96
Asif Ata`nın düşünceleri bizim bu düşüncelerimizi pekiştirmek-
tedir. Komple ulusal, aynı zamanda tümüyle evrensel bir fikir oluştu.
Bu fikirler durmadan gelişiyor, yepyeni bir aşamaya geçiyor ve
başından sonuna gerçeklerin peşinden koşuyor. Bizler Asif Ata`ya
kadar her dönemin kavramlarına saygılıyız. Dinler uzun yıllar yaşasa
da, dini kavramlar kısa zamanda tükendi. Zira sınırlıydı. Bilimin
gelişmesi dini düşüncelerin temellerini sarstı ve Ruhsal ilerleme
durdu. Dinsel düşünceler bilimselliğe aykırı olduğu için bilim onu
altüst etti. Asif Ata`nın fikirleri bilime aykırı olmadığından, bilimin
herhangi dönemde sağlıklı gelişimi bu düşüncelere hasar veremez.
Tam tersi, bu fikirler bilimin kendisi için de temel rolünü
oynayabilir. Zira İnsanlaşmadan yüksek hiçbir gelişme yoktur.
V. Mutlaka İnam yalansızdır
Asif Ata`nın dünyabakışıyla ilgili temel prensipleri bir bütün
halinde açıklayacak olursak, bilimle felsefenin birliğini ve bu
vahdetin Ruhsallıktan yarandığını göstermek mümkündür. Bu
ilkeleri şöyle özetleyebiliriz:
1) Dünya yaratılmamıştır ve kontrol edilmez. Dünyanın düzeni,
ahengi, gidişatı kendiliğindendir.
2) İnsanlaşma dışında hiçbir ilerleme insanlığı Özümlüğüne
kavuşturamaz.
3) Milliyetçilik Evrenselliğe götüren yoldur ve o, Ruhsal bir
olaydır.
4) Doğululuğumuz İnama bağlı gelecek için insanlığın kurtuluş
yoludur.
5) "Sadece
Mutlak olan gerçekçidir, göreceli gerçek yalandır".
Bu prensiplerle Asif Ata`nın 5 (+1) temel ilkelerine müracaat
olunursa iyi olur. Hatırlatma için Ruhsal Rönesans'ın düşüncelerinin
isimlerini burada çekmek istiyoruz - Mutlaka İnam, Kamil İnsan,
Ruhsal Toplum, Bağımsız Vatan,
Özümlü Doğu, Liyakatli Evren.
Biz vurguladık ki, dünya yaratılmamıştır ve kontrol edilmez.
Düzeni, ahengi kendisinde, gidişatı kendindendir. Bu Yüce Allah'a,
yani Transandantal, doğaüstü yürürlüğe, gökler saltanatının hüküm-
darına, dünyayı yok yerden yaratan fantastik yürürlüğe güveni
97
reddediyor. Ezelilik, ebedilik dünyaya, insana bağlanıyor. Daha
doğrusu, Anlam dünyanın, insanın kendisinde açığa çıkıyor.
Şimdiye kadar hiçbir felsefede bu mesele böyle mükemmel bir
biçimde insanlara ulaştırılmadı. Böyle inanç da olmadı. Dünyaüstü
güçler fikri teorik olarak kalıyor, gerçekleşmiyor,
hiçbir şeyi değiştir-
mez ve manevi-ruhsal gelişme için uygun zemin hazırlayamıyor.
Hakikatin dünyanın kendisinde anlaşılması geleceğe açıkgözle
bakmamızı sağlar ve iyimserlik yaratır. Asif Ata Hakikat`in,
Anlam`ın kavranmaması gibi basit, sıradışı bir düşünce tarzına son
veriyor. Asif Ata`ya göre evren kavramının olanakları sonsuzdur,
ona yasaklar ve sınırlamalar koymak olmaz.
Evet, Asif Ata kanıtlıyor ki, İnsanlaşma dışında hiçbir ilerleme
insanlığı Özümlüğüne kavuşturamaz. Gelişme ve kurtuluş farklı
olgulardır. İnsanı kurtarmadan geliştirmek pek te ciddi anlam taşımı-
yor. İnsanlığın kurtuluşu milletin kurtuluşu demektir. İnsanın
kurtuluşu onun kendisini kurtarıcıya dönüştürür. Sağlıklı düşünceye,
mantığa, tefekküre sahip olan insan milli bilincin gelişmesi zeminin-
de fikir yaratıcısına, taşıyıcısına dönüşüyor. Ülküden kurtuluş
mümkün değil. İnsanı biyolojik olay seviyesinde barındıran işlem
fikir vasıtasıyla değiştirilebiliyor. Tabii ki, insanı niteliğine ulaştıran
düşünce önemli etkendir. İnsanın inancı da bu düşünceden doğar.
Bize göre ikna olan insan çok azdır. Siyasal, dini inanç, ideolojik
inanç kavramlarını doğru saymıyoruz. Eğer doğru saymak gerekirse,
tüm insanlığın ikna olduğu düşünülemez.
Bize göre inanç insanın
kendisine benzemesi için seçilen son, yahut insanlığı kendisine
benzetmek talebinden doğan sondur. Bu anlamda siyaseti inanç
olarak değil, düzensizlik olarak nitelendirmek doğru olur. Siyasette
insan asla kendine benzemez, kendisinden uzaklaşır, tilkileşir, cana-
varlaşır, ihanet batağına sapanıyor, kandırmacayla, yalanlar "düzeni"
yaratmakla uğraşmaktadır. Din de insanı aldatır, aşağılar, manen hiçe
dönüştürür. Bu açıdan insanı bir hiçe dönüştüren herhangi bir bakışa
tapınmak inanç değildir. İnanç açısından insan kendisini kandıramaz.
İnsanı hakikatsızlıkla baskılardan kurtarmak baş tutamaz.
Kurtuluş Mutlaka tapmaktadır. Mutlaka tapmak insanlaşmak demek-
tir. Kendi niteliğine uygun yaşayamayan insan özgür insan olamaz.
Özgürlüğü tanımadan ulusallaşmak mümkün değildir. Ulusallaşmak
evrensellik yoludur.
Evrensellik Milletlerin evrensel yaratıcılık
açısından beraberliğin bütünüdür. Bu anlamda milliyetçiliği