161
İLETİŞİM OLGUSU ÜZERİNE
ABOUT NOTION OF COMMUNICATION
İletişim, yirminci ve yirmibirinci yüzyılları tanımlamak
için kullanılan kavramların başlarında geliyor; insan-
lık savaşları dahi ‘naklen’ izleyebildiği bir ‘iletişim
çağı’nda yaşıyor. Sonunun nereye varacağını bilemedi-
ğimiz bir iletişim teknolojisi insan yaşamının her anına
ve alanına sızmış durumda. Bütün dünyada olup biteni
büyük ya da küçük ekranlardan anında öğrenebiliyor,
istediğimiz bilgiye ya da türlü içerikteki görüntüye
zaman ve mekan sorunu olmaksızın ulaşabiliyoruz.
Günümüz bireylerinin iletişim teknolojilerinden uzak
kalması olanaksız. Bu gelişmişliğe karşın, insanlar
acaba eskiye göre daha mı yaşamın içinde ve mutlu?
Yoksa, insanı insan yapan değerlerden giderek ‘gönül-
lü’ olarak uzaklaşan, daha yalnız, daha içine kapanık,
saldırgan, dünyaya ulaştıkça kendi dünyası ve yaşam
alanı küçülen bireylere mi dönüştük?
Gelinen noktada iletişim olgusuna bağlı olarak;
iletişim tasarımı, görsel iletişim tasarımı gibi kav-
ramların doğru tanımlanması ve konumlandırılması
gerekmektedir. Çünkü bu konularda kavram, tanım ve
alan karışıklığı bulunduğu gözlenmektedir. Örne-
ğin, tek başına ‘iletme’ eylemi herhangi bir ‘iletişim
tasarımı’nın tanımı olmamalı, iletişim olgusunu
açıklayamamalıdır. Salt bir takım veri toplamını görsel
bir biçime dönüştürmek de ‘görsel iletişim tasarımı’
olarak kabul edilmemelidir; bu ancak ‘mesaj’a ilişkin
probleme çözüm önermek olarak değerlendirilebilir.
Görsel biçime dönüştürmek sadece ‘mesaj’ın, bir diğer
deyişle ‘ileti’nin oluşturulmasıdır. Tek başına mesaj/
ileti bütünüyle bir iletişim tasarımı olamaz, iletişim
olgusunun tümünü oluşturamaz. Bir diğer yandan, me-
sajın alıcıya iletilmesi ile iletişim süreci sona ermez.
İletişim olgusu daha dinamik bir yapı içerir.
Temel sorunlardan bir diğeri, ‘grafik tasarım’ ile
‘görsel iletişim’ disiplinlerinin aynı alanlar üzerinde
üretim yapıyorlar görüntüsü vermelidir. Buradaki alan
tacizinin saptanması ve açıklanması gerekmektedir.
Disiplin alanlarının netlik kazanması, o disiplinlerin
daha doğru temelde ve yönde gelişmelerine olanak ta-
Anahtar Sözcükler: İletişim, Görsel İletişim, Grafik Tasarım/
/
Communication, Visual Communication, Graphic Design
Yakın Doğu Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Plastik Sanatlar Bölümü //
Near
East University, Faculty of Fine Arts and Design, Department of Plastic Arts
erdalaygenc@gmail.com
ÖZET ABSTRACT
Doç.Dr. Erdal AYGENÇ
08-11 Nisan April
2015
162
nıyacak, bu disiplilerin eğitimini alanların da bir kimlik
sorunu yaşamamalarının önüne geçecektir.
Communication is one of the primary concepts that are
used to define the twentieth and twenty first centuries;
humanity is living in a ‘communication age’ in which
even wars can be followed on ‘live transmission ’.
Communication technology has infiltrated in every mo-
ment and area of life and we cannot foresee where this
will end up. We can learn what happens in the world
instantly with the aid of big or small screens and we
can reach information that we need or any picture with
various content without having any problem about time
and place. It is impossible for people who live in this
century to keep themselves away from the communica-
tion technology. In spite of these developments, are the
people more involved in life and happier than they were
in the old times? Or, are we transformed into individuals
who move away voluntarily from the values that make
up human beings, who are lonelier than before, more
withdrawn, more aggressive and whose own world and
living space become smaller as they reach the whole
world?
At this point, depending on the notion of communica-
tion; the concepts such as communication design and
visual communication design have to be defıned and
located accurately. Because, it is observed that there
are complications of concept, definition and area on
these topics. For example, the action ‘to communicate’
shouldn’t be the definition of any ‘communication de-
sign’ on its own and shouldn’t explain the notion of com-
munication. Also, transforming a group of absolute data
collection into a visual form shouldn’t be accepted as a
‘visual communication design’; this can only be evalu-
ated as a suggestion of solution for a problem related
with the ‘message’. To transform into a visual form is
only the formation of the ‘message’ in other words the
‘communication’. The message/communication alone
cannot be a complete communication design and cannot
form the whole notion of communication. On the other
hand, communication process does not end up with the
delivery of the message to the receiver. The notion of
communication includes a more dynamic configuration.
Another main problem is that ‘graphic design’ and
‘visual communication’ disciplines appear to produce in
the same areas. Here, the harassment of the area has
to be determined and explained. Clarification of these
disciplinary areas will provide the chance for these
disciplines to develop on a more accurate foundation
and direction, and prevent those who study in these
disciplines from having problems of identity.
İletişim olgusu üzerine
I
Bundan 100-200 yıl sonra, insanlık eğer hala varlığını
devam ettiriyorsa, yaşadığımız zaman dilimi için yapıla-
bilecek tanımlamalardan birinin “İletişim Çağı” olacağı-
nı söylemek bir kehanet olmasa gerek. Çünkü tarihinin
hiçbir döneminde insanoğlu bu denli ‘araç-gereç’ yolu
ile iletişim olanaklarına sahip olmamıştı. Dolayısı ile
iletişim, yirminci ve yirmibirinci yüzyılları tanımlamak
için kullanılan kavramların başlarında geliyor; insan-
lık savaşları, felaketleri dahi ‘naklen’ izleyebildiği bir
‘iletişim çağı’nda yaşıyor. Sonunun nereye varacağını bi-
lemediğimiz bir iletişim teknolojisi insan yaşamının her
anına ve alanına sızmış durumda. Bütün dünyada olup
biteni büyük ya da küçük ekranlardan anında öğrenebi-
liyor, istediğimiz bilgiye ya da türlü içerikteki görüntüye
zaman ve mekan sorunu olmaksızın ulaşabiliyoruz.
Çevresi ile olan ilişkilerini iletişim yolu ile kurabilmesi,
insanın en önemli özelliklerinden biridir. Kabul edilir ki,
yaşadığı çevreye-dünyaya uyum sağlaması insanoğlunu
mutlu kılar. Toplumsal ilişkilerimizde değişik amaçlara
yönelik iletişim araç, yöntem ve ortamları kullanarak
ilişki içinde bulunduğumuz bireylerle benzeşme, birlik,
ortaklık oluşturur; bulunduğumuz sosyal ve fiziksel
çevreye uyum sağlarız. Bu nedenle de, insanlar tarih
boyunca bir yandan hazırda var olan işaretleri anlam-
landırarak doğa ile iletişim kurma becerilerini geliştir-
mişler, bir yandan da kendi aralarında iletişimi sağla-
yabilmek için diller, semboller, araç-gereçler, ortamlar
üreterek geliştirmişlerdir. Bilgiyi, düşünceyi, duyguyu
en özlü, kolay, anlaşılır ve hızlı ifade edip aktarabilme
kaygısı insanın temel sorunlarından olagelmiştir.
Günümüz bireylerinin iletişim teknolojilerinden uzak
kalması, nimetlerinden yararlanmaması olanaksız. O
nedenle, yapılacak saptamalar ve gözlemler teknoloji,
iletişim teknolojisi karşıtlığı olarak algılanmamalıdır.
Ancak aracı ve ortamı doğru konumlandırmak, sağlıklı
iletişim için uygun seçimlerde bulunmak konuların-
da günümüz insanının çok da isabetli davranmadığını
söylemek gerekir. Tam da bu noktada, şu sorular ister
istemez zihinlerde beliriyor:
Bu gelişmişliğe karşın, insanlar acaba eskiye göre
daha mı yaşamın içinde, daha mı uyumlu ve mutlu?
Yoksa, insanı insan yapan değerlerden giderek ‘gönüllü’
olarak uzaklaşan, kendi kabuğuna çekilip yalnızlaşan,
daha içine kapanık ve saldırgan hale gelen, dünyaya
ulaştıkça kendi dünyasını ve yaşam alanını küçülten
bireylerin sayısı hızla artıyor mu? Bir kıyas yapma niyeti
ile değil, ancak eskiye dönük bazı yaşantıları anımsa-
mak durum saptaması için yararlı olabilir.
Çok gerilere gitmeye gerek yok; bundan otuz-kırk
yıl öncesinin manyetolu telefonlarından akıllı telefon
teknolojisine -yediden yetmişe- geçmiş bulunuyoruz.
İstediğimiz an ve mekânda, o akıllı teknolojinin farklı
özelliklerini de kullanarak istediğimiz kişi ya da kişilerle
iletişim kurabiliyoruz, haberleşebiliyoruz. Hatta bunu
görüntülü de yapabiliyoruz.
Yukarı da sözü edilen manyetolu telefon öyle her hanede
bulunmazdı. Uzaklarda olan yakınların sesini duya-
bilmek için telefonu olan eve misafir olunurdu. Önce