101
saymak, milletin en yüksek manevi zenginliklerini kabul etmek ve
bundan dolayı mücadele yürütmektir.
5. Ulusal ideoloji zorunlu bir olaydır, fakat o devlet ideolojisinden
uzak olmalıdır. Zira, hiçbir resmi ideoloji ebedi olamaz. Hiçbir
devlet, hiçbir güç kendi bünyesinde gerçeği barındırmıyor. Özel
resmi ideoloji kapsamında gerçekler çiğneniyor ve kayboluyor.
İdeoloji belli bir siyasi yön demektir, o siyasi yönse ebedi olamaz.
Siyasi taraflar değişebilir, değişen ne varsa, o görecelidir.
Asif Ata`ya göre, Türk sadece ayrı halkların birliği değildir. Türk
özel bir ırktır. Türkler hem dil, hem inanç, hem antropoloji, hem de
medeni değerleri açısından mevcut ırkların hiçbirine benzememek-
tedir. Türklerin moğol ırkından sayılması en büyük tarihi yanlıştır.
Türk denilen ırk mevcuttur ve türkçülüğün ırk olarak tarihsel
dayanağı mevcuttur.
Asif Ata`ya göre Türkçülük özünde Türk ruhunu ifade eden
huyları birleştirir: Türk ruhunun özü, anlamı onun inançlı olmasıdır.
Türk İnamında – rehavete, itaate, kaderciliğe, cennet-cehennemci-
liğe, hurafeye ve diğer abuk sabuk inançlara yer yoktur. O, Tanrıçı -
Gökçüdur. Bu yüzden de vakarlı, mağrur, yenilmezdir ve itaati de
buyüzden sevmez. Bu anlamda Tanrıcılık Allahçılığın tam karşıtıdır,
zira bütun dinlerde İnsan-Allah ilişkileri köle-efendi ilişkisinin
aynısıdır. Aynı zamanda bu ilişkiler herzaman korkuyla eşanlamlıdır.
Korku hissi ve kölelikse Türk meşrebine yabancıdır. Ziya Gökalp
doğru olarak, Türklerde sufiliğin (Allah`tan korkmak yerine Allah`a
sevgi) oluşumunu işte bu faktöre bağlıyordu.
Tanrıcılık doğası - göğü, güneşi, dağı, suyu kutsal saymak,
insanın yaratıcısı olarak görmektir. Bu nedenle Tanrıcılık`ta insan
Tanrı (diğer doğa unsurlarına) karşısında eğilmiyor, aşağılanmıyor,
korkmuyor.
Tanrıçılıktaki vakar, övünme, eğilmezlik, sığmazlık Hunlar,
Selçuklular döneminde, Babek yenilmezliğinde, Osmanlı komutanlı-
ğında yaşıyor.
Türk ruhu tekyüzlülük ve mertlikle eşanlamlıdır. Bu sıfatlar
çağdaş dünya siyasilerinin, ticaretinin ve makiavelisminin karşıtıdır.
Türk savaşçı, ölümden korkmaz, ancak öldürmekten de zevk
almaz. Korkmazlığına güvenir. Zaferi sever, ancak düşmanı alçalt-
mağıysa asla sevmez. Bu açıdan ona Roma kansızlığı yabancıdır.
102
Türk Namusludur, Ailesini sever, kadınına saygılıdır. Eski Türk-
lerde Annelik, Babalık, Evlatlık Din seviyesinde olmuştur. Türk'ün
kadına yaklaşımı, onu ilahileştirmesi kriter halindeydi.
Asif Ata türkçülüğün sadece Türk'ün kendisine değil, ayrıca
hercaileşen, maddeselleşen, teşhircileşen çağdaş dünyaya da gerekli
olduğunu düşünüyor. Dünyanın aydın yarınları, artması, büyümesi,
gelişmesi için ilk önce Türk kendi Türklüğünün farkında olmalıdır.
Asif Ata şimdiye kadar mevcut olan türkçülüğün üç temel
biçimini göstermektedir: Ruhsal Türkçülük, tarihsel Türkçülük,
İdeolojik Türkçülük. Ruhsal Türkçülüğün anlamı en çok Azerbay-
cançılıkta, Tarihi Türkçülüğün anlamı en fazla Selçuk, Osmanlı
ihtişamında (Türkiyecilik), İdeolojik Türkçülüğün anlamıysa Ziya
Gökalp, Ali bey Hüseyinzade ve Mehmed Emin Resulzade ülküle-
rinde kendisini göstermektedir. Bu bölgüye dayanarak Asif Ata
yazıyor:
"Azerbaycan Türk'ün beyni ve kalbi,
Türkiye Türk'ün kolu ve sırtı."
Azerbaycan Türkçülüğü Türk insanının doruğudur.
