Türkün İlk Ruhaniyyat Ocağı Asif Atanın – İnam Atanın Mütləqə İnam Ocağı



Yüklə 2,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə27/30
tarix14.06.2018
ölçüsü2,8 Kb.
#48355
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   30

95 
 
dinlerden sonra Yeni Evrensel hal gerekir. Bu konuysa Milli-manevi 
Uyanış  temelinde  oluşabilir.  Milli  nitelikleri  her  bir  gelişme 
aşamalarında öne vermek gerekir. Ancak eski, ilkel geleneklere milli 
değer  diye  nitelendirmeğe  hiç  gerek  yok.  Dolayısıyla  milli 
niteliklerin eskilmesine izin vermemek, eski geleneklerinse üzerinde 
yenilemelere  gereksinim  duyulmaktadır  (Eskilik  yıllarla  alakalı 
değildir. Yıpratıyor hayatımızı yarına kapatamayan ilkel gelenekler).  
Dini  kabul  etmemenin  nedeni  çoğu  zaman  "benden  değildir" 
prensibine  dayanıyor.  Bu  durumsa  dinin  yararınadır.  Zira,  din 
kendisini  evrensel  değer  olarak  tanımlıyor.  Evrensel  değerdeyse 
herkesten birşeyler var. Eğer evrensel sayılan dinde ulusallık yoksa, 
onu  dışlamaq  gerekir.  Kendiliğinden  dışlamak  mümkün  değildir. 
Sorgulamak  gerekiyor:  din  hangi  temel  ilkeler  üzerinde  yaşıyor,  bu 
temel  ilkeler  onu  koruyan  insana  ne  veriyor,  onu  geliştiriyor  mu? 
Yoksa cehalette mi tutuyor?  
Bizim  yukarıdaki  söylediklerimizden  görünüyor  ki,  din  genel 
olarak alışkanlık üzerinde kurulmuştur, öğrenmek ve kavramak onun 
bünyesinde  yoktur.  Dine  açıkgözle  bakmağa  çalışanlar  hep  takip 
edildi, hatta kimi zaman idam edildi. Din sözde kutsallıktan konuşup, 
amelde  kutsallığı  öldürenler  ordusu  yarattı.  Bin  yıllardır  dinin 
savunmasını  yapanlar  eli  sopalı  aydınların,  toplumu  uyandırmak 
isteyenlerin  üzerine  saldırıyor.  Onlar  değneği  yere  bırakmıyorlar, 
zira  idrak  karşısında  hemen  ne  yapacaklarını  şaşırıyorlar.  Bugünkü 
İran devleti eli sopalı irtica hazırlamakla meşguldür. İnsanları sığ ve 
gaflet  halinde  bulundurarak  onlardan  katiller,  teröristler  yetiştiri-
yorlar.  
Bugün  biz,  Azerbaycan  olarak  yabancı  inançlardan  ve  değişik 
inançlardan dolayı dağınık durumdayız.  İnsanlık bilimsel teknolojik 
gelişme  aşamaları  geçiyor,  bizse  daha  bu  aşamalardayız.  Ancak 
dağınık  durumdan çıkamıyoruz.  Çünkü  ruhun  disiplinsizliğini  bilim 
gideremiyor.  
Türk  için  Muhammed'in  "Allah  tektir,  Muhammed  onun 
Resulüdür" formülüyse söylediğimiz üzere, kurtuluş anahtarı olama-
dı.  Biz  biliyoruz  ki,  Azerbaycan`ı,  tüm  Türkler`i,  belki  de  insanlığı 
bu dağınık durumdan, Ruhsal düzensizlikten Asif Ata`nın "Mutlaka 
İnam"  ı  çıkarabilir.  Mutlaka  İnam  esaslı  yeni  sosyal  ekonomik 
forması oluşabilir: İnsanlık uygarlığı!  


96 
 
Asif  Ata`nın  düşünceleri  bizim  bu  düşüncelerimizi  pekiştirmek-
tedir. Komple ulusal, aynı zamanda tümüyle evrensel bir fikir oluştu. 
Bu  fikirler  durmadan  gelişiyor,  yepyeni  bir  aşamaya  geçiyor  ve 
başından  sonuna  gerçeklerin  peşinden  koşuyor.  Bizler  Asif  Ata`ya 
kadar her dönemin kavramlarına saygılıyız. Dinler uzun yıllar yaşasa 
da,  dini  kavramlar  kısa  zamanda  tükendi.  Zira  sınırlıydı.  Bilimin 
gelişmesi  dini  düşüncelerin  temellerini  sarstı  ve  Ruhsal  ilerleme 
durdu.  Dinsel  düşünceler  bilimselliğe  aykırı  olduğu  için  bilim  onu 
altüst etti. Asif Ata`nın fikirleri bilime aykırı olmadığından, bilimin 
herhangi  dönemde  sağlıklı  gelişimi  bu  düşüncelere  hasar  veremez. 
Tam  tersi,  bu  fikirler  bilimin  kendisi  için  de  temel  rolünü 
oynayabilir. Zira İnsanlaşmadan yüksek hiçbir gelişme yoktur. 
 
