağustos başında tren ile
Sirkeci’ye oradan Bursa’ya gelip Kardeş
Otel’e yerleşirler, Eylülde yine trenle Paris’e
dönerlermiş.
Abidin Bey bütün araştırmalarına rağmen
ne Bursa’da ne de Balıkesir Bölgesi’nde ak-
rabaları ile ilgili bir kayıt bulamaz. Bursa’da-
ki en yaşlı bıçakçıları araştırmasına rağmen
herhangi bir bilgiye ulaşamaz. Babası asker
olduğu için Bursa, Balıkesir, Ankara Genel
Kurmay araştırılmasına rağmen burada da
herhangi bir kayda rastlanamaz. İstanbul,
Ankara, İzmir gazetelerine ilan verilir. İzmir
Yeni Asır Gazetesi’ndeki ilanı gören am-
caoğlu Mevlithan Mustafa Ay ile görüşüp
hasret giderirler. İzmir’deki diğer akrabaları-
nı da bulup çok sevinirler.
Abidin Bey memleketini çok sever ve
Bursa’dan bir ev almaya karar verir. Ancak
ekonomik nedenlerden ötürü ev alamaz.
Bandırma’dan küçük bir daire almaya karar
verirler. Oda üst katlarda olduğundan zor
olacağını düşünüp bu kararlarından vazge-
çerler. Çünkü eşinin ve kendisinin ayakla-
rından rahatsızlıkları olduğundan kendileri
için rahat ve düzayak bir ev olmasını arzu
ederler.
Abidin Bey ve eşi Bursa’yı çok sevmiştir.
Mudanya, Gemlik, Kumla, Bandırma, Erdek,
Marmara Adası her tarafı dolaşırlar ve
gittikleri her yerde ailesinden bir iz arar Abi-
din Bey. Abidin Bey ve eşi birbirlerine çok
şefkatli idiler, kaldırımdan inerken çıkarken
her zaman yardımlaşırlardı.
Abidin Bey Ata topraklarına gelip, hayalin-
deki Bursa’yı gördüğü için çok mutludur.
Türkiye’den her ayrılışında yüreği cız eder.
“Bir daha görebilecek miyim?” kaygısı ile
durgunlaşır. Nitekim, Abidin Bey 1996
yılında Paris’teki evinde vefat eder. Madam
Germaine’nin hayatı kararmış, çok üzün-
tülüdür. Birden aklına kocasının vasiyeti
gelir. Abidin Bey sağlığında ona “Beni
Bursa’da gömün, orada hayata veda etmek
istiyorum” demiştir. Madam Germaine
bu vasiyeti yerine getirmek üzere Bur-
sa’daki dostlarını arar. Bu haber, dönemin
Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Erdem
SAKER’e ulaştırılır. Bu durum Sayın Saker’i
de etkilemiştir; Protokol ve Dış İlişkiler Şube
Müdürlüğü’nü arayarak gereğinin yapılma-
sını ister.
Cenaze Madam Germaine ile İstanbul’a
gelir, oradan alınarak Bursa’ya getiri-
lir. Emirsultan Camii’nde kılınan cenaze
namazından sonra Hamitler Mezarlığı’na
defnedilir.
Madam Germaine kendisi Hıristiyan olma-
sına rağmen, eşine söz verdiği için İslami
kurallara göre töreleri yerine getirecektir.
Bursa’da dostlarının evinde tebareke, 7 ge-
cesi mevlidini okutturur ve diğer gelenekleri
de yerine getirir.
Onun Bursa’daki en iyi arkadaşı Fransızca
Öğretmeni Aysel SOYER’dir. Paris’ten yazdı-
ğı mektuplarda eşini kaybettikten sonra çok
yıkıldığını, onu çok özlediğini, onsuz geçen
günlerin ızdırapla dolu olduğunu her zaman
belirtir.
Abidin Bey’in ölümünden yaklaşık bir yıl
sonra gelip mezar taşının yapılmasını sağ-
lar, bütün masraflarını karşılayarak Aysel
Hanım’ın evinde sene i devriye mevlidini
okutur, kendisi de ellerini açıp Arapça du-
alar eder. Hatta birkaç gün sonra kendisini
İstanbul Havaalanı’nda uğurlayan Aysel
Hanım ile helalleşir ve son kez Türkiye’den
ayrılırken güzel bir tespih hediye eder, sanki
bir daha birbirlerini göremeyeceklermiş gibi.
Evet bir daha birbirlerini göremezler. Çünkü
kısa bir zaman sonra Madam da ölür.
Sizlere aktarmaya çalıştığım bu gerçek hi-
kaye beni çok etkiledi. Vatan hasretinin ne
olduğunu, hayat arkadaşlığının ne demek
olduğunu çok iyi anlatıyor değil mi?