Ruhsal Türkçülüğün birinci, yüksek, yüce olayı – Zerdüştcü-
lüktür. Zerdüştcülüğün Türkçülük anlamının 3 ana düşüncesi vardır:
Savaşçı Allah düşüncesi. Zerdüştcülükteki Hayır allahı Hürmüzd
Türk`ün düşüncesine uygun savaşcı Allah'tır. Hürmüzd Ehrimenle
savaşıyor, o, savaşta acı çekiyor. Kimi zaman ölümcül yaralar alıyor,
kimi zaman yıkılıyor, kimi zaman sürünüyor, ama savaştan Türk`e
yakışırmışcasına geri durmuyor. Ehrimenle birkaç bin yıldır sava-
şıyor ve bu savaşta mutlaka Hürmüzd`ün zafer kazanacağı kesindir.
Burada Türk mitolojisiyle Zerdüşt arasında çok büyük bir bütünlük
var. Türk'ün Allah'ı, Tanrısı göktür ve Gök te insana hizmet ediyor.
Eğer başka dinlerde İnsan Allah`a hizmet ediyorsa, Zerdüşt`ün
dininde Allah insana hizmet ediyor.
Zerdüşt'ün ikinci düşüncesi Ateş İşığı düşüncesidir. Bu düşünce
tipik Türk bilincinin ürünüdür, Türk mitolojisinin temelinde yatan
düşünceye göre bu ateş insanları sadece ısıtmakla yetinmiyor, hem
de etrafını aydınlatıyor. Zerdüşt`ün ateşi Ruhsal ateştir.
Zerdüşt'ün üçüncü düşüncesi de Türk`ün töresine uygun bir
düşüncedir: İnsan`ı sevmek. Zerdüşt Hayrın zaferi için İnsandan üç
şey istiyor: temiz fikir, temiz söz, temiz amel.
103
Ruhsal Türkçülüğün ikinci ifadesi kendisini Babeklikte açığa
çıkarıyor. Hurremilik ferahcılık anlamına gelmektedir. İnsan`ın
özgürlüğünün ferahı ona güven verir. Bu inanç da ona özgünlük,
kendindeneminlik ve yenilmezlik vermektedir. Bu güveni kapsamın-
da Şirvin taşıyan, yani Allah taşıyan Babek yaratıyor.
Ruhsal Türkçülüğün başka bir yönü Türk manevi birliğinin
düzenlemesinin ana karakteri konumunda olan Dede Korkutla
alakalıdır. Dede Korkut aksakallık gayesinin, anlamının, niteliğinin
gerçekleşmesidir. Dede Korkut Türkçülük ve Azerbaycançılığın
Ruhsal yüceliğinden görünmektedir.
Ruhsal türkçülüğün en belirgin olayı Hürufiliktir, insanı Allah
saymaktır. Hürufilikte Azerbaycan büyük Türkçülük dağı olarak
ortaya çıkmaktadır.
Füzulilik-aşıklık Ruhsal Türkçülüğün daha bir belirtisidir. Türk-
çülüğün aşıklık hasleti kendisinin dehalıkla belirtisini Füzulilikte
bulmuştur. Füzulide aşk - din, Allah katındadır.
Ruhsal Türkçülüğün temel olaylarından birisi de Mugamattır
(Bozlak). Türk hep kendi tanrısını Gökte arıyordu. Muğamat Göklere
ulaşmak için yoldur. Bu Gök Yolu - İnsancılık Yoludur. Mugamat
insanı basamaklarla, şubelerle göğe - kendi Tanrısına, Kamilliğe
yüceltmektedir.
Ve son olarak Ruhsal Türkçülük hem de Sazçılıktır. Saz Türk'ün
temel ayırt edici özelliklerini: ihtişamını ve zarifliğini birarada
tutmaktadır.
Ruhsal Türkçülük Azerbaycan'la ne derecede alakalıysa, tarihsel
Türkçülük te bir o kadar Türkiyeyle alakalıdır. Tarihsel Türkçülük
Hun İmparatorluğu'ndan başlıyor. Hunçuluk Türk'ün dünyaya
meydan okuması kudretinin gösterisiydi. Sonraları Hunlar`ın
katastrofik parçalanması gerçekleşse de, Selçuk türkçülüğü denilen
muhteşem bir olay vuku buldu. 11. yüzyılda Osmanlı İmparator-
luğu'nun temelini atan Selçuklular tüm dünyada Türk`ün korkusunu
yarattılar. İslam dininden siyasi araç olarak kullanan Osmanlı
Türkleri kendileri de bilmeden İslam'ın güçlenmesine yardımcı
oldular. Karşılığındaysa islam Türk'e yabancı olan halleri - itaati,
köleliği, yabancılaşmanı, takliti ona ihsan etti. Sultan Abdülhamid'in
döneminde hilafet türke özellikle çok hasar verdi: tarihsel feminist
olan Türk harem murdarlığına uydu, arapçılık, farsçılık kol
geziyordu, kan karışmıştı. Türklüğün neredeyse danılması, türklük-
Dostları ilə paylaş: |