 
 
V. Mutlaka İnam yalansızdır 
 
Asif  Ata`nın  dünyabakışıyla  ilgili  temel  prensipleri  bir  bütün 
halinde  açıklayacak  olursak,  bilimle  felsefenin  birliğini  ve  bu 
vahdetin  Ruhsallıktan  yarandığını  göstermek  mümkündür.  Bu 
ilkeleri şöyle özetleyebiliriz:  
1)  Dünya  yaratılmamıştır  ve  kontrol  edilmez.  Dünyanın  düzeni, 
ahengi, gidişatı kendiliğindendir.  
2)  İnsanlaşma  dışında  hiçbir  ilerleme  insanlığı  Özümlüğüne 
kavuşturamaz.  
3)  Milliyetçilik  Evrenselliğe  götüren  yoldur  ve  o,  Ruhsal  bir 
olaydır.  
4)  Doğululuğumuz  İnama  bağlı  gelecek  için  insanlığın  kurtuluş 
yoludur.  
5) "Sadece Mutlak olan gerçekçidir, göreceli gerçek yalandır".  
Bu  prensiplerle  Asif  Ata`nın  5  (+1)  temel  ilkelerine  müracaat 
olunursa iyi olur. Hatırlatma için Ruhsal Rönesans'ın düşüncelerinin 
isimlerini  burada  çekmek  istiyoruz  -  Mutlaka  İnam,  Kamil  İnsan, 
Ruhsal Toplum, Bağımsız Vatan, Özümlü Doğu, Liyakatli Evren.  
Biz  vurguladık  ki,  dünya  yaratılmamıştır  ve  kontrol  edilmez. 
Düzeni,  ahengi  kendisinde,  gidişatı  kendindendir.  Bu Yüce  Allah'a, 
yani Transandantal, doğaüstü yürürlüğe, gökler saltanatının hüküm-
darına,  dünyayı  yok  yerden  yaratan  fantastik  yürürlüğe  güveni 


97 
 
reddediyor.  Ezelilik,  ebedilik  dünyaya,  insana  bağlanıyor.  Daha 
doğrusu, Anlam dünyanın, insanın kendisinde açığa çıkıyor.  
Şimdiye  kadar  hiçbir  felsefede  bu  mesele  böyle  mükemmel  bir 
biçimde  insanlara  ulaştırılmadı.  Böyle  inanç  da  olmadı.  Dünyaüstü 
güçler fikri teorik olarak kalıyor, gerçekleşmiyor, hiçbir şeyi değiştir-
mez ve manevi-ruhsal gelişme için uygun zemin hazırlayamıyor.  
Hakikatin  dünyanın  kendisinde  anlaşılması  geleceğe  açıkgözle 
bakmamızı  sağlar  ve  iyimserlik  yaratır.  Asif  Ata  Hakikat`in, 
Anlam`ın  kavranmaması  gibi  basit,  sıradışı  bir  düşünce  tarzına  son 
veriyor.  Asif  Ata`ya  göre  evren  kavramının  olanakları  sonsuzdur, 
ona yasaklar ve sınırlamalar koymak olmaz.  
Evet,  Asif  Ata  kanıtlıyor  ki,  İnsanlaşma  dışında  hiçbir  ilerleme 
insanlığı  Özümlüğüne  kavuşturamaz.  Gelişme  ve  kurtuluş  farklı 
olgulardır. İnsanı kurtarmadan geliştirmek pek te ciddi anlam taşımı-
yor.  İnsanlığın  kurtuluşu  milletin  kurtuluşu  demektir.  İnsanın 
kurtuluşu onun kendisini kurtarıcıya dönüştürür. Sağlıklı düşünceye, 
mantığa, tefekküre sahip olan insan milli bilincin gelişmesi zeminin-
de  fikir  yaratıcısına,  taşıyıcısına  dönüşüyor.  Ülküden  kurtuluş 
mümkün  değil.  İnsanı  biyolojik  olay  seviyesinde  barındıran  işlem 
fikir vasıtasıyla değiştirilebiliyor. Tabii ki, insanı niteliğine ulaştıran 
düşünce  önemli  etkendir.  İnsanın  inancı  da  bu  düşünceden  doğar. 
Bize  göre  ikna  olan  insan  çok  azdır.  Siyasal,  dini  inanç,  ideolojik 
inanç kavramlarını doğru saymıyoruz. Eğer doğru saymak gerekirse, 
tüm  insanlığın  ikna  olduğu  düşünülemez.  Bize  göre  inanç  insanın 
kendisine  benzemesi  için  seçilen  son,  yahut  insanlığı  kendisine 
benzetmek  talebinden  doğan  sondur.  Bu  anlamda  siyaseti  inanç 
olarak  değil,  düzensizlik  olarak  nitelendirmek  doğru  olur.  Siyasette 
insan asla kendine benzemez, kendisinden uzaklaşır, tilkileşir, cana-
varlaşır, ihanet batağına sapanıyor, kandırmacayla, yalanlar "düzeni" 
yaratmakla uğraşmaktadır. Din de insanı aldatır, aşağılar, manen hiçe 
dönüştürür. Bu açıdan insanı bir hiçe dönüştüren herhangi bir bakışa 
tapınmak inanç değildir. İnanç açısından insan kendisini kandıramaz.  
İnsanı  hakikatsızlıkla  baskılardan  kurtarmak  baş  tutamaz. 
Kurtuluş Mutlaka tapmaktadır. Mutlaka tapmak insanlaşmak demek-
tir. Kendi  niteliğine  uygun  yaşayamayan  insan  özgür  insan  olamaz. 
Özgürlüğü tanımadan ulusallaşmak  mümkün değildir. Ulusallaşmak 
evrensellik  yoludur.  Evrensellik  Milletlerin  evrensel  yaratıcılık 
açısından  beraberliğin  bütünüdür.  Bu  anlamda  milliyetçiliği 


Yüklə 2,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   30




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə