larındaki dinlik törenler arasında bağlar bulunabileceği
sorununa da dikkati çekmişlerdir.
Soru 9 9 : K öylü oyunlarının konuları ile çeşitli
halk edebiyatı türlerinin ilişkileri var
mıdır?
Çeşitli türküler (oyun = dans türküleri, ağıtlar, v.b.)
seyirlik halk oyunlarında gereç olarak kullanılır.
Onların anlatı türleriyle yakın ilişkisini belirtecek ta
nıklar çok azdır; tek-tük konularda gerçekçi - güldürücü
masallarla ortak oldukları kestirilebilir; buna belirgin bir
örneği «Derviş Baba» masalında buluruz. Bu masalın bir
metni benim Az gittik, uz gittik adlı kitabımda yayınlan
mıştır: Adamın biri,
bir dilenci dervişe küçük bir para
yerine bir sarı lira verir, ve geri alamaz. Bunun üzerine
dervişi kadıya götürür.
Yolda rastladıkları kavallı ço
ban, kemanlı çingene de onlara katılır. — Masalın örgüsü,
adamın parasını ısrarla istemesi, dervişin sarı lirayı ver
meye yanaşmaması, onların bu tekerlemen konuşmaları
na, çobanın kavalını, Çingenenin kemanmı çalarak katıl
maları, en sonunda, mahkemede Kadı Efendinin karısının
da bu cünbüşlü havaya dayanamayıp oynamaya kalkması,
Kadı Efendinin de dâvayı, gene bir tekerleme ile kestirip
atması gibi eğlenceli sahnelerden meydana gelmiştir. —
Masal, kuruluşu bakımından bir oyun senaryosuna çok ya
kışıyor. Bu konu. Şükrü Elçin'in Karadeniz bölgesinden
derlediği bir köylü oyununda da işlenmiştir. Masalın birkaç
çeşitlemesi derlenmiş, ve Türk masal katalogunda incelen
miştir; Batı Makedonya Türkleri arasında anlatılan bir
varyantını. Prof. C.S. Mundy derlemiştir. — Bu konu, köy
lü oyunları dağarcığına masal geleneğinden mi geçmiş
tir; yoksa masal mı oyunun anlatı türüne dör>üşümü ürü
240
nüdür? Biz birinci ihtimali daha Kuvvetli buluyoruz, ama
bol sayıda gereçler derlenince berki daha 'kesin bir sonu
ca varılabilecektir.
Soru 1 0 0 : Seyirlik köylü oyunlarının çeşitleri
nelerdir? Törenlerle ilişkileri var
mıdır?
Seyirlik köylü oyunlarının bazılarının, yılın mevsim
değişmelerini belirleyen günlerinde
— aşağj yukarı hep
aynı tarihlerde— yapılan törenlere bağlılığı dikkati çeken
bir olgudur. Bunları, bir çeşit «resmbliğini yitirm iş olmak
la beraber gelenek olarak hâlâ «bayram» sayılan gün
lerin kutlanması diye adlandırmak yerinde olur. Ahmet
Kutsi Tecer’in incelemesinde etraflı olarak anlatılan bir
tanesini özetleyelim; bu örnek, kış-yarısında düzenlenen
sayacı töreninde oynanan Arab-oyunu’dur.
Törenin iki yönü v a rd ır:
birincisi «saya gezmesi»
adını alır; deve ve tilki kılığına girmiş «aktörslere katı
lan üç kişiyle birlikte meydana gelmiş kafile kapı kapı
dolaşarak türküler («saya türküleri») çağırırlar. Hayvan
kılığında olanların boyunlarına, bacaklarına çanlar takıl
mıştır. Bu kafilenin kişileri gezerlerken türlü şaklaban
ın la r yaparlar. Gezinin amacı evlerden yemek pişirmeğe
yararlı erzak toplamaktır. Toplanan erzakla hazırlanan
yemekler: bulgur pilâvı, helva... birlikte yenilir. — Gerek
gezi esnasında (köyün bir meydanında, ya da bir evin
avlusunda), gerekse yemek için toplanılmış olan odada
çıkarılan oyunlar törenin toincl yönünü meydana getirir
ler.
Geleneğe göre saya töreninde çıkarılan Arab oyunu
üç şahıslıdır: Arap, İhtiyar, Gelin. Oyun şöyle yürütülür
(bir meydanda oynanıyorsa, deve ile tilkiler de sahneye
çıd a rla r):
Arap devecidir.
İhtiyarla Gelin yaylaya göç
241
ederlerken Arap, Geline sarkıntıhk eder. Arapla İhtiyar
arasında kavga çıkar. Kadın hem Araba, hem de İhtiyara
cilve yapar. (Bu arada hep birlikte bir halay da tutar
lar.) Arapla İhtiyarın kavgası kızışır. Sonunda Arap İhtir
yarı öldürür; ama Gelini elde edemez. — Gelin ölünün
başında ağıt yapar. Seyirciler İhtiyarın ağzına çerezler
verirler; İhtiyar yavaş yavaş dirilir. Dirilme seyircilerin
neşesini geri getirir. Davul zurna ile yeniden halay tutu
lur.
Bu oyunun oynandığı birçok yerlerde «bereket, uğur
getirir» diye bir inanış vardır. — Oyunda İhtiyarın ölüm
belirtileri ile ağıt öğeleri, artık kışın gücünü yitirmeğe bir
işaret, verilen yemişlerle yeniden canlanması ve bundan
duyulan sevinç de,
tabiatın yeniden uyanacağı günlere
yaklaşıldığım muştulayan bir anlatım olsa gerektir.
Tecer, aynı incelemesinde, bugünkü biçimleri ile tö-
renlik nitelikleri belirsiz olmuş oyunlara da örnekler ver
miştir. Onun kanısına göre bu oyunlardan bir bölüğü de,
dinlik oyunların, giderek din dışı nitelikler kazanma şek-
finde bir dönüşüm sonucudurlar. Nitekim, «Arab-oyunu»
bazı yerlerde kış-yarısı törenleriyle bağlarını yitirmiş, dü
ğünlerde veya başka toplantılarda da oynanır olmuştur.
Tamamı tören-dışı nitelikte,
«farce» tipi oyunlara
örnek olarak da, yine Tecer'in incelemesinden, ikinci bir
oyunu özetleyelim (bu, Yozgat'ta derlenmiş bir oyundur) :
Elekçioğlu diye adlanan oyunun kişileri iki erkek (Elek-
çioğlu ile Kenanoğlu) ve iki kadındır. Seyirciler de yer
yer oyuna katılırlar Elekçioğlu, yüzü una bulanmış, yır
tık pırtık giyinmiş, çanlar takınmıştır; Çingene diye dü
şünülür. Oyun,
onun sahneye çıkıp köyün kâhyası ile
konuşmasıyla başlar.
(Kâhya,
seyirciler arasından biri
dir.) Elekçioğlu kızlarını oynatacaktır, buna karşılık da
köylülerden barınacak bir yer ister. Kâhya, muhtara ve
242
Dostları ilə paylaş: |